Bölüm 165: İşe Alım

avatar
3714 3

God and Devil World - Bölüm 165: İşe Alım


 

 

Çeviren: Arthas
Düzenleyen: Hedera

  Yaralı arkadaşlarının inanılmaz bir hızla iyileştiğini gören askerler şaşkınlık ve mutluluğu aynı anda yaşıyordu. Yan yana sayısız kere savaştıkları bu adamların yaşayacağını bilmek hepsini mutlu ediyordu.

  Hayat kurtaran bitkinin mucizevi iyileştirme yeteneğinden dolayı askerlerin durumu hızlıca düzelmeye başladı. Xu Zhengang, Yue’ya en içten teşekkürlerini iletti.

  “Teşekküre gerek yok. Benim adamın olmayı kabul ettiklerinden beri onları korumak benim görevim oldu.”diye cevaplayan Yue bakışlarını diğer askerlere çevirip “Hepiniz, tanıdığım en cesur askerlerdensiniz. Sizinle tanışmak benim için bir zevkti. Eğer safıma katılmak isterseniz aynı şartlar sizin içinde geçerli olacak.”dedi.

  Yue’nun iş teklifini duyan askerler heyecanlanmıştı. Yue yaralanan askerleri terk etmemekle kalmayıp onları iyileştirmek için mucize sayılacak bir ilaç kullanıyordu. Diğer yanda ise Long Hai Kampı onlara ağrı kesici bile vermiyordu. Xu Zhengang dışında diğer askerlerin çoğu hükümete komutanları kadar bağlı değildi. Böyle bir durumda ise seçecekleri yön belliydi. Tabiki de hayatlarını önemseyen kişinin yanında çalışacaklardı.

   Xu Zhengang, adamlarını kendi safına çekmesinden dolayı Yue’ya kızgındı fakat hiçbir şey söyleyemedi çünkü o da ortadaki adaletsizliğin farkındaydı. Askerlerine değer veren biriydi, onlar için en iyisini istemesi normaldi.

   Askerlerdn biri ileri çıkıp Xu Zhengang’ın gözlerine bakarak “Tabur komutanı Xu, sizden özür dilerim ama o p*çler için hayatımı daha fazla riske atmak istemiyorum. Özel Bölgedeki bir köpeğe bile bizden iyi davranıyorlar. Fakat yedikleri yemekleri bulan biz askerlere bir ağrı kesici bile vermiyorlar. Biz de insanız, biz de etten ve kemikteniz, fakat bir hayvandan daha kötü bir muamele içerisindeyiz. Onlar için çalışmak istemiyorum.”dedi.

  Başka bir asker dişlerini gıcırdatıp yumruğunu sıkıyordu fakat daha fazla dayanmayıp ileri çıktı ve “Haklı. Hepimiz biliyoruz ki Sistem ekipmanlarını kullanırsak daha güçlü oluyoruz ve gelişim gösterebiliyoruz. Fakat taburumuzda hiç kimsenin sistem ekipmanı yok. Düşürülen her ekipmana Lei Cheng tarafından el konuluyor. Sokaktaki serserilerden oluşan koalisyon grubunun bile gelişmcileri var. Onlarla bile yarışamayız.”dedi.

  Gerçekten de Xu Zhengang’ın taburundaki hiç kimsenin sistem ekipmanı yoktu. Xu Zhengang, Lei Cheng’in kulu köpeği olmayı reddettiğinden beri Lei Cheng bu grubun eline hiç sistem ekipmanı geçmeyeceğinden emin olmuştu. Bu bir tür bana uymazsanız bu olur deme şekliydi.

  İleri çıkıp konuşma cesaretini gösteren iki askerin ardından Yue’nun safına geçenler birer birer artmaya başladı.

  Bu askerler Yue’nun safına Yue çok karizmatik olduğu için geçmiyorlardı. Bu adamlara göre Xu Zhengang da Yue da çok iyi liderlerdi fakat hükümet ve ordunun adaletsizliği onları Yue’nun safına itmişti.

  Adaletsiz davranışlardan bıkan fakat kıyamet sonrası dünyada tek başlarına hayatta kalamayacaklarının farkında olan bu askerler hayatlarını sevdikleri için seslerini çıkarmıyorlardı. Ama şimdi işler değişmişti. Karşılarında daha iyi teklifler sunan neredeyse aynı güçte bir birlik varken seçecekleri yer açıktı.

  Yue’nun sözünü tutacağına inanmalarının nedeni biraz önce Yue’nun aynı mucizevi  bitki ile kendi askerlerini kurtardığını görmeleriydi. Hafifçe yaralanan askerleri ile bile ilgilenmesi Yue’nun astlarına ne kadar değer verdiğini kanıtlıyordu.

  Xu Zhengang, askerlerinin yarısından çoğunun Yue’nun arkasına geçtiğini görünce umutsuzluğa gömüldü.

  Gözleri kan kırmızısına dönerken direkt Yue’ya bakıp “Yue Zhong, hepimizi kendine hizmet etmek için zorlayacak mısın?”dedi.

  Xu Zhengang’ın arkasında duran her asker alarma geçti. Yue’nun adamlarının hareketlendiklerini görmüşlerdi ve şuanki güçleri ile savaş çıkarsa ölümleri kaçınılmazdı.

  Yue sakince “Öyle bir şey demedim. Fakat arkamda duran adamlar bana kendi isekleri ile katıldı. Bu yüzden onlardan kolayca vazgeçmeyeceğim.”dedi.

  Long Hai Kampı hâlâ büyük bir askeri güce sahipti. Eğer Yue bir tabur askerlerini alıkoyarsa bunu bir savaş sebebi olarak görebilirlerdi.

  Yue’nun bakış açısına göre savaşı kazanabilseler bile çok büyük kayıpları olacaktı. Savaşlar; insan, mühimmat, ilaç ve petrol kaybına yol açardı. Bu materyelleri elde edebileceği düzenli bir kaynak bulmadan veya bir fabrika açmadan önce savaşlardan olabildiğince kaçınmak istiyordu. Elindekilerinle bir süre daha idare etmesi gerekiyordu.

  Sadece sözlerle savaşı engelleyebilecekse elinden geldiğince engellerdi fakat savaş kaçınılmazsa sonuna kadar savaşırdı.

  Xu Zhengang şüpheli bir şekilde Yue’ya baktı ve “Ele geçirilen yiyecekleri nasıl paylaşacağız?”diye sordu.

  Koalisyon grubu büyük kayıplar vermesi ve ordudan hayatta kalan askerlerin yarısından fazlası Yue’nun safına geçmesi güçler arasındaki dengeyi bir hâyli değiştirmişti. Yue’nun grubunun çok güçlenmesi doğal olarak Xu Zhengang’ı endişelendiriyordu. Eğer Yue şu anki gücünün avantajını kullanıp Long Hai  Kampının payına el koymak isterse Xu Zhengang’ın elinden sadece teslim olmak gelirdi.

  Yue göz teması kurarak “Anlaştığımız şekilde dağıtılacak. Yüzde ellisini ben alacağım, kalan yüzde ellisini istediğini gibi paylaşabilirsiniz.”dedi.

  Xu Zhengang bir rahatlama nefesi verirken gözü eski askerlerine takıldı ve “Gidin! Sizi bir daha görmeyeyim.”dedi.

  Yue istikametini Koalisyon grubuna doğru çevirdi.

  Yue’nun safına geçmeyi kabul eden askerler de yaralılarını alarak Yue’nun kampına gitti.

  Koalisyon tarafında yaralı olan on adam vardı. Yue orduya yaptığı teklifin aynısı onlara da yaptı ve kabul edenleri elinden geldiğince iyileştirdi. Bu acımasız kıyamet sonrası dünyada ilaç çok nadirdi ve Yue’nun onları iyileştirmenin ve düzenli erzak sağlamanın yanında sadece onun yanında çalışmalarını istemesi çoğu askerin dayanamayacağı bir şeydi. Koalisyonu oluşturan gruplar için bir yaralı askerden kurtulamak küçük bir serveti kurtarmak demekti.

  Yaralı askerler Yue’nun bayrağı altında seve seve çalışacak kadar minnettarlardı.

  Ek olarak altı küçük grup tüm güçleri ile birlikte Yue’nun safına geçmişti.

  Long Hai Kampına büyük güçleri mutlaktı. Küçük birlikler ise sadece hayatta kalmaya çalışabilirdi. Küçük bir grubun lideri olmak havalı veya imrenilecek bir şey değildi. Çeşitli yollar bulup adamlarına yiyecek vermesi gerekiyordu. Az olan sayılarına bağlı olarak az olan güçleri ile de bu oldukça güçtü. Bu yüzden Yue’nun teklifini severek kabul etmişlerdi.

  Yue ise tabiki hiçbirini geri çevirmedi. Kendi kurallarına uymayı kabul ettiği sürece hiç kimseyi geri çevirmezdi. Çünkü şu an en çok insan gücü sıkıntısı çekiyordu.

  Savaştan sonra her taraf fare cesedi kaynıyordu ki bu da uzun süredir etin tadına bakmamış insanlar için büyük bir nimetti.  Onlara göre mutant farelerin tadı uzun zamandır yedikleri en güzel şeydi.

  Kamp kısa sürede kızarmş fare kokusuyla doldu. Koalisyon gruplarından bazıları fare cesetlerini toplayarak egzotik bir ziyafet çektiler ve artanları Long Hai kampına gittikten sonra da bir süre daha idare edebilmek için stokladılar.

  Derisi yüzüldükten ve eti ayıklandıktan sonra fare eti şekilsiz de olsa ete benziyordu.

  Ordu ve Yue’nun grubu da fare eti stokluyordu. Böyle bir fırsat her zaman ellerine geçmezdi.

  Yue, Chen Shitou’yu yanına çağırarak “Yanına birkaç kişi al ve seçkin fare korumların cesetlerini arabalara yükleyin.”dedi.

  Seçkin fare korumasının derisi su yılanınki kadar sağlam olmasa da aralarında çok fark yoktu ayrıca sayıca daha çok olmaları deri kıyafetler ve koruma zırhları yapmaları için daha elverişliydi. Ağır silahlar hariç kurşunlar ve normal zombilerin bu deriyi  geçmesine imkan yoktu.

  Yılan derisi zırhlar, fare derisi zırhlardan daha iyi olsa da Yue sınırlı sayıda su yılanı ile karşılaşmıştı. En fazla yetmiş set yılan derisi zırh çıkartabilmişlerdi.

  Fare derisi ise yılan derisinde kötü olsa da sayıları azımsanamayacak kadar fazlaydı ve Yue’nun askerlerinin daha iyi ekipmanlara sahip olması kesinlikle artı güç demekti.

  Ayrıca fare derisini gündelik kıyafet yapmak için de kullanabilirlerdi. Taştan At Kasabasında çok sayıda dikiş makinesi olsa da kıyafet yapabilecek hammaddeleri yoktu. Savaşa askerler hariç neredeyse herkes kıyametten önceki kıyafetleri ile duruyordu.

(Arthas Notu: İlk kitabımız bitti ikinci kitaba başlıyoruz. :P)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr