Bölüm 68: Un Çorbası Bağışı

avatar
4460 5

God and Devil World - Bölüm 68: Un Çorbası Bağışı


 

Çeviren ve düzenleyen: Arthas

 

Li Xuan ileri atıldı ve “Ben gönüllüyüm! Ben gönüllüyüm!” diyerek Yue’nun elindeki iki bisküviyi kaptı ve kızı Yue’ya satılmış oldu.

 

Li Xuan yetenekliydi, Z-çağından önce zenginliği deneyimlemiş olan başarılı iş kadını Yue’nun arkasındaki güzel ve genç kadınları görmüştü. Ayrıca onların karamsar bir ruh hâline sahip olmadığını da fark etmişti. Onun gözünde Yue Zhong Z-çağı boyunca insanlığın küçük bir parçasını olsa da muhafaza etmişti.

 

Değerli etin ellerinden uçup gitmekte olduğunu gören Xu Wei’nin gözlerinde nefret parıltısı vardı.

 

Gözleri Yue’nun yanındaki White Bones’u görünce öfkeli sözlerini geri yuttu. Kasvetli bir şekilde uzaklaşırken “Yue Zhong! Seni merhametsiz! Bunu hatırlayacağım!” dedi.

 

Xu Wei uzaklaşırken Zou Shanshan da küçük ısırıklarla sıkıştırılmış bisküvisini yedi. Onun gibi genç yaşlarda yiyeceğe ulaşmanın zorluğunu biliyordu. Oldukça aç olmasına rağmen sıkıştırılmış bisküvinin tamamını bir seferde yiyemedi.

 

Zou Shanshan bisküvisini elinin altına aldı. Dikkatlice yemekle beraber elinde kalan kırıntıları da yaladı. Bu sahnede çok tatlı gözükmesinin yanı sıra oldukça yürek burkucuydu.

 

Köyde hâlâ ayrılmayan birkaç insan vardı. Birkaç çocuk sıkıştırılmış bisküvi yiyen Zou Shanshan’ı izledi. Gözlerinde eşsiz bir kıskançlık parladı.

 

Yue büyük bir ambar benzeri bir binanın yanına doğru yürüdü. Ambar benzeri binanın içinden kadınların inleme ve ağlama sesleri ile birlikte erkeklerin kahkaha ve azar sesleri geliyordu.

 

Bu sesleri duyan Wang Lan ve Gou Yu’nun görünüşleri korkudan dolayı soldu.

 

Da Gouzi kümese baktı ve dudaklarını yaladı. Yue’ya doğru “Bu kümes! Büyük kardeş için çalıştığın sürece kümestekilerle istediğini yapabilirsin.” dedi.

 

Yue direk olarak istikametini farklı bir yola doğru çevirdi. Onun da gücünün bir sınırı vardı. Şimdi bile grubunu korumak oldukça yorucuydu.

 

Yue köyün arkasına doğru ilerledi. Baktığı tarafta Lei Nehrine bağlı bir akarsu yatağı gördü. Oraya doğru ilerledi ve “Da Gouzi, bu bir nehir değil mi? Neden gidip yemek için biraz balık tutmuyorsunuz?”diye sordu.

 

Su yatağının içinde balık ve karides vardı, bunda köylüler sadece biraz beyinlerini kullanmalılardı. Biraz yiyecek yakalayıp yemek bir problem olmamalıydı. Neden herkes aç gözüküyordu, gerçekte aç değiller miydi?

 

Da Gouzi güldü ve “Kardeş Yue, insanlar bunu çoktan düşündü ama zombilerin görünmesinden sonra su yatağında çoğalan pitonlar yaklaşan herkesi yiyor. Eğer oraya yaklaşırsanız bir piton zıplar ve sizi tek lokmada yutar. Kural bu. Çoktan bir sürü kişi pitonların midesine indi. Şimdi bile ölmek isteyenler hariç kim su yatağına gitmez. Büyük kardeş Tiger Wang de eskiden orayı pitonlardan temizlemek istemişti ama dört adam kaybedince orayı ele geçirmekten vazgeçtiler.” dedi.

 

Bunun üzerine Yue “Peki nasıl su topluyorsunuz?”diye sordu.

 

Da Gouzi “Nehrin su gözüken birkaç kısmı daha var suya ihtiyacımız olunca oradaki sığ kesimi kullanıyoruz. Bu sığ kısımlarda küçük balıklar ve biraz da karides var ama kimse balık tutmaya yeltenmiyor. Her yakalamaya çalıştığımızda ya kaçıyorlar ya da tuttuğumuz şey su oluyor, kimsede oyalanmaya cesaret edemiyor.” diye açıkladı.

 

Yue su yatağına bakarak bir iki saniye düşündü ve sonrasında köye geri döndü. Şimdiki amacı onun elindeki silahları ve cephanelikteki mühimmatı almaktı.

 

Onsan sonra Zhang Li ve diğer kadınlarla birlikte Long Hai şehrine gitmekti.

 

Ondan da sonra eve gidip annesini ve babasını bulmaktı.  İlave problemler istemiyordu.

 

“Zhang Li yanına birkaç kişi al ve büyük bir tencerede un çorbası yapın. İçine biraz su eklemeyi unutmayın.” dedi Yue Dongfeng kamyonlarına doğru geri dönerken.

 

Sonra Da Gouzi ye dönerek “Da Gouzi git ve köydeki on altı yaşın altındaki çocuklara buraya gelip her öğünde bir kâse olmak üzere un çorbası içebileceklerini söyle.” dedi.

 

Sözleri duyan Da Gouzi önce oldukça sersem bir görünüş sergiledi. Sonra da oldukça mutlu oldu. Durmaksızın teşekkürlerini sundu “Teşekkürler büyük kardeş! Teşekkürler! Köy ahalisini size teşekkür etmesi için getireceğim!” dedi.

 

Konuşmayı bitiren Da Gouzi köye doğru yıldırım hızıyla ilerledi.

 

Takımın büyük kısmının bu konu hakkında bir düşüncesi yoktu. Tüm köy boyunca gördükleri çocuklar çok fakirdi. Başka bir ülkedeki savaştan kaçan mülteciler gibi bir halleri vardı.

 

Kuvvetli bir rüzgâr gibi meydanda toplanan çocuklar kısa sürede kalabalık bir grup oluşturdular.

 

Chi Yang soğukça çocuklara baktı ve “Sıraya girin! Eğer sıraya girmezseniz veya kaynak yapmaya çalışırsanız çorba alamazsanız! Herkes sadece bir kâse alabilir ikinciyi yok. İkinciyi aldığınızı veya almaya çalıştığınızı fark edersek bir daha alamazsınız!” dedi.

 

Chi Yang’ın sözlerini duyan çocuklar düzenli ve özenli bir sıra oluşturdular. Kimse kaynak yapmaya veya ikinciyi almaya çalışmaya cüret edemedi. Herkes çorbasını yavaşça içti. Bu çorba onlara sanki yiyecekle dolu bir hazine bulmuşlar gibi bir his vermişti.

 

“Anne sende iç.”dedi 13 yaşlarındaki bir çocuk oldukça aç gözüken annesine bir iki yudum aldıktan sonra. (ÇN: Burada çevirmenin Türkçesi öldü.) Kalan çorbayı annesine uzattı.

 

“Xiao Lei de içti!”dedi gözleri kırmızıya dönen anne düşünceli çocuğuna. Gözyaşları kaşığa düşerken bir iki yudum çorba içti.

 

Bu zengin sahne izleyenlerin kalplerinin en hassas tellerinde bir fırtına koparttı.

 

Buğulanmış çörek yiyen birkaç militana önderlik eden Chen Si bu sahneyi görünce dudak büktü ve “Nasıl bir aptallık bu! Bu kadar pirinçle iyi gözüken birkaç kadına birkaç gün bakılabilirdi ama o pirinçleri bu küçük şeytanlar için kullanıyor! Ne kadar da aptal!” diye anırdı.

 

Yanındaki militanlarda “Aynen öyle! Yue Zhong bir sürü yeteneğe sahip fakat iş mental güce gelince lider Chen Si den çok geride!” diye yağladılar.

 

Chen Si bu yağlama üzerine büyük bir kahkaha patlattı.

 

Yanındaki militanlardan biri Chen Si’ye küçümseme ile baktı ve ardından Yue’ya karışık bir ifade ile bu bakışlarını sürdürdü.

 

Yanındaki adamın ifadesinin fark eden Chen Si’nin yüzü asıldı ve soğukça “Xiao Ming sözlerimden hoşlanmadın mı yoksa?” dedi.

 

Xiao Ming gençti ve hâlâ kansızlaşmamıştı. Hâlâ bilinçliydi ve yardım edemez ama şunları söyleyebilirdi “Büyük kardeş Si, Yue Zhong iyi bir şey yapıyor. Bu tarz bir şeyle siz yapmasanız bile yapanlarla dalga geçmemelisiniz.” dedi.

 

Chen Si’nin yüzü karardı ve soğukça “Xiao Ming, senin bu kadar soylu bir adam olabileceğini düşünmezdim! Çok soylu olduğun için onlara yemekleri nasıl vermeyi planlıyorsun ve de çok soyluysan neden bizle takılıp kadınlarla oynuyorsun!” dedi.

 

Bir militan “İkiyüzlü!” diye bağırdı.

 

“Aynen! Aynen, aslan parçası almak için bizim tarafımızdaymış gibi yaptı!” diye bağırdı başka biri.

ÇN: “Yalakalar!”diye bağırdı çevirmen.

 

Geri kalan tüm militanlar, Xiao Ming’i izole etmek için, birer birer kargaşaya dâhil olmaya başladılar. Onlar çoktan bu uygun olmayan yoldaşlarına karşı kötücül bakışlar sergilemeye başlamışlardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr