Bölüm 468

avatar
7214 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 468


Bölüm 468: Otuz Bin Dünya



Günler sonra, toprak kütlesinin doğu kısmında bir dağ kayalığı çıkıntısından şekillenen bir platform yer alıyordu. Bu uzun, ince platform toprak kütlesinin sınırlarının dışına kadar uzanarak boşluğun ötesine gidiyordu.



Bu platformda durduğunda etrafın karanlıkla sarılacaktı.



Platformun ucunda bir kadın bacaklarını çaprazlamış oturuyordu. O güzeldi ve yüzünde kayıtsız bir ifade vardı. Bu kişi bir aydır orada meditasyonda oturan Zhixiang’dan başkası değildi.



Meng Hao’yu takibi bıraktıktan sonra buraya gelerek sessiz ve huzurlu bir şekilde beklemeye başlamıştı.



Bir ay geçtikten sonra Meng Hao’nun geleceğinden emin bir şekilde beklemeye devam etmişti. Birbirlerini çok uzun zamandır tanıyor olmasalar da Meng Hao onun üzerinde derin bir etki bırakmıştı.



Zhixiang aniden gözlerini açtı ve uzaklara doğru baktı. Ona doğru renkli bir ışık ışınının geldiğini görünce yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.



Bu ışının içinde Meng Hao vardı. Yeşil cübbesi ve uzun siyah saçları rüzgarla dans ediyor ve onu bir gelişimciden çok bir bilgin gibi gösteriyordu. Fakat sert, vakur yüzü ve soğuk gözleri de onu aynı zamanda keskin, kınında duran bir kılıca benzetiyordu.



İkili birbirlerini gördüler.



Zhao Youlan’ın güzel olduğu söylenebilirdi, ama kusursuz bir güzelliğe sahip değildi. Fakat ele geçirildikten bir süre sonra Zhixiang’ın Ölümsüz Mabudu onunla daha fazla kaynaşmaya başlamıştı. Zhao Youlan’ın vücudunda hafif değişikler görülüyordu. En büyük değişiklik tavırlarındaydı. Her durumda, bu Zhao Youlan ve Zhixiang karışımı değişimler gelecekte Zhao Youlan’ın asla ulaşamayacağı kusursuz güzellik seviyesine ulaşabileceğine işaret ediyordu.



Zhixiang ve Zhao Youlan karışımının ilerde değişeceğini ve tamamen farklı biri olacağını tahmin etmek zor değildi.



Meng Hao Zhixiang’a baktı ve Zhao Youlan’ı düşündü, gelişim dünyasının acımasızlığı ortadaydı. Zhao Youlan onu kurtarmasını istemişti. Fakat aralarındaki ilişki Meng Hao’nun onu kurtarmak için risk almasına değecek cinsten değildi. Bu söz konusu bile olamazdı.



Gelişim dünyasında orman kanunları geçerliydi. Meng Hao’nun bu konuda yapabileceği bir şey yoktu.



Etrafına bakınan Meng Hao’nun ifadesi her zamanki gibiydi. Uzun adımlarla çıkıntı platformda yürüyerek Zhixiang’ın ele geçirdiği Zhao Youlan’a yaklaştı.



Geleceğini biliyordum.” dedi Zhixiang içinde gizemli bir cazibe barındıran hafif bir gülümsemeyle.



Meng Hao gelerek onun yanında durdu. Soğukkanlı bir ifadeyle sakince konuştu: “Nasıl bundan emin olabilirsin?



Çünkü biz aynı tipte insanlarız.” dedi yüzünü Meng Hao’ya dönerek. Gözlerinde nadir görülen bir takdir parlaması görülüyordu. “İnsanlar bizi öldürmeye çalıştığında kaçarız. Ölümle burun buruna geldiğimizde hayata sıkı sıkıya tutunuruz. Sıkıntılı durumlarda iyi talih elde ederiz. Gelişimimizi ilerletmek için en tehlikeli durumların bile içine dalarız. Amacımıza ulaşmak için adil ya da hatalı yollardan gideriz!



Meng Hao yorum yapmayı reddetti.



Zhixiang bir kez daha konuştu, sesi tıpkı güzel bir kuş gibi yumuşak ve hoştu. “Senin çok miktarda Göksel Toprağa ihtiyacın olduğunu biliyorum. Ne yazık ki Güney Gök Gezegeni Gelişimcilerinin sahip olduğu kayıtlarda Ölümsüzlük Köprü Taşı Dünyasıyla ilgili sadece bir kaç tane bilgi var. Kıyaslamak gerekirse sizin bildiğiniz kısım çok kısıtlı bir parça. ‘Dokuz öküzün tek bir kılı kadar’ deyimi bile bunu tarif etmek için yeterli değil.



Güney Gök Gezegeni Gelişimcileri yıllar boyunca Köprü Harabeleri Alemini keşfederek sadece birkaç yeri öğrenebildiler. Geriye kalan Göksel Toprak son derece az.



İstediğin miktarda Göksel Toprağa ulaşmak istiyorsan bu toprak kütlesini terk etmen gerek. Tek bir bölgeye bel bağlama; farklı yerlere git, Güney Gök Gezegeni insanlarının daha önce gitmediği yerlere.



Bu yolla istediğin kadar Göksel Toprak bulabilirsin. Aslında tamamen Göksel topraktan oluşan bir toprak kütlesi bile var.” Zhixiang konuşurken yüz ifadesi pohpohlar gibi değildi. Bunun yerine gözleri ışıltılı ve parlaktı, tıpkı duru güz sularının aşılamaz havuzları gibi derindi.



Buraya gelen Güney Gök Gezegeni Gelişimcileri daha fazla yer keşfetmek istemiyor değil. Ama bilinmeyen bölgeler tehlike ve musibetlerle dolu. Bunun yanında, gitmek istedikleri yolun farkında olmamaları da eklenince nereye gideceklerinden emin olamıyorlar.” Zhixiang hafifçe gülümsedi. Oturduğu konumdan aslında Meng Hao’yu göremiyordu ve onun kendisini dinleyip dinlemediğini bile bilmiyordu. Hafif bir meltem eserek saçlarını savurdu. Uzandı ve parmaklarının etrafına bir saç doladı. Diğer saçlar kısmen yüzünün önüne düşünce onun güzelliğini öncekine göre daha da ön plana çıkarttı.



Meng Hao ona doğru baktı ama hiçbir şey söylemedi.



Doğru yoldan boşlukta uçuşan toz kayalarına rastgele binilerek gidilemez. Bu yüzden toz kayaları bu dünyalarda belli bir zaman ve mekanda ortaya çıkmıyor. Onlar yalnızca özel bir kehanet tekniğiyle konumlandırılabilir.



Bu özel teknik sürekli ayarlamalar yapmayı gerektiriyor ve bu teknik Güney Gök Gelişimcilerinin ustalaşma becerisine sahip olduğu bir şey değil. Neyse ki böyle bir yol biliyorum. Bu yolla Ölümsüzlük Köprüsü bölgelerinin en derinlerine gidemesek de yirmi bin dünya kadar derinlere inebiliriz.



Bu benim ikinci iyi niyet göstergem ve bu Şeytan Ruhunu elde etmeyi önemsemediğimi kanıtlama biçimim. Aslında, senden benim için ikinci bir Şeytan Ruhu bulmama yardım etmeni umuyorum!



Karşılığında seni daha fazla Göksel Toprak elde etmen için Köprü Harabeleri Aleminin derinliklerine götüreceğim.” Kadın Meng Hao’ya döndü, ifadesi samimiydi. Görünüşe göre bu seferki ortaklık ilkine göre daha farklı olacaktı.



Meng Hao hafifçe gülümsedi. Bu Dişi Şeytan Zhixiang’a anında güvenmesine imkan var mıydı? Gelişimciler arasındaki güven duygusu çok zor bir şeydi. Çoğu zaman ortaklıkla gereksinim sonucu ortaya çıkan durumlardı.



Senin Şeytan Ruhu elde etmek isteme nedenin nedir?” diye sordu Meng Hao aniden.



Zhixiang tereddüt etti, ardından ona bir kez daha bakış attı. En sonunda bir karara varmış gibi göründü.



Bu ortaklık karşılıklı dürüstlüğümüzün göstergesi olacak. Eğer sonu mutlu biterse, başka bir ortaklığa daha girişebiliriz ve ben bir kez daha dürüstlüğümü gösterebilirim. Pekala, sana neden Şeytan Ruhuna ihtiyacım olduğunu anlatacağım.



Şeytan Ruhları yalnızca bir tek şey için iyidir. Onlar İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemine girmek için anahtar olarak kullanılabilir. Elinde gerçek bir Şeytan Ruhu olan herhangi biri iki yüz yıl sonra Köprü Harabeleri Alemi açıldığında geri dönme hakkına sahip olur. O zaman, gerçek kutsanmış konuma girilebilir, İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemine!



İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemi…” dedi Meng Hao düşünceli bir şekilde. Kadının sözleri oldukça makul görünüyordu ve Siyah Topraklardaki Göksel Saltanat Birliğinin neden Şeytan Ruhları istediğini açıklıyordu.



Ölümsüz Yürüyüş Köprüsü yıllar önce Antik Ölümsüz Şeytan tarikatı tarafından yaratıldı. Amacı dört büyük gezegendeki Tarikat dallarına Ölümsüzlüğe Yükselişe doğru rehberlik etmesiydi. Fakat, Ji Klanı ile yapılan savaşta köprü yok edildi. Antik Ölümsüz Şeytan Tarikatı üyeleri çok güçlü bir büyü formasyonu kurdular ve kendi hayatlarını feda ederek Ölümsüzlük Köprüsünün her bin yılda bir defa ortaya çıkmasının yolunu açtılar. Bu ayrıca İlkel Ölümsüz Şeytan Düzleminin de bozulmadan kalmasını sağladı… Savaştan sonra hayatta kalan gelişimciler zamanın değişimlerine ayak uydurarak yeni bir Ölümsüz Şeytan Tarikatı kurdular.



Ben… O Tarikatın bir öğrencisiyim.



Meng Hao’nun gözleri pırıldadı ve ifadesi hafifçe titreşti.



İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemi için yapılan fedakarlıklar ardında bir lanet bıraktı. İlkel Ölümsüz Şeytan Düzleminden gelen herhangi bir eşyaya dokunan bir gelişimci korkunç bir ölüm tecrübe edecekti. Fakat sen… Köprünün üçüncü seviyesinde bir büyü mevkisini söktün. Beklenmedik şekilde lanet sana hiçbir şey yapmadı. Bu yüzden beraber çalışabileceğimizi düşünüyordum.



Ji Klanı bile lanetten korkuyor ve bu yüzden Köprü Harabeleri Aleminin varlığını sürdürmesine ve her bin yılda bir ortaya çıkmasına izin veriyor.” Tüm bunları söyledikten sonra Meng Hao’ya doğru baktı.



Meng Hao bir an gülümsemeye devam etti, ardından kayıtsızca konuştu: “Her bin yılda bir açılıyor. Sayısız yıl geçti. Acaba şimdiye kadar kaç defa ortaya çıktı?



İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemi gerçekte sadece bin yılda bir açılıyor...” dedi Zhixiang yavaşça açıklayarak. “Ve sadece bir Şeytan Ruhuyla girilebiliyor. Fakat bir Şeytan Ruhu sadece her otuz bin yılda bir doğuyor. Bu yüzden, bir hesaplama yaparsak… Bu, oranın aslında sadece üç kez açıldığını gösteriyor.



Şeytan Ruhları yalnızca Köprü Harabeleri Aleminde değiller; onlar dışarıda da doğabilirler. Onların Antik Ölümsüz Şeytan Tarikatı yıkıntılarının bulunduğu yerlerde ortaya çıkması da muhtemel.



Bu nedenle… İki yüz yıl sonra, hiç şüphesiz İlkel Ölümsüz Şeytan Düzlemine girecek birçok insan olacaktır. Bu insanlar büyük ihtimalle dört büyük gezegenden gelecektir. Hatta Dokuzuncu Dağ ve Denizin gizli büyük Tarikatlarından da insanların ortaya çıkması muhtemel.



Ne de olsa uzun zaman önce Antik Ölümsüz Şeytan tarikatı Dokuzuncu Dağ ve Denizin bir numaralı Tarikatıydı! Üyelerinden biri Dokuzuncu Dağ ve Denizin Lorduydu. O zamanlar, Ji Klanı onun emri altındaydı. Daha sonra Dokuzuncu Dağ ve Denizin Lordu ortadan kayboldu. O zaman Li Klanı Gökler tarafından  kaplandı*. Ji Klanı Dağı istila etti, Özü ele geçirdi ve Ölümsüzlük Armağan Kürsüsünü yarattı. Dokuzuncu Dağ ve Denizde Gelişim pratiği yapmak isteyen herhangi biri Ji Klanının yolundan yürümek ve bir Ji Klanı Ölümsüzü olmak zorunda bırakıldı. Onların yolunu takip etmeyi reddedenler muhalif Ölümsüzler oldular.”



R.N: Li Klanının Gökler tarafından kaplanması 321. bölümde anlatılmıştı.



Bu meseleler seni aşan şeyler. Bunların farkında olsan senin için yeterli olacak. Eğer Ölümsüzlüğe Yükselişe ulaşma fırsatın olursa, o zaman bir seçim yapmak zorunda kalacaksın.



Fakat, gözlemlerim sonucunda er ya da geç sen yıldızların arasındaki bir Ölümsüz olacaksın!



Zhixiang konuşmasını sakince tamamladı. Fakat Meng Hao’nun kalbi ve zihni titriyordu. Onun söylediklerini düşünürken, Zhixiang’ın söylediklerine inanıp inanmamasının önemli olmadığını fark etti. Meng Hao buraya gelmeden önce karar vermek için çok düşünmüştü. Dönerek Zhixiang’a baktı.



Ne zaman başlıyoruz?



Zhixiang’ın gözleri canlı bir ışıkla doldu. Bir nedenden ötürü Meng Hao’ya karşı olan hayranlığının giderek arttığını hissetti. Böylesine kararlılık ve tereddütsüzlük sadece son derece aptal ve narsist insanlar için mümkün olabilirdi, ya da… Gelişim yolundan son derece emin olan kişiler için.



Pekala.” dedi Zhixiang kendi kendine gülümseyerek. “Entrika ve dalavereden korkmuyor. Nede olsa ben bir Ölümsüzüm…. Bu anlaşma gayet iyi. Birlikte çalışacağız ve ondan hiçbir şey saklamayacağım. Ortaklığımız bu sefer iyi gidecek!”



Seni üç gün daha bekledikten sonra ayrılmayı planlıyordum.



Üç gün daha mı?” dedi meng Hao ona bakarak. “Pekala.” Bununla birlikte bir kenara doğru hareketlendi ve bacaklarını çaprazlayarak meditasyona oturdu, daha fazla konuşmak istememişti.



Üç gün çabucak geçti. O sırada gökyüzünde bir noktada bir göktaşı görüldü. İnanılmaz bir hızla onlara doğru geliyordu.



Bu kaya!” dedi Zhixiang kaya onlara doğru gelirken. Aniden harekete geçti ve devasa kayaya doğru fırladı. Neredeyse aynı anda Meng Hao da ışınlandı.



İkili kayanın üzerinde belirdiler ve birbirlerine baktılar. Kaya hemen dünyanın sınırında bir delik açarak boşluğun içine girdi.



Sınırsız karanlığın içinde bir adam ve bir kadın devasa kayayla birlikte uzaklara doğru yol almaya başladılar.



Bu sırada Meng Hao ve Zhixiang’ın çok ilerisinde sırtında kılıcı olan azur cübbeli bir gelişimci boşlukta seyahat ediyordu. Elinde tuttuğu alkol sürahisinden ara sıra yudum alıyordu. Adam son derece yalnız ve kasvetliydi.



Beni tekrar ne zaman görebileceğini mi soruyorsun…? Seni üç bin yıldır arıyorum…. Neredesin? Otuz bin dünya, sayısız Köprü Kölesi. Daha yirmi bin dünyayı dolaştım ve sayısız Köprü Kölesiyle karşılaştım. Ama sen… Neredesin?



Xue’er, cevap ver bana! Seni buradan götüreceğim. Beni durdurmaya çalışan olsa da önemli değil. En acı verici ölümü tadacak olsam bile önemli değil. Ruhum ve vücudum imha edilecekse bile önemli değil. Seni… Buradan çıkartacağım!!











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr