Bölüm 712: Tao Gölü Püskürmesi

avatar
5311 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 712: Tao Gölü Püskürmesi


 

Bölüm 712: Tao Gölü Püskürmesi

 

 

Gümbürtü gökyüzünde dört bir yana yayıldı ve yeryüzü şiddetle sallandı. Sanki yeraltında gömülü olan bir dev kükrüyor, sesinin gücü dışarı doğru patlayarak Tao Gayzerleri ve Göllerinden taşıyor gibiydi.

 

Uzaktan sanki volkan patlamasını andırıyordu ama bunda lav yerine rengarenk Tao Yansıması patlıyordu. Bu Tao Yansımaları antik kıyafetler giyen gelişimcilerin görüntüleriydi. Bazıları büyü savaşına girişmiş, diğerleri gelişim pratiği yapıyor ya da Gök ve Yere dair aydınlanma elde ediyordu.

 

Çok çeşitli gelişim merkezleri görülüyordu, en düşüğü Temel Kurulum en yükseği ise Gelişen Ruhtu.

 

Sahneye bir bütün olarak bakıldığında çok sayıda Tao Yansıması mevcuttu.

 

Bu püskürme anından Meng Hao ve Kan Şeytanı Tarikatı kuvveti Tao Gölleri bölgesine girmişti. Aynı sırada şaşkınlık bağırışları yayıldı.

 

"Bu...."

 

"Bir Ruh Bölme Tao Yansıması!"

 

"O gerçekten de bir Ruh Bölme Tao Yans... hayır bekle! Bu İlk Bölme anındaki bir büyük döngü Gelişen Ruh Gelişimcisi!"

 

Çok sayıda gelişimci hızla Ruh Bölme Tao Yansımasına doğru yoğunlaştı.

 

Meng Hao bir an duraksadı ve arkasına baktı. Uzaklarda bir Tao Gayzerinin şok edici bir mavi ışıkla püskürdüğünü gördü. Işığın içinde Ruh Bölme gerçekleştiren uzun, ince bir gelişimci bulunan bir Tao Yansıması vardı.

 

Bölgedeki yüz binlerce gelişimci hemen oraya doğru akın etmeye başlamıştı. Meng Hao'nun yanındaki on binlerce kişiden birçoğu da bundan etkilenmiş gibiydi.

 

Meng Hao onları durdurmadı. "Neden burada aydınlanma elde etmeyi denemiyorsunuz?" dedi. Hemen 20,000 gelişimci ellerini kenetlediler ve baş selamı vererek hızla uzaklaştılar. Sadece Gelişen Ruh aşaması değil bölgede diğer eşyalar tarafından cezbedilen diğer aşamalar da vardı.

 

Gümbürtüler ve şiddetli dalgalanmalar Meng Hao'nun ilerisindeki bölgeden yankılandı. Çok sayıda 30 metrelik Tao Gölü ve sayısız Tao Gayzeri şiddetli gürültülerle püskürüyordu.

 

"Tao Hazinesi! Bu bir Tao Hazinesi!"

 

"Kılıca bak! O kırık ama kılıç aurası hala inanılmaz derece keskin!"

 

30 metrelik bir Tao Gölünden siyah bir kılıç hızla dışarı fırladı ve yaydığı kılıç qi'si korkunçtu. Daha uzakta diğer Tao Hazineleri havaya fışkırmıştı.

 

Bütün 30 metrelik Tao Gölleri çeşitli küçük tarikatlar tarafından savunuluyordu. Püskürme başladığında herkes inanılmaz bir heyecana düşmüş ve dövüşler başlamıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar tüm bölge tam bir kaosa düşmüştü.

 

Kan Şeytanı Tarikatının geriye kalan 20,000 öğrencisi Meng Hao'ya doğru bakarken yüzlerine umut dolu ifadeler takındılar.

 

"Bu Tao Göllerini mi istiyorsunuz," dedi. "Eğer tehlikeyle karşılaşırsanız yoldaş tarikat üyelerinden yardım istemeyi unutmayın." Onun bu sözlerinin ardından 20,000 civarındaki gelişimcinin çoğu hızla ayrıldılar, bazıları iç bölgeye yöneldiler ve diğerleri ise bölgedeki çeşitli 30 metrelik Tao Gölleri için yapılan dövüşlere katıldılar.

 

Hâlâ Meng Hao'nun yanında kalan altı Ruh Bölme Patriği ve birkaç bin öğrenci vardı. Bu kişiler 30 metrelik Tao Gölleriyle ilgilenmemişler ve Meng Hao ile daha da ilerlemeyi tercih etmişlerdi. Hepsi de renkli ışık ışınlarına dönüşerek hızla ileri fırladılar.

 

Çok hızlı hareket etseler de Meng Hao'nun kutsal duyusunu ileri göndermek için bolca zamanı vardı. Gördüğü şey gelişimcilerin oraya buraya koşuşturduları ve bazılarının yarıklar tarafından kesilirken kan donduran çığlıklar attıklarıydı. Şanslı olanlar sadece kollarını yada bacaklarını kaybederek kurtuluyor ve şansızlar ise tamamen parçalanıyorlardı.

 

Her şey kaos içindeydi ve hiç istisnasız bütün Tao Gayzerleri ve Gölleri etrafında dövüşler yaşanıyordu.

 

GÜÜÜMM!

 

İleride hava gümbürdedi. Yedi yada sekiz tane gelişimci bölgeye yaklaştı ve aniden hiçlik tarafından yutulmuş gibi göründüler. Ortadan kaybolarak arkalarında sadece acınası çığlıklarının yankılarını bıraktılar.

 

Kan nehirleri aşağı doğru akıyordu bu özellikle Tao Hazinelerinin olduğu yerlerde geçerliydi. Dört bir yanda katliamlar yaşanıyordu.

 

"Öldürün onları!" Bu tarz bağırış sesleri sürekli duyuluyordu.

 

Meng Hao tüm bunları görmezden gelerek ilerlemeye devam etti. Yaklaşık 3,000 metre kadar ilerledikten sonra aniden duraksadı ve sağ elini kaldırarak arkasındakilerin de durmalarını işaret etti.

 

Yere indiklerinde ileride bir 30 metrelik Tao Gölü gördüler, üzerinde tıpkı bir sukabağı şişesini andıran bir Tao Hazinesi süzülüyordu. Onun yakınlarında yüzlerce gelişimci savaş halindeydi. Fakat tam o anda bölgenin zemini aniden ışıkla parlamaya başladı. Büyülü semboller ortaya çıktı ve bir an titreştikten sonra şok edici bir ışınlanma gücünün taşmasına neden oldu.

 

Aynı sırada bir düzine kadar ceset aniden havada belirdi.

 

Tepki vermek için zaman yoktu. Cesetler ortaya çıktığı anda ışınlanma gücü gürledi. Tao Gölünün yanında savaşan yüzlerce gelişimci ve ortaya çıkan cesetler göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kayboldu.

 

Meng Hao bile gözlerinin şaşkınlıkla açılmasına engel olamadı. Arkasındaki altı Patrik yüzlerinde ciddi ifadelerle kaldılar ve öğrenciler nefeslerini tuttular.

 

"Bu bir ışınlanma tuzağı mıydı?"

 

"Bu tarz şeyler Antik Tao Göllerinde hep olur. Korkunç ışınlanma tuzakları rastgele ortaya çıkabilir, hiç haber vermeden...."

 

"Biraz önceki gibi ışınlanma tuzağı ortaya çıktığında yemin ederim ki içinde ondan fazla sayıda kurumuş ceset gördüm!"

 

Işınlanma tuzağı gelişimcilerle birlikte kaybolduktan sonra Tao Gölünün üstünde süzülen sukabağı şişesi her zamanki gibi görkemlice pırıldadı ve daha da büyüleyici hale geldi. Oraya doğru akın eden gelişimcilerin sayısı arttı. Fakat Meng Hao çoktan harekte geçmişti. Göz açıp kapayıncaya kadar 30 metrelik Tao Gölünün üstüne yaklaşmış ve orada sağ elbise kolunu sallayarak şişeyi toplamıştı.

 

Onun bu hareketi aniden oraya gelmekte olan gelişimcilerin duraksamasına ve başka bölgelere doğru hızla uzaklaşmalarına neden olmuştu.

 

"Gidelim!" dedi. Meng Hao takipçileriyle birlikte ışık ışınına dönüşerek ileri doğru harekete geçti.

 

Onlar ilerlerken ondan fazla ışınlanma tuzağı gördüler ve yüzden fazla sayıda yarık ortaya çıkma olayı gerçekleşti. Bir seferinde tek bir yarık yüzden fazla sayıda insanı tek seferde kesmişti.

 

Bir noktada Meng Hao ışınlanma tuzaklarının içinde canlı insanların bulunduklarını görmüş ve bu onun daha da temkinli olmasına neden olmuştu. İçeride sıkışan insanlar delirmişcesine çıkmaya çalışıyordu ama cisimleştikleri anlık sürede kaçmaktan acizlerdi ve sürekli etrafta ışınlanmak durumunda kalıyorlardı.

 

Şanslı olanlar için ışınlanma tuzağının gücü üç yada dört etkinleşmeden sonra bitebiliyordu. Ama şansız olanlar için... ölene kadar bu döngüye sıkışma durumu söz konusuydu.

 

Onlar Tao Gölleri bölgesinin derinliklerine doğru ilerlediklerinde insan sayısının azaldığını ama savaşların daha da şiddetlendiğini gördüler. Kısa süre sonra 300 metrelik Tao Gölleri ortaya çıktı, hepsi de orta çaplı tarikat yada klanlar tarafından zapt edilmiş durumdaydı.

 

Çoğunda büyük döngü Gelişen Ruh gelişimcileri nöbet tutuyordu.

 

Bu gelişimciler savaşa tutuşmuşken Meng Hao ve Kan Şeytanı Tarikatı kuvveti yaklaştı. Gelişimciler aniden sarsıldılar ve aynı esnada binlerce Kan Şeytanı Tarikatı öğrencisinin gözleri garip bir ışıkla parlamaya başladı. Meng Hao'dan izin aldıktan sonra ileri fırlayarak çekişmeye karışmaya yeltendiler.

 

Şiddetli dövüş sesleri her yerde yankılanıyordu ve Meng Hao kaotik sahneye baktığında gözlerindeki acımasızlık daha da güçlendi. Kavgalara dahil olma arzusunu bastırarak ileri doğru devam etti. Ne de olsa buradaki Tao Yansımaları ve Hazineleri onun ilgisini çekmiyordu.

 

İleri doğru yola devam ettiler ve kısa süre sonra sadece 300 metrelik Tao Gölleri görünür halde kaldı. Aniden Meng Hao kafasını çevirerek çok uzakta olmayan bir göle doğru baktı. Gölün üzerinde bacaklarını çaprazlayarak oturmuş olan bir figürün Tao Yansıması bulunuyordu.

 

O Gök ve Yere dair bir aydınlanma elde etmenin ortasındaymış gibi görünen bir Gelişen Ruh gelişimcisiydi. Böyle bir Tao Yansıması aslında hem içeride hem de dışarı da gayet yaygın bir görüntüydü.

 

Tao Yansımasının etrafında yedi yada sekiz tane erken Gelişen Ruh aşama gelişimci aydınlanma kazanma şansını elde etmek için dövüşüyorlardı. İçlerinden birisi ne zaman Tao Yansımasına yaklaşsa diğerleri birlik olup o kişinin bu fırsatı ele geçirmesine engel oluyordu.

 

Kullanılan yöntemler vahşiydi, saldırılar ölümcüldü. Dahası çevredeki bölge cesetlerle doluydu.

 

Meng Hao sahneye şöyle bir göz attı ve gözleri hafifçe pırıldadı. Tao Yansımasına doğru harekete geçince Ruh Bölme Patrikleri ve diğer öğrenciler şaşkınlıkla bakakaldılar.

 

Meng Hao'nun büyük bir hızla geldiğini görünce erken Gelişen Ruh aşama gelişimcilerin yüzleri düştü.

 

"Kan Şeytanı Tarikatı!"

 

"O... yoksa Kan Şeytanı Tarikatının Kan Prensi mi!"

 

Sanki kalpleri korkuyla titriyormuş gibiydi ve tam sanki bir şeyi gizlemeye çalışıyormuş gibi yaklaştıklarında Meng Hao elini uzattı ve bir kavrama hareketi yaptı. Ardından elini havaya kaldırdı.

 

Carrtt!

 

Sanki bir resmin kabuğu soyulmuş gibi oldu. Dalgalanmalar yayılarak başka bir dünya ortaya serildi. Ortada hala bir Tao Gölü vardı ama bir Tao Yansıması yerine üstünde otuz metre uzunluğunda bir dağ zirvesi süzülüyordu. Ayrıca üç tane yaşlı gelişimcinin birbirleriyle dövüştükleri de görülüyordu.

 

Dağın etrafındaki hava bükülüp bozularak atımlı dalgalanmalar gönderdi. Dağ sanki üç yaşlı adamın büyülü eşyalarını yavaş yavaş kendine doğru çeken bir çeşit manyetik kuvvete sahip gibiydi.

 

Meng Hao ortaya çıktığı anda üç yaşlı adamın yüzleri titreşti.

 

"Kimsin sen!?" dedi içlerinden biri. Üçü de Meng Hao'ya baktılar ve onun elbisesini ve arkasındaki altı uzmanı görünce ağzıları açık kaldı.

 

Daha önce yabancıların gerçekte bölgede ne olduğunu görmelerini engelleyen bir aldatma büyüsü kullanmışlardı. Bu yolla içeride kendi savaşlarına odaklanabilmişlerdi. Tabii ki Meng Hao gibi birinin çıkacağı hiç akıllarına gelmemişti.

 

"Hmm," Meng Hao pırıltılı gözlerle dağ zirvesine bakarak düşündü. Bu dağların sıradan bir eşyalar olmadığı belliydi ve onların üzerinde bir parça Ruh Bölme aurası seziyordu.

 

"Ruh Bölme seviyesi büyülü eşya!" diye mırıldandı. Bununla birlikte kolunu dağa doğru uzattı ve bir kavrama hareketi yaptı. Üç yaşlı adam basitçe tepki vermek için çok yavaşlardı ve onu engelleyecek bir şey yapamadılar. Dağ zirvesi gürledi ve ardından devasa bir ele dönüşerek Meng Hao'nun avucuna doğru süzüldü.

 

Onun bir kenara koyduktan sonra Meng Hao'nun tüm vücudu titreşerek ileri doğru hareket etti.

 

Kan Şeytanı Tarikatı güçleri de onu takip ettiler. Üç yaşlı adam ise ayaklarını yere vurdular ama gerçekte öfkelenemediler. Ne de olsa Antik Tao Göllerinde ortaya çıkan eşyalar kimseye ait değildi; güç kimsedeyse eşyaları alırdı.

 

"Lanet olsun boşa zaman kaybı oldu! Pekala, eski usüle dönelim ve gidip başkalarını soyalım!"

 

"Acele edin! Eğer daha fazla beklersek bu püskürme sona erecek!"

 

Üç yaşlı adam tam başka bir Tao Gölüne yöneldiklerinde bölgenin derinliklerinde benzersiz bir gümbürtü geldi. Aynı sırada uzaklarda havada 3,000 metre uzunluğunda bir ışık sütunu yukarı fırladı. Şaşırtıcı şekilde onun içinde etrafı çatırdayan yıldırımla sarılı siyah bir çekicin süzüldüğü görüldü. Bu inanılmaz ses yankılanınca birçok kişinin dikkatini çekmişti.

 

“3,000…. Bu bir 3,000 metrelik Tao Gölü püskürmesi mi!?!?"

 

"3,000 metrelik bir Tao Gölü! Onlar sık sık püskürmezler, genelde sadece 300 metrelikler püskürür. Ama şuan bakın o şuan püskürüyor!"

 

"Antik Tao Göllerinin bu sefer ki canlanmasında ilk defa bir 3,000 metrelik Tao Gölü püskürdü!"

 

"Sadece büyük tarikat ve klanların orada hayatta kalabileceği gerçeği çok kötü. Onlara karşı kazanamayız!"

 

Meng Hao 3,000 metrelik ışık ışınının olduğu yöne doğru bakarken gözleri pırıldadı. Arkasındaki Patriklerin de gözlerinde hırslı bakışlar belirmişti. Grupta kalan birkaç bin öğrenciyle beraber hızla oraya doğru harekete geçtiler.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr