Çeviren: Arthas

Lei Sheng, karşısında Yue’Yu görünce kibirli hareketlerini geri çekmişti.

“Kaptan Yue’nun bugün burada olduğunu bilmiyordum. Farkında olmadan bir suç işledim. Affınıza sığınıyorum.”

Yue basitçe “Tamam.”dedi.

Lei Sheng’in figürünü gören tüm Göksel Dünya çalışanlarının gözünde korku ifadeleri beliriyordu. Lei Sheng acımasız ve zorba biriydi. Bu sefer Yue tarafından baskılanmış olsa da kadınlar yine de korkmuştu. Büyük göğüsleri olan Liu Hong’un gözleri Yue’ya bakarken garip bir şekilde parlıyordu. Yue’nun istediği her şeyi gözü kapalı yapmaya hazırdı. Fang Chu bile Yue’nun ihtişamına kapılmıştı.

Lei Sheng’in Yue’nun yanında duran Fang Chu’ya baktı. Güzel kadına bakam gözleri açgözlülükle parlıyordu ve direkt olarak “Kaptan Yue, yanındaki kadın benim de aradığım Fang Chu’nun kendisi. Onu bana verebilir misiniz? Size onun yerine 3 kadın vereceğim. Üç kadın da Fang Chu’ya benzer kadınlar.Onlardan kesinlikle hoşlanacaksınız!”dedi.

Gu Feifei’nin gözleri, Lei Sheng’in kadınlarda alınıp verilebilecek bir malmış gibi bahseden sözlerini duyduktans sonra öfkeyle yanmaya başladı. Fakat herhngi bir pot kırmamaya dikkat etti. Lei Ailesi tüm orduyu yöneten aileydi ve Long Hai Şehrindeki en güçlü birlikti.

Alev Kralı Gu Ailesi de elbette çok güçlüydü. Long Hai Şehrinde büyük bir güç olmalarına rağmen Lei Ailesi ile karşılaştırıldıklarında devin yanında duran cücelerden farksızlardı. Gu Feifei biraz şımarık biri olmasına rağmen büyük resmi görebiliyordu. Doğal olarak beynini kullanmadan bir anlaşmazlık başlatmak istemiyordu.

Fang Chu’nun yüzü, Lei Sheng’in kendisini aradığını gördüğünden beri kireç gibi beyazdı. Lei Sheng, Göksel Dünyada oldukça kötü bir üne sahipti. Kadınlara kötü davranmakla yetinmiyor, oynamaktan sıkıldığı kadınları yanındaki arkadaşlarına veriyordu. En sonunda ise bu iş ordudaki askerlerine vermeye kadar gidiyordu. Kısaca Lei Sheng’in eline düşen kadınların kaderleri hayat kadınlarından daha kötü demekti.

Fang Chu, Z-Çağından önce iki prens tarafından kovalanıyordu. Bunlar; Lei Sheng ve Ning Zixuan’dı. Daha önce ikisini de reddetmişti. Lei Sheng’in eline düşerse başına ne geleceğini biliyordu. Hareketleri soğurken tüm bedeni titredi.

Lei Sheng’in isteğini duyan Yue kolunu Fang Chu’nun belinden çekti. Lei Sheng biraz daha kaba davransaydı Yue elbette onun isteğini dinlemeyecekti. Fakat en en başından yenilgisini kabul ederek Yue’ya yüz vermişti. Ayrıca karşısında bir şey vermeden sadece istekde bulunmuyordu. Fang Chu ile özel bir ilişkisi veya ona karşı duygularıda yokken işi yokuşa sürmek için nedeni de kalmıyordu.

Yue’nun elleri belinden çekilince Fang Chu’nun sırtından soğuk terler dökülmeye başladı. Biraz önce Yue’nun belini tutmasından hoşlanmasa da şimdi gerekirse kucağına bile oturabilirdi. Kendisine itiraf etmese de Yue onu tutarken kendisini koruyan biri varmış gibi hissediyordu. Fakat Yue elini çekince bu his yok olmuştu.

Fang Chu’nun bakışları Yue’dan Gu Yanyi’ye kaydı. Burada Yue dışında Lei Sheng’i baskılayabilecek tek kişi oydu.

Fang Chu’nun soğuk bakışlarını üzerinde hisseden Gu Yanyi, kızın gözlerine bakmaya cesaret edemeyerek önündeki içki bardağına odaklandı. Lei Ailesinin gücü kamptaki en büyük güçtü. Düşüncesizce düşman edilicek bir aile değildi. Gu Yanyi, hangi ailelerin lider olduğu konusunda oldukça açıktı.

Fang Chu, Gu Yanyi’nin bakışlarına karşılık vermediğini görünce tüm umutlarını kaybetti. Dişlerini gıcırdatıp Yue’nun önünde diz çökerek acıklı bir ifade ile “Kaptan Yue! Size, beni almanız için yalvarıyorum! Bedenim hâlâ temiz. Diğer adamlar tarafından dokunulmadım. Beni alıp kimseye vermediğiniz sürece istediğiniz her şeyi yaparım! Köleniz olup her istediğiniz yaparım ve sadece sizin olurum!”dedi.

Lei Sheng, rüyalarındaki kızın Yue Zhong’un önünde diz çöküp kendisinden korunmak için dilendiğini görünce kalbinde şeytani bir ateş yükseldi. Fang Chu’nun Göksel Dünyada çalışmaya başladığını duyar duymaz koşarak gelmişti. Buraya bizzat kendisinin gelmesinin nedeni de Fang Chu’nun kendisiydi. Kendisini reddettiği için geçmişte ne kadar aptal biri olduğunu ona göstermek istemişti.

(Arthas Notu: Fang Chu’nuza da size de. Yeter amk.)

Lei Sheng kan kırmızısı gözlerle “ALTI! Kaptan Yue, eğer Fang Chu’yu bana verirseniz size elimdeki en güzel altı bakire kızı veririm! Onu bana verirseniz elimde bulunan her türlü kadınla istediğiniz gibi oynarsınız.”dedi.

Fang Chu’nun dışındaki her kadın onun gözünde değersizdi. Yue’nun bir güzel kadın için altısını reddedeceğini sanmıyordu.

Yue, Fang Chu’nun güzel yüzüne baktı. Elini uzatıp kızın pürüzsüz yüzüne dokundu ve basitçe “Lei Sheng, sen de duydun. Gönüllü olarak benim halkıma katılmak istedi. Halkımı yabancılarla değiştiremem. Lütfen geri dön.”dedi.

Lei Sheng’in göz beyaz kalmamıştı. Lei Sheng’in patlayıcı bir öfkesi vardı. Yue’ya çoktan yüz vermişti fakat o bunu göz ardı etmekle kalmamış ayrıca onu sinirlendirmişti. Elinde olmadan bir adım ileri çıktı. Arkasında duran dört elit askerde onunla ileri çıktı.

Bir göz kırpmasından kısa süre de ayağa fırladı. Yoğun bir öldürme arzusu bedenlerinden dışarı nehir gibi aktı. Onlarca zombi hatta birkaç insan öldürmüşlerdi. Onlar gerçek aslanlar ve kurtlardı.

Gu Yanyi, Yue’nun adamlarının nasıl durduğunu görünce içten içe övdü.

Lei Sheng, Yue’nun askerlerinin ayaklandığını görünce durumun farkına vardı ve öfkesini zorlukla bastırdı. Masada oturan adamların statlarının yüzlerce zombiyi öldürmeye yeteceğini biliyordu. Hepsi birleşse bile onların dengi olamazdı. Yue harekete geçmese bile dördü hepsinin canlarını okurlardı.

Lei Sheng derin bir nefes alarak son kez öfkesini bastırdı ve dondurucu bir gülümseme ile “Gerçekten üzücü. Kaptan Yue’nun zevkini böldüğümüz için özür dileriz. Bunu telafi etmek için zamanınız olduğu bir vakit sizin için bir ziyafet vermek isteriz. Umarım katılırsınız.”dedi.

Dışarı çıkar çıkmaz Lei Sheng daha fazla öfkesini bastıramadı ve eline gelen ilk kadına acımasızca tokat attı. Ardından yüzü şişen, ağzından kan gelmeye başlayan ve ağlayan  kadını adamlarına atarak “Artık sizin.”dedi.