Bölüm 492

avatar
7053 19

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 492


Bölüm 492: Geri Döneceğim!



Zhao Eyaletindeki Tang Kulesi!



Meng Hao Reliance Tarikatından ayrıldığı sene, Zhao Eyaletinin başkentine gitmişti. Orada Tang Kulesinin tepesinde durarak görmeyi arzuladığı Doğu Topraklarındaki Yüce Tang’a doğru bakmıştı.



Bunun ardından ayrılmaya hazırlanırken Zhao Eyaletinin hükümdarıyla birlikte diğerleri Tang Kulesinin önünde secdeye gitmişlerdi. Meng Hao oradan ayrılırken dikkatsiz bir şekilde omuzunun üstünden geriye bakınca gökyüzünde beliren devasa burgacı görmüştü. Bu, ondan başka hiç kimsenin göremediği bir şeydi!



Burgacın içinde sayısız cesetle dolu olan bir savaş alanı ve devasa siyah bir tabut barındıran bir dünya vardı. Bu sahne son derece şaşırtıcıydı. Tabutun yanında bacaklarını çaprazlayarak oturmuş olan kurumuş bir figür vardı. Meng Hao, cesede baktığı anda onun aniden gözlerini açışını asla unutamamıştı.



O tek bir bakış Meng Hao’nun hayat kuvvetinin bir ay boyunca yanmasına neden olmuştu. Meng Hao, şimdi o büyünün amacını biliyordu. O, insanı olduğu yere kilitleyen bir mühürdü.



R.N: 59. bölümde Zhao eyaletinde olan olayı anlatıyor.



Meng Hao daha sonra Yeniden Doğuş Mağarasının dışındayken her şeyi anlamıştı. O cesedin adı Choumen Tai idi. Ölümsüz Yol Gösterir’i Choumen Tai’den almıştı ve o burgacın içindeki dünyanın aslında antik bir savaş alanı olduğunu öğrenmişti.



O savaş, Li Klanının önceki Dokuzuncu Dağ Lordu ile Ji Klanından şu anki Dokuzuncu Dağ Lordu arasında yapılmıştı. Meng Hao Köprü Harabeleri Dünyasında parçaları bir araya getirmiş ve Dokuzuncu Dağ Lordluğu için yapılan üstünlük savaşının Ölümsüz Şeytan Tarikatını da ilgilendirdiğini öğrenmişti!



Burgaca bakınca zihni hayretle doldu, şu an bakıyor olduğu dünyanın Zhao Eyaletinde gördüğüyle tıpatıp aynı olduğunu fark etti!



Fakat bu sefer antik savaş alanında bir tabut değil, bir ceset denizi vardı….



Ceset denizinin tam ortasında siyah bir sisle dolu olan devasa bir sunak vardı. Sis, içindeki şeyin görünmesini imkansız kılıyordu, ama sisin içinden kederli feryatlar geliyordu. Kısa süre sonra, onun yüzeyinde suratlar görünür olmaya başladı. Sanki sisin içinden çıkmak istiyor gibilerdi ama bunu yapamıyorlardı. Sanki sisin içinde yıllardır kapana kısılmışlardı ve ağlayıp feryat etmekten başka bir şey yapamıyorlardı.



Sisin içindeki suratlar gelişimcilere ve şeytansılara aitti!



Meng Hao’nun zihni gürleme sesiyle doldu ve kalbinde aniden güçlü bir çağrıya benzeyen bir şey yükseldi. Bu hisse bakılınca siyah sis mi Meng Hao’yu çağırıyor, yoksa Meng Hao mu siyah sisi çağırıyor olduğunu söylemek imkansızdı!



O sırada bunun önemi yoktu. Meng Hao kalbi ve zihni titrerken daha önce büyü formasyonunun merkezinde gördüğü siyah sisi ve onun burgaç ile ilişkisini düşündü.



Tam o anda çevredeki Sekiz Dal Birliği gelişimcilerinin yüzleri fanatik bakışlarla doldu. Hepsi dizlerinin üstüne çöktüler ve gökyüzündeki burgaca doğru başlarını eğmeye başladılar.



Havadaki on altı gelişimci de secdeye yatmışlardı.



Aynı esnada zemini dolduran kırmızılık yayılmaya başladı. Sis çalkalanarak Meng Hao da dahil bölgedeki herkesi kapladı. Aniden büyü formasyonunun içinden muazzam miktarda Şeytani Qi dışarı aktı.



Şeytani Qi ortaya çıktığı anda hemen bölgedeki gelişimcilere akın etti. İnsanlar deli gibi davranmaya devam ediyordu, sanki içinden çıkamadıkları bir rüyaya girmişlerdi. Şeytani Qi onları doldurunca yüzleri çarpıldı ve büküldü.



Şeytani Qi’nin içlerine akması vücutlarının titremesine ve ifadelerinin vahşileşmesine neden oldu. Meng Hao’nun gözleri pırıldadı; dikkatlice inceleyince Şeytani Qi’nin aslında gelişimcilerin hayat kuvvetleriyle kaynaştığını gördü.



Daha sonra bütün bu insanlar kafalarını yukarıdaki burgaca doğru kaldırdılar. Aynı esnada havadaki on altı gelişimci büyüler yoluyla hayat kuvvetiyle kaynaşan Şeytani Qi’nin girdaba doğru fırlamasına neden oldular.  Şeytani Qi anında emildi ve içerideki siyah sise doğru yöneldi. Sisin içindeki suratlar bir anda heyecanla doldu ve Şeytani Qi’yi tüketmeye başladılar.



Meng Hao bu olup bitenleri net bir şekilde görebiliyordu. Kafasını çevirip baktığında Sun Dahai’nin aynı pozisyonda oturduğunu gördü. Gözleri kapalıydı ve meditasyon yapıyordu; onun bulunduğu konum içinde Şeytani Qi olmayan birkaç yerden biriydi. Orası büyü formasyonunun bağlantı noktalarından biriydi; Şeytani Qi oraya giremiyordu ve bu durum orayı geçici bir güvenli bölge haline getiriyordu.



Bu sis tam olarak ne acaba?” diye düşündü Meng Hao. “Neden bu çağrı hissini yaşıyorum? Sanki sis beni çağırmıyor gibi. Aksine, bir şekilde ben istemsizce sisi çağırıyor gibiyim.” Meng Hao etrafına baktığında Şeytani Qi’nin çevredeki on binlerce gelişimcinin içine akmaya devam ettiğini gördü. Onların hayat kuvvetleriyle birleşiyor ve ardından yukarıdaki burgaca fırlıyordu.



O sırada çevredeki binlerce Sekiz Dal Birliği gelişimcisi de garip bir dilde konuşmaya başladılar. Çıkardıkları ses havada yükselerek bir araya toplandı ve bir ses dalgasına dönüşerek dört bir yana yayıldı.



Sesler ortaya çıktıktan sonra bölgedeki sis daha da şiddetli bir şekilde çalkalandı. Burgaca ulaşan Şeytani Qi arttıkça siyah sisin içindeki suratların kükremeleri daha da heyecanlanıyordu.



Bu sahne tamamen garipliklerle doluydu. Özellikle havadaki on altı Gelişen Ruh Gelişimcisinin heyecanla bağırması ve iki elle yaptıkları büyü hareketlerinin mühür izleri üreterek havalanması çok tuhaftı bir görüntüydü.



Daha da şaşırtıcı olan, on altı gelişimcinin alınlarında aniden totem dövmeleri ortaya çıkmaya başladı. Bu totemler tıpkı suratlara benziyordu!



Bu suratlar burgacın içindeki siste görülen çarpık yüzlere benziyordu!



Benzer totem dövmeleri diğer on binlerce Sekiz Dal Birliği Gelişimcisinin alınlarında da ortaya çıkmaya başladı. Her biri farklı bir surattı. bazıları yaşlı, bazıları gençti. Bazıları gelişimci, bazıları da şeytansıydı.



Bu suratlar onların totemleri!” diye düşündü Meng Hao, kalbi şaşkınlıkla doldu. Burgacın içindeki siyah sisi dolduran bu suratların aslında totemler olabileceğini hiç hayal etmemişti.



Bu Sekiz Dal Birliği son derece garip. Sadece Şeytani Qi özümseyebilen bir büyü formasyonuna sahip değiller, aynı zamanda gelişimciler vücutlarında Şeytani Qi’ye sahipler, ama totemleri burgaçtaki dünyanın içinde bulunan şeylerle bağlantılı.”



Daha da garip olan, o siyah sisin Şeytan Mühürleyiciler ile bir şekilde bağlantılı olması!” Gözleri garip bir ışıkla doldu.



Tam o sırada bölgedeki Şeytani Qi aniden büyü formasyonunun bağlantı noktalarını kaplamaya başladı ve Sun Dahai aniden titremeye başladı. Şeytani Qi çoktan onun vücuduna girmeye başlamıştı.



Meng Hao kaşlarını çattı. Elini kaldırdı ve hemen Şeytani Qi’nin Sun Dahai’den çekilmesine sebep oldu. Bu durum bölgedeki Şeytani Qi yoğunluğunda hafif bir değişiklik yaratsa da aniden yedi tane Kutsal Duyu akışı oraya doğru fırladı.



Ne?



O herifin hala bilinci yerinde!



Bu o…



Yedi Kutsal Duyu akışı oraya doğru uçtuğu anda, on altı Gelişen Ruh Gelişimcisinden üç tanesi hemen titreşti ve aşağı doğru uçmaya başladılar. Meng Hao’nun yanına gelmeleri çok uzun sürmedi.



Bu üçlüden birisi bilgin gibi giyinmiş olan adamdı. Gözleri öldürme arzusuyla titreşti.



Meng Hao soğukça güldü. Elini sallayarak bölgedeki Şeytani Qi’nin ona doğru akın etmesini sağladı. Şeytani Qi görünmez bir saldırıya dönüşerek gelen üç gelişimciye doğru aktı.



Yankılanan patlamaların ortasında, üç Gelişen Ruh Gelişimcisinin yüzleri şaşkınlıkla doldu ve oldukları yerde durmaya zorlandılar.



Şeytani Qi! Bu herif Şeytani Qi’yi kullanabiliyor!!” Şaşkınlığa uğrayan uzmanlar hemen büyü hareketleri uygulamaya başladılar. Önlerinde aniden hayali suratlar belirdi. Ellerini ileri doğru itmeleriyle birlikte üç surat öfkeyle burkuldu. Ağızlarından vahşi kahkahalar fışkıran suratlar Meng Hao’ya doğru fırladılar.



Meng Hao tarafından kullanılan Şeytani Qi bu üç garip surata çok az etki sağlayabilmişti. Hatta yaklaşırken Şeytani Qi’yi tüketmişlerdi. Meng Hao Şeytani Qi saldırısının gücünü artırsa bile üç surattan yalnızca bir tanesinin bulanıklaşıp kaybolmasına sebep olabilmişti. Diğer ikisi ona doğru gelmeye devam ediyorlardı.



Bir gümbürtü duyuldu ve Meng Hao’nun Şeytani Cisimleşimi aniden geriye doğru fırlarken dört bir yana dalgalar yayıldı. Meng Hao Sun Dahai’yi kaptı ve ardından geriye doğru uçmaya devam etti.



Yüzlerinde sert ifadeler bulunan üç Gelişen Ruh Gelişimcisi Meng Hao’nun peşine düştüler.



Gelişim merkezin gerçekten de sıra dışı, ama gerçekten de Sekiz Dal Birliğinden kaçabileceğini mi sanıyorsun!?



Şeytani Qi’yi kullanabilmen garip olabilir. Ama sana yetişeceğiz ve seni Kutsal Antiğe kurban edeceğiz! Kutsal Antik bundan kesinlikle memnun olacak!



Üç uzman temkinli bir şekilde Meng Hao’nun peşine düştü. Aynı esnada yukarıdaki gruptan bir kişi daha Meng Hao’ya doğru fırladı. Bu kişi Ou Yunzi idi, Meng Hao’nun peşindekilerin sayısı dörde çıktı.



Dörtlü grup küçük ışınlanma kullanarak Kutsal Becerilerini kullanmak için iş birliği yaptılar. Vahşi, büyülü suratlar ortaya çıktı ve Meng Hao’ya doğru fırladılar ve aynı esnada Şeytani Qi yiyorlardı.



Meng Hao ne bir şey söyledi ne de peşindekilere aldırış etti. Bir eliyle Sun Dahai’yi tutarken diğer eliyle bir büyü hareketi uygulayarak Sun Dahai’nin vücudunda mühür izlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu.



Aynı esnada dört Gelişen Ruh Gelişimcisinden tamamen kaçınarak tıpkı bir hayalet gibi uçmaya devam etti.



Yaklaşık on nefeslik sürenin ardından elini Sun Dahai’nin kafasının üstüne yerleştirdi. Aniden, onun etrafında bir kalkan belirdi ve Meng Hao Sun Dahai’yi serbest bırakarak aşağıdaki sisin içine düşmesine izin verdi.



Sun Dahai kalkan sayesinde Şeytani Qi saldırılarından etkilenmeyecekti. Meng Hao daha sonra döndü ve elini peşindeki dört kişiye doğru salladı. Aniden Şeytani Qi ortaya çıkarak onlara saldırdı.



Meng Hao ve peşindekiler küçük ışınlanmalarla oraya buraya uçuştular ve arka arkaya büyülü teknikler, kutsal beceriler, büyülü suratlar ve Şeytani Qi kullandılar. Ou Yunzi ve diğerleri hemen şaşkınlıkla doldular. Meng Hao’nun havada adeta dans ederken yaptığı garip saldırılar onların kafasının giderek daha da karışmasına neden oluyordu.



Bu herif nereden geldi? Nasıl bu kadar tuhaf olabilir?



Bu dörtlünün kafası daha da karışmaya devam ederken iki Gelişen Ruh Gelişimcisi daha kaşlarını çattı ve yukarıdaki on iki kişilik gruptan küçük ışınlanma kullanarak ayrıldılar. Şu an toplam altı kişi Meng Hao’ya saldırıyordu. Altı tane devasa surat ortaya çıktı ve ardından birleştiler. Altı tanesinin birleşiminden oluşan bu ölümcül hamle gök ve yerin muazzam gürültülerle dolmasına neden oldu. Gökyüzü karardı ve bulutlar kaynadı. Meng Hao hareket etmeyi keserken siyah pelerini parçalara ayrıldı. İlk defa vücudu dışarıdakiler tarafından görülebilir duruma geldi.



O… Gerçek bir vücut değildi! Bu Şeytani Qi kütlesinin bir araya gelerek şekillendirdiği bir vücuttu. O sis gibi görünen insan şekilli Şeytani Qi idi!



Bakanlar bu sisten vücudu gördüklerinde zihinleri titredi. Altı saldırganın ve yukarıdakilerin gözleri kocaman açıldı. İfadeleri hayretle doldu.



Bir Sis Klonu!!



İmkansız! O kadar zamandır bir Sis Klonunu öldürmeye çalışıyormuşuz!!



Eğer bir Sis Klonu bu kadar güçlüyse, o zaman gerçek benliği… O tamamen korku verici biri olmalı!!



On altı Gelişen Ruh Gelişimcisinin yüzleri düştü. Bu özellikle Ou Yunzi için geçerliydi, daha önceki öngörüsünü düşününce yüzü soldu.



Meng Hao’nun sis vücudu yok olmaya başladı ama yüzü soğukluk ve alaycılık ile doldu.



Geri döneceğim!



Geldim bile!



İlk cümlenin ardından sisli figür ortadan kaybolmuştu. İkincisi ise uzaklardan yankılanırken yeri göğü sallamıştı.



Bunu duyan insanlar, göklerde bir gök gürültüsü patlamış gibi hissetmişlerdi.












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr