Bölüm 62.3 : Beş Büyük Aziz Arazi (3)

avatar
7144 9

Heavenly Jewel Change - Bölüm 62.3 : Beş Büyük Aziz Arazi (3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Cai Cai, konuşmasının bu noktasında durup hafifçe iç çektikten sonra devam etti: “Başlangıçta, her imparatorluğun ilk 4e girip plaket alma şansı vardı. Ne yazık ki, zaman geçtikçe, diğer 4 Büyük Aziz Arazi de Cennetsel Cevher Adasına girmenin önemini kavradı. Bu yüzden, doğrudan kendi takımlarıyla katılmaya utansalar da, İmparatorluklarla işbirliği yaptılar, hatta pek çok genç, göz kamaştırıcı Cennetsel Cevher Yetenekleri geliştirdiler. Ve bu metotla, kendi Cennetsel Cevher Plaketlerini aldılar. Bunun tek istisnası Batının En Şeytanı, onlar Şeytani Nitelik yüzünden karanlıklarda gizlenmek zorunda, bu yüzden Cennetsel Cevher Adasına girmeyi deneyemiyorlar. Yani Turnuvadaki ilk 3ün, 3 Büyük Aziz Araziye ait olduğu söylenebilir. Kalan İmparatorluklarınsa mücadele edebileceği tek bir nokta var. Üstelik, ZhongTian İmparatorluğunun takımı da aşırı güçlü. Ne yazık ki bizim Fei Li İmparatorluğumuz son yetmiş yılda tek bir Cennetsel Cevher Plaketi bile alamadı, yüksek bir fiyat ödeyerek satın almamız dahi mümkün olmadı.”

 

Zhou Weiqing sonunda neler olup bittiğini anlayarak tereddütlü bir şekilde sordu: “Müdürüm, benim de bu Cennetsel Cevher Turnuvasına katılacağımı mı söylüyorsunuz?”

 

Cai Cai dudaklarını bükerek konuştu: “Sen yalnızca 3-Cevherli yetişim seviyesindesin, doğal olarak esas bir takım üyesi olarak katılamazsın, ancak yedek üye olabilirsin. Buna karar verecek gücüm var. Her İmparatorluğun takımı 8 üyeyle kısıtlanır, 5i asıl üye, 3ü de yedek üyedir. Tabii ki 5 asıl üye Cennetsel Cevher Ustası Akademisinden gelecek, yedek üyeler ise Fei Li İmparatorluk Ailesi Akademisinden seçilecek. Ana sebep onlara yardımcı olmak değil, kuvvetli öğrencilerimizin değerli tecrübeler edinmesini sağlamak. Bu üç kişi zorlu şekillerde seçilir ve bu avantajı elde ettiğin için çok şanslısın. Aslında Cennetsel Cevher Adasına girme şansı elde etmemiz çok zor, ama yalnızca kıymetli ve güçlü Cennetsel Cevher Ustalarının Turnuvadaki büyük savaşlarını izlemek bile gelecekteki eğitimleriniz ve yetişimleriniz için büyük katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda seni birkaç aylığına gözlerden uzak tutmak için de iyi bir bahane olacak, döndüğün zaman da, bir yedek olarak bile olsa Cennetsel Cevher Turnuvasına katılmış olduğun için elde edeceğin statü seni korumaya yetecektir.”

 

Cai Cai’ye bakan Zhou Weiqing’in ifadesi bir nebze değişti. Bir pişmanlık hissetti, Müdürüne saygısızlık ettiği içindi bu pişmanlık. Yalnızca iki kez konuştuğu Müdürün ona böyle bir plan sunmasını hiç beklemezdi. Cennetsel Cevher Turnuvasına gidip böylesi kuvvetli dövüşleri izlemek kesinlikle ona muazzam bir katkı sağlayacaktı. Üstelik, bir yedek olacaktı, muhtemelen dövüşmesi gerekmezdi, yani tehlikeye de girmezdi. Böyle bir mevki Fei Li Askeri Akademisi için oldukça kıymetli olmalıydı ve bu yer ona verilmişti, daha yeni başlamış bir birinci sınıf öğrencisine.

 

“Müdürüm, teşekkür ederim.” Zhou Weiqing bu sözler eşliğinde çok samimi bir şekilde Cai Cai’nin önünde eğildi.  

 

Cai Cai’nin ağzı sonunda hafif bir gülümsemeyle kıvrılabildi ve şöyle dedi: “Çabalarımı anlamış olman güzel. Seninle birlikte göndereceğimiz yedekler, kız arkadaşın ve Ye Paopao. Sonuçta okuldaki herkes seni ve Shangguan Bing’er’i tanıyor, onun da seninle gelmesi daha güvenli olur. Geri döndüğünüzde de derslere yetişebilmek için ekstra eğitimler alırsınız. Unutma, Ye Paopao küçük grubunuzun lideri olacak, sonuçta o öğrencilerimiz arasındaki en güçlü kişi. Ayrıca, kendini tutsan iyi edersin, gidip Cennetsel Cevher Akademisi öğrencileriyle kapışarak akademimizin yüzünü düşürme. Anlaştık mı?”

 

Zhou Weiqing sırıtarak cevap verdi: “Aslında belaları başıma ben açmıyorum, kimse bana bulaşmadıkça, ben de sıkıntı çıkarmayacağım.”

 

Cai Cai sinirli bir humphlamadan sonra devam etti: “Bu kadar saçmalamak yeter, seni tanımadığımı mı sanıyorsun? Neyse, artık gidebilirsin. 3 gün sonra Cennetsel Cevher Turnuvası için ayrılacaksınız. Önümüzdeki bu üç günde akademide kalsanız iyi edersiniz. Akademi topraklarından ayrılmayın, üç gün sonra da doğrudan Cennetsel Cevher Ustası Akademisine gönderileceksiniz.”

 

Zhou Weiqing hızlıca onayladı. Tam arkasını dönecekken aklına bir şey geldi ve durarak sordu: “Müdürüm, akademimiz yeni öğretmen alacak mı?”

 

“Humph.” Cai Cai meraklı bir şekilde Zhou Weiqing’e baktı. “Kimin öğretmen olmasını istiyorsun acaba? O kadın ya da erkek, akademiye girme şansı elde etmek için özel bir yeteneğe sahip olmalı.”

 

Zhou Weiqing cevapladı: “Yüksek Seviye Birleştirilmiş Ekipman Ustalığı özel bir yetenek sayılır mı?”

 

Cai Cai gözleri aydınlanarak sordu: “Senin akademimize gelecek bir Yüksek Seviye Birleştirilmiş Ekipman Ustası arkadaşın mı var?”

 

Zhou Weiqing başını sallayarak onayladı: “Kıdemlim Fei Li Şehrine yeni vardı ve bir süre burada kalacak. Yapacak daha iyi bir işi olmadığı için, eğer akademi bir öğretmen arıyorsa, buraya gelip yardımcı öğretmen falan olabilir diye düşündüm.”

 

Cai Cai, Zhou Weiqing’e anlamlı bir şekilde baktı, asil havası ve güzelliği keratanın başının dönmesine sebep olurken şu cümleyi kurdu: “İyiliğin karşılığını ödemeye mi çalışıyorsun?”

 

Zhou Weiqing kafasını kaşıyarak yanıtladı: “Ehh… tam olarak öyle değil. Sonuçta ben gittiğimde birinin halk sınıf bire yardım etmesi gerek ve Öğretmen Ming Hua da bunu tek başına yapamayabilir. Eğer sınıfımın yardımcı bir öğretmeni olursa problem çıkmayacaktır. Üstelik sınıf arkadaşlarıma onların Birleştirilmiş Ekipman Parşömenleri ihtiyaçlarını karşılayacağıma dair söz vermiştim.”

 

Cai Cai kahkaha attı: “Peki, en azından bu konuda dürüst davrandın. Tamamdır, kabul ediyorum. O kişiye, akademiye geldiği zaman bana doğrudan rapor vermesini söyle.”

 

“Buna izin verdiğiniz için çok teşekkür ederim Müdire Cai Cai.” Zhou Weiqing bir kez daha kibarca selam vererek odadan ayrıldı. Cai Cai gibi zeki biriyle yüzleşirken mümkün olduğunca dürüst olmak fayda sağlardı. Sonuçta Zhou Weiqing de zeki biriydi. Cai Cai’nin eylemlerinin arkasındaki sebepleri okuyabildiğinin farkındaydı, ona doğruyu söylerse daha iyi bir izlenim bırakabilirdi.

 

Zhou Weiqing, Müdür odasından çıktıktan sonra derin bir nefes aldı, gözleri beklenti doluydu. Cennetsel Cevher Turnuvası, onun bir hayli ilgisini çekmişti.

 

Ve bir anda aklına Cai Cai’ye sormak üzere yeni bir soru geldi, hızlıca arkasına döndü, kapıyı çalmadan açarak içeriye daldı.

 

Odaya girdiği andaysa, hem Zhou Weiqing hem de Cai Cai donakaldılar.

 

O anda, Müdire Cai Cai yalnızca özel kısımlarını kapatan iç çamaşırlarıylaydı. Kar beyazı teni ve baştan çıkarıcı fiziği neredeyse tamamen açıktaydı, az önce Zhou Weiqing’in sarıldığı bacaklarında ince kırmızı çizgiler görülüyordu.  

 

*Poof* İki çizgi halinde kan, Zhou Weiqing’in burun deliklerinden akmaya başladı. Bu sefer başka bir bahane üretemezdi, aynı zamanda salyasını da akıtmakla meşguldü.

 

“ÇIK—DIŞARI—!” Cai Cai’nin öfkeli kükremesi duyuldu ve Zhou Weiqing, mümkün olduğunca hızlı bir şekilce uçarcasına ofisi terk etti.  

 

Olanların sebebi, Cai Cai’nin oldukça temizlik manyağı biri oluşuydu. Az önce cüppesi Zhou Weiqing’in kanıyla kaplandığı için, o çıktığı anda daha fazla dayanamamış ve cüppesini çıkartıp yeni birini giymeye yeltenmişti. Zhou Weiqing’in kapıyı bile çalmadan çat diye girerek böyle bir manzaraya yol açacağını kim bilebilirdi ki.

 

Zhou Weiqing dışarıya çıktığında fazla uzaklaşmadı, bunun yerine içeriye doğru bağırdı: “Müdürüm, hatalıyım! Ama bilerek yapmadım!”

 

“Pislik, gir çabuk içeri!” Binanın bu katı yüksek rütbelilere aitti ve Cai Cai temiz cüppesini giyip o keratanın dışarıdan bağırdığını duyunca, o kadar sinirlendi ki neredeyse bayılacaktı.

 

Zhou Weiqing, yeniden Müdür ofisine girdiğinde korkudan titriyordu. Karşısındaki kadın patlamak üzere bir volkan gibiydi.  

 

Cai Cai çoktan temiz cüppesini giymişti. Ancak yüzündeki ifade çok çirkindi, saçları dağılmıştı ve ne kadar sinirli olduğunu belli ediyordu.

 

“Seni küçük velet, kapı çalmayı bilmez misin sen?” Cai Cai’nin elleri yumruk şeklinde sıkılıydı. Otuzlu yaşlarına gelmişti ve daha önce hiç kimseyi böylesine dövmek istediğini hissetmemişti.  

 

Zhou Weiqing yüzünde masum bir ifadeyle konuştu: “Müdürüm yanlış yaptım. Bir anda aklıma önemli bir soru geldi ve hiç düşünmeden içeri dalıverdim, görmemem gereken bir şey göreceğimi beklememiştim.”

 

“Kapa çeneni! Eğer bu konuda başka bir şey söylemeye cüret edersen gözlerini oyarım.” Cai Cai öfkeyle bağırmıştı. Şu anda o eski asil zarafeti ve duruşu bile Zhou Weiqing tarafından yok edilmişti, sinirinden nefes nefese kalmıştı.

 

“Konuş o zaman, ne soracaktın? Hızlıca sor ve sonra kaybol.” Cai Cai sonunda sakinleşmişti. Zhou Weiqing’in masum görünüşüne bakarak öfkesini bastırdı. Bu statüye sahipken, Zhou Weiqing’i nasıl öylece dövebilirdi?

 

Zhou Weiqing sorusunu sordu: “Ben… Ben şeyi sormak istemiştim, eğer Cennetsel Cevher Turnuvasında ilk dörde girebilirsek, aldığımız Cennetsel Cevher Plaketini tutabilir miyiz?”

 

“Hmph, gerçekten gidip Cennetsel Cevher Plaketi kazanabileceğinizi mi düşünüyorsun? Hayal kuruyor olmalısın! Eğer gerçekten kazanmayı başarırsan, senin olmasına izin veririm.”

 

“Teşekkürler Müdürüm, gidiyorum o zaman.” Her an patlayabilecek bir volkanla karşı karşıyayken yapılabilecek en iyi şey hızlıca kaçmak olurdu. Zhou Weiqing de istediğini aldıktan sonra bir an önce tabanları yağladı.

 

Kapanan kapıya bakan Cai Cai, öfkesinin dağıldığını hissetti. Ya gerçekten ilk dörde gidip Cennetsel Cevher Plaketini alırlarsa ne olacaktı? Bunun İmparatorluk için ne derece önemli olduğunu biliyordu. Ama hızlıca kaşlarını kaldırdı. O plaketi almak o kadar kolay değildi. Cennetsel Cevher Ustası Akademisindekiler çok başarılı ve iyi eğitimli öğrenciler olsalar bile, 4 Büyük Aziz Arazilerdekilerle mücadele edemezlerdi. Zhou Weiqing ve diğer yedeklere gelince, onların da dövüşme şansı olmayacaktı zaten. Lanet olasıca velet, ne cüretle bana hem sarılır hem de bakarsın!

 

Düşünceleri bu noktaya gelen Cai Cai, iyice kızardı ve sanki Zhou Weiqing’miş gibi havayı yumrukladı.

 

Zhou Weiqing sınıfa döndüğündeyse, dersin henüz başlamadığını görerek şaşırdı. İlk dersi Ming Hua’nın vereceğini biliyordu.

 

Ama Ming Hua kürsüsünün arkasında oturmuş bekliyordu, öğrenciler ise sohbet halindeydi.

 

“Ehh? Bugün ders yok mu?” Zhou Weiqing meraklı bir şekilde sormadan edemedi.

 

Ming Hua ona bakarak cevapladı: “Sen dönmeden onlar nasıl derse konsantre olacaktı. Nasıldı konuşmanız?”

 

# Bu turnuva işi hem heyecanlı hem korkutucu. Neler olacağını çok merak ediyorum. Ama Bing'er'in de gelecek olması iyi oldu, bizim keratanın uslu olmasını sağlar belki.
Bir de bu bizim oğlan artık şanslı mı diyeyim şanssız mı diyeyim, hangi kapıyı açsa birini basıyor, her köşeden güzel bir kız çıkıyor. Hadi hayırlısı.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr