Bölüm 152: Suikastçi

avatar
3857 4

God and Devil World - Bölüm 152: Suikastçi


Çeviren: Arthas

Yue tarafından ağır sorulara maruz kalan Chen Yao fiziksel ve mental olarak çöküntüdeydi. Yüzün bembayazdı. Şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu.

“Yönetici Gui Tian, şu andan itibaren burada bulunan tüm kadınlar benim halkımın bir parçası. Lütfen geberip gidin.”

Yue, kalbinde ağır duygularla mücadele eden Chen Yao’ya baktıktan sonra Gui Tainshou’ya gülümsedi ve tetiği çekti.

PAT!

Silah sesi yankılandı ve Gui Tianshou’nun kaşlarını arasında yeni bir delik açıldı. Şaşırmış bir ifade ile yere yıkıldı. Belli ki iyi niyetlerini sunduğu adamın bir anda onu öldürmesini beklemiyordu.

Yue hemen yanında duran White Bones’a dönerek “White Bones, bütün erkekleri öldür.”dedi.

White Bones yıldırım gibi harekete geçerken baltası sanki canlı bir varlıkmış gibi hareket ediyordu. Tek bir savrulmayla San Jingxiong ve Zhen Tian’ın bedenlerini ortadan ikiye böldü. Bedenlerinin ikiye ayrılması adamları direkt öldürmemişti fakat üst taraflarının acıyı hissetmesi ve çığlıklar atması Yue’yu daha çok tatmin etmişti.

Zhong Aiguo iki Japon’un öldürülüş şeklini görünce yüzü kül gibi oldu. Korkuyla, biraz da abartarak “Beni öldürme! Beni öldürme! Long Hai Şehrinin vekil başkanıyım ben! Beni öldürmezsen istediğin her şeyi yaparım!”dedi.

Yue, Zhong Aiguo’ya soğukça bakıp “Pardon, or*spu çocuğusun desek, or*spulara ayıp olur. Yaşamak için yeterince değerin yok.”dedi.

Yue’nun sözleri biter bitmez White Bones’un baltası adamın kafasını uçurdu. Sıcak kan yaradan fışkırıp kadın sürtükleri(!) ıslattı.

Bu katliama tanık olan kadınlar da korkuyla titriyor ve Yue’ya bakmakaya bile korkuyordu.

Ji Qing Wu diğer kadınlara bakıp “Peki, bu insanları ne yapacaksın?”diye sordu.

Long Hai Kampında, Özel Bölgede yaşayan insanları öldürmek inanılmaz büyük  bir suçtu. Eğer Yue’nun Bakan Zhong Aiguo’yu öldürdüğü haberi yayılırsa Chen Jianfeng bile Yue’nun kökünü kurutmaya çalışmak zorunda kalırdı. Bu değişmez bir kuraldı. Bunun nedeni ise Özel Bölgede yaşayan insanların ‘özel’ hakları ve dokunulmazlıkları olmasıydı. Eğer Yue birini öldürebilecek yetkiye sahip olursa, bu tüm Özel Bölge Halkının tehlikede olduğu anlamına gelmez miydi?

Ji Qing Wu, Yue’nun, haberin yayılmasını önlemek için bu kadınları da öldürmesinden korkuyordu.

Yue, gözlerini Ji Qing Wu’dan ayırmada cevapladı “ Endişelenme. Eğer beni dinlerlerse tabiki onları öldürmeyeceğim. Fakat artık burada kalamazlar. Onun gecenin karanlığında benim kampıma göndermemiz lazım. Bir kez o sınırları geçtiler mi Taştan At Kasabasının halkı olacaklar ve korumam altına girecekler.

Kıyametten sonra, insanoğlunun devamı için nüfus çok önemliydi. Kadınlar doğum yapabildikleri için daha da önemliydi. Eğer buradaki kadınlar çıldırıp saçma sapan hareketler yapmazsa Yue onları sebepiz yere öldürmezdi.

Ji Qing Wu duyduğu sözlerle rahatladı.

Yue, Ji Qing Wu’ya bakıp tutkulu gözlerle “Bayan Ji, bugün olanları kend, gözlerinizle gördünüz. Hâlâ burada kalıp zamanınızı ve enerjinizi boşa harcamak mı istiyorsunuz? Benimle birlikte Taştan At Kasabasına dönün. Ben de tüm potansiyelinizi ortaya koyabileceğiniz durumlar vereyim.”dedi.

Ji Qing Wu ile Yue’nun son karşılaşmalarında Ji Qing Wu seçkin ve güzel birisydi. Yetenekleri ortalamanın üzerindeydi ve kalbi hâlâ insancıl duygularla doluydu. Bu zamana kadar Yue’nun tanıştığı kadınlar arasında Ji Qing Wu; savaş yeteneği en yüksek, kahramanca bir havası olan ve kuşkusuz en çekici kadındı. Eğer Yue için çalışırsa, Yue’nun sorunları kendi başına halledebilecek bir generale daha sahip olcağı kesin bir gerçekti.

(İ.Ç.N: Selamlar yazar, anlaşılan oldukça büyük bir harem yaratıyorsun fakat benim gibi tek bir kız arkadaşı bile olmayan birine hiç acımıyor musun? :P)

Ji Qing Wu bir süre düşündü. Bu süre içerisinde sık sık yanında duran Chen Yao’ya baktı. Aslında uzun süredir bu kampı terk etmek istiyordu fakat en yakın arkadaşını burada bırakmaya gönlü el vermiyordu.

Arkadaşının tereddütünü gören Chen Yao dudağını ısırarak “Eğer ben de seni takip edersem, sorun olur mu?”dedi.

Yue, Chen Yao’nun çekici gözlerine bakarak “Elbette sorun olmaz. Fakat ilerde amcanla aramda sorun olunca, iki tarafa da yardım etmeden durabileceğine söz verebilir misin?”dedi.

Long Hai Şehri, Yue’nun önüne taş koyuyordu. Eğer bir fırsat bulursa Şehrin içinden geçerdi ve herhangi bir merhamet göstermezdi. Bu yüzden Yue, Chen Yao’dan kendi tarafında durmasını istemiyordu fakat amcasına yardım etmesini de istemiyordu.

Chen Yao kafasıyla onaylayıp “Anlaşıldı.”dedi.

Chen Yao, Long Hai Şehrinde, yasalara ve hükümete güvenini sarsacak yeterince çirkin şey görmüştü.

Yue cesetlere bakarak “Yao Yao, lütfen onları buradan götür. Ben de burayı temizledikten sonra size yetişeceğim.”dedi.

Yao Yao, askeri üniformasının içerisinde odadaki tüm kadınları geri götürmeye başladı.

Kadınlar ayrılır ayrılmaz Yue İblis Alevi yeteneği ile odadaki cesetlerden kurtuldu. Ayrılmadan önce kapının önündeki korumaların cesetlerini de yaktı.

(Arthas Notu: Evet geçen bölümde bayılttığı yazıyordu. Demekki dönerken öldürmüş.)

Duvarın bir köşesinden, yeniden oluşturulan kemik merdivenle, villanın bahçesinden çıktılar.

Odanın içinde bulunan kadınlar için tüm ayarlamalar yapıldıktan sonra Yue ve kalanlar Chen Yao’nun dairesine gitmeye başladı.

“Dikkatli olun!”

Birden Yue, tehlikede olduklarını sezmişti. Hemen Gölge Adımları yeteneğini aktive edip sağa doğru kaydı. Daha bir adım atmıştı ki br kurşun kafasının hemen yanında geçti. Ardından bir kurşunda omzuna isabet etti.

Fakat kurşunun ateş gücü yeterli olmadığı için yılan derisi zırhından geri sekti. Yue bir zarar almasa bile alarm durumundaydı. Suikastçi kendini ve öldürme arzusunu oldukça iyi saklamıştı. Yetenekleri ise sadece korkunçtu. Sadece silahını ateşlediği anda Yue tehlikeyi sezebilmişti. Bu tür bir yetenek sadece en iyi suikastçilerde olabilirdi.

Üç bayanda; Chen Yao, Ji Qing Wu ve Yao Yao, hemen bir köşeye saklandı.

Yue kurşunun geldiği yere doğru bakarak suikastçinin yerini tespit etmeye çalıştı. Pasif gece görüşü yeteneği ile en karanlık yerlerde bile çok iyi bir görüşe sahipti. Hiç ışığın olmadığı bir noktada, siyah kıyafetleri ve siyah bir maskesi olan silahlı bir adam duruyordu. Sanki geceyle bütünleşmiş gibiydi.

Yue silahını çıkartıp adama doğru ateş etmeye başladı. Bu sırada aradaki mesafeyi kapatmak için siyahlar içerisindeki adama doğru koşuyordu.

Yue ateş ettiği anda adam yerini değiştirmeye başlamıştı. Bir kere bile siyahlar içerisindeki adamı vurmayı başaramadı. Bunun yerine suikastçinin geri çekilme ateşi tarafından tehdit edilidiği için adama yaklaşması zorlaştı.

(Arthas Notu: İstediğim yerlere geliyoruz sonunda.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr