Bölüm 822: #####

avatar
4252 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 822: #####


 

Bölüm 822: #####

 

Bu ölümcül bir pusuydu. Meng Hao'nun Li Ling'er ve diğerlerini depolama çantasından çıkartıp rehine olarak kullanmayı denemeye bile zamanı yoktu. Üzerine dört bir yandan güç akın etti ve her halükarda Fan Dong'er ve Zhao Yifan rehineler olsa bile saldırılarına devam edeceklerdi.

 

Bir çakmak taşından kıvılcımın yükselme süresinde Meng Hao'nun gözlerinde tehditkar, soğuk bir parıltı belirdi ve olduğu yerde duraksadı. Derin bir nefes aldı ve ardından içinde güneştaşı olan sağ elini uzattı. Sınırsız ısı dalgaları aniden dört bir yana yayıldı.

 

Gümbürtü duyuldu ve dalgalar yayılırken her şey bozuldu. İki yaşlı Tao Lordları duraksadılar ve Zhao Yifan'ın gözlerinden delici bir parıltı yayıldı. Göz açıp kapayıncaya kadar bir büyük kılıç şekline bürünerek Meng Hao'ya doğru savruldu.

 

Aynı sırada Fan Dong'er'in elindeki yıldıztaşı Meng Hao'nun güneştaşına direnmek için parladı.

 

Tek bir güneştaşı dört tane uzmanın ortak saldırısını durdurmaya yeterli olmayacaktı. Tek yapabildiği onları bir anlığına duraklatmaktı. Fakat Meng Hao bu anı etrafında dönüp prizmatik bir ışık ışınına dönüşerek Fan Dong'er'e doğru fırlamak için kullandı.

 

İnanılmaz bir hızla hareket etti ve yaklaştığında Dharma İdolü ortaya çıkarak saldırdı. Göz açıp kapayıncaya kadar Fan Dong'er ile karşılıklı birçok hamle yapmışlardı. Meng Hao sarsılmıştı ve ağzından kan gelse de geri çekilmedi. Gözlerinde vahşi bir parıltı belirdi ve aniden bacağını tekme şeklinde havada sallayarak tıpkı bir hortum gibi uğuldadı. Bir dizi patlama yankılanması duyuldu ve Fan Dong'er'in yüzü düştü. Meng Hao onun için öncekinden tamamen farklı şeyler hissediyordu; şuan acımasızca, sonsuz bir habislik tarafından tüketilmiş gibi saldırıyordu.

 

Fan Dong'er çift elli bir büyü hareketi uyguladı ve arkasında devasa bir deniz kabuğu ortaya çıktı. Deniz kabuğundan gelen hışırdama sesi havayı doldururken Meng Hao canavar pençesini çıkarttı. Siyah bir kedi görüntüsü cisimleşti ve havayı tiz bir sesle delip geçerek Fan Dong'er'e doğru saldırdı.

 

Siyah kedinin görüntüsü yok olurken bir kırılma sesi duyuldu. Fakat deniz kabuğu da titredi ve ardından patladı. Fan Dong'er soğukça homurdandı, bir çift elli büyü hareketi daha uyguladı ve ileri doğru itti. Deniz kabuğunun kırılan parçaları girdap gibi dönerek Meng Hao'ya doğru fırlayan bir hortum yarattılar.

 

Fan Dong'er'in kendisi hızla geri çekildi, ardından Meng Hao'nun ikinci gerçek benliğiyle yüzleşti.

 

Meng Hao'nun yüz ifadesi daha da vahşileşmişti. Arkasında Zhao Yifan'ın acımasız kılıcı vardı. İki yaşlı Tao Koruyucularının öldürme arzuları da öncekine göre daha şiddetliydi. Meng Hao'nun güneştaşının güç dalgalanması şuan onları kısıtlamaktan acizdi.

 

Meng Hao bağırarak kendi sıra dışı dünyevi vücudunun kuvvetine güvendi ve ilk önce deniz kabuğu parçalarından oluşan hortuma kafa attı. Altın bir anka formunda yıldırım hızında ilerleyerek hortuma çarpmaya gitti. Hortumun diğer tarafından kan ve kesiklerle dolu bir halde çıktı ve daha Zhao Yifan ve yaşlılar yaklaşamadan önce Fan Dong'er'in peşinden hızla fırladı!

 

Fan Dong'er'in yüzü düştü. Meng Hao'nun bu kadar saldırgan olacağını hiç düşünmemişti. Önceki karşılaşmalarında onu sadece utanmaz biri olarak görmüş daha fazla üzerinde düşünmemişti. Ama bu dövüşte onun vahşi kişiliğinin benzersiz bir seviyede olduğunu görmüştü.

 

Bu vahşilik çoğu insanın sahip olabileceği bir şey değildi. Bu sıradan insanların tecrübe edemeyeceği olaylarla kazanılan bir şeydi ve kişiye inanılmaz bir güç artışı kazandıracaktı.

 

Meng Hao'nun gözleri öldürme arzusuyla titreşti. Altın ankanın kanatları genişleyerek Fan Dong'er'e doğru ilerledi. Hava gürültüyle dolarken Fan Dong'er bir karşı saldırı yaptı. Bir patlama çınladı ve Fan Dong'er'in ağzından kan sızdı. Aniden geri çekilmeye başladı, elindeki yıldıztaşını kırarken gözleri nefretle doluydu!

 

Taş parçalandı ve sonsuz yıldız ışığının yayılarak Meng Hao'yu sarmasına neden oldu. Göz açıp kapayıncaya kadar Meng Hao hareketsiz kaldı.

 

Bu duraksama sayesinde Zhao Yifan'dan gelen kılıç qi'si... Meng Hao'nun üzerine hücum etti.

 

Bu saldırı sırtında çok büyük bir yara açarak kemiğinin görünmesine neden olurken Meng Hao titredi. Eğer güçlü dünyevi vücudu olmasa ve güneştaşı dalgalarının alandaki her şeyi zayıflatmasa kılıç büyük ihtimalle Meng Hao'yu ikiye ayıracaktı!

 

Meng Hao'nun ağzından kanlar saçıldı. Kılıç saldırısı hedefini bulduğu sırada iki Tao Koruyucusu da iki taraftan yaklaştılar. Kutsal becerileri ve büyülü teknikleri doğruca Meng Hao'ya saldırdı.

 

Büyük bir patlama havayı doldurdu ve Meng Hao'nun ağzından daha fazla kan geldi. Neyse ki buna iyi hazırlanmıştı; etrafında Siyah Beyaz İnciler ile birlikte bir dağ silsilesi cisimleşti. Güneştaşı zayıfladı ama Meng Hao ölmemişti. Fakat ipi kopmuş bir uçurtma gibi savruluyordu. Havada uçtu ve ardından biraz uzakta yere çakıldı. Ayağa kalmaya çabalarken daha fazla kan tükürdü.

 

"GEBER!" diye bağıran Fan Dong'er ona doğru hücum etti. Etrafında bir kutsal deniz belirdi ve içindeki sayısız kükreyen ejderha Meng Hao'ya doğru hızlandı.

 

Zhao Yifan'ın ifadesi sakindi ama hafiften hayal kırıklığına uğramıştı. İki Tao Koruyucusu ise Meng Hao'ya soğuk gülümsemelerle yaklaştılar. Belli ki onun işini bitirme amacındaydılar.

 

Meng Hao'nun görüşü bulanıyordu ve kafasının üzerindeki bronz lamba zayıflıyordu, sanki her an sönebilir gibiydi. Bunu görünce Meng Hao aniden soğukça gülümsedi.

 

"İkinci gerçek benlik.... İblis iradesi, geri dön!" Bu sözlerle birlikte gök ve yer gürlemeye başladı. İkinci gerçek benlik gözlerini kapatırken hava çarpıldı. Hemen burun, göz ve ağzından siyah sis dışarı akmaya başladı.

 

Şaşırtıcı şekilde bu sis inanılmaz bir cani aura yayan devasa bir kafaya dönüşerek ileri fırladı. Bu Meng Hao'nun kendisine sayısız düşmanı öldürürken yardımcı olan cani arzusundan yarattığı İblis Kurgusuydu.

 

Tao Arayışına adım attığı zamanda onu bölmüş, ardından onu bir daha hiç kullanmasına gerek olmamasını umut ederek ikinci gerçek benliğiyle kaynaştırmıştı. İblis iradesi onu daha da güçlü kılacaktı ama bunun sonuçları da olacaktı!

 

Hatta Meng Hao'yu psikolojik seviyede bile etkileyebilirdi. Fakat bu kritik anda hiç tereddüt etmeden derin bir nefes alarak sınırsız siyah sisin kendisine doğru fırlamasını sağladı.

 

Sis inanılmaz bir hızla ilerleyerek göz açıp kapayıncaya kadar Meng Hao ile bütünleşti. Aniden tüm derisinde siyah damarlar ortaya çıktı. Aynı sırada vücudundna benzersiz bir cani aura taştı.

 

Bu bir İblis aurasıydı!

 

Bu bir öldürücülük aurasıydı!

 

Bu Meng Hao'nun bir önceki zirvesiydi!

 

Sayısız habis ruh aniden Meng Hao'nun etrafını sararak sessiz çığlıklar atmaya başlamışlardı. Bunlar Meng Hao'nun şimdiye kadar öldürdüğü insanların hayaletleriydi.

 

Tüm bölge aniden inanılmaz soğuk oldu ve süzülen siyah kar taneleriyle doldu.

 

Enerjisi hızla tırmanırken Meng Hao'nun saçları dalgalandı. Gözlerinde soğuk bir acımasızlık belirdi ve aniden adeta bir ölüm tanrısı havasına büründü!

 

Fan Dong'er titremeye başladı ve gözleri şaşkınlıkla açıldı.

 

"Kim bu herif?" diye düşündü. "Bir anda böylesine canice bir auranın ortaya çıkması... o şimdiye kadar kaç insan öldürdü? Yalnızca ceset dağlarına tırmanmış ve kan denizlerinde yüzmüş olan güçlü uzmanlar böylesine İblisçe, cani auraya sahip olabilir!"

 

Zhao Yifan'ın gözleri bir kez daha ışıl ışıl oldu.

 

Tao Koruyucuları şaşkınca bakakaldılar ama öldürme arzuları daha da güçlenmiş halde hiç tereddütsüz Meng Hao'ya doğru hücum ettiler.

 

Onlar yaklaşırken Meng Hao aniden kafasını kaldırdı. Ardından kahkaha atmaya başladı. Kan Şeytanı Yüce Büyüsü burgacı ortaya çıkarak bölgedeki ağaç ve bitkilerin kurumasına neden oldu. Hatta yerde çatlak ve yarıklar bile görülmeye başladı.

 

Meng Hao'nun enerjisi hâlâ yukarı tırmanıyordu ve dört düşmanı yaklaşırken ayağa kalktı ve bir adım öne yürüdü. Sağ elini uzattı ve Sekizinci Şeytan Mühürleme Nazarını tüm gücüyle kullandı.

 

GÜÜÜMM!

 

Sekizinci Nazar bütün canice aurayı ve İblis iradesini Meng Hao'nun içinde bir araya topladı. Patlayıcı güç her yeri sallarken görünmez Şeytani Qi dört gelişimcinin aniden oldukları yerde kalmalarına neden oldu.

 

Meng Hao bir adım daha öne yürüdü ve ardından Fan Dong'er'in karşısında duruyordu. Sağ elini kaldırdı ve onun karnına bir yumruk atarak ağzından kanlar saçılmasına neden oldu. Çatırdama sesleriyle birlikte Fan Dong'er'in üzerindeki üç ayrı yeşim kayış sanki o ölümün eşiğine geldiğinde harekete geçmiş gibi parçalandı.

 

Meng Hao'nun yüzü soğuk ve acımasızdı. Sağ eli aniden Fan Dong'er'in kolunu hızla kavradı. Onu şiddetle burktu ve bir kırılma sesiyle birlikte gözleri kararlılıkla dolan Fan Dong'er kolunun kopmasına izin vererek hızla geriye doğru çekildi. Meng Hao ona soğukça baktı ama peşinden gitmedi. Bunun yerine vücudu titredi ve Zhao Yifan'ın önünde belirdi. Bir yumruk daha savurdu ve Zhao Yifan ağzında kanlarla geriye doğru savruldu.

 

O anda Meng Hao elini kaldırdı ve güneştaşını yukarı çıkarttı.

 

"Parçalan!" rahatsız edici bir sesle söylendi. Güneş taşı titredi ve ardından patlayarak şiddetli bir ısı dalgasının dört bir yana taşarak Zhao Yifan'ı kuşatmasını sağladı.

 

Zhao Yifan'ın tüm vücudu alevlere boğuldu ve boğuk bir hırıldanmadan sonra ağzından kanlarla geriye doğru hızlandı.

 

Aynı sırada Meng Hao üçüncü yumruğunu savurdu. Bu yumruk Li Ling'er'in Tao Koruyucusuna indi. İblis iradesinin tüm gücünün desteğiyle bu darbesi yaşlı adamın kan tükürmesine neden oldu. Adam aniden zayıflamış bir halde geri sendelerken yüzünde şaşkın bir ifade belirdi.

 

O sırada sanki Meng Hao İblis Kurgusunun gücünü ödünç alarak geçici bir süreliğine Ruh Aleminin zirve gücünü aşmış gibiydi.

 

Görüşünün bulanmasıyla birlikte dördüncü yumruğunu indiremedi. İblis iradesini geri çağırabilirdi ama eğer çok fazla zaman geçerse etki tam tersine dönecekti. O anda aniden uzaklarda bir figür belirdi.

 

"Geri dur!" Fan Dong'er yüz ifadesi titreşerek bağırdı. Pusularının en önemli noktası Meng Hao'nun Yıldırım Kazanı becerisini kullanmasını engellemekti. Yıldıztaşıyla bunu engellemelerinin yanında bölgede yer değiştirecek kimsenin olmaması da önemliydi.

 

Bu herkesin bildiği bir durumdu ve ayrıca sadece dört kişi saldırırken diğerlerinin Meng Hao'nun görüş açısının dışında beklemelerinin de sebebiydi.

 

Yaklaşan figür Fan Dong'er'in kelimelerini duyduğu anda hızla geri çekilmeye başladı. Fakat Meng Hao'nun gözleri titreşti ve uzaklardaki figüre bakarken aniden elinde Yıldırım Kazanı ortaya çıktı. Elektrik dans etti ve Meng Hao Form Değiştirme Aktarımını kullanarak uzaklardaki figürle yer değiştirdi.

 

Yer değiştirdikleri anda Meng Hao kulağına bir sesin konuştuğunu duydu.

 

"Kıdemli Kardeş Meng, senin buradan geçeceğini çözen kişi Ji Yin idi."

 

Meng Hao sanki hiç duymamış gibi sesi görmezden geldi. Gözleri karanlıktı ve adeta bilincini kaybetmişti. Fakat yer değiştirdiği kişinin Fang Donghan olduğunu fark ettiği anda gözlerinde neredeyse görülmeyen bir titreşim oldu.

 

Onunla yer değiştirdikten sonra Meng Hao pusundan kurtulmuştu. Etrafında elektrik dans ederken uzaklardaki şaşkın kalabalığa doğru baktı.

 

Hemen bir yer değiştirme daha uyguladı. Birilerini gördüğü anda yer değiştirebilirdi ve bu sayede pusudan kurtulabilecekti.

 

Form Değiştirme Aktarımının sürekli kullanımı yüzünden vücudu parçalanmanın eşiğine gelmişti ve Sonsuz sınıf zorlanıyordu. Fakat hâlâ önceki bitkinliğini yeniliyor olduğundan tamamen yenilenene kadar en hızlı iyileşme etkisini sağlayamayacaktı. Ve bunun için zaman gerekecekti.

Bölümün İsmi: Pusudan Kurtulmak!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr