Bölüm 111.1 : Birleştirilmiş Karanlık Kader Reddeden Mühür! (1)

avatar
6066 10

Heavenly Jewel Change - Bölüm 111.1 : Birleştirilmiş Karanlık Kader Reddeden Mühür! (1)


Çevirmen : Clumsy 

 

 

Kilosu yüzünden sık sık at değiştirmek zorunda kalan Karga dışında bir mola sebepleri olmadı. Dou Dou ise ağzında yemek olduğu sürece itirazı olmadan ilerliyor, hiç şikayet etmiyordu. Kesinlikle naif bir genç kızdı.

 

Zhou Weiqing bir gün kızı satsa, kız oturup elde ettikleri karı saymaya başlar diye düşünüyordu. Yani aptallık derecesinde bir saflığı olduğu söylenebilirdi.

 

...

 

Yolculukları, daha önce Fei Li’den ZhongTian’a yaptıkları yolculuğun yarısından da az sürdü. Fei Li Şehrine dönen Fei Li Mücadele Takımı yol yorgunuydu ve oldukça pasaklı hale gelmişlerdi.

 

Şehir kapılarının önünde atlarını durdurarak Zhou Weiqing’e döndüler.

 

Zhou Weiqing lafa girdi: “Abi, siz önce Cennetsel Cevher Akademisine gidin, sonra dönüp Fei Li Askeri Akademisinde beni ararsınız.”

 

Lin TianAo cevap verdi: “Ben Akademiye dönmeyeceğim, doğruca seninle geliyorum.” Zhou Weiqing hakkında çok endişeliydi. Tian’er’in vedasıyla ilgili bir şey söylememiş olsa da çok etkilendiğini anlayabiliyordu.

 

Zhou Weiqing hafifçe gülümseyerek başını salladı: “Abi, sen de git. Başladığın şeyi güzelce sonlandır, Cennetsel Cevher Akademisi bunca zaman seni geliştirdi, onlara veda etmelisin. Benim için endişelenme, sorun yok. Acı içindeysem, ne olmuş yani? Olan oldu ve Tian’er de gitti. Şu anda geçmişin yasını tutmanın anlamı yok, geleceğim için çabalayacağım. Acıya odaklanmaktansa yapılacaklara odaklanacağım. Ben iyi olacağım, önce akademiye gitmem gerek.” Bu sözlerden sonra dizginleri Lin TianAo’ya bırakıp Dou Dou’yu sıkı sıkı tutarak onunla birlikte şehir yollarına koyuldu.

 

Dou Dou’dan faydalanmaya çalışıyor değildi… Yalnızca son günlerde yaşananlardan sonra bir de kızı bu büyük şehirde kaybetmekten korkuyordu.  

 

“Patron?” Xiao Yan kaşı hafifçe kalkarak Lin TianAo’ya seslendi.

 

Lin TianAo başını sallayarak konuştu: “Hadi madem, önce akademiye gidelim.”

 

Fei Li Şehrinin tanışık sokaklarında yürüyen Zhou Weiqing’in aklında son gelişinden bambaşka düşünceler vardı. Şimdiki Weiqing çok daha olgundu.

 

Erkekler gerçek anlamında olgunlaşmak için bir şeyleri bizzat tecrübe etmelidir diyen Mu En’i çok daha iyi anlıyordu. Mu En… öğretmenim… hala hayatta mısın? Cennetsel Yay Birimindeki tüm öğretmenlerim iyi mi?

 

Mantıksal olarak, Cennetsel Yay İmparatorluğunun işgali demek, öğretmenleri de dahil herkesin ölmesi demekti. Ancak içten içe onların hayatta ve sağlıklı olduğunu ummadan edemiyordu.

 

Fei Li Kraliyet Ailesi Askeri Akademisinin kapısı klasik sessizliğindeydi. Kayıt zamanları dışında burası hep sakin ve ciddi bir havaya sahip olurdu.

 

Zhou Weiqing’in kalbi ona farklı bir zamanda farklı bir yerdeymiş gibi hissettiriyordu, artık buraya ait değildi. Oldukça çaresizdi; planladığı gibi Akademideki sınıf arkadaşlarını kendisine bağlayacak zamanı yoktu.

 

Zhou Weiqing, Fei Li Askeri Akademisine kaydolurken her şeyi planlamıştı. Burada eğitim almak onun için ikinci plandaydı, önceliği yetenekli kişileri kendine bağlayarak Cennetsel Yay İmparatorluğuna çekmekti. Bu plan da şimdiye dek tıkırındaydı. Akademide göze çarpışı ve yeteneklerini sergileyişi hedeflerini gerçekleştirme konusunda hayrına olmuştu.

 

Ama artık çok geçti. Birkaç aylık ayrılığı sırasında Cennetsel Cevher Turnuvasına katılmış ve şampiyonluğu kazanmıştı. Bununla yetenekli insanları daha da rahat çekebilirdi, ancak ne yazık ki Cennetsel Yay İmparatorluğu düşmüştü ve Akademide kalacak zamanı yoktu.  

 

“Küçük Şişman Abi, ben acıktım.” Saf genç kız Dou Dou, Zhou Weiqing’in kollarını çekiştiriyordu. Yirmi üç yaşına gelmiş ve olgun bir fiziğe erişmiş olsa da zihinsel olarak çocuk gibiydi. Zhou Weiqing, kendisine Abi demesi için kıza bir paket patates cipsi vermişti.

 

Zhou Weiqing, Uzaysal Yüzüğünden bir paket badem çıkararak kıza uzattı ve kız da gömülmeye başladı. Yemek yemeyi seviyor olsa da seçici değildi; bir şey yiyebiliyor olması yeterliydi. Tabii ki özellikle lezzetli şeyler aldığında mutlu bir gülümseme sunuyor, kötü bir şey aldıysa da üzgün bakışlar atmasına rağmen yemeyi sürdürüyordu. Ancak garip bir şekilde ne kadar yerse yesin incecik kalıyor, asla kilo almıyordu.

 

“Küçük Şaşkın Kız, benimle gel.” Zhou Weiqing, kızı yanında sürükleyerek Fei Li Askeri Akademisine girdi.

 

Sabah vaktiydi ve öğrenciler dersteydi; ana bahçe bomboş ve sessizdi. Zhou Weiqing doğruca ana binaya ilerledi; Müdire Cai Cai ona iyi davranmıştı ve Akademiye devam etmeyi planlamadığına göre, hiç değilse bu güzel genç Müdireye haber vermeliydi.

 

Küçük Şaşkın Kız, Zhou Weiqing’in Dou Dou’ya taktığı isimdi, çünkü kız fazlasıyla saf ve şaşkındı. Bazen herkes acele ederken kız ormanda kayboluyordu, ya da tuvalete gittikten sonra yolunu bulamıyordu. Weiqing ona Küçük Şaşkın Kız diyerek bile nazik davranıyor sayılırdı. Kız şu anda itaatkar bir şekilde Weiqing’i takip etmekteydi.

 

Okul binasına giren Zhou Weiqing, tam Dou Dou’yla merdivenlerden çıkacakken zil çaldı.

 

Ders bitmiş ve öğrenciler koşturarak koridora çıkmıştı. Halk Bir Sınıfı da ilk katta olduğu için koridora ilk adım atan Kou Rui’ydi. Ana bahçeye çıkmak üzere olan Kou Rui, Zhou Weiqing’i görerek durakladı.

 

Gözlerini ovalayarak hayal görmediğinden emin olduktan sonra neşeli bir sıçrayışla Zhou Weiqing’e atıldı.

 

“Patron!”

 

Zhou Weiqing Kou Rui’nin ani çığlığı tarafından afallamıştı ve daha tepki verme fırsatı bulamadan, yine Kou Rui tarafından sıkıca kucaklandı.  

 

Kou Rui’nin çığlığı öyle güçlüydü ki Halk Bir Sınıfının kalanı da hızlıca dışarıya çıkmıştı. Ve bal gören arılar gibi Zhou Weiqing’in etrafına toplanarak sevinç çığlıkları atmaya, tüm çıkışları kapatmaya başlamışlardı.

 

“Patron, sonunda döndün! Tüm İmparatorluğun kahramanısın. Ahhhh! Cennetsel Cevher Turnuvası Şampiyonu! Hepimiz Fei Li Mücadele Takımını komuta edip Turnuvayı kazandıranın sen olduğunu duyduk!” Kou Rui, Zhou Weiqing’e bakıp kollarını sıkı sıkı tutarak konuşuyordu.

 

Küçük Şaşkın Kızımız Dou Dou ise Zhou Weiqing’in arkasında gizlenerek oldukça kafası karışık bir şekilde bademlerini yemeyi sürdürmekteydi.

 

“Patron, Cennetsel Cevher Turnuvasına gittiğini bilseydim şampiyonu görebilmek için araya sıvışırdım! Hem sana şunu söyleyeyim… İkinci Cevhere ulaştım ve bana yeni bir Birleştirilmiş Ekipman Parşömeni yapma zamanın geldi! Heh heh.” Konuşan iri figürlü kişi, Ma Qun, Zhou Weiqing’in hatırladığından da irileşmişti. Kesinlikle devasaydı ve tüm öğrencileri gölgede bırakıyor, herkese rağmen Zhou Weiqing’i kolayca görebiliyor ve onun tarafından görülebiliyordu.

 

Ma Qun’un yanında duran Yan Zhexi ise, küçümseyen bir humph eşliğinde şöyle dedi: “Şu gücünle Cennetsel Cevher Turnuvasına katılmayı mı umuyordun?”

 

Sınıfın kalanı da farklı şeyler söylemekle meşguldü; tüm Halk Bir Sınıfı heyecan doluydu. Fazlasıyla mutlu oldukları belliydi.

 

Zhou Weiqing gitti gideli tüm sınıf var gücüyle çalışıyordu.  Zhou Weiqing’in bıraktığı para ve Birleştirilmiş Ekipmanlar sayesinde gelişmeleri kolay olmuştu. Bu bırakın halk sınıflarını, asil sınıfların bile sahip olmadığı bir imtiyazdı! Ayrıca tüm asiller Cevher Ustası değildi. Sahiden de… tüm sınıfın en az bir Birleştirilmiş Ekipmana sahip olduğu ilk sınıf, Halk Bir Sınıfıydı.

 

Yani şu anki Halk Bir Sınıfının tüm Akademide eşsiz bir konuma eriştiği söylenebilirdi. Asil sınıfı dövdükleri günden ve Ye Paopao ile Zhou Weiqing’in Cennetsel Cevher Turnuvasına gidişinden sonra hiçbir asil öğrenci Halk Bir Sınıfından intikam almaya tenezzül edememişti.

 

Zaten direkt güç konusunda hiçbiri Halk Bir Sınıfına denk değildi. Bu yılın çaylakları Fei Li Askeri Akademisinin en iyi çaylaklarıydı ve onlara bu onuru tattıran da Zhou Weiqing’ti.

 

Hatta Zhou Weiqing olmasa, bugünkü Halk Bir Sınıfı olmazdı diyebilirdik. Kendi gücü, yetenekleri ve hatta parasıyla onlara güven kazandıran ve onlara dik durmayı öğütleyen kişi Weiqing’ti. Müdire Cai Cai bile, bu yılki Halk Bir Sınıfının gelişeceğini ve gelecekte bu toplumu ayakta tutan bireyler olacaklarını düşünüyordu.

 

Zhou Weiqing’ten kendilerine nasıl saygı duyacaklarını öğrenmişlerdi. Bir insan ancak kendisine saygı duyduğunda başkasından da saygı görmeye başlardı. Özsaygı, öz gelişim, özgüven. Zhou Weiqing, onlara bu değerleri çok kısa sürede aşılamıştı.

 

Özellikle de Cennetsel Cevher Turnuvasında Fei Li Mücadele Takımının tabuları yıkıp ilerleyişi ve şampiyonluğu görüşü, Zhou Weiqing’in kalplerindeki değerini iyice körüklemişti. Artık ona olan hisleri saygı ve minnettarlığı aşarak idolleştirmeye ulaşmıştı.

 

Zhou Weiqing sonunda dönmüştü, eskisinden çok daha olgun ve kararlı görünüyordu. Sınıf arkadaşlarının gözünde Weiqing, öğretmenlerinden de öte bir noktadaydı.

 

Dersi yeni bitiren Halk Bir Sınıfından çıkanlar öğrencilerden ibaret değildi, öğretmenleri de kapıdaydı. Ne tesadüf ki o dersin öğretmeni de Ming Hua’ydı.

 

Zhou Weiqing’i gören kızın gözlerinde karışık bir ifade vardı. Kısa süre önce Cennetsel Şeytan Tarikatından haberleri almış ve Zhou Weiqing ne isterse yapması, ona destek olması konusunda görevlendirilmişti. Yani bu küçük kerata kendisini bir şeylere zorlarsa, kızın üstleri bunu engellemeyecek, aksine mutlu olacaktı.

 

#Akademiye döndük, ey gidi burda okur da biraz eğitim alır, bir yandan da insanları toplama sürecini bize izletir diyordum. Ama buradaki ömrü de kısa sürdü. 
Neyse, bundan sonra neler olacağı çok önemli. Çünkü sıra adam toplama ve plan yaparak intikama dalmakta. Hadi bakalım, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr