Bölüm 606

avatar
5539 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 606


Bölüm 606: Sekizinci Anima!

Meng Hao bu sözleri söylediği anda zihni bir uğultuyla doldu. Vücudu sarsıldı ve etrafındaki hava bozularak çatlaklarla doldu. Her şey karardı ve aniden etrafında görünmez bir girdap peyda oldu. Girdap dönerken devasa bir kasırganın yükselmesine sebep oldu.   Hayali kırbaç kasırga burgacına çarptığı anda geriye doğru ters tepti. Burgacın aşağısında bütün kum ve çamurlar havaya yükseldi ve etrafa dağılmaya başladı. Patrik Huyan’ın yüzü düşmüştü ve kontrolsüz bir halde bir kaç adım geriye sendelemişti.   Gözleri hayret ve şaşkınlıkla doldu ve zihni uğulduyordu.   “İmkansız! Bu büyülü teknik Yedi Animaya sahipti. Nasıl… Sekizinci Anima ortaya çıkabilir!?!?”   Patrik Huyan şaşkınlıkla kalırken Meng Hao’nun vücudu bozunmalarla doluymuş gibi görünüyordu. Tüm benliğini şiddetli bir acıyla sarılmıştı. Sekizinci Animanın bu kadar… acı verici olacağını hiç tahmin etmemişti!   Vücudu sanki paramparça olacakmış gibiydi. Güç dalgaları arka arkaya inanılmaz bir hızla vücuduna akın ediyor hızla şiddetini artırıyordu.   Sekiz Gelişen Ruhunun hepsi tamamen birbiri üstüne binmiş durumdaydı ve şuan Yedinci Anima gücünün korkunç Gelişim merkezini aşan bir güç patlaması yaşıyordu.   Biraz önce Yedinci Animada 64 tane büyük döngü Gelişen Ruh gücünü serbest bırakmıştı. Bu onun bir önceki limitiydi, aşılamayacak bir şeydi. Ama şuan Gelişen Ruhların tamamının kaynaşmasıyla birlikte bir önceki limitini tamamen aşmıştı.   65, 66…. Göz açıp kapayıncaya kadar Meng Hao’nun vücudu 70 büyük döngü Gelişen Ruh gücüne sahipti. Bu güç giderek büyüyordu. Şiddetli güç hissi ve korkunç aura Meng Hao’nun tüm benliğini sarıyordu. Gelişim merkezi ve dünyevi vücudu değişmeye devam ediyor, güç patlaması yaşıyordu.   Meng Hao’nun etrafındaki her şey bozulmuş ve bükülmüştü. Rüzgar ve bulutlar dalgalanıyordu ve etrafındaki kasırga yerde gökyüzüne kadar uzanıyormuş gibi görünüyordu. Ardı arkası kesilmeyen gürlemeler yankılanıyor ve inanılmaz şiddetle patlıyordu.   Meng Hao titredi ve ağzından, burnundan, kulaklarından ve gözlerinden kan sızmaya başladı. Dış görünüşü son derece vahşiydi ve uzun saçları çılgınca savruluyordu. Gelişim merkezinin yukarı doğru tırmandığını net bir şekilde hissedebiliyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar 93 büyük döngü Gelişen Ruh gücüne ulaşmıştı.   Ve hala artıyordu!   Her güç seviye Meng Hao’yu dolduran patlama seslerine yenilerini ekliyor ve üzerine daha fazla baskı binmesine neden oluyordu. Kullanabileceği enerji miktarı daha da şaşırtıcıydı. Aynı zamanda ömür tüketimi hızla artıyordu.   Fakat, bunların hiçbiri Meng Hao’nun tecrübe ettiği çılgın yükselişin yerini dolduramazdı. Bu durum Meng Hao’ya inanılmaz bir özgüven vermiş ve kafasını kaldırarak kükremesine neden olmuştu.   KÜKRERR!!   Bu kükreme sanki yaşadığı acıyı bütün Şeytan Ölümsüzü tarikatına dağıtmıştı. Vücudu titrerken Gelişim merkezi 99 büyük döngü Gelişen Ruha kadar yükseldi.   Meng Hao’nun saçının rengi değişmeye başladı. Artık siyah değil griydi. Yüz hatları artık genç bir adamı değil, yaşlı birini andırıyordu. Yapısı önceki gibi uzun ve inceydi ama aurası şuan tamamen farklıydı.   99, 100!   Meng Hao’nun içinde 100 büyük döngü Gelişen Ruhun gücü patladı. Meng Hao kükrerken saçları giderek uzayarak beline kadar ulaştı. Etrafındaki şiddetli rüzgar giderek büyürken Meng Hao’nun yavaş yavaş kasırganın içinde havaya yükselmesine neden oldu.   Gök gürültüsü ve yıldırım düşerek Meng Hao’nun etrafında dolanırken kasırganın Yer ve Göğü şok eden bir yıldırım fırtınasına dönüşmesine neden oldu.   Bu sahne Patrik Huyan’ın nefesini kesmişti. Gözleri şaşkınlıkla açıldı ve inanamaz bir bakışla doldu. Zihni gürlemeyle dolmuştu.   “Bu nasıl olabilir…? O… o….”   Patrik Huyan hayrete düşerken Gelişim merkezi tekrar yükselen Meng Hao’dan daha fazla gürlemeler patladı!   101, 102, 103… 115’e kadar ulaştı!   Meng Hao’nun saçları şuan dizlerine kadar ulaşırken şok edici kükremesi dört bir yanda yankılandı. Etrafındaki rüzgar genişlemeye devam ederek üç yüz metre genişliğe ulaştı. Tam o anda aniden Göksel kovma kuvveti ortaya çıktı.   Meng Hao’nun etrafındaki hava giderek parçalanıyordu. Çevresindeki korkunç aura giderek yükseldi ve sanki bir İlkel canavar uyanıyormuş gibi bir hava yarattı.   116, 117…. Göz açıp kapayıncaya kadar 128 büyük döngü Gelişen Ruh gücü patladı. Meng Hao’nun kükremesi artık bir Ruh Bölme kükremesiydi.   Gücü bir Ruh Bölme gücüydü!   Etrafındaki aura artık bir Ruh Bölme aurasıydı!   Rüzgarın genişliği şuan yaklaşık bin metre kadardı. Yıldırım alanı adeta bir elektrik denizine çevirmişti. Meng Hao’nun saçları ve cüssesi uzundu. Gri saçları etrafta savrulurken dış görünüşü oldukça kadimdi. Gözleri aniden odaklandı ve bu gözlerin içinde bir hayat imhası gücü dolanıyordu.   Patrik Huyan bu gözleri gördüğü anda zihni titredi ve neredeyse güçlü bir saldırıya uğramış gibi hissetti. Vücudu sarsılmaya başladı ve ağzında kanlarla bir kaç adım geriledi. Yüzündeki hayretli ifadede artık korku belirtileri de görülüyordu.   “Sen….” dedi boğuk sesiyle, vücudu titriyordu.   “Daha bitirmedim,” diyen Meng Hao gözlerini kapatarak 128 büyük döngü Gelişen Ruhun şok edici gücünü hissetti. Bu güç Gelişen Ruh aşamasının mutlak zirvesinin ötesindeydi. Bu… Ruh Bölme gücüydü!!   Bu durum miktarın kaliteye dönüşmesiydi. Yeterli Gelişen Ruh Gelişim merkezi büyümesiyle daha önce sadece gerçek Ruh Bölmenin sahip olabildiği bir aleme sıçrama yapmıştı.   Fakat Meng Hao bu sözleri söylediğinde Sekizinci Anima daha bitmemişti. Biraz önce sadece Gelişim merkezi büyümüştü. Dünyevi vücudu hala gelişmeye devam ediyor, hızla gerçek bir Ruh Bölme dünyevi vücudu seviyesine doğru ilerliyordu.   Ruh Bölme dünyevi vücudu sadece antik Gelişimcilerin sahip olabildiği bir aşamaydı. Modern zamanlarda sadece sayılı insan dünyevi vücudunu Ruh Bölmeye kadar güçlendirebilmişti. Aslında bunun neredeyse imkansız olduğu, zorluk seviyesinin çok yüksek olduğu söylenebilirdi.   Meng Hao için bu efsanevi aşamaya ulaşmak bir dizi şanslı tesadüfün sonucunda gerçekleşmişti. Şuan dünyevi vücudu normal gibi görünse de aslında her bir kas lifi lime lime ediliyordu. Kemiklerinin her bir zerresi eziliyordu Bütün damarları ve arterleri yerle bir oluyordu.   Fakat onlar ne kadar lime lime edilse, ezilse ve yerle bir olsa da Meng Hao için herhangi bir problem teşkil etmiyordu. Aslında tüm bu yıkımlar onun vücudunun tekrar şekillenmesine ve Qi ve kanının hayret verici seviyelere ulaşmasına olanak sağlıyordu!   Bir kaç nefeslik süre içinde bir kalp atışı sesi duyulabiliyordu, bu tıpkı dört bir yanda çatırdayan gök gürültüsü gibiydi. Bu olay Patrik Huyan’ın durarak Meng Hao’ya bakmasına neden oldu. Şuan sanki şok edici bir Qi ve kan Gök ve Yerin doğa kanunlarına karşı koyuyor gibiydi!   Qi ve kan şok edici bir şekilde patladı!!   O anda Meng Hao’nun her bir kalp atışı etrafındaki rüzgarın duraksamasına, havanın titremesine ve bölgedeki yeryüzünün sallanmasına neden oluyordu.   Qi ve kanı ile birlikte vücudu bir çeşit görünmez bariyerden geçmişti. Meng Hao Ruh Bölme aşamasına gerçek anlamda geçerken aurası da gökyüzüne kadar ulaşmıştı!   Meng Hao şuanki dünyayı görüşü tamamen farklı olduğunu keşfettiğinde derin bir nefes aldı.   Sayısız toz zerresinin havada dans ettiğini görebiliyordu. Dünyadaki sayısız sesi işitebiliyordu. Bu sesler tıpkı ölmüş ruhların fısıldamaları gibiydi. Şeytan Ölümsüzü Tarikatını dolduran tarifsiz hüznü hissedebiliyordu.   En önemlisi… nefes alma sesini duyabiliyordu.   Bu yeryüzünün derinliklerinden gelen uyuyan birisinin solunum sesine benziyordu. Bu ses zayıftı, sanki yeryüzünün derinliklerinde bir çeşit devasa bir yaratık uyuyor gibiydi. Aldığı her nefesin sesi yankılanıyordu.   Tüm bunları tarif etmek zaman alsa da Meng Hao’nun Sekizinci Animaya girerek her şeyi hissedebilmesi çok kısa bir zaman almıştı.   128 büyük döngü Gelişen Ruhun gücü Meng Hao’nun Gelişim merkezini Ruh Bölme aşaması seviyesine getirmişti!   Dünyevi vücudunu sonsuz iyi talih ile kuvvetlendirdiği için şuan Sekizinci Animaya girmesiyle beraber vücudu gerçek anlamda efsanevi Dünyevi Kutsamaya ulaşmıştı. Mecazi olarak söylemek gerekirse bu kutsama vücudunun Ruh Bölmeye ulaşmasıydı!   “Ben Ruh Bölme aşamasında değilim,” diye mırıldandı. “Ama Ruh bölme gücüne sahibim.” Şuan sahip olduğu güç daha önce mastif ile birleştiği zamanki tecrübelerinin çok ötesindeydi.   “Şimdi küçük bir test yapma zamanı. Bakalım… tam olarak ne kadar güçlüyüm!” Bununla birlikte gözlerinde soğuk bir ışık parlamaya başladı. Patrik Huyan’a sadece bakmasıyla birlikte onun zihninin uğuldamasına neden oldu. Bu noktada Meng Hao aniden ortadan kayboldu.   Patrik Huyan’ın tüyleri diken diken oldu ve aklını kaçırma derecesinde bir korkuya kapıldı. Hızla geriye çekilirken kolunu sallayarak kırbacın dört bir yana savrulmasına neden oldu. Fakat tam bu noktada Meng Hao’nun tam olarak karşısına dikilmişti.   Meng Hao sol elini kaldırarak kırbacı yakalayan bir pençe şekline getirdi. Kırbaçtan bir inleme sesi geldi ama kendini kurtaramamıştı.   “Sen… çok zayıfsız,” Meng Hao sakin bir tonla konuştu. Sağ elini havaya kaldırdı ve Patrik Huyan’ın alnına hafifçe vurdu.   Patrik Huyan’ın vücudu titredi ve aniden havaya kalkarak yasaklı bölgeye doğru havada süzüldü. Daha yere düşmeden önce kafası doğrudan patladı. Bir sise dönüşen kan ve pıhtı göğsüne ve ardından kol ve bacaklarına ve en sonunda tüm bedenine yayıldı.   Bütün bunlar Sekizinci Animanın içindeki Meng Hao’nun sadece hafif bir vuruşuyla gerçekleşmişti. Patrik daha çığlık bile atamadan paramparça olmuş ve dünyevi vücudu tamamen yok olmuştu.   O sırada yarı saydam Gelişen Mabudu dışarı fırladı, alnında büyük bir delik görülüyordu. Bu delikten hayat kuvveti ve aurası kontrolsüz bir şekilde dışarı sızıyordu. Gelişen Mabut son derece zayıf bir halde geri çekildi. Onun ölmesi an meselesiydi; on nefeslik sürede kesinlikle ölecekti!   Gelişen Mabuttan şaşkınlık ve tarifsiz bir korkuyla dolu olan acınası bir feryat yükseldi. Kaçmanın işe yaramayacağını bilse de yine de deniyordu.   Fakat tam o anda yasaklı bölgenin içinde tam anlamıyla kusursuz bir güzelliğe sahip yeşim gibi bir el anide büyük bir çeviklikle uzandı. Narin el havada uzanarak...   Patrik Huyan’ın Gelişen Mabudunu tutmuştu.   “Gelişim merkezin hasar aldı. Bu Gelişen Mabut ile yardımı dokunacak bazı haplar yapabilirim. Senin için bir mahsuru var mı?” Yasaklı bölgeden bir kadın dışarı yürüdü. Sesi Zhixiang gibiydi ama görünüşünün Meng Hao’nun daha önceden hatırladığı kadınla alakası yoktu.   O bir çiçek kadar tatlı, büyüleyici bir cazibeye, rakipsiz bir güzelliğe, zarafete ve tavra sahipti. O… yeni Dişi Şeytan Zhixiang idi!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr