Bölüm 451

avatar
7343 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 451


Bölüm 451: xxxxxx



Batı Çölünün engin topraklarında bir efsane vardı ve bu efsanenin kaynağını tespit etmek imkansızdı. her hâlükârda yıllarca bu efsane insanların zihinlerinde varlığını sürdürmüştü. Hatta kabilelerin antik kayıtlarına kaydedilmiş ve nesilde nesle aktarılmıştı.



Ama sonra daha fazla zaman geçmiş ve en sonunda insanlar bu efsaneyi unutmaya başlamışlardı. Bu efsaneyle ilgili bilgiler kaybolmamıştı, sadece çoğu insan bunu hatırlamıyordu…



Efsaneye göre geçmişte çok çok uzun bir zaman önce Batı Çölü bir kıta değil, aksine bir denizdi. Bu deniz otuz bin yıl önce ortadan kaybolmuş ve geriye altındaki kıta kalmıştı. Bu süre zarfında bu topraklar başka bir isimle anılmıştı. Batı Denizi.



Bu deniz Samanyolu Deniziyle aynı renkte değildi. Rengin mordu ve suyu bütün varlıkların hayatını söndürme gücüne sahipti. Hatta ruhsal enerjiyi kesiyor ve bölgeyi canlı varlıklar için yasaklı bölge haline getiriyordu.



Samanyolu Denizi ile bu Deniz arasında birbirlerine karışmamaları için bir sınır bölgesi yer alıyordu.



Efsaneye göre Batı Denizi zamanında tamamen sudan oluşan bir bölge değildi. Topraktan oluşan ve Güney Diyarına bağlanan bir kısmı vardı. Burası… Siyah Topraklardı.



Yükseklik anlamında Siyah Topraklar nispeten yüksekti. Böyle bir yükseklik farkı gelişimcilerin çok dikkatini çeken bir konu değildi. Fakat Siyah Topraklar aslında Batı Çölü ve Güney Diyarı da dahil tüm kıtanın en yüksek bölgesiydi. Siyah Toprakların bu kadar yüksek olması Batı Çölünün deniz olduğu çağda hala varlığını sürdürüyor olmasını sağlamıştı.



Efsanede anlatılanlara göre; Batı Çölünde ve hatta Batı Denizinde, önceki zamanlarda tüm kıta bol kaynaklar ve yoğun ruhsal enerjiyle doluydu. Fakat daha sonra yıllar boyunca sürecek olan bir mor yağmur başlamıştı. Yağmur suyu toprağa işlemek yerine yüzeyde kalarak bir arada toplanıyordu.



Bu nedenle sular giderek akıntılara daha sonra göllere ve en sonunda bir denize dönüşmüştü.



Bu mor yağmur ona dokunan herhangi bir canlının hayat kuvvetini yok etme gücüne sahipti ve hatta ruhsal enerjiyi bile kesebiliyordu. Bütün büyü formasyonları durmuş ve gelişimcilerin burada yaşamaları zor bir hale gelmişti. Her şey bir yıkımın içine düşmüştü.



Sayısız bitki çeşidi ölmüş ve sayısız hayvan iskelete dönüşmüştü. Çok sayıda hayat formu yolun sonuna gelmişti. Bu, Batı Çölündeki bütün kabilelerdeki hayatların etkileneceği bir felaketti, gök ve yerin bir kıyametiydi!



Bu, bütün kabilelerde bilinen bir efsaneydi.



Şu an Beş Zehir Kabilesinin Baş Papazı titriyordu ve yüzü solmuştu. Yavaşça elini uzatarak biraz yağmur damlası yakaladı. Boş boş bakarken bu yağmurun gelişim merkezini yavaşça yok ettiğini hissetti.



Adam o anda sarsıldı ve gözleri dehşetle doldu. yerde kanla karışık biriken yağmur sularına gözünü çevirdi. Toprakta suyu içine çeken bazı çatlak yerler vardı. Fakat kanla karışık suyun çoğu, olduğu yerde süzülüyor gibi görünüyordu.



Baş Papazın yüzü tamamen solmuştu ve nefesi hızlanmıştı.



Bu… Bu imkansız…” diye mırıldandı. Baş Papaz ile aynı kanıya varan bazı Gelişen Ruh Kıdemlileri de vardı. Adamların yüzleri mor yağmuru izlerken titreşmeye başladı.



Zhao Youlan yağmura boş gözlerle bakarken aniden geriye doğru bir kaç adım sendeledi. Belli ki o da bir şeylerin farkına varmıştı.



Aynı zamanda Dikenli Surun içinde Karga Asker Kabilesi Büyükbabası mor yağmuru afallamış bir şekilde izliyordu. Yüzündeki umutsuzluk kabilenin yok oluş tehlikesi yaşadığı zamandan bile daha büyüktü.



Kıyamet….



Batı Çölü Kıyameti….



Efsanelere göre bir kıyamet gelerek bütün canlıları yok edecek ve Batı Çölünü Batı Denizine çevirecek!!



Beş Zehir Kabilesinin Baş Papazı bir kaç adım geriledi. O anda savaş, Köprü Harabeleri Alemi, ganimetler… Hiçbiri önemli değildi.



Hiç tereddüt etmeden hikayelerin doğru olup olmadığını kontrol etmek için ışınlama büyüsünü etkinleştirmeye başladı. Daha önce ışınlama büyüsü çalışmıştı, ama şu an ne kadar denerse denesin çalışmadı. Sanki bir şey onun gücünü engelliyor ve tamamen kullanışsız hale getiriyordu.



Bu görüntü Baş Papazın zihninin gürleme sesleriyle dolmasına neden oldu.



Göç… Kabile göç etmeli!” diye mırıldandı kendi kendine. “Batı Çölünün Kuzey bölgesi Batı Çölünün en alçak rakımlı yeridir. Burası Denizin yükseleceği ilk yer olacak! Kabile güneye göç etmeli. Biz… Güney Diyarının yakınındaki Siyah Topraklara gitmeliyiz!!” Yağmur tüm hızıyla yağmaya devam ediyordu. Gelişimciler gök ve yerin ruhsal enerjisinin giderek azaldığını hissetmeye başlamışlardı bile. Bu durum hemen Beş Zehir Kabilesi üyelerinin yüzlerinin düşmesine neden oldu.



Siyah Topraklar… Siyah Topraklar!! Şimdi anladım!” Baş Papazın tüm vücudundan bir titreme geçti; gözleri kocaman açıldı ve daha da fazla ivedilik ile doldu. “Çok mantıklı. Yıllar önce üç büyük kabilenin Ruh Bölme Patrikleri bir birlik oluşturdular ve Siyah Toprakları işgal ettiler. Hatta Siyah Topraklardaki güçlerle bile iş birliği yaptılar.



Onlar bu savaş sırasında Güney Diyarını kızdırmaktan kaçındılar! Savaştan sonra onlara bağlı diğer birçok kabile de Siyah Topraklara göç etti!



Onlar biliyordu! Siyah Topraklarda kendilerine bir bölge oluşturarak Güney Diyarı ile ilişkilerini daha kolay hale getirdiler. Ya da belki daha başka amaçları vardı.



Her durumda şimdi taşlar yerine oturmuş oldu!



Kendi kendine mırıldanırken Baş Papazın nefesi daha da hızlandı.



O üç büyük kabile kıyametin geldiğini biliyordu. Bu yüzden Siyah Topraklara yerleştiler. Şimdi ise Siyah Topraklara gitmek isteyenler onların onayına ihtiyaç duyacaklar!!



Bir damla bile kan akıtmadan Batı Çölündeki bütün güçleri kontrolleri altına girmeye zorladılar! Şu an Kıyamet boyunca binlerce kabilenin kaderi onların elinde olacak!



Baş Papazın gözleri endişeyle doldu.



Siyah Topraklar çok küçük. Batı Çölündeki bütün klanları almasına imkan yok. Ama oraya gitmeyenler de hiç şüphesiz yok olacak. Beş Zehir Kabilesi kuzey bölgesinde. Oraya çok uzak…



Baş Papaz aniden sesini yükseltti. “Bütün Beş Zehir Kabilesi üyeleri, emirlerimi dinleyin. Burayı hemen terk etmek zorundayız. Ne pahasına olursa olsun elinizden geldiğince hızlı bir şekilde kabileye dönün!” Şu an kritik bir andı ve zaman değerliydi. Karga Mabudu Kabilesinin kalanlarıyla yaptıkları savaş önemsizdi. Aslında bu savaşa giriştiği için bile pişmanlık duyuyordu!



Beş Zehir Kabilesi üyeleri bu emri duyunca hayrete düştüler. Fakat çeşitli Kıdemlilerin yüzlerindeki kötü ifadeleri görünce bir şeylerin ters gittiğini anlamışlardı. Hiç tereddüt etmeden emirleri yerine getirdiler ve havalanmaya başladılar.



Kısa süre sonra geriye tek bir Beş Zehir Kabilesi üyesi bile kalmadı. Yaklaşık yirmi bin gelişimci ve on binlerce şeytansı uğultular eşliğinde ufukta kaybolmuştu. Zhao Youlan da onların arasındaydı. Fakat oradan uzaklaşırken arkasını dönerek Karga Mabudu Kabilelerine ve Dikenli Sura baktı, gözleri keskin bir parıltıyla doldu.



Kolumu kopartmanın karşılığını sana on katıyla ödeteceğim!” diye düşündü. Ardından döndü ve yoldaşlarını takip ederek yoluna devam etti.



Beş Zehir Kabilesi ayrıldıktan sonra Dikenli Sur yavaş yavaş geri çekilmeye ve kaybolmaya başladı. Meng Hao oturduğu yerden kalktı ve ufka doğru baktı. Arkasındaki iki bin civarında kabile üyesi hayatta kaldıkları için sevinç çığlıkları atıyorlardı.



Fakat onların bu mutluluğu Meng Hao’nun kalbinde dolanan gölgeyi dağıtamamıştı. Onun yanındaki Karga Asker Kabilesi Büyükbabasının yüzünde acı bir ifade vardı.



Bu doğru mu?” dedi Meng Hao yavaşça.



Beş Zehir Kabilesinin böyle aceleyle gittiğini düşününce büyük ihtimalle kıyamet geliyor demektir. Büyü Formasyonları çalışmayacak, gök ve yerin ruhsal enerjisi tükenecek. Bütün hayatlar yok olacak… Tek umut…”



Tek umut güneye göç etmek.” dedi Büyükbaba, ses tonu düşüktü. “Güneye doğru ilerle ve Siyah Topraklara doğru git.



Siyah Topraklar…” Meng Hao’nun vücudu aniden sarsıldı. Baş Papaz gibi Meng Hao da Siyah Topraklarda Batı Çölü Gelişimcilerinin katıldığı savaşı düşündü. Ayrıca Siyah Topraklardan buraya gelirken o tarafa doğru göç eden Batı Çölü Kabileleri aklına geldi.



Demek her şeyin sebebi buymuş!” diye düşündü. En sonunda uzun zamandır kafasını kurcalayan meselenin kaynağını anlamıştı.



Siyah Topraklardaki savaş bu yüzden çıkmıştı. Batı Çölü bu yüzden böyle bir şeye katılmıştı. Ve bu yüzden Güney Diyarı onları durdurmak için hiçbir şey yapmamıştı. Batı Çölünün Siyah Toprakları işgal etmesine izin vermişlerdi. Gök ve yerin büyük kıyameti geliyordu. Eğer Güney Diyarı onlara engel olmaya kalksaydı Batı Çölüyle aralarında büyük çaplı bir savaş patlak verecekti. Bu, Güney Diyarının istemediği bir şeydi.



Meng Hao kafasını kaldırarak giderek şiddetlenen yağmura baktı. Aniden gözlerinde bir parıltı belirdi.



Gök ve yerin ruhsal enerjisi kayboluyor. Bütün canlılar yok olacak. Kıta bir denize dönüşecek… Benim için bu kötü değil. Doğu Hapın Sönmeyen Alevini kullanarak Ateş-tip totem dövmemi şekillendirme tecrübesini yaşadıktan sonra anladım ki gök ve yerdeki her şey beş element yolunda varlığını sürdürüyor ve aydınlanma verme potansiyeline sahip.”



Kullanmak için bir denizden daha iyi bir su tipi var mı!? Ve Batı Çölü Kıyameti olarak adlandırılan bir denizden daha iyisi nerede var!?



Gök ve yerin ruhsal enerjisinin tükenmesi meselesine gelirsek… Aşırı yüksek kalite Ruh Taşları haricinde zaten yıllardır ruhsal enerji özümsemiyorum. Bu yüzden kendimi tıbbi haplarla destekliyorum. Her saldırı yaptığımda kullandığım ruhsal enerjiyi dikkatlice kontrol etmem gerekiyor. Dahası, hap yapma yeteneklerimi de gün geçtikçe geliştiriyorum.



Bazı nedenlerden dolayı sürekli Ejderhacılığa eğilimim oldu. Sadece Ejderhacılar çok fazla ruhsal enerji harcamadan güçlenebilirler!”



Dikkatli olmam gereken tek nokta yağmurun hayat kuvvetini yok etmesi… Her hâlükârda Batı Çölü Kıyametinin içinde varlığını sürdürebilecek en uygun kişi kesinlikle benim!” Meng Hao’nun gözleri bir an pırıldadı. Fakat daha sonra neşe içindeki Beş Kabile üyelerine baktı. Kıyametten haberleri yoktu. Oradaki çocukların mutluluklarını gören Meng Hao uzun bir süre düşündü.



Altın Karga…” dedi gözlerini kapatarak. “Senin mirasını kabul ettim. Senin kabilen beni Kutsal Antik olarak çağırıyor ve totemler yoluyla onlara bağlıyım. Bu… Bu benden onlara vermemi istediğin koruma mı?



O sırada bütün gökyüzü ve Batı Çölünün Kuzey bölgesi toprakları mor renkli yağmurla dolmuştu. Gökyüzünde güneş görünmüyordu ve her yer kararmıştı. Bu, çok çok uzun sürecek bir alacakaranlık olacaktı….



Yerde su damlaları yavaş yavaş birikiyordu. Etrafta oluşan göletlerin sayısı giderek artıyordu.



Sadece Kuzey bölgesinde değil Batı, Doğu ve Güney bölgeleri de aynıydı. Mor yağmurun başlamasıyla birlikte Batı Çölündeki panik dolu çığlıkların sayısı giderek artıyordu. Kalpler sarsılıyordu.



Batı Çölü Kıyameti geliyordu!




Bölüm ismi: Batı Çölü Kıyameti!!











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr