Çevirmen : Clumsy 

“Zincirler!” Zhou Weiqing bağırarak sol elini öne uzattı. Bir anda, gümüş bir ışık kümesi top şeklini alarak elinden fırladı ve Ming Hua’ya yapıştı. Ve o anda Ming Hua’nın kesintisiz saldırıları durakladı, Zhou Weiqing de bu fırsatı geri çekilmek için kullandı.

Uzaysal Zincirler – Bu Zhou Weiqing’in üçüncü Uzaysal Yeteneğiydi. Tang Xian’ın kendisine öğütlediği gibi üçüncü Cevheri için Yetenek Depolarken özellikle kontrol tipi bir yetenek aramıştı ve Uzaysal Zincirler de en az 8 Yıldız Derecelendirmeli bir yetenekti.  

Uzaysal Zincirlerin kullanım süresi Rüzgarın Prangalarından ve Karanlığın Dokunuşundan da uzundu! 3-Cevherli biri Uzaysal Zincirleri neredeyse 8 saniye kullanabiliyordu; tabii ki bu benzer kuvvette biriyle karşılaştığında ortaya çıkan süreydi ve hedefin mücadele etmemesine bağlıydı.

Bu sekiz saniyelik sürede, hedef, içinde uzaysal boyut içeren bir ışık tarafından sarmalanıyordu. Hedef dış dünyaya müdahalede bulunamıyordu, ancak Zhou Weiqing de bu süreçte hedefe saldıramıyordu; ta ki Uzaysal Zincirler kırılana dek. Yani bu Yetenek oldukça güçlü bir kontrole sahip olsa da, saldırı konusunda eksikliği vardı. Tabii ki faydasız veya zayıf bir yetenek olduğu söylenemezdi, en büyük faydası düşmanı durduruyor oluşuydu. Dahası, farklı kullanım alanları da vardı, yalnızca düşmanlara yönelik değildi. Belli kritik anlarda, bir arkadaşı veya yoldaşı korumak için de kullanılabilirdi. Böylece bu yetenek Uzaysal Yeteneklerin iyilerinden biri halini alıyordu.

“Kahretsin, sana gücümü göstermezsem bana tepeden bakacaksın ha.” Zhou Weiqing sinirli bir şekilde hızlı hızlı soluyordu. Evin kısıtlı alanında yayını veya okçuluk yeteneklerini kullanamıyordu. Ne yazık ki, şu anda en güçlü olduğu alan okçuluktu ve yüz yıl bile geçse bu konuda bırakın Ming Hua’yı – kardeşi Ming Yu’nun bile kendisine rakip olamayacağı konusunda kendine güveni sağlamdı. Ancak bu kısıtlı alanda rakibiyle baş etmesi pek kolay değildi.

O anda, güçlü, koyu altın rengi bir ışık ikinci Buzlu Yeşim Fiziksel Cevherinden yayılarak parlaklığını saçtı. Zhou Weiqing kollarını kaldırdığında, altın ışık kendisini çevreleyen büyük bir bariyer oluşturdu ve tüm bedenini gizledi.

O anda, Uzaysal Zincirlerle sıkışmış olan Ming Hua, şahit olduğu sahne karşısında şok oldu.

Az önce, Zhou Weiqing Uzaysal Zincirleri kullandığında bir hayli şaşırmıştı, bu da yüksek dereceli, üst seviye bir Yetenekti. Ancak yeteneklerin çoğuna aşina olduğu için doğal olarak onların özelliklerini ve onlarla nasıl baş edeceğini biliyordu. Bu nedenle Uzaysal Zincirlerden kaçmaya çalışmadı, bunun yerine gücünü topladı ve saldırı fırsatını bekledi. Uzaysal Zincirler dağıldığı anda ikinci saldırısına girişecekti.

Ne yazık ki Zhou Weiqing’in kendisini daha da çok şaşırtacak bir şey yaratmasını beklemiyordu – kendi Birleştirilmiş Ekipman Setini!

Ming Hua, ilk defa koyu altın renkte parlayan bir Birleştirilmiş Ekipman parçası görüyordu. Normalde, Birleştirilmiş Ekipmanların rengi ve aurası Fiziksel Cevherinkiyle aynı olurdu ve yalnızca bir istisna vardı … o da Birleştirilmiş Ekipman Setiydi. Örneğin, kendi Birleştirilmiş Ekipman Seti de Fiziksel Cevherindeki mumlu Yeşimin renginde değil, yeşil renkteydi.

Ve dahası, Ming Hua şunu da biliyordu: Cevherin orijinal rengiyle aradaki zıtlık ne kadar büyükse, set de o kadar güçlü olurdu!

Zhou Weiqing’in Buzlu Yeşim Fiziksel Cevheri, transparan bir renksizlikle saf beyazlık arasındaydı. Ancak Birleştirilmiş Ekipmanı siyaha yakın bir koyu altın renkteydi. Böylesine sert bir zıtlık kesinlikle şok ediciydi. Onu şok eden diğer şey de, bu Ekipman Birleştiğinde, sahibinin bedeninin de koyu altın bir aurayla parlamaya başlamasıydı.

Askerlik dışı konularda, özellikle de Cennetsel Cevher Ustaları söz konusu olduğunda, Ming Hua’nın bilgisi muhtemelen abisi Ming Yu’nun çok üzerindeydi. Birleştirilmiş Ekipman Parşömenleri konusuna da büyük bir ilgi duyuyordu. Kendisi Uzaysal Nitelikli bir Birleştirilmiş Ekipman Ustası olmasa da, Hayat Nitelikli biri olarak Birleştirilmiş Ekipman Parşömeni yaratım konusunda insanlara yardımcı olabiliyordu. Bu yüzden pek çok Birleştirilmiş Ekipman Büyükustasını ya da daha yukarı olanları tanıyordu. Ve bu sayede, Zhou Weiqing’ten yayılan koyu altın aurayı anında tanıdı… daha önce duymuş olsa da hiç şahit olmamıştı – bu, Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurasıydı.

Böyle bir aura… ancak en iyi, en yüksek kalite Birleştirilmiş Ekipmanlarda görülür … Setlerde ya da tek parçalarda.

Ancak bu auranın görülebilmesinin tek koşulu, Birleştirilmiş Ekipman Parşömeninin, bir Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Ustası tarafından yapılmış olmasıydı! Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurası ancak bir saniye kadar dayanır, ancak bu saniye içinde, en iyi defans güçlerinin 10 katı kadar bir koruma sağlar – yani, bu Birleştirilmiş Ekipmana müdahale etmek imkansıza yakındır!

Zhou Weiqing, bugün Ming Hua’ya pek çok şok yaşatmıştı. Sonuçta o kız, kendine benzer seviyedekiler tarafından neredeyse yenilemez olarak tanınıyordu! Yine de… bugün, sadece 3- Cevherli Zhou Weiqing’le yüzleşirken, onu bastırmak için Birleştirilmiş Ekipman Setini kullanmak zorunda kalmıştı ve şimdi de Zhou Weiqing’in setinin kendi setinden çok daha kaliteli olduğunu görüyordu!

Ming Hua tahminlerinde haklıydı. Zhou Weiqing’in saldığı tek Efsanevi Birleştirilmiş Ekipman, Huyan Aobo’nun verdiği parşömendi. Tek bir Parşömendi ve Efsanevi Setin ilk parçasıydı, ama Zhou Weiqing bedeninin eşsiz özelliklerini kullanarak onu başarıyla Birleştirmeyi başarmıştı. O siyah-altın aura gerçekten de Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurasıydı.

Efsanevi Set fazla güçlüydü ve bu parşömenin yaratıcısı Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Ustası olmasa da, seti dizayn eden kişi en iyi Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Ustalarından biriydi. Bu sayede Birleştirilmiş Ekipman Tanrı Koruması Aurası sağlanıyordu.

Kalın siyah-altın aura parlayarak Zhou Weiqing’in ellerinin etrafında toplanıyor, kalınlaşıyor ve bütünleşiyordu. Zhou Weiqing, daha önce bu Birleştirilmiş Ekipman parçasını salıp incelemeyi denemişti, ancak henüz hiçbir dövüşte kullanmamıştı.  

Bir an sonra, siyah-altın aura silindi ve Zhou Weiqing’in ellerinde bir çift ağır çekiç belirdi. Çekiçlerin sapları 60 santim kadardı ve bir bebeğin kolu kalınlığındaydı, çekiçlerin başları ise sivriydi. Sapta, garip dövme şekilleri alıp parlayan siyah-altın çizgiler vardı. İki çekicin başı da oldukça genişti, baştan aşağı en az 60ar santimdiler, abartılı bir boyuttaydılar. Mükemmel bir yuvarlaklıkta değillerdi, ancak birkaç çıkıntıyla birlikte birer karpuza benziyorlardı, tamamen siyah-altındılar. En garip şeyse, iki çekicin başında da ilginç birer görüntü olmasıydı – bir adamın suratı. Ve bunu daha da ilginç kılan şey suratlardan birinin gülüyor, birinin ağlıyor oluşuydu. Parlaklık nedeniyle görüntüleri net bir şekilde göremezseniz, aradaki farkı anlamayabilirdiniz.

Böyle devasa çekiçler Zhou Weiqing’in boyutunda biri için çok absürt olmayabilirdi, ancak yine de aşırıya kaçıyordu. İri çekiç başları dehşet vericiydi. Hiç şüphesiz ki, yalnızca Kuvvet güçlendirmeli Cennetsel Cevher ustaları böyle bir Fiziksel Cevher Birleştirilmiş Ekipmanını kullanabilirdi.

Aslında, Zhou Weiqing Ekipmanı Birleştirmeyi başardığında oldukça kederliydi. En büyük umudu kalkan çıkmasıydı… Sonuçta onun aklındaki ilk şey ‘önce güvenlik’ti. Ancak bir anlık değerlendirmeden sonra bu da onu çok mutlu etmişti. Sebep basitti – böyle iri çekiç kafalarını kolaylıkla kalkan olarak da kullanabilirdi! Dahası, bu çekiç çiftini taşırkenki görüntüsünü de gerçekten sevmişti. Onu en çok mutlu edense, çekiçlerin gücü ve kullanımıydı.  

Efsanevi Birleştirilmiş Ekipman Parşömeninde tek cümlelik bir tanım vardı … “İyi ve kötü, hile ve gerçek – Efsanevi İkili Tanrı Güçlü Çekiçler…”

Zhou Weiqing’in ellerindeki çekiçlere bakan Ming Hua, şaşkınlığının onu düşürmesine izin veremezdi. Ve daha fazla beklemeye cesaret edemeyerek elindeki çubukla bariyeri zorladı. Bir ışık eşliğinde, Uzaysal Zincirler sallanmaya başladı.  

Ancak endişesi boşunaydı. Zhou Weiqing saldırmıyordu, bunun yerine çifte çekiçleri kaldırarak sırıtıyordu, bu oldukça çirkin, pislik bir sırıtıştı.

Bu, Shangguan Bing’er’in de Efsanevi İkili Tanrı Güçlü Çekiçleri ilk görüşüydü. Onun bilgisi Ming Hua kadar yoğun değildi ve çekiçlerin gücü hakkında bir fikri yoktu, ancak yine de görünüşlerinden etkilenmişti.

Ming Hua’nın kısılan gözlerinde soğuk bir ışık parladı. “Bu Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Parşömeninden gelen bir silah mı? Bana kaç parça olduklarını söyleyebilir misin?”

Zhou Weiqing çaresizce başını salladı. “Sana söylememden zarar gelmez. Yalnızca bir taneye sahibim. Şimdi korkuyor musun?”

Ming Hua derin bir nefes aldı, bir nebze rahatlamıştı… Muhteşem Birleştirilmiş Ekipman Parşömenlerinin her birinin cennetsel güçleri olduğu söylenirdi. Şansına, bir set değildi, yoksa bu herifin ileride nasıl bir güce kavuşacağını kim bilirdi. O anda, abisine derin bir hayranlık duymadan edemedi. Daima abisi kadar yetenekli olduğunu düşünürdü, ancak o, abisinin ileri görüşlülüğüne sahip değildi. Önündeki bu kerata gerçekten de sıradan değildi.

“Benim sözlüğümde ‘korku’ kelimesi yok. Bir Muhteşem Birleştirilmiş Ekipmanın gücü bile kullanan kişiye bağlanır. Sen? Humph humph! …” Ming Hua bunu söyledikten sonra derin bir nefes aldı. Çubuğu tutan eli göğsündeydi ve parlak yeşil bir ışık yayıyordu, bu parlaklık sol elinin etrafında toplandı ve parlak kırmızı bir çiçeğe dönüştü.

Kırmızı çiçek taze ve göz kamaştırıcı görünüyordu, yapraklarında küçük su damlaları vardı. Canlı gibiydi.

“O da ne?” Zhou Weiqing şaşkınlık ve kafa karışıklığı içinde bakıyor, ne olduğunu anlayamıyordu. Ancak içinden gelen bir his tehlikenin yaklaştığını söylüyordu, sanki o çiçek Ming Hua’nın kendisinden daha tehlikeli gibiydi.

Ming Hua pasif bir şekilde yanıtladı: “Yaşam Nitelikli Elementsel Cevherler, herhangi bir saldırı Yeteneği Depolayamaz. Bir bakıma, bizim Elementsel Cevherlerimizin Yetenekleri doğrudan savaşta faydasızdır. Ancak dünya adil bir yer sonuçta. Biz Yaşam Nitelikli Cennetsel Cevher Ustaları, Cennetsel Cevherlerimiz  Uyandığında, bizi koruyacak Kişisel birer Bitkiye sahip oluruz. Bu Benim Kişisel Bitkim, ismi benimle aynı… Ming Hua… Yeraltı Dünyasının Çiçeği. Bu gerçekten beklenmedikti… Yalnızca 3-Cevherlisin, yine de benim gizli kozlarımı çıkarmama neden oldun. Bir kez bile bırak benden aşağıda birini…kendimle aynı seviyede birine bile kaybetmedim! Bugün de kaybetmeyeceğim!”

#Bizim kerata tabii ki 'önce güvenlik' mottosundan şaşmıyor, adam devasa çekiçlere bile aa iyi bundan kalkan olur diye sevindi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
Bu arada bizim Yeraltı Dünyası Çiçeği bacımız da küçük bir kabadayı çıktı. Benim sözlüğümde ‘korku’ kelimesi yok demeler falan. 

İkisi de tek tek döküyor kozları. Bakalım bu dövüş nereye varacak.
Okumaya devam!