Bölüm 82.3 : Evrim! Şeytani Değişim mi Zhou Weiqing mi? (3)

avatar
6552 10

Heavenly Jewel Change - Bölüm 82.3 : Evrim! Şeytani Değişim mi Zhou Weiqing mi? (3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Bu aura şartı Cennetsel Canavarlar evrimleşirken geçerli olurdu. Şişman Kedi de tüm gücüne rağmen evrimleşirken pek çok kuvvetli Zong Aşaması Cennetsel Canavarı çekmişti, hatta Küçük Cadı bile bu auradan etkilenip gelmiş ve sorun çıkarmıştı!

 

Ama Zhou Weiqing bu probleme sahip değil gibi görünüyordu, bedenini saran Şeytani aura diğer dışsal hisleri engelliyor, atmosfere herhangi bir sızıntı gerçekleşmesini engelliyordu. Şişman Kediye göre bunun anlamı şuydu – Zhou Weiqing’in evrimi kendininkinden güçlüydü.

 

Başka bir şekilde söylemek gerekirse Zhou Weiqing belli bir şekilde kızınkinden daha yüksek bir türe evrimleşiyordu!

 

Şişman Kediyi en çok şaşırtan da buydu. Sonuçta o İlahi Cennetsel Ruh Kaplanıydı, dünyadaki ‘piramidin’ en tepesindeydi, Tanrısal bir Canavar olarak biliniyordu, insanlardan çok ötedeydi. Onlar Cennetsel Tanrı Aşamasına ulaşabiliyorlardı!

 

Yine de piramidin tepesinde olmasına rağmen Zhou Weiqing’in evriminin kendisininkinden daha yüksek bir seviyede olduğunu hissediyordu… bu nasıl mümkün olabilirdi?

 

Kafası karışık olan Şişman Kedi orada kıpırdayamadan beklemeyi sürdürdü. Emin olduğu tek şey Zhou Weiqing’in ona çok tehlikeli bir his saçtığıydı, düşük seviyeli bir Cennetsel Canavarın, yüksek seviyeli bir Cennetsel Canavardan alacağı bir histi bu… Belki bundan daha net de olabilirdi.

 

Seviyeden kasıt yetişim değil soydu. Örneğin İlahi Cennetsel Ruh Kaplanı gibi Cennetsel Canavarlar Cennetsel Tanrı Aşamasına ulaşabilecekken, sıradan Cennetsel Canavarlar en fazla Zong Aşamasına ulaşabilirdi.  

 

Şişman Kedinin gözlerindeki inanamazlık iyice arttı ve kendi kendine mırıldandı: “Yo, bu imkansız. O nasıl benden daha yüksek rütbeli bir Cennetsel Canavar olabilir?! Apaçık bir insan işte! Üstelik bu dünyada bizden daha yüksek rütbeli bir Cennetsel Canavar yok ki!”

 

Ne yazık ki kendi kendine ne söylerse söylesin önünde yaşanan gerçeği değiştiremezdi.

 

Gri ışık Zhou Weiqing’in bedenini sarmalarken kıyafetleri yok oldu. Neyse ki bayıldığında yere düşmüştü, yoksa yatağı ve örtüleri de aynı sonla karşılaşabilirdi.

 

Işık kalınlaşıp güçlenirken önce iki inçe ulaştı, ardından üçe. İki saat geçtiğinde Zhou Weiqing’in gözlerinde neredeyse hiç ruh belirtisi kalmamıştı, tüm bedeni katı ve uyuşuk haldeydi, onu saran gri ışıksa otuz santime yaklaşmıştı.

 

Şişman Kedi de Zhou Weiqing’in evrimi sayesinde geliştiğini hissedebiliyordu. Ama daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedi. Yetişim seviyesine ve güçlü soyuna rağmen daha fazla yaklaşırsa neler olabileceğini kestiremiyordu.

 

Bu yüzden yalnızca bekledi ve gözlemledi.

 

Gri ışık otuz santim kalınlığı aşmak üzereyken ilerlemeyi kesti. Tanıdık siyah kaplan dövmeleri Zhou Weiqing’in sağ bacağından başlayarak tüm bedenini sarmalamaya başlamıştı.

 

Eskisinden tek farkı alnındaki ‘Kral’ kelimesinin artık orijinal siyah renginde değil de kristalimsi, neredeyse transparan bir grilikte oluşuydu.

 

Bu ölümü anımsatan bir grilik değildi, garip, canlı bir ruh taşıyordu. Gri ‘Kral’ sözcüğü, eşsiz bir gözü, hisleri ve duyuları varmış gibi hissettiriyordu.

 

Zhou Weiqing’in kemikleri ufak patlamalar gibi garip sesler çıkarmaya başlamıştı. Gri ışık garip bir döngüyle dalgalanıyordu; en büyük değişiklik Weiqing’in düzenli bir şekilde genişleyen kollarındaydı.

 

Şişman Kedi, önce onun damarlarının genişlediğini fark etti, teni bu damarların baskısıyla zorlanıyor, ancak damarlar yavaşça kasların altında gizleniyorlardı.

 

Dakikalar içerisinde Zhou Weiqing’in kolları normalin iki katına çıktı, kalın siyah kaplan dövmeleri çılgın denizlerdeki sandallar gibi bükülmeye, dönmeye başlamıştı. Bu noktada Zhou Weiqing’in bedeni de ilk hareketini gerçekleştirdi.

 

Gri ışık, bedeni yavaşça yerden havalandırdı, sağ bacağı ise yerde kalmış, ama neredeyse kafasına ulaşacak şekilde garip bir yay çizmişti.

 

Şişman Kedinin görebildiği ‘erkeklik gururu’ dışında, sağ bacağın tamamı artık simsiyahtı.

 

Siyah bacak çarpılmış görünüyordu, kemikleri bile neredeyse yarım metre uzayacak şekilde mutasyona uğramıştı. Sağ bacak artık garip, iri bir kanca şeklindeydi. Kanca oluştuğu anda, gri ışık kendisine uygun bir nokta buldu ve bir arı sürüsü edasıyla Zhou Weiqing’in sağ bacağına ulaştı. Bu noktada Zhou Weiqing’i destekleyip yere bağlayan tek şey güçlü kollarıydı.

 

Bedeninde dehşete düşürücü bir kuvvet toplanırken elleri de bu büyümeye eşlik etti, tırnakları iki inçe kadar büyümüş, güçlü siyah ve gri ışıklarla kalınlaşmaktaydı.

 

Şeytani Değişim. Zhou Weiqing hiç şüphesiz bir Şeytani Değişimin ortasındaydı.

 

Ama daha önce onun Şeytani Değişimine tanık olmuş olan Şişman Kedi bunun tamamen farklı olduğunu görebiliyordu.

 

Ve o anda anladı. Şu anda evrimleşen yalnızca Zhou Weiqing’in bedeni değildi, Şeytani Değişimi de evrimleşiyordu!

 

Yetişim seviyesi ne ki? Yalnızca 3-Cevherli olmasına rağmen Şeytani Değişimi mi evrimleşiyor ?! Üstelik Şeytani Niteliğini de eğitmiyordu!

 

Şişman Kedinin beyni çalışmayı bırakmış gibiydi, aptallaşmıştı. Zhou Weiqing ona sürekli imkansızı yaşatıyordu, artık neyin doğru neyin yanlış olduğuna emin değildi.

 

Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları kovalarken Zhou Weiqing sonunda bilincini kazanmaya başladı. Gri ışık sağ bacağına dolarken vücudunu saran soğukluğun da azaldığını hissetti.

 

Şu anda Zhou Weiqing’in havalanmış sağ bacağı inanılmayacak kadar kalın, gri bir ışıkla sarmalanmış haldeydi, sarmal bir döngüyle yavaşça içine nüfuz ediyordu.

 

Katlanılamaz soğukluk uzaklaşırken bedeninde bir karıncalanma hissetti. Tüm bedeni minik iğnelerin batırılması şeklinde aralıksız bir hisle yoğruluyordu. Biraz gıdıklayıcı, ama garip bir şekilde rahatlatıcı bir duyguydu. Bu, ilk Şeytani Değişimine girişinde, Cennetsel Cevherlerini Uyandırışında yaşadığı hisse benziyordu.

 

Ne oldu? Yetişim sapmasına girmedim mi?

 

Zhou Weiqing’in kalbindeki korku ve dehşet yavaşça silindi, yerini garip bir heyecan aldı. Uyuşukluğunun ve acısının da geçtiğini hissediyordu, içini bir kuvvet doldurmaktaydı. Bu özellikle de kolları ve yere değmekte olan iri elleri için geçerliydi.

 

Zhou Weiqing’in yüzü güçlü bir ışıkla aydınlanırken parlak gözleri açıldı. Nitelik çarkının kontrolsüzce döndüğünü, nitelikten niteliğe geçtiğini hissediyordu.  

 

Üç Cennetsel Cevheri de bu nitelik geçişlerine ayak uyduruyordu– ve birbirlerine bağlanmışlardı.

 

Nitelik Çarkı başta çok hızlı ilerliyordu, ancak giderek yavaşladı ve belirgin hale geldi.

 

Zhou Weiqing Nitelik Çarkı gri alana geldiğinde çok şaşırdı, ilk Elementsel Cevheri pençemsi bir sembol almıştı, çemberin ortasında da yuvarlak bir delik vardı.

 

Bu Tüketme Yeteneği mi ki?

 

Depolanan bir Yetenek Nitelik Çarkında görünürdü; hangi niteliğe ait olursa olsun Çarkın Depolanan Cevherinde görüntüsü çıkardı.

 

Örneğin ilk Elementsel Cevherinde Karanlık Niteliğin içerisinde Karanlığın Dokunuşu Yeteneği Depoluydu. Nitelik çarkı siyah alana kaydığında garip mor kenarları olan siyah bir ahtapot görülüyordu. Bu Karanlığın Dokunuşunun sembolüydü, her yeteneğin kendine has birer sembolü vardı.

 

Bugünden önceyse yalnızca gri alan boş kalmıştı; renksiz olan Zaman Niteliği alanında bile İlk Cevherinin sembolü vardı; Mutlak Gecikmeyi temsil eden bir anafor şekli.

 

Ve şimdi, Şeytani Niteliği temsil eden gri alanın ilk Elementsel Cevheri sonunda bir değişiklik göstermiş, pençe sembolü belirmişti. Bu ne anlama geliyordu ki? Acaba sonunda Tüketme Yeteneğini kontrol edebilir hale mi gelmişti?

 

Bu düşünce Zhou Weiqing’in kalbini hızlandırdı. Tüketme Yeteneğinin yıldız derecelendirmesini bilmiyordu, ama Şeytani Değişim aşamasında bu yeteneği kullanıp koca bir Orman Kurdu sürüsünü yok edebildiğini hatırlıyordu. Daha da önemlisi, bununla hayatını kurtarmış, ayrıca yetişim seviyesini de fırlatmıştı.

 

Zhou Weiqing şaşırmak ve keyiflenmekle meşgulken ikinci Elementsel Cevherinin gri kısmında yeni bir sembol belirdiğini fark etti. Bu sembol yuvarlak şekilli ve tamamen griydi. Nitelik Çarkı gri kısma kaydığındaysa garip bir manzara yaşandı.

 

Siyah ve mavi ışıklar bu alanı işgal ederek gri, mavi ve siyah karışımı bir top oluşturdu.

 

Bu ne anlama geliyor? Zhou Weiqing’in kafası iyice karışmıştı.

 

Renklere göre düşünülürse, gri Şeytani Niteliği, siyah Karanlık Niteliği, mavi ise Yıldırım Niteliğini temsil ediyordu. Üçü de sahip olduğu niteliklerdi. Acaba… Tanrılar! Bu Yetenek üç Niteliğin birleşimi olabilir miydi ?!

 

Zhou Weiqing o anda çılgınca bir neşeyle doldu. Kalbindeyse bir isim belirmişti… “Karanlık Şeytan Tanrı Yıldırımı”.

 

#Vee keratamızın evrimi tamamlandı. Özellikle turnuva esnasında iki nitelik birleşiminin ne kadar önemli olduğunu görmüştük. Weiqing dışında bu birleşimlere sahip olanlar da vardı. 
Şimdiyse 3 nitelik birleşimli bir yetenek görüyoruz. Ki bu nitelikler de sıradan nitelikler değil-tabi yıldırım hariç. Ama o da Derebeyi Yayıyla birleşerek çılgın başarılar sağlayabiliyor. 
Her neyse, bakalım nasıl bir şey olduğunu görecek miyiz, hem belki başka ilerlemeler de vardır.
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr