Bölüm 21.4: Kalp Çalma, Sürpriz Saldırı (4)

avatar
8205 18

Heavenly Jewel Change - Bölüm 21.4: Kalp Çalma, Sürpriz Saldırı (4)


 Çevirmen : Clumsy 

 

 

 

Okun vuruşu ve diğer iki nöbetçinin boyunlarının kırılışı hemen hemen aynı ana denk geldi. Kısacık bir zaman içinde Kalise İmparatorluğunun 3 askeri öldürülmüştü bile. Gerçi tamamen sessiz oldukları söylenemezdi, ama çıkardıkları hafif sesler ormandaki böceklerin sesleri tarafından örtbas edilmişti. Birlikte ilk koordinasyonları mükemmeldi ve gerçekten şaşırtıcıydı.

 

 

Hiç şüphesiz, arkadan yaklaşarak iki nöbetçinin işini bitiren kişi Zhou Weiqing’ti. Yaptığı şey basitti, kulübenin arkasından dolanmış ve sağ bacağının gücüyle inanılmaz bir hızla sıçrayarak iki nöbetçinin boyunlarını kavramıştı. Onlar tepki verip herhangi bir ses çıkaramadan da kafalarını yere çarpmış ve boyunlarını kırmıştı. Sonuçta Fiziksel Cevheri güç üzerineydi– isteseydi zayıf boyun omurları bir yana, kalın kalça kemiklerini bile kırabilirdi.  

 

 

Ama o bile Shangguan Bing’er’le birbirlerini bu kadar iyi anlayıp, böylesine bir koordinasyon sağlayacaklarını düşünmemişti.

 

 

Aslında sağ bacağını hazırda tutuyordu. Eğer Shangguan Bing’er’in oku geç kalsaydı, bacağının gücüyle en soldaki askerin de işini bitirecekti;  bu bir kargaşa yaratacak olsa da risk almak zorundaydı.

 

 

Elleriyle kemikleri kırmasının verdiği his, çıkan ses ve birilerinin canını alma duygusu Zhou Weiqing’in gözlerinde kana susamışlığın belirmesine neden oldu. İlk defa birini öldürüyordu ve bunu çok yakın mesafeden yapmıştı, yine de kalbi açıklanamaz bir heyecanla titriyordu.

 

 

Elini kaldırarak belli bir mesafede saklanmakta olan Shangguan Bing’er’e doğru başparmağını gösterdi. Ardından en soldaki nöbetçinin kafasındaki oku gayet normal bir şekilde çıkardı, üzerindeki kan lekelerini kıyafetine sürerek temizledi ve yeniden kızın yanına gitti.

 

 

“Bing’er, tam zamanında! Toplamda 3 oldu.” Zhou Weiqing bunu söylerken aldığı oku Shangguan Bing’er’in sadağına geri koydu.

 

 

Shangguan Bing’er gözlerini kapadığında yüzünde bir acıma duygusu belirmişti, olanları pek kaldıramıyor gibiydi. Şansına, karşısındakini uzun mesafeden öldürmüştü, aksi takdirde birinin canını almanın acısı çok daha ağır olacaktı.

 

 

Zhou Weiqing, kızın omzuna rahatlatıcı bir şekilde dokunarak: “Düşmanına karşı nazik olmak kendine karşı zalim olmak demektir. Ölen ve yaralanan tüm askerlerimizi düşün. Ölen her Kalise İmparatorluğu askeri, Cennetsel Yay İmparatorluğu’nun askerlerini kurtarmakla denk sayılacak. Her neyse, devam etmeliyiz.”

 

 

“En.” Shangguan Bing’er kollarıyla kendisini sararak düşündü. Nasıl benden küçük olan Küçük Şişman Zhou’dan daha kötü durumda olabilirim? Henüz 14 yaşında bile değil, değil mi ama?

 

 

Zhou Weiqing oldukça hızlı bir şekilde ikinci gizli nöbetçi kulübesini de tespit etmeyi başardı. Nöbetçi kulübesinden sorumlu olan askerler, genellikle izci olarak eğitilmiş seçkin hafif piyade askerleriydi. Sıradan piyade askerlerine kıyasla oldukça üstünlerdi. Ama iki Cennetsel Cevher Ustası karşısında kırılgan ve hassas kalıyorlardı.

 

 

Belki de Shangguan Bing’er, Zhou Weiqing’in Cennetsel Cevherlerini Uyandırabilmesi uğruna Kurban edildiği için aralarında bir bağ oluşmuştu. İkisi arasında mükemmel bir koordinasyon ve anlayış mevcuttu; Shangguan Bing’er uzun mesafe ataklara ve Zhou Weiqing yakın mesafe dövüşlere odaklanıyordu. Gizli nöbetçi kulübelerini tek tek dağıtarak ilerlemeye devam ediyorlardı.

 

 

En sonunda Kalise İmparatorluğunun tüm nöbetçi kulübelerini atlattıklarında, çoktan 34 nöbetçiyi öldürmüşlerdi. Bunların çoğunluğunu öldüren de Zhou Weiqing’ti.

 

 

Zhou Weiqing ve Shangguan Bing’er yerde uzanarak belli bir mesafeden askeri kampı izlerken, Cennetsel Enerjilerini de yenileme fırsatı bulmuşlardı.

 

 

“Küçük Şişman, planın ne?” Bütün bir gece koordine şekilde savaştıktan sonra, ikilinin iletişimi iyice güçlenmişti. Garip bir şekilde liderliği üstlenen kişi 2-Cevherli Shangguan Bing’er değil, Zhou Weiqing’ti.

 

 

Shangguan Bing’er, Zhou Weiqing’in ormana girişinin, bir balığın suya girişi gibi olduğunu düşündü. O, kendisinin imkansız bulduğu bir şekilde bütün detayların icabına bakıyor ve inanılmaz güçlü hisleriyle düşmanları muazzam mesafelerden tespit ediyordu. Şu ana kadar düşmanlara karşı her seferinde üstün durumda olmalarının, tüm düşman hattından sıyrılabilmelerinin, ve sorunsuz bir şekilde askeri kampa ulaşabilmelerinin ana sebebi buydu.

 

 

Zhou Weiqing, Shangguan Bing’er’den bir kez daha haritayı istedi ve soluk ay ışığı altında inceleyerek oldukları yeri işaret etti. “Bak, burası bizim hedefimizin yeri. Gerçi düşman kampında devriye gezen pek çok asker olmalı, ama saat 1 oldu ve bu saatte insanlar yorgundur. Ben onlara gizlice saldıracağım ve sen de bir şeyler ters giderse beni koruyabilirsin.”

 

 

“Ama bir kez saldırdığımızda geldiğimiz rotadan geri dönemeyiz. Bence, onun yerine bu rotayı tercih etmeliyiz. Daha önceden tüm olası rotaları dikkatle inceleyip bunu seçmiştim. Bu rotadan geri dönmek bize yaklaşık 25 km kazandıracak. Ayrıca, bu ormanlık yolun Cennetsel Canavarlarla dolu olduğunu söylemiştin, bu da kaçışımızı kolaylaştıracak caydırıcı bir güç sağlayacaktır.”

 

 

Zhou Weiqing, Shangguan Bing’er’i şaşırtarak seçtiği kaçış rotasını gösterirken parmakları haritanın üzerinde kayıyor ve önemli noktaları işaret ediyordu. Kaçış için gösterdiği yeni rota, düz bir çizgi halinde değildi, bolca kıvrım içeriyordu ve dönemeçliydi, ama dönüş mesafelerini ve kendilerini takip eden Kalise İmparatorluğu üyelerinin sayısını azaltacaktı. Daha öncesinde haritayı bu kadar ciddi bir şekilde inceleme sebebi de bu plan olmalıydı.

 

 

Zhou Weiqing, “Bing’er, beni dinliyor musun?” diyerek kızın dalgın gözlerinin önünde bir elini salladı.

 

 

Shangguan Bing’er ona oldukça karmaşık bir bakış atarken şöyle düşünüyordu: Anlaşılan gerçekten zeki biriymişsin. Cennetsel Cevherlerini uyandırmasan bile mükemmel bir komutan olabilirdin.

 

 

“Dinliyorum. Ama yolumuzu kesen bir Cennetsel Canavar olursa ne yapacağız? Şu anki seviyelerimizle en zayıf Shi Aşamasında bir Cennetsel Canavar bile bize çok sorun yaşatır ve kesinlikle çok tehlikeli olur. Cennetsel Canavarların kendilerine özgü yetenekleri var ve ciddi anlamda güçlüler. Bu Cennetsel Canavarların çoğu kendi bölgelerini sahiplenir ve biri bölgelerine girdiğinde, saldırmak için hiç tereddüt etmezler.”

 

 

Zhou Weiqing gülümseyerek kendinden emin bir şekilde konuştu: “Bu kısımla ilgili endişelenmene gerek yok, ben her şeyi planladım. Benim için Elementsel Cevherlerde Yetenek Depolamanın neden bu kadar kolay olduğunu hep bilmek istemiyor muydun? Sana şimdi sebebini söyleyeyim. Yuttuğum siyah inci, büyük, kanatlı siyah kaplanın Neidan’ı olmalı ve bu siyah kaplanın aurası yaratıkların çoğuna korku salıyor, Cennetsel Canavarlar da dahil. Aldığım tüm yetenekler Zong Aşaması Cennetsel Canavarlardan ve çoğu da Kontrol-tipi. Ama Yetenek Depolama sürecinde hiçbiri bana gerçekten direnmedi. Hepsinin mühürlü olmasıyla da alakalı olabilir, ama bedenimden yayılan auranın onları çok etkilediği ortadaydı. Eğer herhangi bir Cennetsel Canavarla karşılaşırsak bendeki aurayı fark ettikleri anda bizi yalnız bırakmalı.”

 

 

“Dahası, bu rotayı seçmiş olmamın esas sebebi ormanlık tepelerin gölgeli kenarları. Genellikle, güçlü Cennetsel Canavarlar merkezde pozisyon alır. Bu yüzden fazla güçlü Cennetsel Canavarlarla karşılaşmayacağız. İş Shi Aşaması Cennetsel Canavarlarlarla karşılaşmaya gelince de, planım işe yaramasa bile, hızımızla onlardan kaçmak zor olmasa gerek. Bu çifte garantiyle bunun geri çekilmek için en uygun rota olduğundan eminim.”

 

 

Shangguan Bing’er ikna olmuş şekilde başını sallayarak yanıtladı: “Tamamdır, senin planına uyalım.” Gece karanlığında, Zhou Weiqing’in gözlerindeki kana susamışlığın güçlendiğini fark etmemişti. Zhou Weiqing’in kendisi bile bu hislerinin yükseldiğinin farkında değildi.

 

 

Büyük güçlere genellikle büyük riskler eşlik ederdi. Aynı Ölümsüz İlahi Tekniğe eşlik eden büyük riskler gibi; Ölüm Akapunktur Noktalarını açtığında, siyah incinin yan etkileri yavaşça Zhou Weiqing üzerinde kendisini göstermeye başlamıştı.

 

 

Kısa bir süre sonra, Cennetsel Enerjilerini maksimum kapasitelerine ulaştırdıklarında, Zhou Weiqing, Shangguan Bing’er’e önceden anlaştıkları bir el işareti vererek gizlice ilerlemeye başladı.

 

 

Kalise İmparatorluğunun Ordu Kampı’nın ana girişi oldukça genişti, yaklaşık 40 metre genişlikteydi, eğer ani bir hareket olursa tüm birliklerin kolaylıkla ayrılabileceği şekildeydi. Kapının iki tarafında da, 20 metre uzunlukta gözcü kuleleri vardı ve kampın sınırları parlak lambalarla çevriliydi, rüzgarda titreşerek tüm kampı aydınlatıyorlardı. Her gözcü kulesinde, bir okçu nöbet tutuyordu. Herhangi bir tehdit fark ettikleri anda, gongları çalıp alarm vererek devriyedeki askerleri uyarıyorlardı.

 

 

O anda, Shangguan Bing’er, yaklaşık 500 yard uzaklıktaydı. Sağ elinin serçe parmak ve yüzük parmağıyla okunu kavramıştı, yine işaret parmağı ve orta parmağıyla başka bir tanesini daha tutuyordu. Mor Şafak Yayına parmaklarının arasındaki oklardan birini yerleştirerek gözcü kulelerinden birine doğru nişan aldı.

 

 

Zhou Weiqing de Kalise İmparatorluğu Kamp alanına doğru yavaşça ilerliyordu ve saklanacak alanları giderek azalmaktaydı. O anda, Shangguan Bing’er’in Mor Şafak Yayı hareket etti.

 

 

“Swoosh* *Swoosh* İki yumuşak ses eşliğinde, ardı ardına iki ok havalandı. Bu okları gönderirken oldukça zekice bir taktik kullanmış, atışındaki gücünü hafifçe değiştirmişti ve ikinci ok diğerinden daha kuvvetliydi. Bu sayede iki ok tam olarak aynı anda hedefe ulaşmayı başardı. Shangguan Bing’er, bir vuruşta hedefi öldürmeyi garantilemek için Rüzgar Nitelikli Cennetsel Enerjisini de kullanmıştı.

 

 

*Puff* *Puff* İki hafif ses daha duyuldu. Bu kadar mesafeden bile iki ok da nöbetçilerin kafalarına ulaşmıştı, biri doğrudan Taiyang Akapunktur Noktasını vurmuş ve delmişti, diğeriyse rakibinin tam ağzından girerek beyninden çıkmıştı. Rüzgar Niteliğinin patlayıcı etkisi çok güçlü olmasa da, beyin gibi yumuşak yapılar karşısında oldukça dehşet verici sonuçlar doğurabiliyordu. Ve gözcü kulesindeki nöbetçilerin bedenleri, böylece, fazla ses çıkarmadan yere çakıldı. 

 

 

Bunlar yaşanırken, Zhou Weiqing de Cennetsel Enerji dolaşımını maksimuma çıkardı. Aradaki 300 yard mesafeyi 5 sıçrayışta katetti ve ortalıkta hiç devriye olmayışından faydalanarak sağ bacağını kullandı. Sağ bacağının hatrı sayılır gücü sayesinde 5 metreye kadar zıplayabildi ve giriş çitlerini aşarak bir gözcü kulesine doğru leopar gibi ilerledi.

 

 

Bu esnada, Shangguan Bing’er’in kalbi ağzında atıyordu, şafak yayına bir ok daha yerleştirdi, Zhou Weiqing’i korumaya her daim hazırdı.

 

 

Plan başarılı olmuştu. Zhou Weiqing gözcü kulesine ulaşmıştı ve hala hiçbir düşman tarafından fark edilmemişti. Kalbi sanki bir yarış içinde gibiydi, heyecanı arttıkça kalbinin çarpışı da bir o kadar artıyordu.

 

 

Gözcü kulesindeki 2 okçuyla  beraber bu gece 36 kişiyi öldürmüşlerdi ve intikam hedefleriyle aralarında yaklaşık 60 kişi vardı. Zhou Weiqing, derin bir nefes alarak gözcü kulesinden aşağıya, kampa doğru baktı. Çevredeki ışıklar sayesinde oldukça iyi bir panoramik manzarası vardı.

 

 

Kalise İmparatorluğunun kampıyla, Cennetsel Yay İmparatorluğunun kampı oldukça benzerdi; her 10 Ağır Piyadeye ve her 30 Hafif Piyadeye  birer çadır düşüyordu. Zhou Weiqing’in özel bir hedefi yoktu ve dikkatli bir gözlemden sonra bir hedef seçerek ona kilitlendi.

 

 

Sonuçta orduya katılalı çok olmamıştı ve askeri kampların durumlarına pek aşina değildi. Dahası, kendisine kalan Cennetsel Enerji miktarına bakılırsa, geri çekilmeden önce tek bir atış şansı olacaktı. Sonuçta, kalan Cennetsel Enerjisini dönüş yolu için saklamalıydı. Bu yüzden en büyük çadırı hedef almaktan başka şansı yoktu. O çadır, şu anda bulunduğu gözcü kulesinden yaklaşık 1 km mesafedeydi, ama oldukça iyi aydınlatılmıştı ve çevresi de devriye gezen pek çok askerle çevriliydi, belli ki çok önemli birine aitti.

 

 

İşte bu. Zhou Weiqing sağ elini kaldırarak elindeki tek Buzlu Yeşim Fiziksel Cevheriyle çabucak Derebeyi Yayını çıkardı. Aynı anda, gözlerindeki nitelik çarkından mavi bölgeyi seçti ve sol elinin üzerinde yoğun bir elektrik parladı.

 

 

Zhou Weiqing’in Depoladığı Yetenekleri arasında, 6 nitelik arasında, tek bir saldırı yeteneği vardı, o da yıldırım niteliğiydi…

 

 

 

 

#Bizim oğlan güçlendikçe siyah incinin etkileri de artıyor gibi. 
14 yaşına bile girmemiş bir çocuğun cinayetten hiç etkilenmemesi, hatta keyif almaya başlaması da korkutucu.
Ve daha ilk set Cevheriyle, azıcık Cennetsel Enerjisiyle bu haldeyse, bizi neler bekliyor tahmin edemiyorum.

O zaman yeni yıldırımlı yeteneğini ve bizleri başka nelerin beklediğini görmek için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr