Bölüm 719: Her Şey Patlıyor!

avatar
5416 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 719: Her Şey Patlıyor!


 

Bölüm 719: Her Şey Patlıyor!

 

30,000 metrelik Tao Gölü dışındaki bütün Tao Gölleri ve Gayzerleri kuruyordu. Zeminde yarıklar ve çatlaklar ortaya çıkmaya başlamıştı ve bunların bazıları çok büyüktü.

 

Işınlanma tuzaklar çılgınca parlıyor bazen binlercesi aynı anda kendini gösteriyordu.

 

3,000 metrelik göllerin suyu azalmaya başladığında iç bölgenin dışındaki Güney Gök gelişimcileri geri çekilmeye başlamışlardı. En büyük talih kuşu ortaya çıkmak üzereydi.

 

Ama ne yazık ki onlar bu iyi talihten yararlanamayacaklardı. Sadece iç bölgedeki gelişimcilerin şansı vardı. Dahası püskürme esnasında dış bölgede kalan kişiler öldürüleceklerdi.

 

Şuan yüz binlerce gelişimci dış bölgenin kenarında durmuş içeriyi izliyorlardı. Ne de olsa kendileri için iyi talih almalarına imkan olmasa da bu olaya tanıklık etmek de inanılmaz bir fırsattı. Herkes biliyordu ki onları gelişimin bir sonraki aşamasına ilerletebilecek bazı aydınlanmalar kazanabilirlerdi.

 

Herkesin gözü ana gölün üzerindeydi.

 

GÜÜÜMMMMMM!

 

30,000 metrelik gölün patlamasıyla birlikte yer sarsıldı.

 

Sahnenin ne kadar şok edici olduğunu ve herkesin nasıl afalladığını tarif etmek zordu. Söylenebilecek tek şey Antik Tao Göllerinin devasa dış bölgesinde sanki yerin altından bir çeşit çekim gücü toprakları aşağı çekiyormuş gibi zeminde devasa yarıkların yayılmaya başladığıydı.

 

Topraklar adeta kırılgan bir nesne gibiydi ve o aşağı doğru çökerken yarıklar ve çatlaklar ortaya çıkıyordu.

 

Tüm kara parçası belli bir seviyeye kadar çöktüğünde sanki tersyüz olmuş gibiydi ve gümbürtüler arasında sanki yine nefes alma işleminin arkasından gelen nefes verme olayı gerçekleşmiş gibi orijinal pozisyonuna geri şişti. Sanki yerin derinliklerinde uyuyan bir devin solunumu toprakların yükselip alçalmasına neden oluyordu. 30,000 metrelik ana göl ise sanki Yer ile Gökleri birbirine bağlayan tamamen eşsiz bir geçidi andırıyordu.

 

Orası patlayıcı solunumun merkeziydi; gölden sular havaya uçarak devasa bir sütun şekillendirdi!

 

Uzaktan bakınca bu hayret verici bir sahneydi. O bir ışık sütunu değildi ama güneş ışığının vurmasıyla su sütunu gökkuşağının renkleriyle pırıldıyordu. Bu son derece büyüleyiciydi ve direnilmez bir çekiciliğe sahipti.

 

Tabii ki insanların ilgisini çeken şey ışığın kendisi değil içinde barındırdığı Gök ve Yerin büyük Taolarıydı.

 

O anda Tao Göllerinin dışındaki yüz binlerce kişinin içinde havada bulanık bir figür belirdi ama onu kimse göremiyordu. O Taoist cübbesi giymiş genç bir adamdı, etrafı siyah bir rüzgarla kaplıydı. Tao Gölleri bölgesine bakan gözleri pırıldadı.

 

"Demek bu sefer boşa gelmedim. Kuzey Menzilindeki Tabut Sunağı Tarikatım benim burada iyi talih elde edebileceğim gerçeğini gün yüzüne çıkarttı. Ben, Zhou Chen, buraya gelmişken iyi talih benden kaçabilir mi!?"

 

Genç adam bariz şekilde bir Tao Arayışı gelişim merkezine sahip değildi. Fakat vücudundan zar zor farkedilen Tao Arayışı aurası yayılıyordu. Sanki bölgeyi belli bir şey için tarıyormuş gibi göründü ve ardından bir anda kafasını kaldırarak Antik Tao Göllerine doğru baktı. Kaşları çatıldı. "Huh... Lanet olsun! O herif de mi burada? Lu Bai...."

 

Uzaklardaki bir noktada bir dağın zirvesinde iri yapılı bir adam duruyordu. Üzerinde hayvan derisinden yapılma bir elbise vardı ve tamamen barbar bir havaya sahipti. Elinde bir alkol sürahisi tutuyordu ve ayaklarının altında bir Yabancı Canavar cesedi vardı. Ara sıra Yabancı Canavardan biraz et kopartıyor ve onu çiğ çiğ yiyordu. Gözleri vahşi bir parıltıyla doldu.

 

"Demek Kuzey Menzilinden buraya birçok kişi geldi," diye düşündü adam. "Pekala, buradaki iyi talih bana, Metruk Klandan Di Ye'ye ait! Ve ben sadece iyi talihi istemiyorum, Güney Diyarı gelişimcilerini de çiğ çiğ yemek istiyorum. Onların etleri yumuşak, kesinlikle Kuzey Menzili insanlarından daha lezzetlidir."

 

Aşağıdaki Antik Tao Gölleri bölgesine doğru bakarken yüzünde bir gülümseme kıvrıldı.

 

Aniden bir şey gözüne çarptı ve yüzü öfkeyle titreşti. "İmparatorluk Soyu Tarikatından Lu Bai. Lanet olsun! O genel olarak Kuzey Menzilinde Tao Arayışı aşamasının altındaki bir numaralı figür olarak bilinir ve aynı zamanda Güney Gök'ün dört büyük Genç Yıldızlordu'ndan biridir. Burada ne işi var? İkinci Bölme seviyesinde olmasına rağmen erken Tao Arayışı ile dövüşebilecek birisi! O insan üstü bir adam! Onun sınırsız iyi talihe erişimi bulunan becerikli bir yıldız olduğunu düşününce, burada ne bok yiyor!?!?"

 

Çevredeki ışınlanma tuzakları Antik Tao Gölleri bölgesini kasıp kavururken genç bir adam sakin bir ifadeyle ilerliyordu. Nazik bir havası vardı ve kusursuzluk seviyesinde iyi bir görünüşe sahipti. Yoluna çıkan ışınlanma tuzakları ona dokunmaktan bile acizdi.

 

"Ne kadar ilginç bir yer," diye düşündü, "ama bana uygun bir yer değil. Neden ulu Şafak Ölümsüzü beni buraya gönderdi? Ona göre burada yüzleşmek kaderimde olan bir düşmanla karşılaşacakmışım...."

 

"Ne kadar eğlenceli. Acaba bu düşman kim?"

 

Yolun devam ederken arkasında uğursuz bir şekilde ileri geri salınan bir Diriliş Zambağı görüntüsü vardı.

 

Tao Gölleri bölgesi güçlü insanlarla dolup taşmıştı!

 

Yeryüzü benzersiz bir şekilde sallandı ve uzaktan izleyenler hayrete düştüler.

 

30,000 metrelik Tao Gölünün hemen dışında büyük tarikat ve klanların uzmanları enerjilerini kontrol altında tutmuş bir halde gözlerini dikmişler ve tam püskürme anını bekliyorlardı.

 

Ve ardından... bu gerçekleşti.

 

Gök gürültüsünü andıran bir sesle beraber sayısız büyülü nesne, ceset, Tao Gölgeleri, çeşitli nesneler ve hatta canavarlar ana gölün 30,000 metre etrafına saçıldı.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar çok renkli parıltılar ve şok edici büyülü hazine ışıkları ortaya çıktı. Dışarıdaki gelişimciler hep bir ağızdan nefeslerini tuttular. Onların böyle bir tepki verdiğini düşününce iç bölgede bu hazineleri ele geçirme şansı olan insanların nasıl tepki verdiklerinden bahsetmeye bile gerek yoktu.

 

Büyülü eşyaların içinde iki metre uzunluğunda, etrafında dokuz tane birer metrelik kısa kılıçlar dönen bir büyük kılıç vardı. Onun yaydığı baskı inanılmazdı.

 

Ayrıca devasa bir savaş davulu, onun yanında ise savaş davuluna denk olmaya aday kocaman bir kukla vardı.

 

Ayrıca devasa bir hale de görünüyordu. Onun neden yapıldığını söylemek güçtü ama altın ışıkla parlıyordu ve yüzeyi sayısız büyülü sembol yazıtıyla kaplıydı. İçinde dört bir yana ışıyan inanılmaz bir mühürleme gücü hissdilebiliyordu.

 

Ayrıca... şok edici bir ceset vardı! Bu bir insan cesedi değil siyah renkli bir ejder cesediydi!

 

Onun bir ejderha olduğunu söylemek daha doğru olacaktı. Fakat bu ejderhanın kanatları vardı! O bir Uçan Yağmur-Ejderi olmasa da tam 3,000 metre genişliğe sahipti ve uzun boyuzları vardı!

 

Ayrıca kırmızı gövdesi ve dalları, siyah yaprakları ve mavi çiçekleri olan bir ağaç vardı. Üzerindeki üç tane meyve ise tamamen beyazdı!

 

Çok sayıda yeşim kayış, depolama çantası ve hatta küçülmüş saraylar da mevcuttu. Fakat en şaşırtıcı olanı devasa bir pençeydi!

 

Pençe simsiyahtı ve üç tane tırnağa sahipti. Büyüklüğü üç yüz metreden fazlaydı ve baskın, canice bir hava yayıyordu.

 

Çok çeşitli eşyalar vardı ve onların hepsini tarif etmek imkansızdı. Üstünkörü bir incelemeyle toplamda aşağı yukarı on bin tane eşyanın olduğunu söylenebilirdi ve auralarının birbirine girdiğini düşününce hangisinin en güçlü olduğunu söylemeye imkan yoktu.

 

Her halükarda onlar gölün suyundan dışarı fırladıklarında dalgalı auraları yayılarak müthiş bir şok etkisi yaratmıştı.

 

Tao Gölü püskürdüğü anda Tek Kılıç Tarikatındaki genç hemen ışınlandı. Tao Arayışı enerjisinin dalgalanması yayılarak doğruca göle doğru yöneldi.

 

O genç ile birlikte Tek Kılıç Tarikatından Ruh Bölme uzmanları da göle doğru fırlamışlardı.

 

Altın Ayaz Tarikatından zırhlı adamla birlikte diğer Ruh Bölme uzmanları altın bir kuklaya dönüşerek hemen göle doğru hareketlenmişlerdi.

 

Mor Felek Tarikatından Kurumuş-Tao ise Tek Kılıç Tarikatındaki gence denk olabilecek bir hızla ileri atılmıştı. Ortadan kayboldu ve tekrar ortaya çıktığında o da Tao Gölünün üstündeydi. Mor Felek Tarikatındaki insanlar arasında tek harekete geçen oydu.

 

Uzaklardaki Li Klanı ise aniden çıldırmıştı. Onların Ruh Bölme uzmanları hız konusunda yarışamazlardı ama ışınlanma tılsımlarına sahiplerdi. Hemen onları etkinleştirmişler ve püsküren Tao Gölünün üstünde ortaya çıkmışlardı.

 

En sonunda o zamana kadar tek bir kelime konuşmayan ya da en ufak bir aura zerresi ortaya çıkartmayan Song Klanındaki yaşlı adam ayağa kalktı. Etrafındaki bölge bir rüzgara dönüşürken yanında iki Ruh Bölme uzmanıyla beraber Tao Gölüne doğru yöneldi.

 

Tao Gölünün şok edici püskürmesi adeta bir yağmur yaratmıştı.

 

Diğer herkes harekete geçtiğinde Tabut Sunağı Tarikatının görünmez öğrencisi Zhou Chen bir adım ilerledi. Etrafında dokuz tane sukabağı şişesi dolanmaya başlayarak doğruca püsküren Tao Gölüne açılan bir kanal yarattı.

 

Karşı taraftaki dağın zirvesinde duran iri yapılı Di Ye kafasını kaldırdı ve gülümsedi. "Küçül, küçül, KÜÇÜL!"

 

Bunu üç kez tekrarladı ve her seferinde önündeki dünya adeta küçülmüş gibi göründü. Üçüncü kez tekrarladığı anda dünya adeta ona doğru daralmış gibi göründü. Tek bir adım attı ve önündeki boşluğu aşarak doğruca Tao Gölünün üstünde ortaya çıktı!

 

Aynı sırada ışınlanma tuzaklarının arasında yürüyen genç Lu Bai elini ileri uzattı. Arkasındaki hayali Diriliş Zambağı aniden küçüldü ve avucunda altı renkli bir Diriliş Zambağı ortaya çıktı.

 

Çiçek elinde ortaya çıktığı anda vücudunun etrafındaki bölge bozulmaya başladı. Aniden etrafında hep var olan ya da geçmiş olduğu her şeyin görüntüleri belirdi.

 

Parlak ışıkların ortasında durarak etrafındaki her şeyin nasıl değiştiğini izledi.

 

"Üç nefes geriye gitmek yeterli olacak," diye düşündü hafifçe gülümseyerek. Etrafındaki her şey tekrar bozulmaya başladı ve aniden gördüğü dünya üç nefeslik süre öncesindeki hale döndü. Bir adım ileri attı ve Tam da Tao Gölünün püskürmeye başladığı sırada bulunduğu yere geri geldi. Bir adım daha attı ve Tao Gölünün üstünde havada duruyordu. O anda göl aniden püskürdü.

 

Kutsal beceriler ve büyülü teknikler garip ve hayret vericiydi!

 

Tao Gölü püskürdüğünde büyülü eşyaların parıltısı Göklere yükseldi. Kan Şeytanı Tarikatının altı Ruh Bölme Patriği endişeli bir şekilde Meng Hao'ya baktılar. Onun gözleri hâlâ kapalı olduğu için ayaklarını yere vurdular ve havaya yükselerek püsküren Tao Gölüne doğru fırladılar.

 

Oradan çok uzak olmadıkları için varmaları uzun sürmedi.

 

Meng Hao'nun gözleri kapalıydı ve zihni Çürüyen Alev Şeytanı Büyüsü Gerçek Benlik Tao'su ile doluydu. Hâlâ düşünme işleminin ortasındaydı. İlk başta kavramak imkansız gibi görünse de şuan kavrayışının sınırlarına ulaşmıştı.

 

Çürüyen Alev Şeytanı Büyüsü Gerçek Benlik Tao'sunun aslında üç farklı Taoist büyüsüne ayrılığına çoktan karar vermişti, birincisi Çürüten Alev, ikincisi Şeytan Büyüsü, üçüncüsü ise gerçek Benlik Tao'su idi!

 

Ama şuan aniden bu Taoist büyüsünün aslında yedi kısma ayrıldığını fark etmişti! Her kısım kendi şok edici Taoist büyüsüne sahipti.

 

Çürüten. Alev. Şeytan. Büyü. Gerçek. Benlik. Tao!

 

Klon olayı sadece "benlik" karakteriyle temsil edilen kutsal beceriydi!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44299 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr