Bölüm 762: Güney Diyarı'nı Hareketlendiren Düğün

avatar
5124 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 762: Güney Diyarı'nı Hareketlendiren Düğün


Bölüm 762: Güney Diyarı'nı Hareketlendiren Düğün   Meng Hao'nun büyük düğünü!   Bu haberin Kan Şeytanı Tarikatından tüm Güney Diyarı'na yayılması sadece bir kaç gün sürmüştü. Kısa sürede Güney Diyarı'ndaki bütün gelişimciler bunu konulur hale gelmişti. On günün ardından tüm kıta adeta çalkalanmıştı.   Meng Hao'nun şimdi artık su götürmez bir şekilde ünlü ve görkemliydi, gökyüzünde uzanan büyük bir gökkuşağı gibiydi!   Kan Şeytanı Tarikatının Kan Prensi!   Zirve Tao Arayışı klonu!   Eski adıyla Büyükusta Hap Kazanı!   Bu çeşitli ünvanları sayesinde Meng Hao'nun düğünü bütün Güney Diyarı gelişimcileri arasında büyük bir odak merkezi haline gelmişti. Geçmişte hiç bir düğünün bu kadar hareketliliğe neden olduğunu görmemişlerdi ve muhtemelen gelecekte de görmeyeceklerdi.   Tüm kıtada rüzgar gibi yayılan bu haberle bir çok kişinin zihni titremişti. Sayısız gelişimci bizzat bu düğüne katılabilme arzusuyla tutuşmaya başlamıştı.   Aslında... bu düğüne katılmaya vasıf olan herkes büyük bir hayranlık ve kıskançlık merkezi haline gelecekti.   "Duydun mu? Kan Şeytanı Tarikatının Kan Prensi Meng Hao sonraki ayın on beşinde evleniyormuş!"   "Evet, tabii ki tarikatımız yüce Meng Hao'nun düğünü hakkında bilgi sahibi. Hatta Patriğimiz bile bizzat bir düğün hediyesi hazırlamak için kapalı meditasyondan çıktı!"   "Bahse varım Güney Diyarı'ndaki bütün güçlü figürler Kan Şeytanı Tarikatında toplanacaktır."   "Senin daha haberin yok sanırım! Ustam Meng Hao'nun düğününün Kan Şeytanı Tarikatında olmayacağı haberini almış. Düğün Güney Diyarı'nın sınırında, büyük bir gölde olacakmış!"   Meng Hao'nun düğünüyle ilgili haberler herkesin tartışma konusu haline gelmişti. Bir çok klan ve tarikat düğün için iyi hediyeler hazırlamak adına harekete geçmişti.   Düğün tarihi sonraki ayın on beşiydi ve yeri Güney Diyarı sınırındaki bir göldü, insanlar hemen oranın ne önem arz ettiği konusunda analizler yapmışlardı.   "Orası... eskiden Zhao Eyaletinin olduğu yer!"   "Bir kaç yüzyıl önce Zhao Eyaleti gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Geriye sadece yerde büyük bir çukur kalmıştı. Zaman geçtikçe bu çukur suyla doldu ve bir göle dönüştü...."   "Bu doğru. Yüce Meng Hao ve sevgilisi Xu Qing Zhao Eyaletinden geldiler. Törenin orada yapılması ne kadar da anlamlı!"   Tartışmalar devam ederken on binlerce Kan Şeytanı Tarikatı öğrencisi heyecanla tarikattan ayrılmışlar ve mutlu bir şekilde törenin yapılacağı yer olan göle doğru yola çıkmışlardı.   Oraya vardıktan sonra hemen işe koyularak gerekli binaları ve dekorasyonları hazırlamaya ve bölgeyi muhteşem ve görkemli bir yer haline getirmeye başlamışlardı!   Meng Hao'nun düğünü Güney Diyarı'nda büyük bir olaydı ve Kan Şeytanı Tarikatı için daha da önemliydi. Dört ittifak güce karşı Meng Hao'nun hayatını ortaya koyma kararlılığını göstermesinden sonra bütün tarikat öğrencileri ona adeta tapmaya başlamışlardı.   Bu nedenle Kan Şeytanı Tarikatı öğrencilerinin her biri hazırlıklarda en ufak bir ihmalin olmaması konusunda kararlılardı.   Meng Hao Xu Qing ile evliliğini bir sır olarak tutmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Bu onların hayatındaki en önemli olaydı ve gelişimciler olarak birbirlerine bağlanacaklardı. Bu konuda Güney Diyarı'nı haberdar etmek gerekliydi. O gün törene katılacak kişiler ise tamamı seçkin kişiler olacaktı.   Bu yüzden Kan Şeytanı Tarikatı öğrencileri çeşitli klan ve tarikatlara davetiyeler göndermişlerdi. Bu davetiyeleri alan klan ve tarikatlar büyük bir heyecanla dolmuşlar ve inanılmaz bir gurur yaşamışlardı.   Fakat, bazı yerlerde daha iyi muamele bekleyenler de vardı. Meng Hao Xu Qing ile birlikte bizzat o davetiyeleri teslim etmişti.   İlk önce Mor Felek Tarikatına. Mor Felek Tarikatının zirve Tao Arayışı Patriği, Sun Tao davetiyeyi mutlu bir şekilde kabul etmişti.   Karşılıklı kibar sözlerin ardından Meng Hao bakışlarını Doğu Hap Bölümünün ana zirvesine çevirdi. Xu Qing ile birlikte ellerini kenetlediler ve Büyükusta Hap Şeytanı'nın kapalı meditasyonda olduğu yere doğru saygıyla başlarını eğdiler.   Meng Hao'nun baş selamı vermesiyle neredeyse aynı anda dağdan antik ve keyifli bir kahkaha sesi çınladı.   "Hao'er, ustan düğün gününe kadar dışarı çıkacak. Bu olaya bizzat katılacağım!"   Meng Hao titredi ve kafasını kaldırarak ana dağın zirvesine doğru baktı. Yanındaki Xu Qing utangaç bir şekilde gülümsedi ve başını eğdi.   "Çok teşekkürler, usta!" Meng Hao yumuşak bir tonla konuştu.   Xu Qing ile birlikte oradan ayrılırken Meng Hao'nun fark etmediği ama Xu Qing'in fark ettiği bir şey oldu. Doğu Hap Bölümünün dağ zirvelerinden birinde bir kadın duruyordu. Sessizce Meng Hao ve Xu Qing'e bakarken üzgün görünüyordu.   O Chu Yuyan idi.   Sert dağ melteminin esmesiyle elbisesi dalgalandı ve vücudu hafifçe titredi. Adeta bir tanrıça gibi görünüyordu ama o anda kalbi sanki bir buz çukuruna gömülüyormuş gibi hissediyordu. Bu soğukluğun onu sardığını ve acı saplandığını hissediyordu.   Acı bir halde olduğu yerde durdu ve yüzünden gözyaşları akmaya başladı.   Meng Hao bu gözyaşlarını görmese de Xu Qing görmüştü.   Xu Qing arkasını dönerken dilini tuttu ve Meng Hao ile birlikte ayrıldı.   Diğer bir dağda ise Hanxue Shan duruyordu. O da mutlu değildi ve önünde duran bir taşı tekmeledi. Onun yanında duran adam, Ye Feimu ise ondan bile daha mutsuzdu. Hanxue Shan'a doğru yüzünde karmaşık bir ifadeyle baktı. Onun yanında dururken hiçbir şey söylemedi.   Meng Hao ve Xu Qing Song Klanına da bizzat ziyaret gerçekleştirdiler. Song Klanı Patriğinin ona yeşim kayış vermesi olayı sebebiyle Meng Hao Song Klanına bir iyilik borcu olduğunu biliyordu.   Tabii ki Patrik Song bu konunun lafını etmeyecekti ama bu mesele Meng Hao için son derece önemliydi.   Patrik Song davetiyeyi kabul ederken içten bir kahkaha attı. Ardından Meng Hao ile Xu Qing'e bakarak uzunca bir iç geçirdi. Meng Hao ve Xu Qing uzaklarda kaybolduklarında Song Klanının içinde bir kadın tek başına duruyordu. Kadın iç geçirdi ama içten içe Meng Hao ile Xu Qing'in mutluluğu bulmalarını gerçekten de istiyordu.   O kadın Song Jia idi.   Sonraki durak Tek Kılıç Tarikatı oldu. Onlar içeri girdikleri anda Tek Kılıç Tarikatı öğrencileri son derece saygılı bir duruşa geçmişlerdi. Sanki bir Patrikmiş gibi hemen Meng Hao'nun etrafına kümelenerek ona tarikata doğru eşlik ettiler.   Chen Fan hala kayanın yanında oturuyordu. Gözlerini açtığında ve Meng Hao ile Xu Qing'i gördüğünde mutlu bir şekilde gülümsedi.   "Tebrikler, Küçük Kardeş. En sonunda kollarını güzel bir kadınla sarmışsın. Biliyorsun, Reliance Tarikatındayken senin Küçük Kız Kardeş Xu'ya karşı bazı hislerin olduğunun farkındaydım.   "En sonunda ikiniz evleniyorsunuz. Pekala, bence siz göklerin bir araya getirdiği bir çiftsiniz!   "Büyük Kıdemli Ouyang ile Tarikat Lideri He'yi bulamamış olmamız çok kötü. Onlar hala Güney Diyarı'ndalarsa düğünü kesinlikle duyacaklardır."   Chen Fan o ikisini görmekten çok mutlu olmuştu ve son yıllarda hiç atmadığı kadar kahkaha atmıştı.   Chen Fan'ı ziyaretleri tam bir gün sürdü. Ayrılmadan önce Meng Hao ile Xu Qing ellerini kenetlediler ve kardeşleri Chen Fan'ın eşi Shan Ling'i içinde barındıran kayaya doğru baş selamı verdiler. Karşılığında kaya sanki onlara mutluluk diliyormuş gibi hafifçe parladı.   En sonunda ikilinin yolları Altın Ayaz Tarikatına düştü. Şişko adeta kendinden geçmişti. Meng Hao'ya şehvetli bir şekilde göz kırpmış ve yüzden fazla sevgilisi gösterişli bir şekilde kendilerini göstermişlerdi.   Şişkonun yüzden fazla sevgilisi tebessüm ve melodik fısıltılarla onları selamlamışlardı. Meng Hao'nun yüzünde garip bir ifade belirmişti ve Xu Qing gülümsüyor olsa da şişkoya bundan hoşlanmadığını söyler gibi bir bakış atmıştı.   Şişko bunu fark etmedi ve Meng Hao'ya kendisi gibi olması ve bir kaç tane daha cariye toplaması yolunda bilgiler vermeye devam etmişti....   "Li Fugui," Xu Qing soğuk bir tonla araya girdi, "o yıl seni Reliance Tarikatına getiren kişinin ben olduğumu unutma."   Şişko şaşırdı. Ardından Meng Hao'nun beceriksiz gülümsemesini gördü ve aniden titreyerek farkına vardı, ardından muhabbetin konusunu değiştirdi.   İkili Altın Ayaz Tarikatında bir gece kaldıktan sonra ayrıldılar.   Oradan sonra Kan Şeytanı Tarikatına yada göle gitmediler. Meng Hao Xu Qing'in ölümlüler gibi Güney Diyarında seyahate çıkartmıştı. Uçmak yerine dağlardan ve nehirlerden yürüyerek geçtiler. Birlikte dolaştıkları günlerde hep birbirlerinin kollarında uyudular. Kendilerini zamanın izleriyle karşılayan derin dağ menzillerinde ve engin düzlüklerde yürüdüler.   Ara sırada insanlarla karşılaştılar ve karşılaştıkları kişiler hemen onları ellerini kenetleyerek selamladı. Kısa süre sonra mutlu çiftin haberi tüm Güney Diyarı'nda yayıldı.   O ay boyunca bir çok yeri ziyaret ettiler. Xu Qing Meng Hao'ya eşlik ederken mutlu kahkahalar atıyordu. Meng Hao o sırada gelecek ve gelişimle ilgili endişelerini bir kenara bırakmıştı. Sadece rahatlamaya ve Xu Qing'e eşlik etmenin keyfine odaklanmıştı.   Ayın sonuna gelince ve seyahatleri bitince bir zamanlar Zhao Eyaletinin bulunduğu büyük göle doğru yola koyuldular.   Bu bölge tamamen bir dönüşüme uğramıştı ve şuan göksel bir cennet gibi görünüyordu. Gölün merkezinde, dalgalı suların üzerindeki bir adada zengin süslemelerle dolu yeşim binalar vardı. Abartılı bir görkeme sahip değildi ama büyük bir çekiciliğe sahipti.   Orası düğün günü gelene kadar oturacakları yerdi!   Gölün çevresindeki on binlerce Kan Şeytanı Tarikatı öğrencisinin kahkahaları çınlıyordu ve büyülü teknikler kullanarak bölgeyi tamamen değiştiriyorlardı. Ara sıra öğrenciler gölün merkezindeki adaya doğru bakıyorlar ve yüzleri fanatizm ve kutsanmışlıkla doluyordu.   Kısa süre sonra Güney Diyarı gelişimcileri ortaya çıkmaya ve bölgede toplanarak büyük günü beklemeye başlamışlardı.   Bu sırada Güney Diyarı'nın merkez bölgesinde, son derece sıradan bir kasabada erişte tezgahlarıyla dolu bir cadde vardı. Her yıl bu zamanlarda bu konumda dükkan açan iki tane yaşlı adam vardı. Bölgede onların erişteleri oldukça ünlüydü.   Yaşlı adamlardan birisi kamburdu, beyaz saçları vardı ve sevecen bir ifadeye sahipti. Diğeri biraz daha genç görünüyordu ama yine de kafasından gri saçlar mevcuttu. Belli ki bu adam gençliğinde oldukça yakışıklıydı.   İki yaşlı adam sık sık beraber tembellik ederler ve uzun uzun saplı pipolarını tüttürerek güneşin batışını izlerlerdi. Genelde sessizce otururlar ve çok fazla muhabbet etmezlerdi.   Günlerce, yıllarca zamanlarını böyle geçirmişlerdi. Buraya yerleştiklerinde orta yaşlılardı ama zamanlar artık yaşlanmışlardı.   Bir akşam gece çökerken ve kasabanın lambaları pırıldamaya başladığında kambur yaşlı adam aniden piposunu yere bıraktı.   "Gitmeli miyiz?" diye sordu boğuk bir sesle.   Yanındaki diğer yaşlı adam da piposunu bıraktı.   "Yıllar önce onu sevmiş olan kişi sendin. Tek bir şikayette bile bulunmadan o çocuk için büyük bir bedel ödedin. Şimdi o çok ünlü. Büyük ihtimalle bundan daha fazla ünlü olamazdı. Düğün günü geldiğinde... belki ben katılmamaya karar verebilirim ama sen... gerçekten de uzak durabilir misin?"   Kambur yaşlı adam güldü ve ardından ayağa kalktı. "Pekala, anlaştık. Gidiyoruz. O çocuğu gördüğüm anda potansiyeli olduğunu anlamıştım!"   "Pekala, pekala," dedi diğer yaşlı adam. "İkimizin de çok fazla ömrü kalmadı. Gidip bütün çocukları görelim, ardından her şeyi başarmış olmanın mutluluğuyla ölebiliriz."   Yaşlı adamlar birbirine baktı, ardından gecenin karanlığında kahkaha sesleriyle kayboldular.   Bu adamlar Reliance Tarikatından He Luhua ve Büyük Kıdemli Ouyan idi. Yıllar önce, Büyük Kıdemli Ouyang çoktan ömrünü tüketmişti; şuan hala hayatta olması onun bir çeşit iyi talih ile karşılaştığını gösteriyordu.   Buna benzer sahneler Siyah Topraklarda da cereyan etti.   Meng Hao'nun büyük düğünü her yerde hareketlilik yaratmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44297 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr