Bölüm 715: Baskıcı!

avatar
5111 15

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 715: Baskıcı!


 

Bölüm 715: Baskıcı!

 

 

"Ayrılmak mı istiyorsun?" Meng Hao'nun gözleri öldürme arzusuyla kaynıyordu. Bakışları Siyah Elek Tarikatı insanlarının üstüne geldiği anda bu öldürme arzusu baskılanamaz bir seviyeye ulaşmıştı! Ve zaten bunu bastırmak da istemiyordu!

 

Bütün nefretini kusmak istiyordu! Öldürmek... istiyordu!

 

Diğerleri gidebilirdi ama Siyah Elek Tarikatı insanları için durum farklıydı, eğer onları görmemiş olsaydı mesele olmayacaktı. Ama şimdi... onların ölmesi gerekiyordu!

 

Onların mutlak suretle ölmeleri gerekiyordu!

 

Bu sözler ağzından çıktığı anda Meng Hao inanılmaz bir hızla harekete geçti. Yüzü aniden düşen Üçüncü Bölme Patriğine doğru fırladı. Tabii ki o kendini çoktan hazırlamıştı ve hemen hızla geri çekildi.

 

"Meng Hao, bizim Tao Gölümüzü alabilirsin biz gidiyoruz!!"

 

"Öyle bir şey olmayacak!" Meng Hao soğuk bir tonla cevapladı. Hızı öylesine yüksekti ki anında Patriğin karşısına dikilmişti. Elini sallamasıyla ortaya çıkan şiddetli bir gümbürtü bölgedeki herkesin nefessiz bir şekilde ona bakmalarına neden oldu.

 

Bu özellikle gözleri pırıldayan Ruh Bölme patrikleri için geçerliydi. Bunun tıpkı bir kaplan ile ejderha arasındakine benzer vahşi bir savaş olacağını tahmin ediyorlardı. Fakat tam bunu düşünürlerken....

 

Meng Hao elini kaldırdı ve Siyah Elek Tarikatı Patriğine doğru bir hareket yaptı. Aniden kan renginde devasa bir burgaç adamın etrafında belirdi. Aynı sırada onu merhametsizce kavrayan devasa bir el büyülü bir şekilde ortaya çıktı.

 

GÜÜÜMM!

 

"HAYIR!!" Siyah Elek Tarikatından yaşlı adam çığlık attı. Kurtulmak için elinden geleni yaptı ama bu tamamen boşaydı. Qi ve kanı Meng Hao tarafından özümsenmeye başlayınca dünyevi vücudu büyük bir hızla kurumaya başladı.

 

Bu sahne izleyicilerin ağızlarını açık bırakmıştı. Dört bir yandan şaşkın bağırışlar duyuluyordu.

 

"Kan Şeytanı Yüce Büyüsü!"

 

"Bu Kan Şeytanı Tarikatının gerçek büyüsü olan Kan Şeytanı Yüce Büyüsü!"

 

Olup bitenlere gözlerini dikerek bakan Tek Kılıç Tarikatı gelişimcisi Bay Jian'ın ifadesi benzersiz bir ciddiyetle doldu. Gözleri şiddetli, canlı bir ışıkla parladı ve nefesi ağırlaştı.

 

Li Klanının 19. Patriğinin göz bebekleri büzüldü ve kalbi tekledi.

 

Song Klanında ise sıradan bir yaşlı adama benzeyen biri vardı. Aniden kafasını kaldırdı ve gözlerinde garip bir ışık parladı.

 

Mor Felek Tarikatı Saygıdeğer Kurumuş-Tao'nun yüzü garip bir ifadeyle kaplandı. Meng Hao'ya baktı ve kalbinden derin bir iç geçirdi.

 

Tüm bunları tarif etmek zaman alsa da sadece birkaç nefeslik sürede olup bitmişti. Siyah Elek Tarikatı Patriğinin çığlıkları dört bir yanda çınladı. Fakat o kararlı biriydi. Vücudunun hızla kurumakta olduğunu gördü ve bundan kurtulamayacağını fark etti. Karar anı geldiğinde dişlerini sıktı ve kendini patlatmayı tercih etti.

 

Dünyevi vücudu patlayarak qi ve kanının gücünün kabarmasına neden oldu; Meng Hao'nun Kan Şeytanı Yüce Büyüsü titredi. Aynı sırada Siyah Elek Tarikatı Patriğinin Gelişen Mabudu kan renkli burgacın içinden büyük bir hızla dışarı fırladı.

 

"Lanet olsun sana Meng Hao!" diye kükredi Gelişen Mabut. "Elimde fırsat varken Xu Qing kahpesine daha fazla işkence etmeliydim!" Adam havada aniden açılan bir yırtığa doğru fırladı ve tam oraya girmek üzereyken....

 

Meng Hao onun kelimelerini duydu ve öldürme arzusu inanılmaz bir seviyeye yükseldi. Sağ elini kaldırdı ve ardından onu önüne doğru itti.

 

Bunun ardından havada Dokuzuncu Dağ ve Siyah Beyaz İnciler ortaya çıktı. Onlar adeta Meng Hao'nun eli gibiydiler, kaçmakta olan Gelişen Mabuda doğru ilerlediler.

 

GÜMMMMMMM!!

 

Yer sallandı ve hava titreşti. Aşağı doğru bastıran Dokuzuncu Dağ acınası bir çığlığın çınlamasına neden oldu. Dağ ortadan kaybolduğunda Siyah Elek Tarikatı Patriğinin Gelişen Mabudu paramparçaydı; mutlak ve kesin bir şekilde ölmüştü.

 

Tüm bu süreç sadece on nefeslik sürede gerçekleşmişti. Meng Hao için bir Üçüncü Bölme uzmanını öldürmek elini sallamak gibiydi. Bu sahne izleyicilerin ölümcül bir sessizliğe düşmelerine neden oldu.

 

Tabii ki Kan Şeytanı Tarikatı gelişimcileri heyecanlılardı ve Meng Hao'ya her zamankinden daha büyük bir fanatizm ile baktılar.

 

"Geri çekilin!" dedi Bay Jian. Bu sözler Tek Kılıç Tarikatı insanlarının kalplerinde yankılanınca hemen üç Tao Gölündeki yerlerine geri çekildiler.

 

Altın Ayaz Tarikatı ve Li Klanı da hiç tereddütsüz geri çekilmişlerdi. Herkes Meng Hao'ya karşı temkinli bir şekilde kendi bölgelerine geri dönmüştü.

 

"Hiçbir Siyah Elek Tarikatı insanını sağ bırakmayın," dedi Meng Hao sakince. Hemen geriye kalan onlarca Kan Şeytanı Tarikatı insanı Tao Gölünün yanındaki Siyah Elek Tarikatı gelişimcilerine doğru fırladılar.

 

Rasgele katliam yapma işine giren Meng Hao değildi. Hayır, bu Siyah Elek Tarikatı öğrencilerinin hepsi Xu Qing'i çözmek için kullanılan büyü formasyonunun bir parçası olmuşlardı. On nefeslik süre boyunca hava ürpertici ve hüzünlü çığlıklarla doldu ve Siyah Elek Tarikatı güçlerinin tamamı yok edildi. Çevredeki herkes neler olduğunu görse de araya girmeyi denememişti.

 

3,000 metrelik Tao Göllerinin etrafındaki bölgede birçok 300 metrelik Tao Gölü de vardı. Meng Hao hemen onlardan birine doğru uçtu ve elini sallayarak kan renginde bir bayrağın gölün yanına dikilmesini sağladı.

 

"Bu göl benimdir!" diyerek ilan etti.

 

Tabii ki kan renkli bayrak Kan Şeytanı Tarikatının sembolüydü ve onun yüzeyine ‘Meng 孟.’ karakteri işlenmişti. Bu aslında Meng Hao'nun Kan Prensi sembolüydü ve bunu Kan Şeytanı Tarikatı öğrencileri geçen yıl boyunca özel olarak yapmışlardı.

 

Böyle bir sembol Kan Prensi'nin otoritesini gösteren bir eşyaydı.

 

Onu yere sapladığında ve sesi yankılandığında bölgedeki insanların yüzleri titreşti, özellikle o gölün yakınında nöbet tutan gelişimcilerin.

 

Meng Hao yakındaki başka bir gölün yakınına geldi, ardından elini sallayarak orada dalgalanan başka bir bayrağı uçurdu.

 

"Bu göl benimdir."

 

"Bu göl de benim!"

 

"Ve bu da!"

 

"Aynı zamanda bu da!" Meng Hao oradan oraya dolanıyordu. Şaşırtıcı şekilde göz açıp kapayıncaya kadar 300 metrelik Tao Göllerinin yarısından fazlası Meng Hao'nun Kan Prensi sembolüyle işaretlenmişti.

 

Kan renkli bayrakların bölgeyi doldurması çok kısa sürmüştü. Meng Hao adeta akan bir sel gibi son derece baskındı.

 

Önceden hangi klan yada tarikata ait olduğu önemli değildi, eğer bir gölün yanında Mor Felek Tarikatı insanları nöbet tutmuyorsa Meng Hao orayı işgal ediyordu.

 

Diğer tarikat ve klanlar Meng Hao'nun Siyah Elek Tarikatı öğrencilerini katletmesinden etkilenmişlerdi ve onu durdurmak için bir şey yapmaya cesaret gösterememişlerdi. Meng Hao havada uğuldayarak ilerlerken heyecanlı Kan Şeytanı Tarikatı öğrencileri de çeşitli gölleri ele geçirmek için onun peşinden ilerliyorlardı.

 

O göllerin önceki sahipleri ise hiç tereddütsüz hemen geri çekiliyorlardı.

 

Meng Hao Tao Göllerini arka arkaya ele geçirirken aniden küçük bir püskürme oldu. Tao Göllerinden çok fazla eşya çıkmadı, özellikle Meng Hao'nun bulunduğu merkez bölgesinden. Fakat ilerideki bir 300 metrelik Tao Gölünden bir şey dışarı fırlamıştı.

 

O ne bir Tao Gölgesi ne de bir büyülü eşyaydı... o bir mor renkli insansı canavardı. Yarasaya benzeyen kanatları ve alnından çıkan bir boynuzla son derece vahşi görünüyordu. Tao Gölünden dışarı fırladığında kör edici bir mor ışık ışınına dönüştü.

 

Kükreyerek gölün etrafındaki kalkanı aşmayı denemek için ileri fırladı.

 

Hemen heyecanlı çığlıklar yükseldi.

 

"O bir canavar! Mor bir canavar!!"

 

"O bir mor canavar! Onun vücudu bir hazine gibidir! Onu sayısız eşyaya arıtabilirsin! Mor canavarların soyları adeta tükenme noktasında!!"

 

Bazı insanlar şaşkınlıktan konuşamamıştı.

 

Canavar ortaya çıktığı anda gölün yanında nöbet tutan gelişimciler ona doğru fırladılar. Daha yaklaşamadan önce bir gümbürtü yankılandı. Canavar kükredi ve sesi dalgalanmaya dönüşerek gelişimcilere doğru yayıldı.

 

Gelişimciler geri çekildiler ama Meng Hao ileri fırladı. Elini aşağı doğru salladı ve mor canavara doğru fırlayan devasa bir elin ortaya çıkmasına neden oldu.

 

Mor canavar ürpertici bir çığlık attı ve tam karşı koyacakken devasa el ona sertçe çarptı. Vücudu yıkılmaya başladı ve ardından bir et ve kemik yığını olarak gölün yüzeyine düştü. Meng Hao hemen onu topladı.

 

"Bu göl de bana ait," bayrağı dikerken sakince konuştu.

 

Meng Hao göz açıp kapayıncaya kadar 300 metrelik Tao Göllerinin yaklaşık yüzde yetmişini ele geçirmişti. En sonunda işini bitirince onun 3,000 metrelik Tao Göllerini geri dönüşünü herkes karmaşık ifadelerle izledi.

 

Kan Şeytanı Tarikatı öğrencileriyle birlikte Siyah Elek Tarikatına ait olan Tao Gölünü ele geçirdiler. Bunun ardından tarikat üyeleri o yokken olup bitenleri, Mor Felek Tarikatının onlara bir Tao Gölü sunmasını da dahil anlattılar.

 

Açıklamayı duyunca Meng Hao Mor Felek Tarikatına doğru baktı. Birçok göz ona dönüktü ve bakışları buluştu.

 

Meng Hao Chu Yuyan ve Hanxue Shan'ı gördü. An Zaihai, Lin Hailon ve Ye Feimu ile birlikte diğer yaşlı adamı gördü.

 

"Bai Yunlai..." diye düşündü, bu yaşlı adam o Mor Felek Tarikatına katıldığında yanında olan bir acemi simyacı olduğunu hemen tanımıştı.

 

Eski günlerde Bai Yunlai Doğu Hap Bölümüyle ilgili her şeyi bilen genç bir adam olarak tanınıyordu. Şimdi ise yılların eskittiği yaşlı bir adama dönmüştü.

 

Meng Hao bakışlarını Chu Yuyan'dan kaçırdı. Onun kalbinde sadece Xu Qing vardı.

 

Chu Yuyan bunu sanki anlamış gibi hissetti ve tüm vücudunu bir titreme aldı. Başını öne doğru eğdi.

 

Meng Hao kalbinden bir iç geçirdi, ardından şişko ve Chen Fan'a doğru baktı. En sonunda gözlerini bir anlığına kapattı. Tekrar açtığında göz bebekleri yine eskisi gibi buz gibi soğuktu.

 

Bakışlarını Li Klanına çevirdi, ardından onlara doğru yürümeye başladı. Kan Şeytanı Tarikatı üyeleri de heyecanla onu takip ettiler.

 

Li Klanının Patriğinin yüzü titreşti. Li Klanından dört tane daha yaşlı adam ileri çıkarak onun yanında durdular, sanki ölümcül bir düşmanla karşılaşmak üzere gibiydiler. Li Klanının diğer üyeleri de gergin bir şekilde büyülü eşyalarını çıkarttılar.

 

"Meng Hao, ne yapıyorsun!?" diye bağırdı 19.Patrik.

 

"Kaybolun!" diye karşılık veri Meng Hao. Bu tek bir emirdi ama adeta gök gürültüsü gibi yankılanmıştı. Li Klanında Ruh Bölme aşamasının altında olan herkes kan tükürdü. 19. Patrik ve diğer dört Ruh Bölme Patriğin ise yüzleri soldu ve iki tanesi geriye doğru sendeledi.

 

"Çok ileri gidiyorsun!" diye bağırdı 19.Patrik. "Yoldaş Taoistler Bay Jian ve Han Yun, sakın bana bu meseleyi görmezden geleceğinizi söylemeyin!?" Belli ki 19.Patrik Meng Hao'nun Siyah Elek Tarikatını yok etmesinden korkmuştu.

 

"KAYBOLUN!" Meng Hao gözlerinde öldürme arzusuyla tekrarladı. Yine bu tek emir aniden Gök ve Yerin sarsılmasına neden oldu. 19.Patrik dışında diğer Ruh Bölme Patrikleri kan tükürdüler. Sıradan gelişimcilerin ise bazıları direnemedi ve vücutları patladı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr