Bölüm 2.3: Tuhaf Siyah İnci (3)

avatar
8616 24

Heavenly Jewel Change - Bölüm 2.3: Tuhaf Siyah İnci (3)


 

ÇEVIRI IÇIN HASIRWARA, DÜZENLEME IÇIN 1GHOSTDREAMER, KONTROL, EDIT IÇIN 1GHOSTDREAMER ARKADAŞIMIZA TEŞEKKÜRLER. KEYIFLI OKUMALAR

 

“Ne? Benimle oyun mu oynuyorsun?”

 

Manga lideri aniden kızgın bir şekilde ayağa kalktı. 1.9 metre boyuyla Zhou Weiqing’in üzerinden bakıyordu, onun kolunu yakaladı ve kızgın olan yüzüne doğru yaklaştırdı, korkutucu bir aura çıkarıyordu.

 

“Uhhh… Beni yanlış anladın. Benim demek istediğim hangi branşı seçeceğime karar vermek için biraz daha zamana ihtiyacım olduğuydu.” Zhou Weiqing yüzünde acı bir gülümseme ile hızlı bir şekilde söyledi. Ne demişler, bilge bir adam, avantaj karşı tarafta olduğu zaman dövüşmekten daha iyi olan bir yol bulur.

 

Zhou Weiqing kesinlikle dayak yemek istemiyordu. Aslında, eğer kim olduğunu söylese, büyük ihtimal bunların hepsi şuan onun önünde diz çökerdi. Ancak her ne kadar Zhou Weiqing’in karakter olarak sinsi ve kurnaz olsa da, hep babasının talimatlarına karşı son derece itaatkâr olmuştu.

 

Küçüklüğünden beri,  her zaman gerçek bir erkeğin işini kendi göreceğini, kendi esaslarına göre yaşayacağı fikirleri babası tarafından ona empoze edilmişti.

 

Bu yüzden, her ne kadar Zhou Weiqing’ın ailesi imparatorluğun içindeki en yüksek rütbedeki asiller biri olsa da, prenses Difuya gibi bunu hiç bir zaman suistimal etmezdi.

 

Aslında, Zhou Weiqing gerçekten de başvurusunu geri çekse bile, manga lideri bu konuda hiç bir şey yapamazdı. Zhou Weiqing’in genç ve tecrübesiz olmasından dolayı bunu bilmeden kabul etmek zorunda kalmıştı.

 

Zhou Weiqing cevabını duyması üzerine, manga lideri tatmin olmuş bir gülümsemeyle geri oturdu.”Tamam o zaman, acele et ve karar ver sonra bu formu doldur ardından sınavına girebilirsin. Çocuk sana söyleyeyim, bu ilk askeri alımı olduğundan sen çok şanslısın.Bu yüzden sınavımız fazla zor olmuyor. Yoksa bu kadar kolay bir şekilde orduya katılabileceğini mi düşünüyorsun?”

 

Zhou Weiqing asık suratlı bir ifade takınarak sordu: “Görevli Kardeş, uhm, sorabilir miyim, savaş alanında hangi branştaki birim arkalarda yer alıp düşman ile fazla iletişim kurmuyor?”

 

Zhou Weiqing kendi kendine düşündükten sonra karar verdi, sonuçta her genç küçükken bir kahraman olmak ister.

 

O sadece lojistiğe yada aşçılığa katılmak istemiyordu, eğer asker olması gerekiyorsa daha düzgün bir yerde olması daha iyiydi. Eğer böyle olmazsa ve babasının kulağına giderse büyük ihtimal ölümüne dayak yerdi.

 

Aslında kendi de başkalarına bakarken yüzü olmasını istiyordu ne de olsa başkumandanın oğlunun ayak işleri yapıyor oluşunu kabul edemezdi.

 

Ama savaş alanına girince görece olarak daha güvenli bir alanda savaşmak istiyordu. Onun için güvenlik her zaman bir numaralı öncelikti. Onun düşüncesine göre, ölümden korkmak her insanın doğasında vardı ve sadece ölümle yüz yüze gelmek  o kadar da kahramanca değildi.

 

Manga liderinin gözleri sinsi bir görünüm ile parıldadı ve hızlı bir şekilde dedi: ”Bu kolay, tabiki de bunlar okçulardır. Okçular genellikle arka alanda dururlar,  olurda ön alandan ateş etseler bile ne zaman iki taraf çarpışırlar, onlar hemen savaşmak için arkaya geri çekilirler. Tüm ordu yok edilmediği sürece okçular genellikle düşman ile direk bir iletişim halinde olmayacaktır.  ”

 

Bunları duyması üzerine, Zhou Weiqing sevindi ve hemen dedi : ”Çok iyi, bu harika! Tabii ki, neden Cennetsel Bow İmparatorluğu’nun en tanınmış birimi aklına gelmemişti ki! Görevli Kardeş, Ben okçu olmak istiyorum. ” Okçular genellikle yakın dövüş birimlerini korumak için arkada pozisyon alırlardı, en azından bu kadarını biliyordu.

 

Manga lideri kurnaz planının işe yaradığını görünce, ayağa kalkıp kalemini almadan önce  zevkten kahkaha attı: ”İsim, Yaş?”

 

“Benim adım Zhou… ” Zhou Weiqing aklı başına gelmese neredeyse gerçek ismini söyleyecekti. ”Ben Küçük Şişman Zhou diye çağrılırım.”Her ne kadar Zhou Weiqing sadece 13 yaşında olsada o sonuçta asil bir ailede dünyaya geldi ve onların tek oğluydu. Böylesi gibi  dışarıdaki dünya hakkında bazı bilgileri olsada bu normal, sıradan bir çocuktan biraz daha fazlaydı sadece.  O çoktan orduya katılmaya karar verdiğine göre babasından gerçekleri saklamak için kendine sahte bir isim vermeye karar verdi. Bu 10 yıldan uzun süredir kullanmadığı çocukken ki lakabıydı. Babası çok büyük ihtimal bunu keşfedemeyecekti.

 

“Küçük şişman Zhou? Sen şişman bile değilsin! ” Ayrıntılarını yazarken takım lideri kendi kendine mırıldandı. O, Zhou Weiqing’in deklare ettiği 16 yaşındayım lafından bir saniye için bile şüphe duymadı.

 

Kısa bir süre sonra, kayıt tamamlandı, ve formu Zhou Weiqing’e verdi ve alanın köşesini gösterdi ve dedi: “Tamam, oraya git ve okçular için olan testi al. Testten geçtiğin sürece sen imparatorluğumuzun resmi bir askeri olacaksın.”

 

“Teşekkür ederim Görevli kardeş.” Zhou Weiqing mutlulukla formu aldı. Bu olabilecek en iyi sonuçtu, bu birime katılmak diğerlerine oranla çok daha güvenliydi. Bu tek kelimeyle mükemmeldi.

 

Heyecanlı bir şekilde test alanına aceleyle giderken, siyah ve gri üniformalar içindeki yaklaşık 4-5 asker vardı. Açık deri zırhı, özel olarak yapılmış bilek koruyucuları, güneş kapatacak şekilde geniş bir şapka, sırtlarında uzun bir yay ve kılıfının her tarafında asılı olan oklar vardı. Bunlar okçular için gerekli ekipmanlardı ve bakarken oldukça kuvvetli görünüyorlardı. Şu sıralar, testi alan kimse yoktu ama birkaç okçu dikkatli bir şekilde dikiliyordu.

 

Zhou Weiqing, babasının doğası gereği ne kadar sıkı biri olduğunu biliyordu. Eğer kendi oğluna karşı bu kadar acımasızken doğal olarak ordusunu da iyi disiplin etmiş olabileceğini düşündü.

 

Cennetsel Yay imparatorluğu oldukça küçük, sadece birkaç onbinden oluşan ordusu olsa da, onların hepsi çok elitti ve benzer yada yüksek sayıda düşmana karşı kendilerini savunmada oldukça iyilerdi.

 

Zhou Weiqing, babasının hayatında asla bir savaş kaybetmediğini ve imparatorluğu çevreleyen ülkelerde çok iyi tanınıyor olduğunu çok iyi biliyordu.

 

“Hey, büyük kardeşler, ben buraya teste girmek için geldim.”  Zhou Weiqing doldurmuş olduğu formu alan okçulardan biri ona baktı ve dedi: ”Küçük kardeş, çok iyi, bize katılmayı seçtiğin için tebrikler. Bu birim orduda, gelecekteki beklentiler bakımından en iyilerden biridir. Buyur, bunu al ve çekmeyi dene.”  Okçu yanındaki yayı  Zhou Weiqing’e uzattı.

 

Zhou Weiqing uzun yayı aldı ve yakından incelemeye başladı. Yüksek kalite Yıldız odunundan yapılmıştı. Yaklaşık 1.8m uzunluğunda ve 0.9m genişliğindeydi. Arkası düz iken yay’ın ön tarafı dairesel bir kavis içindeydi. Merkezi kavrama yeri yaklaşık 4 cm genişliğindeydi ve uçlarına doğru giderken inceliyordu.

 

Uzun yayın bu çeşidi çağlar boyunca gelişiyordu. Savaşların olduğu uzun yıllar boyunca, Sınırsız Anakara içinde antik çağların çeşitli karma malzemelerden oluşan 1.2 metre uzunluğundan küçük,  max. menzili 200 metreden az, etkili menzili 100 metreden az ve delici gücü daha düşük olan  mancınıklar kullanılıyordu.

 

Yıllar geçtikçe, yaylar giderek daha gelişiyordu, özellikle Yıldız odunu gibi yüksek kalite malzemeler keşfedilmesi çok daha geniş alanı etkileyebilen uzun yayların kullanımına olanak sağladı. Cennetsel Yay imparatorunun okçuları arasında yaygın olan bu uzun yay, son derece ölümcüldü. En sıradan olanının bile 400 metreden az menzili vardı, etkili alan menzili ise 250 metreden azdı, eski mancınıklara oranla neredeyse iki katıydı. Ateşleme hızı dakikada 10-12 Ok’tu ve bu da mancınıklara oranla çok iyiydi. Yetenekli bir okçunun ellerinde isabet hassasiyeti çok yüksekti. Uzun yay materyallerinden dolayı daha hafifti. Çarpışmalar ve direk çatışmalar her ikisi içinde uygundu.Mancınıklar modası geçmiş bir görüntü veriyordu. Bu kolayca söylenebilirdi ki, menzilli silahlar içerisinde uzun-yaylar, savaş alanının kralıydı.

 

Bu uzun-yaylardaki ateşlenmenin oranı bir ağır silahların,topların yaylım ateşi oluşturduğu gibi bir etkiye neden olabilirdi. Ne zaman kendi piyadeleri ileri ilerlerse, okçular arka alana çekilir düşmanları oklarıyla indirmeye çalışırlardı. Bu ayrıca zırhlı olmayan ışık piyadelerinin zaafıydı. Max. menzilden ateşlenen keskin ok, ışık zırhlarını parçalayıp geçerdi.

 

Çevirmen Notu:

Bu bölümü özellikle son kısımlarını çevirmek benim için tam bir işkenceydi. Mancınıktı, uzun-yaydı derken kafayı yiyecektim. Bu kadar betimlemeye ne gerek vardı gavurun oğlu.  

Bir de arkadaşlar bugün (siz bunu okurken muhtemelen varmış olurum  ) şehir dışına çıkacağımdan haftasonuna kadar yeni bölüm gelmez çok büyük bir ihtimal bilginize 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr