Bölüm 55.1 : Birleştirilmiş Ekipman Ustası Takipçileri (1)

avatar
7195 7

Heavenly Jewel Change - Bölüm 55.1 : Birleştirilmiş Ekipman Ustası Takipçileri (1)


Çevirmen : Clumsy 

 

 

Bir saat sonra, Zhou Weiqing ve Ming Hua Müdürün ofisinde oturmaktaydı. Ayrıca Zhou Weiqing’in okuyla kalçası delinen çocuk ve asil sınıfın sınıf öğretmeni de ordaydı.

 

O anda duyulan tek ses asil öğrencinin inlemeleriydi. Belki de kötü bir yerinden vurulduğu için şanslıydı, çünkü sonrasında kimse ona dokunmamıştı. En azından herhangi bir kırık çıkığı yoktu.

 

Müdür Cai Cai’nin ifadesi her zamanki sakinliğindeydi ve ne düşündüğü anlaşılmıyordu. “Peki, bana neler olduğunu anlatır mısınız?”

 

Asil öğrenci hemen bağırmaya başladı: “Müdürüm, o yaptı! Diğer halk piçlerini bizi dövmeleri için ayaklandırdı! Ve…ve… o … bir okla beni kalçalarımdan vurdu… tam o noktaya… çok derine!”

 

Bunu söylediği anda Cai Cai, Ming Hua ve asil sınıf öğretmeninin yüzleri değişti, hatta Zhou Weiqing’in yüzü bile kahkahasını zor tutan bir şekil almıştı.  

 

Zhou Weiqing kendi kendine düşündü: Kardeş, lütfen böyle bir şekilde anlatma … tam o noktaya, derine falan…

 

“Çık dışarı!” Cai Cai, gözlerinde sinirli bir ışıkla ciddi bir ses kullanarak konuşmuştu.

 

Asil öğrenci başka bir şey daha söylemek üzereydi ancak öğretmeni tarafından zorla çıkartıldı.

 

Ofiste iğne atsan duyulacak bir sessizlik oluşmuştu. Cai Cai, bakışlarını Zhou Weiqing’e çevirerek sessizliği bozdu: “Seninle bu kadar erken görüşmeyi beklemiyordum Zhou Weiqing. Neler olduğunu anlat bakalım.”

 

Zhou Weiqing koluyla ‘gözyaşlarını’ silerek acıklı bir şekilde başladı: “Müdürüm, biz halk öğrencileri için adaleti sağlamalısınız. Az önce o üst sınıfın bize halk piçleri dediğini duydunuz … onların bize karşı nasıl bir tavır takındığını görebilirsiniz. O zaman biz Öğretmen Ming Hua’nın talimatlarını dinleyip bahçede koşuyorduk. Başta hiçbir problem yoktu, sonra bir anda üst sınıflar sınıf arkadaşlarımızdan birine bir ok attı. O zaman bile harekete geçmedik, hatta ben oklarını geri verdim. O üst sınıfların hareketli bir hedef daha eğlenceli olur diyeceğini nerden bilecektik. Sonrasında da bize bir sürü ok atmaya başladılar. Bunun benim hatam olduğunu kabul etmem gerek; sınıf başkanı olarak sınıf arkadaşlarımı korumalıydım, o yüzden ok yağmuruna karşı çıktım. Onların bana bela yarattığımı söyleyip beni yere yığana kadar dövmesini hiç beklemezdim. Bu şartlar altında sınıf arkadaşlarım da kavgayı durdurmaya çalışmak için geldi ama onlar da üst sınıflar tarafından dövüldüler. Ne yazık ki, bu üst sınıfların fizikleri pek iyi değil, bizi dövmelerine rağmen onlar da yere yığıldılar. Tabii ki şunu da itiraf etmem gerekir, dayak yerken bir kısmımız nefsi müdafaa olarak karşılık verdi. Neyse ki Öğretmen Ming Hua doğru zamanda geri döndü, aksi takdirde, korkarım ki…”

 

Bu sözleri söylerken Sınıf Öğretmenimiz Zhou titremeye başladı, gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Eğer asil sınıf öğretmeni kendi öğrencilerinin yaralarını görmeseydi o bile Zhou Weiqing’e inanabilirdi.

 

Cai Cai, Ming Hua ve diğer erkek öğretmene bakarak sordu: “Ming Hua, Wu Zhengyang, size ne demeli? Ne oldu? Öğretmenler olarak neden ders esnasında orda değildiniz ve iki sınıfın kavga etmesine izin verdiniz?! Böyle berbat bir durum tüm akademi tarihinde asla yaşanmadı!”

 

Ming Hua başını eğdi, yanlış anlaşılmış, hakkı yenmiş gibi görünse de hiçbir şey söylemedi. Zhou Weiqing hızlıca lafa girdi: “Müdürüm Öğretmen Ming Hua’yı suçlayamazsınız. *‘Halası’ geldi ve tuvalete gitmek zorunda kaldı. Bilirsiniz…”

*## ‘Halası gelmek’ kızların adet olmak için kullandığı bir deyim arkadaşlar.

 

Ming Hua ve Cai Cai aynı anda kızardı ve ona sinirli bir şekilde bakmaya başladı. Cai Cai öfkeyle konuştu: “Neden her şeyi biliyorsun huh? Sen de kaybol!”

 

Zhou Weiqing bir kez daha hızlıca konuştu: “Bir dakika Müdürüm. Buna ne dersiniz? Bu durum bizim sınıfımızın hatası olmasa da asil üst sınıflar yaralandı. Onların hastane masraflarını ödeyeceğim, cezayı da çekeceğim. Lütfen sınıf arkadaşlarımı cezalandırmayın, sonuçta onlar beni kurtarmak için bu işe girdi. Ayrıca sınıf arkadaşlarımın masraflarını da ödeyeceğim.” Bunu söyledikten sonra içinde bir set Orta Seviye Birleştirilmiş Ekipman Parşömeni olan bir ahşap kutuyu masaya koydu. Ardından Cai Cai’ye doğru kibarca eğilerek ofisten ayrıldı.

 

Erkek öğretmen, Wu Zhengyang, kaşlarını kaldırarak konuştu: “Müdürüm, ben de duruma bakıp olan biteni basitçe anladım. Bu durumu kesinlikle benim öğrencilerim başlattı ve onların suçu. Ancak bu halk öğrencileri çok vahşi. Kırkın üzerindeki öğrencimin yirmiden fazlasının kemikleri kırılmış, bir kısmı ciddi yaralı. Bu öğrencinin sözlerine inanamazsınız, ana alana ulaştığımda halk öğrencileri acınası görünüyordu ama yaraları hiç de ciddi değildi. Sonuçta ordan yürüyerek ayrılmayı başardılar, benim öğrencileriminse birileri tarafından taşınması gerekti.”

 

Ming Hua soğuk bir kahkaha atarak konuştu: “Öğretmen Wu, benim öğrencilerimin de taşınması gerektiğini, iki tarafın adil olana dek ölümün kenarına gelmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?!”

 

Wu Zhengyang öfkeyle karşılık verdi: “Ming Hua, meseleyi karıştırmaya çalışma! Durum hatalı olsa da bu hata iki tarafa ait! Üstelik, benim öğrencilerim büyük bir kayıp verdi, çok yaralandı! Hepsi asil ailelerden ve bu mesele doğru düzgün halledilmezse akademimize kötü bir itibar verebilir.”

 

“Yeter…” Cai Cai, Wu Zhengyang’in sözünü keserek pasifçe konuştu: “Yeterince dinledim. Kararım şu şekilde.”

 

Ming Hua ve Wu Zhengyang’in yüzlerinde ciddi ifadeler oluştu.

 

Cai Cai sert bir şekilde konuşmasını sürdürdü: “İlk okla her şeyi başlatan asil öğrenci okuldan atılacak. Kalan asil öğrencilerse büyük uyarı alacak. Eğer bir kez daha okul kurallarına karşı gelirlerse anında okuldan atılacaklar. Zhou Weiqing’e gelince, o da bir uyarı alacak. Halk birinci sınıfı ise azarlanacak.”

 

“Ne? Müdürüm bu adil değil!” Wu Zhengyang öfkeyle bağırıyordu: “Benim öğrencilerimin yaraları çok ağır, aynı şekilde cezaları da! Müdürüm, siz …”

 

Cai Cai gözlerinde beliren soğuk ışıkla birlikte sordu: “Wu Zhengyang, benim kararımı mı sorguluyorsun? Dün, Dekan Xiao asil öğrencilere, halk öğrencilerine dokunmamaları konusunda ciddi bir uyarıda bulunmuşu. Yine de bugün olanlara bakın. Bu ne anlama geliyor? Asil öğrencilerin sözümüzü ciddiye almadığı anlamına geliyor. Eğer onların bizi ciddiye almasını sağlayamazsak otoritemiz nerde kalır? Meseleyi başlatanın senin öğrencilerin olduğunu söylemiştin, başka söylenecek ne var ki? Üstelik, Ming Hua’nın orda olmamak için bir nedeni vardı… peki ya senin? Öğrencilerini neden dersin ortasında yalnız bıraktın? Orda olsaydın bunlar yaşanabilir miydi? Şimdi iki seçimin var. İlki bir yıllığına ödemenin kesilmesi ve akademi tarafından araştırılman. Diğeri ise, istifanı sunman.”

 

Cai Cai’nin ses tonu ciddi ve kararlıydı, gözlerinde soğuk ışıklar dans ediyordu.

 

Wu Zhengyang’ın yüz ifadesi hızlıca değişti ve zayıfça şöyle söyledi: “Müdürüm ne emrederse.”

 

“Çık o zaman.” Cai Cai ona el salladı. Wu Zhengyang ayrılmak için arkasını döndüğünde, Ming Hua onun bedeninin titreyişini açıkça görebiliyordu.

 

Wu Zhengyang çıktıktan sonra ofiste yalnızca Ming Hua ve Cai Cai kalmıştı. Ming Hua sandalyesine yerleşti ve sinirli bir şekilde konuştu: “Kız kardeş Cai Cai, o küçük velet Zhou Weiqing tam bir baş belası. Yakayı böyle kolayca kurtarmasına nasıl izin verdin?”

 

Cai Cai cevap verdi: “Başka ne şansım vardı ki? Ciddi olsa da olmasa da olayın sebebini araştırdığımda hala doğru tarafta olduğunu düşünüyorum. Hua Hua, gerçekten bugün hasta oldun mu?”

 

“Hayır, o küçük velet saçmalıyordu.” Ming Hua tamamen kızardı.

 

Cai Cai’nin kaşları kalktı. “O Zhou Weiqing gerçekten iyi değil. Eğer Birleştirilmiş Ekipman Ustası olmasaydı onu Cennetsel Cevher Akademisine gönderirdim. Git de ona ciddi bir uyarı ver, eğer okulda bir kez daha olay çıkarırsa onu  kolayca affetmeyeceğim.”

 

Cai Cai  bunları söyledikten sonra Zhou Weiqing’in bıraktığı kutuyu açıp parşömene bir göz attı. “Orta Seviye Birleştirilmiş Ekipman Parşömeni… Gerçekten de bedeli ödemeye razıymış. Bu sabah Ye Paopao’ya da iki set sattığını duydum. Hua hua, onu yakından takip etmene ihtiyacım var, eğer bir kez daha bela çıkarırsa onunla ciddi bir şekilde ilgileneceğim!”

 

 

Zhou Weiqing derse döndüğünde alkışlarla karşılaştı, bir kahraman gibi selamlandı.

 

“Patron, sen çok harikasın! Hep o asil piçleri dövmek istemişimdir! Bu kez cidden iyi vakit geçirdim, ikisinin bacaklarını bile kırdım.”

 

“Haha, sahiden de öyle oldu! Çok iyi hissettirdi. Özellikle de öğretmenler koşup bizi yerde çığlık atarken görünce bize neler olduğunu düşündükleri kısım çok iyiydi.”

 

“Kahretsin ben çok kibar davranmışım! Onları döverken Cennetsel Enerjimi kullanmam lazımdı. Bir dahaki fırsatta yakalarını bırakmayacağım!”

 

Zhou Weiqing’le sınıf arkadaşları arasındaki ilk ilişki arkadaşlarının keratadan faydalanmasıydı, ancak bu kerata olayları değiştirmişti. Artık herkes birbirine daha yakındı, özellikle de Zhou Weiqing’in onlara yaptırdığı son numara hala akıllarında tazeydi. Zhou Weiqing’i takip ederlerse yalnızca Birleştirilmiş Ekipman ve Yetenek Depolama konusunda değil, zorbalık konusunda da rahat edeceklerini anlamışlardı! Böylece akıllarındaki Zhou Weiqing imajı iyice gelişmişti.

 

“Küçük Şişman, her şey yolunda mı?” Shangguan Bing’er endişeli bir şekilde sordu.

 

Zhou Weiqing içten bir kahkaha atarak cevapladı: “Her şey halloldu, endişelenme, büyük bir sorun çıkmayacak. Sonuçta olayı başlatan onlardı. Her halükarda, öğretmenlerden biri yaralarınızı veya durumunuzu sorarsa içsel yaralarınız olduğunu söyleyin. Hmph. Kim bizi kışkırtmaya çalışırsa ya da peşimize takılırsa onlara dilediklerinden fazlasını vereceğiz. Ancak onlara vurup canlarını acıttığımızda bizden korkmayı öğrenecekler. Tamamdır, bugün erken çıkabileceğimize göre hepimiz dağılalım. Yurt odalarınızda kendinizi geliştirip yetişim yapmayı unutmayın; bugünkü kadar iyi hissetmek istiyorsanız, ihtiyacınız olan şey güç! Sonuçta, bu dünyada en önemli şey güçtür. Birleştirilmiş Ekipman ve Yetenek Depolamaya gelince, bu konuda endişelenmeyip bana bırakın, siz yalnızca sıkı yetişim yapmaya odaklanın.” 

 

“Tamam patron!” Herkes Zhou Weiqing’i korkutacak şekilde, hemen hemen aynı anda bağırmıştı. Bir an sonra tüm sınıf neşeli çığlıklarla doldu. Bu neşe gerçekten içtendi.

 


#Bu çocuğun 'gözyaşları' beni öldürüyor. Tam bir oyuncu.
Ama bu yetenekleri olmasa şeytan tüylü oluşu onu kurtarmaya yetmeyecekti. 
Bakalım bu durumdan da yırtan keratamızı başka neler bekliyor.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr