Bölüm 156: Fare Dalgası

avatar
3936 3

God and Devil World - Bölüm 156: Fare Dalgası


Çeviren: Arthas

“5. Seviye Canavar: Mutant Fare: Büyük gruplar hâlinde avlanır.”

Yue’nun pasif yeteneği Algının Gözleri ile fare canavarları görür görmez bilgileri beynine aktarıldı.

Fareler birleşip siyah bir dalga hâline geldi ve takımın etrafını sardı.

“Ateş açın! Ateş açın!”

Koalisyonun lideri, fare sürüsünü gördüğü anda elinde olmadan paniklemişti. Ardından emirleri sıralamaya başladı.

Kısa süre sonra koalisyonun üyeleri ellerindeki her türlü silahla mutant farelere ateş açtı.

Sürüde o kadar çok fare vardıki çoğu atış özürlüsü olan koalisyon üyelerinin rastgele ateşleri bile en az bir fareye çarpıyordu. Ölen farelerin cesetleri arkalarından gelen farelerin ayakları altında gözden kayboluyordu.

Sorun şuydu ki fareler dalga olmaktan çıkmış tsunamiye dönüşmüştü. O kadar ateş gücüne rağmen sayılarında herhangi bir azalma göze çarpmıyordu. Hızları ise biraz olsun azalmamıştı. Fare dalgasının sürekli yaklaştığını gören koalisyon lideri soğukkanlılığını daha fazla koruyamadı ve geldikleri yöne doğru kaçmaya başladı.

Jeep, fare dalgasının içine girdiği anda fareler korkusuzca Jeepe saldırmaya başladı. Yüzlerce fare Jeepin kendisine vurmasından dolayı havaya fırlasa da daha fazlası jeepin üzerine çıkıyor, kapıları tırmalıyordu. En kötüsü ise camların tamamen fareyle kaplanmasıydı. Sürücü hiçbir şey göremiyordu.

Hiçbir şey göremeyen sürücü doğal olarak direksiyonu kontrol edemedi ve bariyerlere çarptı. Sayısız fare, araca saldırdı.

Farelerin metal tabakaya saldırmasından dolayı kulak delici bir ses oluşuyordu. En sonunda fareler metal tabakayı delip arabanın için girdiğinde kulak delici sesin yerini kulak delici çığlıklar almıştı. Arabanın camına sıçrayan kanlar ve içinden gelen sesler, arabanın sallanışı ile birleşince korkunç bir sahne ortaya çıkarıyordu. Sonunda çığlıklar durdu ve araba sallanmayı kesti.

Jeepe olanlar, kaçmaya çalışacak arabalara olacakların ön gösterimiydi; Fare sürüsü tarafından erkenden mideye indirilmek. Ovada bir anda canlı canlı yenen bir adamın çığlıkları yankı buldu. Ses Jeepin içinden geliyordu.

Farelerin dişi metal katmanı delmeye yetecek kadar keskinse, kaçmaya çalışacak metal plakası olmayan araçlara ne olacağından bahsetmeye gerek yoktu.

Her türlü grubun  hemen hemen aynı emri verdi.

“Kaçmayın! Kaçmayın aptallar! Ateş edn! Şu fareleri öldürün!”

Orada bulunan hemen herkes delice ateş etmeye başlamıştı. PSA’lar,  Dongfeng askeri araçları ve her türlü ağır silahın namlusu fare sürüsüne dönmüştü. Yoğun ateşin altında fare sürüsü bocalamaya başladı. Bu da görünmez bir bıçak suyu ortadan ikiye kesiyormuş gibi bir görüntü oluşturdu. Sayısız fare yoğun ateş altında parçalarına ayrıldı.

Biraz nefes alsalarda sayısız fare vardı. Yoğun ateş gücüne rağmen oradan sağ kurtulan birkaç fare Yue’nun kampına varmayı başarmıştı.

Yue’nun kampına giren fareler için Ji Qing Wu ileri çıkıp, inanılmaz kılıç teknikleri ve ayak hareketleri ile  fareleri öldürmeye başladı. Kılıcının gittiği her yerde fareler parçalara ayrılıyordu. Bulundukları zemin fare kanı ile ıslanmıştı.

Chen Shitou, Kong Tianyu gibi gelişimcilerde silahlarını alıp yaklaşan fareleri halletmek için ileri çıktılar.  

Teke tekte veya küçük gruplar hâlinde bu farelerin hiçbir korkutucu etkisi yoktu. Normal bir insan bile korkusunu yenebildiği sürece onların üstesinden gelebilirdi. Fakat herhangi biri büyük bir fare sürüsü ile karşılaşırsa hayatta kalması imkansız olurdu.

Arada kaynayan birkaç fare dışında koalisyon kamplarının yanına gelebilen fare yoktu. Çoğu asker onları kolayca öldürebilse de panik yapıp fareler tarafından öldürülenler de vardı. Bu fareler sadece kedi büyüklüğündeydi ve sadece ısırma ve çizme temelli saldırıları vardı. İnsanlar için çok az tehlike arz ediyorlardı. Koalisyondan sadece altı kişi fareler tarafından öldürülmüştü.

Fareler iki arada bir derede kalmış gibi görünüyordu. Geri çekilirlerse yoğun ateş altında can vereceklerdi. İleri giderlerse önce yoğun ateş altında can verecekler, kurtulanlar da gelişimcilerin elinde can verecekti.

Büyük miktarda fare öldürmelerine karşın fareler inatla ilerlemeye devam ediyordu.

Yoğun ateşle geçen on dakikadan az sürede iki binden fare öldürülmüştü. İki yüz fare kadar da kamp sınırları içerisinde öldürülmüştü. Fakat fare sayısı sürekli artıyordu.

Kamp sınırları içerisinde palalı bir adam bir fareyi ortadan ikiye ayırdı. Hemen ardından iki fare ona arkadan saldırdı. Farelerden biri omzuna saldırarak giydiği metal plakayı deldi ve dışarı hatrı sayılır miktarda kan akıttı. Diğeri ise dizlerine saldırarak adamın diz kapağını parçladı.

Adam acı dolu bir çığlık atmadan duramadı. Sol eliyle fareyi yakaladı ve başka bir yere attı.

Adam fareyi atar atmaz onun yerine dört fare daha geldi. Dişleri ile metal plakaları yok sayan fareler acımasızca adamı parçalamaya başladılar.

Adam çaresizce yardım dilenirken sesi her ısırışta daha da zayıfladı. Daha fazla fare silah ateşinden kurtulup kamplara girebilmişken kimse onu kurtamak için gitmeye gönüllü olmadı.

Gelişimciler ve Yue’nun yılan derisinden koruma kıyafetleri giyen adamları dışında diğer gruplar yavaş yavaş kayıp vermeye başlamıştı.

Kesintisiz ateşten dolayı ağır makinali silahların namluları ısıdan kırmızılaşmıştı. Fareler ve insanlar arasındaki savaş daha on dakikayı yeni geçmişti ki silahlar akkor hâline gelmişti. Ateş etmeye devam edemezlerdi.

Olumsuz durumun farkında olan Yue adamlarına “Yağı dökün.”emrini verdi.

Yue’nun getirdiği itfaiye araçlarının depolarında su değilde yağ vardı. İtfaiyeciler kendilerini ve hortumlarını çoktan hazırlamıştı, Yue’nun emrini bekliyorlardı. Emri alır almaz da yarım daire şekli çizecek şekilde Yue’nun takımının önünü yağladılar.

Cheng Yu bir molotof kokteyli atarak yağın tutuşmasını sağladı. Bir anda alev yağ etraftaki bütün fareleri yaktı.

Long Hai kampıda ambulanslarının içini yanıcı yağ ile doldurmuştu. Onlarda kendi bölgelerini yağlayarak ateşten bir duvar oluşturdular.

İnsanoğlunun, hayvanlardan üstün olmasının sebebi akıldı. Düşünme yetisi onları besin zincirinin tepesine oturtmuştu.

Fakat mutant fareler çok zeki değildi. Yollarını tıkayan ateşten bir duvar olmasına rağmen hız kesmeden ilerlemeye devam ettiler. Hiçbir şeye aldırış etmeden yardır prensibinde oldukça katıydılar. Alev denizi geçen her fare hızlıca ölümle buluştu. Havayı yanık fare kokusu kaplamıştı. Fare dalgası sanki ölülerinin ateşten duvarda bir boşluk yaratacağına inanıyormuş gibi hiç hız kesmeden saldırmaya devam etti.

(Arthas Notu: Anladığım ama anlatamadığım yerler oldu galiba. Kusura bakmayın :))

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr