Bölüm 481

avatar
7178 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 481


Bölüm 481: Eski Bir Düşman



Savaş saatlerce sürdü. Büyükbaba ölmüş ve Baş Papaz yok edilmişti. Geriye kalan Gelişen Ruh Gelişimcilerinden üç tanesi ölmüş ve iki tanesi kaçmaya çalışmıştı.



Fakat çok uzaklaşamadan Meng Hao onları yakalamış ve imha etmişti.



Meng Hao’nun başka şansı yoktu. Yaşamak için tek şansları teslim olmak, totemlerini değiştirmek ve Meng Hao’ya bağlılıklarını göstererek Karga Mabudu Kabilesinin kölesi olmaktı. Meng Hao biliyordu ki eğer o kaçan iki kişiyi öldürmeseydi, Şeytan Ruhuna dair mesele her yerde yayılacaktı.



Şu an oldukları durumdan daha zor bir durumun içine gireceklerdi ve eğer haber yayılırsa göçü başarıya ulaştırmak daha da zorlaşacaktı.



Sonsuz Evren Kabilesinden geriye yalnızca iki bin civarında üye kalmıştı. Bu üyeler teslim olmuş ve Meng Hao’ya biat ederek köle üye olmuşlardı.



60,000 şeytansıdan geriye 50,000 kadar kalmıştı. Şeytansılar gökyüzünü karartarak saçları rüzgarla dalgalanan, yüzü öldürme arzusuyla dolu olan Meng Hao’nun etrafında toplandılar. Meng Hao bu durumda oldukça garip görünüyordu.



Birkaç gün sonra artık dört bin kişiye ulaşan Karga Mabudu Kabilesi eskiden Sonsuz Evren Kabilesine ait olan şehre vardılar. Şehri arayarak işe yarar şeyleri topladılar ve ardından yola devam ettiler.



Güneye giden yolu takip ederek en sonunda Batı Çölünün kuzey bölgesinden çıkacaklardı.



Mor yağmur ise giderek şiddetlenmeye devam ediyordu… Yağmurun aşındırıcı özellikleri ve hayat kuvvetini yok etme becerisi de artıyordu. Karada görülen göl sayısı giderek artıyordu. Görünüşe göre göllerin bir araya gelerek denizleri oluşturması çok uzun sürmeyecekti.



Zaman hızla geçti. İki yıl geride kaldı. Bu iki yıl boyunca Karga Mabudu Kabilesi hiç durmaksızın güneye doğru yollarına devam etmişlerdi. Büyük gölleri geçmişler ve dağ silsilelerini aşmışlardı. Seyahat boyunca yedi kez savaş görmüşlerdi.



Bu yedi savaş Karga Mabudu Kabilesinin şöhretini tamamen yükseltmişti. Sayı olarak artık on bine ulaşmışlardı. Ama bunlardan sadece bin tanesi orijinal Karga Mabudu üyesiydi. Diğer gelişimciler savaşlarda esir edilmiş ve Karga Mabuduna biat ederek Meng Hao’ya inançlarını göstermişler ve köle olmuşlardı.



Totemleri de değiştirilmişti. Meng Hao’ya secde ederek Metal, Ahşap, Ateş ya da Toprak totemleri almışlar ve Meng Hao’yu Kutsal Antik olarak görmüşlerdi.



Arka arkaya yaşanan savaşlar boyunca Meng Hao şeytansı sürüsünü genişletmişti. Şu an 80,000 kadar şeytansıya sahipti.



Gelişen Ruh Gelişimcisi sayısı ise daha önce üç iken şimdi dört tane artarak yedi olmuştu. Onlar teslim olmayı seçerek diğer kabilelerden gelmişlerdi. Karga Mabudu Kabilesine katılmak isteyen gelişimciler için bu, aslında Kıyamette hayatta kalma şansı idi.



Eğer Karga Mabudu Kabilesi Siyah Topraklara ulaşmayı başarırsa, onlar da oraya girecek ve hayatta kalabileceklerdi.



Gökyüzünde süzülen şeytansı sürüsünün şok edici görüntüsü Karga Mabudu Kabilesine görkem katmıştı ve Beş Kabile zamanındaki eski seviyelerine geri dönmüşlerdi. Şu an insanlar onlara katılıyordu ve kaynaklar bol olduğu için Meng Hao da tıbbi haplar yapmaya başlamıştı. Onun tıbbi hapları ruhsal enerjiyi yenilediği için bu haplar Karga Mabudu Kabilesi için hayati bir önem taşıyordu.



Bu aynı zamanda on binden fazla sayıda gelişimcinin mor yağmura direnebilmesinin sebebiydi. Ama kaynak bolluğuna rağmen yine de hala bir uçan araç elde edememişlerdi.



Büyük çaplı bir uçan araç eşyası nispeten pahalıydı ve orta boyutlu bir kabilenin elde edemeyeceği seviyedeydi. Sadece büyük kabileler böyle büyülü eşyalara sahip olabilirdi.



Meng Hao bir uçan araç bulma konusunda umutluydu. Fakat, iki yıl boyunca yüzü giderek sönükleşmeye başlamıştı. O da farkındaydı ki Kıyamet yüzünden kuzey bölgesindeki birçok kabile göç ediyordu. Bu yüzden yedi ayrı kabileyle karşılaşıp savaşmak zorunda kalmışlardı.



Fakat seyahate devam ederek en sonunda kuzey bölgesinden ayrılacaklardı. Bu olduğunda Feng Shui pusulasına sahip olan birçok kabileyle yüzleşmek zorunda kalacaklardı. Feng Shui pusulasında tespit edilen Şeytan Ruhu şok edici şiddet olaylarının ortaya çıkmasına neden olacaktı.



Bu durumdan sağ salim çıkmanın tek yolu öldürmekti!



Meng Hao’nun gözleri soğuk bir ışıkla parladı. Aradan geçen iki yıl boyunca katliam yapmaya baya alışmıştı.



Eğer Karga Mabudu Kabilesi Siyah Topraklara ulaşamazsa, bunun sebebi bütün gücümü kullanmama rağmen başarısız olmam olacak. Bu noktada Altın Kargaya olan borcumu ödemiş olacağım. Karga Mabudu Kabilelerinden gördüğüm iyiliklerin karşılığını elimden geleni yaparak ödemiş olacağım.” Meng Hao manevi sorumluluklarını yerine getirmek için her şeyini ortaya koyuyordu. En sonunda amacına ulaşsa da ulaşamasa da şu an yapabileceği daha fazla bir şey yoktu.



Meng Hao iki yıl boyunca mor yağmurun yağışını gözlemlemiş ve yavaş yavaş aydınlanma kırıntılarına erişmeye başlamıştı. Sönmeyen Alev ile Ateş-tip totem yaratmış ve Ayaz Toprağı temel alarak Toprak-tip totem yapmıştı. Su-tip totemi içinse belki gerçekten de mor yağmuru kullanabilirdi!



Ne de olsa mor yağmur Kıyametin gücüne sahipti. Bu hayatı yok edebilen ve ruhsal enerjiyi kesebilen Su-tipinde bir güçtü. Son derece sıra dışıydı. Eğer bu gücü kontrol edebilirse ve onu kullanarak Su-tip totem dövmesi yaratabilirse sadece beş elementin büyük döngüsünü tamamlamış olmayacak, aynı zamanda gök ve yeri sarsabilecekti!



Metal, yerde ve gökte nadir bulunan antik bir tıbbi haptan, şeytana dönüşen Altın Kargadan gelmişti!



Ahşap, Güney Göğe ulaştığında yerle bir olan Dokuzuncu Denizin güçlü bir uzmanından gelmişti. Onun bilinci bir ağaç formunda, Yeşilodun Ağacı olarak tekrar doğmuştu!



Ateş Doğu Hapın Sönmeyen Alevinden gelmişti. O asla söndürülemeyen bir ateşti, sonsuza kadar var olacaktı. Onun kökeni gizemliydi ve Meng Hao onun nereden geldiğini tam olarak bilmiyordu!



Toprak ise Ayaz Toprak gücünden gelmişti ve efsanevi bir toprak olan Ayaz Toprak Şeytan İmparatoru, Dokuzuncu Dağ efsanelerine göre bir toprak parçasından doğan ve en sonunda benzersiz ve eşsiz olan efsanevi bir topraktı.



Su… Mor yağmur Kıyameti hayatı yok ediyor ve ruhsal enerjiyi keserek her yeri ıssız bir hale getiriyor!” Meng Hao’nun gözleri garip bir ışıkla parladı.



10,000 Kabile Gelişimcisi bu Kıyamet göçünde Meng Hao’yu takip ediyordu. Şu anki hızları iki yıl öncesine göre çarpıcı bir şekilde artmıştı. Ne de olsa teslim olan ve Meng Hao’ya biat eden bütün insanlar sıradan kabile üyeleri değildi. orijinal bin Karga Mabudu üyesinden bir kaç yüz tanesi sıradan insandı ve diğerlerinin yardımını aldıkları için göçün hızını etkilemiyorlardı.



Çok fazla insan Karga Mabudu Kabilesinin yükselişini fark etmemişti. Ne de olsa herkes kendi göçüyle uğraşıyordu ve başka yerlerde olup bitenlerle ilgilenmiyorlardı. Dahası Kıyametin kaosu yüzünden bütün kabileler yabancılarla ilgilenmek konusunda çok temkinliydi.



Fakat, beş Karga Mabudu Kabilelerini fark eden bir kabile vardı. Bu kabile, onların eski düşmanı olan Beş Zehir Kabilesiydi!



Kuzey bölgesinin sınırında Beş Zehir Kabilesi geçici barınaklar kurmuştu. Merkez köşkünde Kabilenin sayıları on üç olan Papazları vardı. Onlarında en merkezinde iki yaşlı adam oturuyordu.



Birisi Beş Zehir Kabilesinin Büyükbabasıydı. Diğeri ise Karga Mabudu Kabilesini yok etmek için gelen büyük ordunun başındaki kişiydi. Baş Papaz…



Baş Papaz gevrek bir sesle sessizliği bozdu: “Karga Mabudu Kabilesinin bir Şeytan Ruhuna sahip olduğundan eminiz.”



Merkez köşkünde hemen konuşmalar patlak verdi.



Büyük Bulutlu Gökyüzü Kabilesiyle çoktan iletişime geçtik. Onların Siyah Topraklara giriş hakkına sahip olmasına neden olan bir Ruh Bölme Patrikleri var. Eğer onlara katılmayı seçersek, o andan itibaren kendimizi yönetme hakkımızı kaybedeceğiz ve onların kabilesinin bir yan dalı olacağız. Yüce Kutsal Antik böyle bir anlaşmayı kabul etmek konusunda gönülsüz.”



Eğer büyük Bulutlu Gökyüzü Kabilesine katılmamayı seçersek, o zaman hayatta kalma umudumuzu devam ettirebilmek için Karga Mabudu Kabilesini yok etmeli ve Şeytan Ruhunu almalıyız. Bu bizim tek şansımız… Bu Şeytan Ruhu haberi kuzey bölgesinin diğer alanlarına yayılmadan önce bunu yapmalıyız!



Bu doğru haber yayıldığında, merkez bölgesine de ulaşacak ve orada çok sayıda kabile var. Güneye gittikçe kabile sayısı giderek artıyor. Karga Mabudu Kabilesi merkez bölgesine girdiğinde Şeytan Ruhunu gizlemeleri imkansız olacak.



Eğer Şeytan Ruhunu ele geçirebilirsek, onu kullanarak büyük Bulutlu Gökyüzü Kabilesiyle anlaşma yapabiliriz. Şeytan Ruhunun karşılığında eğer onlara katılırsak özerlik fırsatı talep edebiliriz.



Konuşmalar devam ettikçe Büyükbaba suskun bir şekilde oturuyordu.



Daha önceki anlaşmamıza göre Bulutlu Gökyüzü Kabilesinden bir elçi iki ay sonra burada olacak.”



Fakat gizli araştırmalarımıza göre Karga Mabudu Kabilesinin şu anki sayısı 10,000 civarında. Ayrıca on binlerce şeytansıya sahipler. Dahası, onların Büyük Ejderhacısı Meng Hao bin tane sıradan gelişimciye denk! Böyle bir savaş kolay olmayacak.”



Onlar kuru kalabalıktan başka bir şey değiller. Eğer onlara tüm gücümüzle saldırırsak üç gün içinde tüm Karga Mabudu Kabilesini yok edebiliriz ve başkalarından önce Şeytan Ruhunu ele geçirebiliriz!



Büyükbaba en sonunda boğazını temizledi ve aniden köşke bir sessizlik çöktü. Bütün bakışlar onun üstüne geldi.



Kutsal Antikler başka bir büyük kabileye katılmak istemiyor. Aynı şekilde biz de… Bu nedenle, savaşa hazırlanın! Karga Mabudu Kabileleriyle savaşacak ve Şeytan Ruhunu ele geçireceğiz. O Şeytan Ruhu ilerde hayatta kalmamız için anahtar rol oynayacak!” Konuşurken gözleri kararlılıkla doluydu. Bunun ardından bütün Papazlar önünde saygılı bir şekilde diz çöktüler.



Büyük Ejderhacı Meng Hao’ya gelirsek… Kabilede hala bir damla Göksel Kan var. Kanı on bin kabile üyesinin ruhlarını kaynaştırmak için kullanacağız ve Meng Hao’yu öldüreceğiz!



Baş Papaz şaşkın bir şekilde bakakaldı ve konuştu, “Göksel Kan... O…



Çoktan kararımı verdim. Karga Mabudu Kabilesinin Büyük Ejderhacısı Meng Hao saldırı yaptığımız anda ölecek!” Büyükbabanın sesi kararlıydı. Diğerleri sessizce oturdular, ardından başlarını aşağı yukarı salladılar.



Kısa bir süre sonra, Beş Zehir Kabilesinin geçici konaklama yeri 50,000 Kabile üyesinin beş heykelin etrafında diz çökmesiyle uğuldadı. Bu sahneye yukarından bakınca Beş Zehir Kabilesi devasa yaprakları olan beş çiçeğe benziyordu. En merkezinde Büyükbaba ve diğerleri vardı. Aniden Büyükbabanın elinde bir damla kan ortaya çıkarak gökyüzüne doğru fırladı.



Aynı sırada secde etmiş olan on binlerce kabile üyesi de bir büyü ilahisi söylemeye başladı. Bu son derece garip ses havaya yükseldi. Gökyüzü sönükleşti ve bölgedeki mor yağmur dalgalanır gibi oldu.



Ruh Kaynaşması!” diye bağırdı Büyükbaba. Hemen 50,000 gelişimci dillerini ısırdılar ve bir ağız dolusu kan tükürdüler. Kan hemen havaya fırlayarak daha önce havaya yükselmiş olan mor kan damlasıyla bütünleşti. Kan kütlesi giderek büyüdü ve göz açıp kapayıncaya kadar birkaç düzine metre genişliğe ulaştı. Daha sonra büzülmeye başladı ve neredeyse iki metre boyutunda. insanı andıran bir şekle dönüştü.



Kısa süre sonra bir yüz belirdi. Gözlerini açtı ve kanlı bir parıltı gökyüzüne yükseldi. Etrafına bakındı ve sanki 50,000 gelişimcinin iradelerini hissediyormuş gibi göründü, başını çevirdi ve ardından uzaklara doğru fırladı.



-----












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr