39.Bölüm: Haydut Dalgası

avatar
689 1

Göksel İblis Tekniği - 39.Bölüm: Haydut Dalgası


Huai Shen ertesi sabah kamptan gelen gürültüler ile uyandı. Kafasını bit iki defa iki yanına salladıktan var bir kaç egzersiz yaptıktan sonra at arabasının kapısını açtı ve dışarıya baktı.

At arabasının dışında, korumalar kampı toparlıyor ve kamp ateşine su döküyorlar ya da sabah antremanlarını yapıyorlardı.

Huai Shen de kendini hazırladı ve Kıdemli Huyu bulup balta tekniklerini çalışmaya başlamak istedi. Kısa süre sonra Kıdemli Huyu baltası ile bir ağacı hedefi olarak belirlemiş ve ona karşı baltasını kullanarak antreman yaparken buldu.

Kıdemli Hunun yanına gittiğinde ise ikisi konuşmaya başlamadan önce aniden çığlık sesleri duymaya başladılar. Bu çığlık sesleri aniden etraflarında ki ormandan bir yıldırım misali aniden belirmiş ve korumaların ve Huai Shenin şaşkına dönmesine sebep olmuştu.

Ama korumala hemen hızlı bir şekilde silahlarını aldılar ve at arabasının etrafında bir halka oluşturdular. Daha sonra kalkanların havaya kaldırdılar ve düşmanı beklemeye başladılar.

Bu sırada Kıdemli Hu ve Huai Shen at arabasına doğru koşuyordular. Kıdemlı Hu, Huai Shene bakıp

"Evlat balta kullanmayı en iyi bir savaş ortamında öğrenirsin ve sanırım şansın bunu birinci elden tecrübe etmene izin verecek ama dikkatli ol ki bu şans sana bir felaket olarak dönmesin."dedi.

Huai Shen ise sadece kafasını salladı ve onayladığını belli eden bir ses çıkardı. Daha sonra ikisi diğer korumaların yanına ulaştı ve Kıdemli Hu Huai Shene "Yanımdan çok uzaklaşma ki seni koruyabileyim"dedi.

Huai Shen "Gerek yok! Sen dikkatini dağıtma ben kendimi koruyabilirim!" dedi. Kıdemli Hu bir an bunu düşündükten sonra mantıklı olduğunu düşündü.

Sonuçta çocuk deneyimsiz olsa bile yinede onunla aynı yetişim seviyesinde ,Kemik dövme aşamasının zirvesinde, bulunuyordu. Ölmesi o kadar kolay olmazdı.

İkili bu konuşmanın ardından koruma çemberine katılmış ve at arabasını savunmak için dizilmişlerdi.  Huai Shen bilinçsizce kendine en yakın korumanın arkasına geçmiş ve onu canlı kalkan olarak kullanmaya başlamıştı.

Bir süre sonra haydutlar hala sadece çığlık atıyorlar ve hiç bir hareket etmiyordu. Bu korumaların istemsizce rahatlamasına sebep olmuş ve gardlarını indirmişlerdi.  

Korumalar iyice saldıktan sonra aniden gökyüzü karardı. Huai Shen kafasını kaldırıp havaya bakınca siyah bir bulutun gökyüzünü kapladığını gördü.

Aslında bu oldukça güzel bir görüntüydü ama Huai Shen bunu görünce kafasında bir uyuşma hissetti. Çünkü bu 'bulut' bulut değildi sadece üzerlerine gelen oklardı. 

Huai Shen hemen yanında ki adamın arkasına saklandı ve bağırdı.

"KALKANLARINIZI KALDIRIN!!"

Hemen tepki veren bir kaç koruma vardı ama 20 kişilik ekipte birkaç kişi bu emre uymak için çok yavaştı. Hepsi oklar tarafından kevgire döndü.

Huai Shenin önünde ki adamda buna dahildi ama Huai Shene bir şey olmamıştı çünkü bu koruma bütün okları yemişti.

Huai Shen etrafına baktı ve at arabasını işaret ederken bağırmaya devam etti. "At arabasına doğru çekilin! Kalkanlar yukarıda kalsın! herkes etrafına dikkat etsin ve sakın kendi başınıza hareket etmeyin!"

Huai Shen bilinçsizce korumaları yönetmeye başlamıştı. Korumalar ise hemen dediklerini yaptı ve guruplar oluşturarak at arabasına doğru çekilmeye başladı.

Huai Shen önündeki korumanın kalkanını aldı ve at arabasının içine girdi. Xi Lan hala meditasyon yapıyordu. Huai Shen hemen onu sarsmaya başladı ve uyandırdı.

Uyanınca ne olduğunu sormaya başlayacakken Huai Shen hemen ardından arabasının diğer kapısından onu itti ve kalkanını da alıp onunla dışarı çıktı.

Xi Lan korumaların hepsinin elinde bulunan kalkanlara ve kalkanlara saplanmış oklara bakınca olayı hemen anladı.

Hiçbir şey söylemedi ve silah olarak zarif bir kılıç çıkardı. Ardından kendisine rapor vermek isteyen korumaları görmezden geldi ve konuşmaya başladı.:

"Şimdilik durumumuz pek iyi değil gibi! Ama öncelik olarak buradan çıkmalı ve en yakında ki kontrol noktasına gitmeliyiz.

Yanlış hatırlamıyorsam buradan kan kızılı şehre gitmek tüm hızımızı koşarsak iki gün sürecektir. Yani iki gün dayanarak kan kızılı şehre varırız ve güvende oluruz.

Şimdi kalkın ve birkaç meşale falan çıkarın. Arabayı yakacağız ve arabanın dumanını kullanarak buradan kaçaçağız daha sonra intikam almak için kan kızılı şehrine gidebiliriz."

Tüm korumalar buna hak vermişti ve iki tanesi hemen bir kaç meşale çıkardı ve meşaleleri yakıp at arabasının içine fırlattı. At arabası kısa süre içinde tutuşup alevler içinde kaldı ve devasa siyah renkli düşmanlar yaymaya başladı.

Xi Lan ve korumalar hemen Huai Sheni aldı ve ormanda kan kızılı şehire doğru koşmaya başladılar planları ormanın içinde bu insanları kaybetmekti.

(Yn: arkadaşlar bu arada belki kafası karışan olmuştur o yüzden söylüyorum.

Bulundukları coğrafya komple ormanlık alan yani çorak kısımlar yok. Dağlar bile yemyeşil veya diğer her türlü arazi biçimi.)

Gurup hızlı bir şekilde patikadan saptı ve ormana giriş yaptı. İki koruma bir birine baktı ve kafalarını salladıktan sonra Huai Shen ve gurubuna dönüp "Kız kardeş Xi ve genç efendi Shen umarım bizim intikamımızı alırsınız!"dedi ve ikisinin önünde edildikten sonra ormanı tahrip ederek Huai Shenin gurubundaydı uzaklaşmaya başladılar. 

Huai Shen hala şaşırmış durumdaydı. Ne oluyordu be! Millet kafayı mı yedi neden bize saldırıyorlar!

Ama kısa sure guruplaşmalarda birlikte koşmaya devam edince aklında sakinleşmek başladı ve olayları iyice düşünmeye başladı.

Sonra içinden 'yeşil sisin işi olmalı!' dedi ve o aptala dahada sinirlendi, onları ölürken bile yanında çekmek istemişti! O piçi öldürmenin daha acı yollarını bile düşündü ama adamı parçalayarak öldürdüğü için bu işkence planlarının hiç bir faydası olmayacaktı.

Huai Shen daha sonra savaşmayı düşündü ve diğer korumaların çok korkakça davrandığını düşündü. Ama daha sonra ok yağmurunu hatırlayınca bunun onların başa çıkmayacağı bir şey olduğunu anladı.

Şimdiyse sadece hayatları için kaçabilirlerdi. Eğer onlar kan kızılı şehre kadar başarı ile kaçabilseydiler daha sonra intikam lafını alma fırsatları olacaktı.

Gurup daha sonra Xi Lanın önderliğinde ormanın derinliklerine inmeye başladı. Gurup hızlı bir şekilde ilerliyor ve ara sıra kısa molalar veriyordu. Bu tempoyla bir gün boyunca ilerledi ler daha sonra mola için bir kez daha durdular bu sefer bir nehir yatağında durmuşlardı. Korumalar yanlarında bulunan az miktarda kurutulmuş gıdayı çıkardı ve kendi aralarında paylaşmaya başladı.

Huai Shen bunu görünce daha önce pişirdiği hayvan etini yüzüğünden çıkardı ve korumaların dağıttı. Korumalar Huai Shenin bir depolama yüzüğüne sahip olmasına şaşırmamışlardı. Sonuçta herkes onun Huai klanından geldiğini düşünüyordu.

Ama yinede iç çekmeden edememişlerdi. Karşılarında ki bu eşya hayatları boyunca asla sahip olamayacakları bir şeydi.

Gurup daha sonra bir saat uyuma kararı aldı ve iki guruba bölündüler ilk gurup uyurken ikinci gurup ayakta kalacak ve nöbet tutacaktır ve daha sonra ikinci gurup uyurken ilk gurup nöbet tutacaktı. 

Daha sonra ise gece boyunca yolculuklarında devam edeceklerdi ve kan kızılı şehre en az kayıpla ulaşmayı umut ediyorlardı.

Huai Shen ilk uyuyan guruptaydı çünkü bu günkü aksiyon onun on yaşında ki bedenine fazla gelmişti. Huai Shen uyuduktan bir saat sonra Kıdemli Hu onu kaldırdı ve nöbet sırasının onda olduğunu söyledi. Huai Shen kafasını salladı ve bir süre uğraştıktan sonra tamamen ayıldı ve kızarık gözlerle nöbet tutmaya başladı.

Huai Shen nöbet tutarken meditasyon yapmaya karar verdi ve tüm duygularınızı açıp çevreyi hissetmeye çalıştı. Bu onun önceki dünyasında öğrendiği meditasyon yöntemdir. Ama bu dünyada ki meditasyon yöbteminden sadece bir farkı vardı oda bu dünyada insanların meditatif duruma girince çevrelerinde ki hiç bir şeyi hissetmezken Huai Shen her şeyi hissetmeye çalışıyordu.

Bu durum bu dünyadan insanların kolayca öldürülmesine sebep olmuştu. Bunu Xi Lana bakarak kanıtlayabilirdi. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr