God and Devil World Bölüm 121: Görevli

Çeviren ve Düzenleyen: Arthas

Chen Ning önünde eğilen kıza baktı ve “Zhang Su! Hemen ayağa kalk, Shiotu’nun durumuna bakcağım ve sen ayaklarıma kapanmışken bunu yapamam.”dedi.

Zhang Su, Chen Ning’in sözlerini duyar duymaz ayağa kalktı.

Chen Ning tüm gözler üzerindeyken yatağa doğru yürüdü. Adamı kontrol ettikten sonra kaşları kırıştı ve birkaç saniye tereddütün ardından “Yarası çok ciddi. Eğer uzman bir doktor onu ameliyet edebilseydi eskisi gibi olabilirdi ama bu şekilde ilerlerse görünen tek yol ölüm. Elimizden dua etmek dışında bir şey gelmez.”dedi.

Zhang Su’nun gözleri deprosyonla sönükleşti. Yeniden diz çökerek “Yalvarırım! Lütfen lütfen lütfen! Shiotu ölemez, lütfen….”diye yalvarmaya başladı.

Zhang Su’nun arkasında duran küçük kız da annesinin yanına çöküp yalvarmaya başladı.

“Başkan ne olur babamı kurtar!”

“Özür dilerim… Onun yarası yeteneklerimin çok üstünde…”

z-Çağından önce bile Chen Ning böyle bir yarayı tedavi edemezdi. Z-Çağındaki ilaç azlığınıda hesaba katarsak hiç şans kalmıyordu.

Zhang Su ve küçük kızı Chen Miao hazır olmadıkları ve değiştiremeyecekleri kelimeleri duyunca gözyaşlarını boğuldular.

Bu aile için Shiotu’nun ölmesi demek yıkımla yüzleşmek demekti. Çünkü Zhang Su ve Chen Miao köyün en güzel kızlarıydı ve her zaman onlara sahip olmak isteyen kişiler olmuştu. Fakat onlar köyün en iyi avcısı tarafından korunduğu için kimse onlara dert olmaya cesaret edememişti. Ama şimdi onların kouruyucusu ölüyordu ve  bu da o sapkınlarla aralarındaki tek engelin ortadan kaybolması demek oluyordu.

“Bir de ben deneyeyim.”

Bir ses tüm odayı geçipacılı aileye ulaştı.

Zhang Su ve Chen Miao sesin sahibine bakınca umut veren bir gülümsemesi olan yakışıklı bir genç gördü.

Yue tüm odayı üzerindeki umut dolu bakışlarla geçti ve yatağa varınca gördüğü şey adamın karnından öldürücü bir darbe aldığıydı. Diğer yaralar çok ciddi değildi.

Yue, Chen Miao’ya dönüp “Git ve daha kaynamış su getir.”dedi.

Chen Miao tek bir söz söylemeden mutfağa fırladı.

Zhang Su endişeyle “Doktor, kocam kurtarılabilir mi?”dedi.

Yue dönüp kayıtsızca “Bilmem. Yüzde elli ihtimalle onu kurtarabilirim. Fakat denemezsem de kesinlikle ölecek. Eğer bana güvenmeyip denememi istemiyorsanız hemen şimdi bir şey söyleyin.”dedi.

Zhang Su dudağını ısırıp “Lütfen onu kurtarın.”diye cevap verdi. Kocasının hayatı için her şeyi yapmaya hazırdı. Eğer karşısındaki adam vücudunu istese bile seve seve verirdi.

Yue karşısındaki kadına baktı ve “Tamam.” dedi.

Zhang Su gerçekten güzel kadındı fakat Ji Qing Wu ve Chen Yao gibi Yue’nun daha önce baya etkileşime geçtiği kadınlarla arasında büyük bir fark vardı. Şimdi bile Yue’nun elinin altında onu güzellikte geçebilecek yirmi kadın vardı. Bu yüzden Yue’nun ona karşı garip düşünceleri yoktu.

Zhang Su, Yue onun sözüne bir şey demediğini görünce hafiften rahatladı. Birazda şaşırdı çünkü tüm köyde onun güzelliğine dayanacak pek kimse yoktu.

Chen Miao hızlıca suyu getirdi.

Yue çantasından hayat kurtaran bitkilerden üç tane çıkardı. Onları ezdikten sonra suyla karıştırıp sıvı ilaç hâline getirdi. Yaranın üzerine sürdükten sonra ek olarak birkaç ağrı kesici çıkarıp adama yutturdu.

(Arthas Notu: Bir an Yue üniversitede tıp okuyor sandım. Dedim vay be.)

Hayat Kurtaran Bitkinin inanılmaz etkisinin altında Shiotu’nun yarası iyileşmeye başlamıştı. Artık kanamıyordu.

Normalde bilinçsiz hâlde olan Shiotu hafifçe kığırdamaya başladı.

“Güzel, şimdilik sadece bu kadar yapabilirim. Yarın tekrar gelip ilaç vereceğim fakat bundan sonrası onun iradesine kalmış bir şey. Başkan Chen artık gidebilir miyiz. Tüm gün yoldaydım ve yoruldum.”

Yue her şeyi hallettikten sonra Chen Ning’e doğru ilerlemeye başladı.

Chen Ning, kendine doğru gelen gence hayranlıkla bakıyordu.Yue’nun böyle büyülü bir ilaç taşıyabileceği aklının ucundan bile geçmemişti. Bundan Yue’ya duyduğu saygı ve korkunun artmasına sebep oldu.

Yue ve Chen Ning ayrılırken arkalarında karışık duygulara sahip iki bayan bıraktı.

Yue uyuyacağı yere varır varmaz derin bir uykuya daldı. Tüm gün savaşmıştı ve bu da onu tüketmişti. Ayrıca çok ağır bir yarası da vardı ki hâlâ acıyordu. Sadece normal insanlardan çok daha güçlü olup, bir sürü kırmızı boncuk yuttuğu için içten içe sevinebilirdi.

White Bones ve Greenie ise evden uzak olmayan bir yerde bekliyorlardı. Eğer sorun çıkarmak isteyen biri olursa hemen yetişirlerdi.

Yue uyuyalı çok olmamıştıki odanın kapısı yavaşça açıldı ve bir figür yumuşakça içeri girdi. Kıyafetlerin hışırtısı ile Yue giren kişinin soyunduğunu anlamıştı. Ardından hazine sayılabilecek bir güzellik yatağına girdi.

Yue her daim tetikte olduğu için figür yatağına girer girmez biraz geriledi ve figürün boğazını yakaladı. Soğuk bir sesle “Sen kimsin?” diye sordu.

“Ben Chen Miao! Başkan siz yattıktan sonra beni bulup sizi rahat ettirmemi ve altınıza yatmamı görevlendirdi!”

(Arthas Notu: Direkt söyledi lan.)

Yue elini gevşetip yatağına giren kadını iyice süzdü.

Saçlarını örmüştü. Yeşim gibi beyaz teni yumuşacıktı. Ayrıca çok tatlı bir yüzü vardı. Fakat vücudunun gelişimi Lu Wen veya Gou Yu kadar güzel değildi.

Yue genç güzelliğe iyice baktı ve “Altına yatmaktan bahsederken ne demek istediğini biliyorsun, değil mi?” dedi.

Kız birkaç saniye tereddüt ettikten sonra direkt Yue’ya baktı ve “Biliyorum! Bu... sizinle birlikte olmak….”dedi.

(Arthas Notu: Sınavlarım yaklaştığı için 2.5 hafta kadar bir süre düzenli bölüm atamayacağım. 2. Haftadan itibarense sınavlarım bitene kadar bölüm atamayacağım muhtemelen. Keyifli okumalar.)