Bölüm 533

avatar
6217 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 533


Bölüm 533: Takip Et ve Öldür!

Meng Hao’nun sesi Mor Denizin kendisinden çınlamış gibi göründü. Büyük bir gürültüyle yükselerek siyah cübbeli gencin yüzünün anında düşmesine neden oldu. Genç adam döndü ve siyah bir ışık ışınına dönülerek uzaklara doğru fırladı.  


Eğer beni tespit edebileceğini bilseydim daha uzakta tutardım!” dedi siyah cübbeli genç dişlerini sıkarak. “Lanet olsun… bir fırsatı kaçırdım! Artık beni beklediğimden daha önce öğrendi!” Bir yanda yüzü titreşirken bi yanda da mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ileri fırladı.


  Bu kişi insan formundaki Siyah Yarasa Gelişimciden başkası değildi!


  Yıllar önce Meng Hao’nun Şeytani Göç iradesinden etkilenmiş ve kaçmıştı. Daha sonra Meng Hao’nun geri döndüğünü hissetmiş ve onun dikkatini çekmemeye çalışmıştı.


  Biliyordu ki kendi gücüyle Meng Hao’dan gerçek ruh kılıcını almak zor olacaktı. Bu nedenle güçlü birilerini kullanarak ondan kurtulmaya karar vermişti. Sonuç olarak da Huyan Qing ölmüştü.


  “Beni tespit etse bile planım hala işliyor. Patrik Huyan kesinlikle oğlunun ölümünü hissedecektir!” Siyah cübbeli gencin gözleri pırıldadı, kendini daha da hızlı şekilde ileri itti.


  O kaçarken Meng Hao’nun yüzü son derece sertleşmişti. Etrafında bir anka gücü patladı ve inanılmaz bir hıza dönüştü. Sonik patlamalar yankılanmaya devam ederken Meng Hao siyah cübbeli gencin bulunduğu konuma doğru fırladı.


  Meng Hao’nun öyle belli bir konumu göz hapsine alabilmesinin nedeni Mor Denizin yanında… Huyan Qing’in üzerine bıraktığı kutsal duyu ipliğiydi. Siyah cübbeli gencin ne kadar uzakta olduğunun önemi yoktu; o doğrudan Meng Hao’nun görüş alanı içindeydi.


  “Kim bu herif?” diye düşündü Meng Hao, yüzü karardı. “Neden bana bu kadar benziyor? Kılık değiştirmiş gibi de görünmüyor. Sanki bu onun gerçek görünüşüymüş gibi….” Meng Hao konum tekniğinin gücünü kullanarak genç adamla ilgili daha fazla analiz yaptı.


  “Siyah Yarasa!


  Siyah Yarasa daha önce bir çok kez değişmiş olsa da üzerinde yıllar önce Meng Hao tarafından yerleştirilen ve silinmesi imkansız olan zayıf bir damga vardı.



  Meng Hao’nun gözleri öldürme arzusuyla pırıldadı. Huyan Qing’i öldürmek bariz bir şekilde Meng Hao’ya komplo kurmaktı ve açıklama yapmakta zorlanması demekti. Her şey Patrik Huyan’ın nasıl tepki vereceğine bağlıydı.


  Meng Hao’nun yüzü karardı ve gözleri kararlılıkla doldu. Huyan Qing ile ilgili meseleyi daha fazla düşünmemeyi seçti. Bunun yerine bütün öldürme arzusunu siyah cübbeli gence yöneltti.


  İkisi arasındaki mesafe giderek azaldı. Meng Hao’nun hızının bir sınırı yok gibiydi. Siyah cübbeli genç de inanılmaz bir hıza sahipti fakat Meng Hao ile kıyaslanamazdı.


  “Planımı değiştirmek zorundayım…” diye düşündü. “Artık Batı Çölünde kalamam. her halükarda ona yaptığım komplo planımı fark etse de, ne kadar hızlı olursa olsun bana bir günden önce yetişemeyecek. Ben ise bir gün sonra artık Batı Çölünde olmayacağım!” Hızlanma esnasında siyah cübbeli aniden duraksadı. Etrafına bakındı, yüzünde soğuk bir gülümsemeyle sağ eliyle bir şey hesapladı.


  “Buralarda bir yerde olmalı. Bu bölgede yıllar önce Samanyolu Denizine giden bir ışınlanma çatlağı keşfetmiştim. Biraz yer değiştirmiş olsa da fazla uzaklaşmış olamaz.” Vücudu bir parlamaya dönüştü ve hemen etrafı aramaya başladı.


  İki tütsülük sürenin ardından gözleri mutlu bir ifadeyle doldu. Havada durak çift elli bir büyü hareketi uyguladı, ardından ellerini ileri doğru işaret etti. Bir anda önündeki hava dalgalandı ve katmanlar açılarak loş, gri bir çatlak ortaya çıktı.


  Çatlakla ilgili dikkat çeken herhangi bir şey yoktu. Mühürlü gibiydi; görünür halde olmasına rağmen dengesizmiş gibi titreşti.


  “Lanet olsun, çatlak dağılmanın eşiğinde. Girmeden önce ona dengeleme yapmak için zaman ihtiyacım var…. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Batı Çölünde bunun gibi üç tane ışınlanma çatlağı var. En yakını buradan yedi gün uzaklıkta. Yeterince vaktim yok….” Siyah cübbeli gencin yüzü titreşti ve dişlerini gıcırdattı. Hesaplamalarına göre Meng Hao ona bir günlük süre sonunda yetişecekti. Bu çatlağı tamir etmek on saatini alacaktı.


  Gözleri titreşen siyah cübbeli genç hemen çatlağın yanına bacaklarını çaprazlayarak oturdu. Biraz kan tükürerek bunu çatlağı damgalamak için kullandı. Kan büyülü sembollere dönüştü ve çatlağa dokundukları anda onunla kaynaştılar ve onu tamir etmeye başladılar.


  Meng Hao Mor Denizin üstünde hızla ilerledi. Hedefinin hareket etmeyi kestiğini hissettiği anda ister istemez kaşlarını çattı.


  Siyah cübbeli gencin etrafındaki alanın ışınlanma gücü içerdiğini fark eden Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Eğer ters bir şey olmazsa bir ışınlanma portalı kısa süre sonra o bölgede açılacaktı.


  “İkinci Anima!


  Boom!


  Meng Hao’nun iki tane Gelişen Ruhu birleşerek savaş hünerinin sıçrama yapmasına ve vücudunun güçlenmesine neden oldu. İki tane büyük döngü Gelişen Ruh gücü onun hızının ikiye katlanmasını sağladı.


  Böyle bir hız anka rüzgarı gücüyle birleşince Meng Hao’nun hareket hızı çarpıcı biçimde artmıştı.


  “Üçüncü Anima!


  “Dördüncü Anima!


  “Beşinci Anima!” Meng Hao havada şok edici bir hızla uğuldadı. Giderek hızlandı, güçlendi ve savaş hüneri zirvesine yaklaştı.


  Beş elementin birleşimi siyah cübbeli genç ile arasındaki üç günlük mesafeyi sadece on dört saate düşürmüştü.


  Fakat bu yine de Meng Hao için yeterince iyi değildi. Geçen her an onun aleyhine işliyordu. Gözleri öldürme arzusuyla soğukça parlarken Altıncı Animaya giriş yaptı.


  Yine gürleme eşliğinde vücudu genişlemeye başladı. Savaş hüneri otuz iki büyük döngü gelişen Ruha çıktı ve hızı patlayarak tekrar ikiye katlandı.


  Etrafındaki hava parçalanırken çatırdama sesleri duyuldu. Şuan hareket ettiği hız tarif edilemezdi. Göz açıp kapayıncaya kadar on binlerce metre mesafeyi kat etti. Şuan hedefinden yalnızca altı saat uzaktaydı.


  “Hala daha hızlı gidebilirim! Yedinci Anima!” Kolunu sallamasıyla beraber Yedinci Animaya girdi. Bir anda görünüşü Ölümsüz İblise benzedi. Artık savaş hüneri altmış dört tane büyük döngü Gelişen Ruha denkti. Ve yine hızında patlayıcı bir artış oldu.


  Yedinci Animanın hızı Ruh Bölme aşamasına yakındı. Sadece iki saat sonra Meng Hao neredeyse Batı Çölü Mor Denizi boyunca ışınlanmış gibi göründü. Aniden siyah cübbeli gencin bulunduğu bölgede ortaya çıktı.


  O geldiği sırada siyah cübbeli genç ışınlanma çatlağının yalnızca yüzde yirmisini tamir etmişti. Aniden uğuldayan rüzgar gibi bir şey hissetti. Aşağıdaki Mor Deniz kükredi ve bir girdap gibi dönmeye başladı. Aniden genç adamın içini eli kulağında bir kriz hissi doldurdu ve kalbi korkuyla hızlandı. Arkasına bile bakmadan fırlayarak uzaklarda kayboldu.


  “Beni kim takip ediyor? Yoksa Patrik Huyan olmasın! İmkansız! Huyan Qing’i öldürdüğüm zaman antik bir zaman kısıtlama tekniği kullandım. Patrik Huyan oğlunun öldüğünü iki gün daha tespit edemeyecek.


  Gencin kalbi titredi ve yüzü düştü. Arkadan ona doğru şok edici bir hızla sert bir rüzgar uğuldadı. Gümbürtü Gök ve Yeri doldurdu. Rüzgarın içinde tıplı bir Ölümsüz İblise benzeyen uzun bir figür vardı. Şok edici bir hıza sahipti ve bir anda siyah cübbeli gencin üstüne gelmişti. Omuzunun üstünden bakan gencin vücudundaki bütün tüyler ayağa kalktı. Gözleri iyice açıldı ve göz bebeklerinde üzerine gelmekte olan bir yumrukla beraber sert bir yüz yansıdı.


  Meng Hao’nun yüzünü gören siyah cübbeli genç çığlık koparttı: “İmkansız!


  BAM!!  


Meng Hao’nun yumruğu genç adamın karnına geldi. Bu yumruk Yedinci Animanın içindeyken atılan bir yumruktu. Güç siyah cübbeli gencin vücudu boyunca patladı.


  Havaya muazzam bir gürleme sesi yükseldi. Genç adamın ağzından kanlar saçıldı ve vücudu parçalanmaya başladı. Karnı tamamen delinmiş ve tamamen ezilmiş kanlı bir et kütlesine dönüşmüştü. Genç adam hemen geriye doğru fırladı ve kan tükürmeye devam etti. İfadesi inanamazlık ve hayretle doluydu, yüzü bembeyazdı.


  Meng Hao’dan hissettiği güç herhangi bir şeyi yok edebilecek gibiydi. Genç adamı inanılmaz bir korkuyla titreten tarif edilemez bir auraydı.


  “İmkansız olan ne, orospu!?” dedi Meng Hao, vücudu titreşerek bir anda genç adamın karşısında belirdi. “Bana komplo kurmaya mı cüret ediyorsun!?” Sağ yumruğunu tekrar sıktı.


  GÜMM!


  Siyah cübbeli genç bir kez daha çığlıklar içinde geriye doğru savruldu. Bu sefer karnı gerçekten patlayarak vücudu ikiye parçalanmıştı.


  Geriye kalan tek şey vücudunun üst kısmıydı. Aniden sırtı yarıldı ve iki tane kapalı dev yarasa kanadı çıktı. Adam hızla fırlayarak uzaklaşırken kanatlar neredeyse bulanıklaşmıştı.


  “Kaçmak mı istiyorsun?” diye homurdandı Meng Hao, Yedinci Animada kalmaya devam ederken gözleri öldürme arzusuyla titreşti. Homurdanma sesi siyah cübbeli gence dönüşen Siyah Yarasanın daha fazla kan tükürmesine neden oldu. Aniden Meng Hao ortadan kayboldu ve doğruca onun arkasında belirdi. Meng Hao’nun yakalamak için ona uzanması kalbini titretti.


  Siyah cübbeli genç acınası bir feryat koparttı. Arkasını dönmek yerine kanatlarını daraltarak Meng Hao’nun elini engellemeye çalıştı. Gözleri öldürme arzusuyla dolu olan Meng Hao kayıtsızca kanatları kavradı ve ardında hızla çekti.


  Kan donduran çığlıkla beraber iki kanat vücuttan tamamen koptu. Genç adamın ağzı kanlarla doldu. Aniden parladı ve uzaklarda tekrar ortaya çıktı. Vücudunun alt kısmı ve kanatları parçalanmış durumdaydı. Şuan kötü bir haldeydi. Fakat, tam o anda birden sol gözünün içinde bir ceset görüntüsü ortaya çıktı.


  “Nasıl bu kadar güçlü olabilirsin?” dedi, yüzü solgundu. “Bu imkansız!!” Konuşurken bir yandan da büyü hareketleri uyguladı. Aniden etrafında bir çift görüntü peyda oldu.


  Meng Hao elini sallayarak kanatları fırlattı, ardından soğuk gözlerle genç adama baktı.


  “Seni hain piç,” dedi Meng Hao. “O yıl yenilenme gücü vererek mühründen kurtulmana yardım ettim. Tüm bunlara rağmen bana gizlice zarar vermeye mi çalışıyorsun!?” Bununla birlikte Meng Hao ileri doğru patladı. Öyle hızlıydı ki gözle takip edilemiyordu. Görünen tek şey siyah cübbeli gencin bir kez daha geriye doğru savrulmasıydı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr