Bölüm 78.3 : Yeni Yaratılan Füzyon Yeteneği (3)

avatar
6145 7

Heavenly Jewel Change - Bölüm 78.3 : Yeni Yaratılan Füzyon Yeteneği (3)


Çevirmen : Clumsy 

 

“Bu kadar mı?” diye sordu Zhou Weiqing acıklı bir şekilde. Bir şeyin kıymetini ancak kaybettiğinizde anlardınız. Zhou Weiqing de daha önce her gün Shangguan Bing’er’le beraberdi, onu kalpten seviyordu ve şimdi onu kaybettiği için her gün her zerresi sızlamaya başlamıştı, kızın kendisi için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamıştı. Bu sağlamlaştırma tekniğini denemesinin bir sebebi kendini geliştirmekti evet, ama diğer sebebi de Bing’er’e olan özlemini bir şekilde unutabilmekti.

 

Shangguan Xue’er pasif bir şekilde yanıtladı: “Bu kadar. Bu ilk şeydi. İkincisi ise babamdan. Babam diyor ki sen genç jenerasyonmuşsun, yani sana zorbalık etmesi uygun olmazmış. Bizse aynı jenerasyondanız, yani kardeşimle evlenmek istiyorsan önce beni yenebilecek hale gelmen gerekli.”

 

“Seni yenmek mi?” Zhou Weiqing’in gözlerinde yoğun bir parıltı görüldü. Shangguan Xue’er aradaki yetişim farkına rağmen Weiqing’in gözlerinde beliren sıcaklık karşısında şaşkına dönmüştü.

 

Shangguan Xue’er her zamanki soğuk bakışlarıyla gitmek üzere arkasını döndü. Ancak bir anda durakladı ve şöyle dedi: “Aslında babam kendisini yenecek seviyeye ulaşana kadar birlikte olmanıza izin vermeyecekti, ama Bing’er onu intihar etmekle tehdit etti. Bu yüzden babam fikrini değiştirdi. Bing’er’i hayal kırıklığına uğratma. Eğer on yıl içinde beni yenecek hale gelemezsen, seni bulacağım, öldüreceğim ve Bing’er’in hayatını seni beklemekle ziyan etmesini engelleyeceğim. Eğer Cennetsel Cevher Turnuvasını geçip Cennetsel Cevher Adasına gidebilirsen belki bir kez buluşmanıza izin verebilirim.”

 

Shangguan Xue’er bu sözlerden sonra arkasını döndü ve hızlıca kalabalığa karıştı.

 

Kızın ayrılışını izleyen Ye Paopao konuşmadan edemedi: “Bu Shangguan Bing’er’in ikizi, değil mi? Seni geçen sefer tokatlayan? Yetişim seviyesi Bing’er’den çok mu? Weiqing, neden şansını denemedin ki?”

 

Karga ciddi bir şekilde konuştu: “O kız çok tehlikeli, Bing’er’den çok daha güçlü.”

 

Lin TianAo pasif bir şekilde şöyle dedi: “Ben de onun yaydığı ölüm tehdidini hissettim.”

 

Zhou Weiqing derin bir nefes alıp verdikten sonra dikkatli bir şekilde yüzüğünü sol elinin orta parmağına taktı ve ağzını açtı: “Onu mümkün olan en kısa sürede yeneceğim, ama şimdi değil…”

 

Ye Paopao meraklı bir şekilde “Neden?” diye sordu.

 

Zhou Weiqing ona bakarak acı bir şekilde cevapladı: “Çünkü şu anki gücümle ona rakip olamam, yaklaşamam bile.”

 

İkinci günün mücadelelerini de tamamlamışlardı ama Zhou Weiqing bu kez şehirde gezmeyecekti. İne dönüp büyük bir yemek yedikten sonra bir kez daha suyunu hazırladı ve kendisini odasına kapattı.

 

Sağlamlaştırma Eğitimi kişinin fiziksel gücü ve dayanıklılığıyla birlikte ruhunu, enerjisini, hatta yaşam gücünü bile kullanıyordu. Eğer bu eğitimi abartırsa bedenine kalıcı bir hasar verebilirdi. Zhou Weiqing’in gelişmiş fiziği onun ayakta durabilmesine yardım etmişti; ama sıradan Cennetsel Cevher Ustaları ne hale gelirdi, onlar için ne kadar tehlikeli olurdu, bunu az çok tahmin edebilirdiniz.

 

Bugünkü mücadele onun yeteneklerinin ve niteliklerinin ardındaki gizli anlamların önemini kavramasını sağlamıştı. Zhou Weiqing, bu kez çok sık kullanmasa da oldukça güçlü olan bir yeteneğini seçti. Bu Uzaysal Yırtıkla birleştirebildiği, yine Gümüş İmparatordan almış olduğu bir başka 10-Yıldızlı Yetenek olan Rüzgar Niteliği Yeteneğiydi: Gümüş İmparator Kanat Kesiği.  

 

Zhou Weiqing yeterli vakti olsaydı bu iki yetenekle başlamayı seçmeyebilirdi, sonuçta bu yetenekler Cennetsel Enerjisinden ve ruhundan büyük bir miktar tüketmekteydi. Üstelik gizemleri de diğerlerine nazaran çok daha karmaşıktı. Ama sınırlı zamanı yüzünden başka bir seçeneği kalmamıştı. Artık kazanma isteğinin arkasındaki sebep Cennetsel Cevher Adasına olan merakı değildi, Bing’er’di. Ne kadar tehlikeli ve zor olursa olsun bu kısacık sürede dövüş kapasitesini mümkün olduğunca çok arttırmalıydı. Bing’er’i görmek için Şeytani Değişime girmesi gerekse bile bu riski alacaktı.

 

Zhou Weiqing tam eğitim için hazırlanmaya başlarken koridordan nazik bir ses duyuldu.

 

“Zhou Weiqing burda mı?” Zhou Weiqing bu ani sesi duyduktan sonra dışarıya çıktı. Hafızası çok iyiydi, ama bu sesi daha önce duyduğunu hatırlamıyordu.

 

Fei Li Mücadele Takımı üyelerinin odaları yan yanaydı, Zhou Weiqing çıktığı anda onlar da kapılarını açmışlardı. Ama yüzlerindeki ifadeler oldukça farklıydı, ciddi ve karmaşa doluydular. Çünkü sesin sahibi onların kabusuydu.

 

Küçük Cadı koridorda siyah elbisesi, uzun saçları ve iri gözleriyle onlara gülümsüyor, oldukça iyi görünüyordu. Hafif kremamsı beyaz teniyle siyah elbisesinin uyumu sayesinde onu ilk kez görenler zararsız, güzel bir komşu kızı olduğu izlenimine kapılabilirlerdi.

 

Ama Lin TianAo ve kalanlar bu manzara karşısında irkilmişlerdi. Onların gözünde bu küçük güzel kız, korkunç bir canavardı.

 

Daha önce Küçük Cadı ortaya çıktığında neredeyse tüm takımı ortadan kaldıracaktı. Bunun sebebi takımın yorgunluğu olabilirdi, ama bu 6-Cevherli kızın hem Karanlık hem de Şeytani Niteliklere sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

 

Lin TianAo hiç tereddüt etmeden Zhou Weiqing’in yanına geçti. Henüz Birleşim Set Kalkanını salmış olmasa da bileklerindeki Cennetsel Cevherler ortaya çıkmıştı, olası bir mücadeleye hazırdı. Küçük Cadı’nın saldırı yöntemleri oldukça ilginç oluyordu, dolayısıyla Lin TianAo ne beklemesi gerektiğini bilmiyordu. O yalnızca Fei Li Mücadele Takımının lideri değildi, aynı zamanda Zhou Weiqing’in Takipçisiydi ve onu korumak için tüm gücünü kullanacaktı.

 

Küçük Cadı havadaki gerginliği fark etmemiş gibiydi ve Fei Li Mücadele Takımının diğer üyelerini görmezden gelerek Zhou Weiqing’e odaklandı, gülümseyerek sordu: “Hey, Zhou Weiqing sen misin?”

 

Zhou Weiqing kafasını sallayarak cevap verdi: “Evet, benim.” Bir erkek olarak bu kıza kesinlikle ilgi duyuyordu, hiçbir güzellik radarından kaçmazdı. Tabii ki ona karşı iyi hisler besliyor değildi; kız Şeytani Niteliğe sahip olduğuna göre Cennetsel Şeytan Tarikatından geliyor olmalıydı, ayrıca bütün takım arkadaşlarını yaralamıştı, haliyle ona bir düşman gibi davranacaktı.

 

Küçük Cadı mutlu bir şekilde gülümseyerek sordu: “Yalnız konuşabilir miyiz?” Bunu söylerken rica eder gibi bir tavır takınmıştı. Kızın dehşete düşürücü kuvvetine aşina olmayanlar kolayca oyununa gelebilirdi.

 

Ama Zhou Weiqing’in sözlerini duyduğu anda kızın gülümsemesi dondu.

 

Zhou Weiqing ağzını bükerek şöyle söylemişti: “Yalnız konuşmak mı? Ne için? Tohumlarımı mı kullanacaksın?”

 

*Pffft* Küçük Dört bir kahkaha patlatıp Zhou Weiqing’e doğru baş parmağını kaldırırken kendi kendine düşündü: Weiqing, bu kerata cidden nasıl yüzsüzleşeceğini biliyor. Takımın kalanından bir ses çıkmamış olsa da onların ifadeleri de bir hayli garipleşmişti.

 

“Ne dedin sen?!” Küçük Cadı’nın gözleri öfkeyle büyürken soğuk bir aura yaymaya başladı. O anda Şişman Kedinin tembel küçük kafası da Zhou Weiqing’in kollarında yükselmişti.

 

Şişman Kedinin derin mor gözlerini fark eden Küçük Cadı soğukluğunu azaltarak hafif bir şekilde “Lütfen beni aşağılama, tamam mı? Gençliğimden beri kimse benimle böyle konuşmadı. Sadece seninle bir şey konuşmak istemiştim. Sen Tian’er’in koruduğu birisin, sana bir şey yapmam.” dedi.

 

Kızın Tian’er’den bahsettiğini duyan Zhou Weiqing’in gözleri değişti. Kendi kendine şöyle düşündü: Bu küçük kız bir loli gibi görünüyor olabilir, ama götü kalkık. Görünüş olarak Ming Hua’yı aşar, hatta Bing’er’e bile denk olabilir. Ama sözlerine bakılırsa Cennetsel Şeytan Tarikatında önemli biri olmalı.

 

“Peki, öyle olsun bakalım, hadi konuşalım.” Zhou Weiqing, Lin TianAo’ya güven verici bir bakış atarak sıkıntı olmadığını anlattı. Ama Lin TianAo’nun tek kaşı kalkıktı, geri çekilmeye niyeti yoktu.

 

Zhou Weiqing onun omzuna vurarak şöyle dedi: “Güven bana, ben ölümden korkan biriyim, hayatım söz konusuyken şakalaşmam.”

 

Lin TianAo ancak o zaman başını sallayarak onayladı ve kalan ekip üyelerine de odalarına dönmeleri için sinyal verdi. Kendisi de Zhou Weiqing’inkinin yanında olan odasına girmişti. Zhou Weiqing’in ne kadar güçlü olduğunu biliyordu, Küçük Cadı da çok kuvvetli olabilirdi, ama Zhou Weiqing’i tek vuruşta öldüremeyeceğine inanıyordu. Bir vukuat olursa hemen atılıp Zhou Weiqing’i koruyabilirdi. Küçük Cadı Fei Li Mücadele Takımının şu haliyle harekete geçse bile bir önceki kadar kolay galip gelemezdi.

 

Küçük Cadı, Zhou Weiqing’i odasına takip etti, kendi evine girer gibi rahat bir şekilde doğruca odadaki koltuğa yöneldi.

 

Zhou Weiqing kapıyı kapatıp yatağın üzerine yerleşti. Küçük Cadının kendisine saldırmayacağını düşünse de koltuğa gidip yanına oturmak istememişti. Sonuçta şansını zorlamasına gerek yoktu.

 

“Anlat bakalım beni neden arıyormuşsun.” diyen Zhou Weiqing küstah bir şekilde Küçük Cadı’nın bedenini inceliyordu.

 

Küçük Cadı gülümseyerek cevap verdi: “Aslında haklısın, buraya tohumunu almaya geldim. Eğer kabul edersen Cennetsel Şeytan Tarikatından istediğin her kızı seçebilirsin, ben hariç. Bunu yaptığın sürece Cennetsel Şeytan Tarikatımıza katılmasan bile onur konuğumuz olarak görüleceksin. Cennetsel Şeytan Tarikatımız pek çok güzellikle doludur, bu senin için de iyi bir teklif.”

 

Zhou Weiqing sırıttı ve sapık bir ifadeyle konuştu: “Peki… ya ben yalnızca seninle ilgileniyorsam? Sana tohumumu seve seve veririm… hatta şimdi başlamaya ne dersin? Hadi gel küçük bir insancık yapalım heh heh.”

 

Bunu söyleyerek Küçük Cadıya doğru atıldı, ama kız bir duman puflamasıyla ortadan kaybolmuştu, doğal olarak Weiqing kendini koltuğa yapışmış bir şekilde bulurken kız da kapıda belirdi.

 

#Hemen özüne döndü bizim kerata. Bence biz onu bu haliyle seviyoruz yaa. Ciddi olsa bu seriyi bu kadar sevmezdik gibi geliyor. 
Ama yürek yemiş gibi bir hali var her zamanki gibi. Karşımdaki güçlü mü, beni mahveder mi demeden ağzına geleni söylüyor ya hadi hayırlısı.
Okumaya devam arkadaşlar!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr