Bölüm 857: Son İki Aşama

avatar
4265 14

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 857: Son İki Aşama


Bölüm 857: Son İki Aşama

"Tabii ki, nasıl istersen," Ling Yunzi gülümseyerek cevapladı. "Bu konuda biraz daha düşün. Dokuz Deniz Tanrısı Dünyasına geldiğinde son kararını bana söyleyebilirsin." Elbise kolunu sallayarak bir emir madalyonunun Meng Hao'ya doğru uçmasını sağladı.   "İşlerini hallettiğinde bu madalyonu kır. O seni Dokuz Deniz Tanrısı Dünyasına götürecektir." Bununla birlikte Ling Yunzi arkasını döndü ve ortadan kayboldu. Aynı esnada Meng Hao'nun etrafındaki hava parçalandı. Her şey tekrar netleştiğinde Antik Yoldaki sunağın üstünde buldu kendini.   Sınavdaki diğer bütün yarışmacılar Meng Hao'ya inanamaz gözlerle bakıyorlardı.   Dış dünyadaki kalabalıklar ise Meng Hao ile Üç Büyük Taoist Toplumu arasında olup bitenlerin detaylarını bilmeseler de yine de Meng Hao'nun bu zorlu sınavdaki yükselişini büyük bir heyecanla karşılamışlardı.   Bu özellikle Ling Yunzi'nin Meng Hao'yu Oturum öğrencisi olarak almasıyla beraber gelmişti.   Dokuzuncu Dağ ve Denizdeki izleyiciler bunu duyduklarında bakışları anında kıskançlık ve hayranlıkla dolmuştu. Hepsi de kendi ekranlarındaki Meng Hao'ya bakıyorlardı.   "O kesinlikle bu zorlu sınavın genelindeki bir numaralı figür oldu. Dokuz Deniz Tanrısı Dünyasına alınmasına şaşırmamak gerek."   "Acaba o son iki aşamaya da katılacak mı? Tabii ki bundan sonraki en önemli kısım... arena karşılaşmaları!"   "Eğer ben onun yerinde olsaydım son iki aşamaya katılır ama arena karşılaşmalarına girmezdim. Ne de olsa büyük Tarikatların Seçilmişleri de o son dövüşe katılabilecekler. Onların test kısmına katılmalarına gerek olmadığından Antik Yolda yürümediler. Doğrudan arena karşılaşmalarına katılacaklar!   "Fang Mu güçlü olabilir ama bütün bu Seçilmişlerle boy ölçüşebileceği oldukça şüpheli."   "Bu gerçekten de çok kötü. Üç Büyük Taoist Toplumu tarafından düzenlenen zorlu sınavlarda arena karşılaşmaları hep en önemli olay olmuştur. Orada inanılmaz ödüller kazanma şansı var!"   Dış dünyada konuşmalar sürerken Antik Yollarda dokuzuncu aşama başlamak üzereydi.   Zorlu sınavda kalan gelişimcilerin sayısı önemli ölçüde azalmıştı. Önceki sekiz aşama boyunca sürekli sayıları azalmıştı. Ayrıca Şişko ve diğerleri gibi doğrudan bazı tarikatlar tarafından seçilmiş ve oradan götürüldüğü için sonraki aşamalara katılmayacak kişiler de vardı.   Ling Yunzi aniden Tao Arayışı Antik Yolunda cisimleşti.   "Son iki aşama kalbi ve Tao'yu inceleyecek!" dedi. Meng Hao'ya doğru onaylayıcı bir gülümsemeyle baktı ve ardından ellerini havaya salladı. Bu herkesin pozisyonunun bir kez daha değişmesine neden oldu ve Meng Hao yine lider durumdaydı.   "Dokuzuncu aşama kalbi arıtır! Onuncu aşama Tao'nuzu sorgular!   "Bu iki aşamanın ardından yedi bin Gelişen Ruh, iki bin Ruh Bölme ve bin Tao Arayışı katılımcısı arena karşılaşmalarına katılmak için seçilecekler!   "Hatırlatmak isterim ki bu arena karşılaşmalarında bir çok ödül kazanılabilir durumda olacak. Fakat rakipleriniz bu zorlu sınavdaki yoldaş yarışmacılarınız olmayacak. Çeşitli tarikatların Seçilmişleri yada Üç Büyük Taoist Toplumu öğrencileriyle de karşı karşıya gelebilirsiniz.   "Bu biraz adaletsizce olabilir ama Göklerin altında bu tür durumlar daima vardır. Gerçek kudretli irade kesinlikle diğerlerinin üstünde yükselecektir!" Ling Yunzi elini bir kez daha salladı ve sunak bir kez daha puslanmaya başladı.   Dış dünyadaki kalabalıklar son iki aşamayı görme heyecanıyla ekranlara gözlerini dikmiş durumdaydı. Yıldızlı gökyüzündeki sarayda çeşitli Patrikler de düşünceli ifadelerle izliyorlardı. Hiçbiri Üç Büyük Taoist Toplumuna herhangi bir soru sormadı ve odaklarını zorlu sınavda daha önce isimlerini not ettikleri yarışmacılara verdiler.   Üç Büyük Taoist Toplumu Patrikleri en önce sakin ifadelerle oturuyorlardı. Kendilerinin ne kadar heyecanlı olduklarını yine sadece kendileri biliyorlardı.   Bu sırada dış dünyada bir çok tartışmalar vardı.   "Dokuzuncu aşama kalbi test eder ve yarışmacının kalbindeki şeytana karşı kazanıp kazanamadığına bakar!"   "Bu aşama irade gücüyle alakalı ama çok da değil. Kişinin kalbindeki şeytanı bastırmasındaki anahtar büyük oranda kişinin Tao Kalbine karşı olan eminliğiyle alakalıdır. Bu yüzden dokuzuncu ve onuncu aşamalar birlikte yapılıyor.   "Acaba Fang Mu bu aşamalarda da ilgiyi üstünde tutabilecek mi? Eğer buradan da birinci çıkarsa zaferini mutlak ve kesin suretle tamamlayacak. Ne de olsa diğer aşamalarda zaten on binlerce kişiye karşı üstün geldi.   "Bence... bu çok da önemli değil. Önceki aşamalarda birinci gelmiş olabilir ama şimdiki son iki aşamada o kesinlikle yorgun olacak. Onun başarılı olması zor olacaktır!"   Tartışmalar devam ederken Antik Yollardaki yarışmacılar yavaş yavaş bulanıklıkla kaplanarak özel bir dünyaya götürülmeye başladı. Bu dünya daha önce bulundukları dünyalardan tamamen farklıydı.   Meng Hao gözlerini açtığında bir... araf gördü!   Burası alevlerle dolu bir dünyaydı. Gökyüzü bile ateşler içindeydi ve yeryüzünde alevlerin olmadığı yerlerin en ufak bir hayat belirtisi olmayan kuru ve çatlak olduğu görülüyordu.   Dahası Meng Hao hemen kendini gerdiğinde demir bir zincirle bağlı olduğunu fark etti. Etrafına baktığında her yerde insanları bağlamış olan demir zincirlerin olduğunu gördü.   Bunların arasında Gelişen Ruh ve Ruh Bölme gelişimcileriyle birlikte Meng Hao gibi Tao Arayışı gelişimcileri de vardı. Meng Hao maskeli genç adamı ve Gelişen Ruh gelişim merkezine sahip Chen Fan'ı gördü.   "Ne... neler oluyor!?" Tao'yu ve kalbi test eden bu dünyaya gelmeden önce Meng Hao kendinden gayet emindi. Ne de olsa daha önceki seviyeleri hep ilgi odağı olarak geçmişti.   Fakat şimdi etrafındaki eşsiz dünyaya baktığında bilinmeyen nedenlerden dolayı sarsıcı bir kriz hissiyle dolmuştu.   O anda kendine gelen sadece o değildi. Etrafındaki aşağı yukarı yüz bin tane gelişimci de kendine gelmişti. İçinde bulundukları durumu fark ettiklerinde hemen telaşla bağırmaya başlamışlardı.   "Burası neresi? Son iki aşama nasıl böyle olabilir!?"   "Hiç düşünmemiştim... hep beraber test edileceğimizi hiç düşünmemiştim!"   Meng Hao nefes nefese kendisini bağlayan zinciri test etti ve onu bir santim bile kımıldatamadığını fark etti. Ayrıca gelişim merkezini kullanma becerisi baskılanmış olduğu için sıradan Tao Arayışı gücüyle kalmıştı.   Meng Hao için daha da şok edici olan şey kendisini bağlamış olan demir zincirin ileri geri sallandığını hissetmesiydi. Ayrıca uzaklara baktığında gördüğü şey onu hayrete düşürmüştü. Hatta uzaklarda gördükleri şey karşısında gözleri kocaman açılan ve telaş ve şok dolu çığlıklar atan insanlar bile vardı.   Meng Hao bütün gelişimcileri bağlamış olan demir zincirlerin en sonunda bir devin omuzunda sallanan devasa bir sopa olduğunu net bir şekilde görebiliyordu.   Dev kocamandı ve göğsü çıplaktı. Üzerinde hayvan derisinden bir elbise vardı ve derisi simsiyahtı. Devin ileri doğru koşması demir zincirlerin hareketlenmesine neden oluyor ve onlara bağlı olan gelişimcilerin adeta dünya dönüyormuş gibi hissetmelerini sağlıyordu.   Dış dünyadaki kalabalıklar da eşit derece de şaşkındı. Onların burgaç ekranlarında dev ortaya çıkmıştı.   "Demek son iki aşama böyle!"   "Bu nasıl bir test acaba?"   Tam o anda Meng Hao ve diğer yarışmacıların içinde bulundukları dünyanın gökyüzünde kocaman bir yarık açıldı ve içinden yüz binlerce figür çıktı.   Bu figürler gelişimci değil kanatlı canavarlardı. Görünüşleri vahşiydi ve rüzgarlar yaratarak hemen gelişimcilere doğru uçmaya başlamışlardı.   Tam bu anda dev aniden koşmayı kesti ve ardından devasa sopayı havaya sallamasıyla birlikte ona bağlı demir zincirler de sallandı. Vahşi rüzgarın kuvvetine maruz kalan gelişimciler sanki devasa bir uçurumun yüzüne çarpmış gibi hissetmişlerdi. Gelişimciler doğruca saldırgan uçan canavarlara doğru savruldu.   Canavarların gözleri kıpkırmızıydı ve yüzlerinde açgözlü sırıtışlar vardı. Hemen gelişimcilere doğru atıldılar ve göz açıp kapayıncaya kadar acınası çığlıklar duyuldu. İlk dalgayla beraber bir çok insan anında öldürüldü. Canavarlar onları canlı canlı yutmuşlardı.   Yere bir kan yağmuru yağdı ve aşağıdaki alev denizinin kararmasına ve sönükleşmesine neden oldu.   Vücudu zincirle birlikte tamamen kontrolsüz bir şekilde sallanan Meng Hao'nun gözlerinde vahşi bir parıltı belirdi. Fakat buna rağmen hala saldırı yapabilirdi ve sağ eliyle bir büyü hareketi uygulamaktan çekinmedi. Pençe benzeri bir hareket yaptı ve pençe izinin çizgileri ortaya çıkarak üzerine gelmekte olan canavarın kafasına doğru vurdu.   Bir gümbürtü duyuldu ve canavar bir feryat koparttıktan sonra kafası patladı. Fakat onun vücudu sendeleyerek Meng Hao geçerken arkasında üç tane daha canavar belirdi.   Meng Hao rüzgar gibi saldırırken daha fazla gümbürtü koptu. Meng Hao şuan saklamasına gerek olmayan vahşi bir kişiliğe sahipti. Onun saldırıları havaya kanlar saçtı ve gözlerinde parlayan öldürme arzusunun şiddeti giderek arttı. Bir tütsülük zamanın ardından onun saldırılarıyla can veren canavar sayısı otuzu geçmişti.   Meng Hao gibi vahşi dövüşlere girişmiş bir çok gelişimci vardı. Yavaş yavaş ölenlerin sayısı artıyordu. Artık çok sayıda canavara karşı kalan az sayıda insan vardı.   Dahası bazı canavarlar Tao Arayışı aşaması gücüne benzer seviyede görünüyordu. Bir saat içinde sahte Ölümsüz canavarlar sahneye çıktı ve Meng Hao'nun etrafındaki gelişimciler birer birer ölmeye devam etti. İki saat sonra yüzden daha az sayıda kişi kalmıştı ve hepsi de hemen etrafı kuşatılmış ve baskılanmıştı.   Meng Hao on nefeslik süre daha direndikten sonra vücudu yerle bir oldu ve kafası bir canavar tarafından yendi. Ölmeden önceki son anında bölgede kalan son kişinin kendisi olduğunu görebilmişti.   Her şey karardı.   Her şey tekrar netleştiğinde Meng Hao kendini kasvetli gökyüzü ve sallana zincirlerle dolu bir alev dünyasında buldu. Her şey tıpkı önceki gibiydi. Diğer insanlar da uyanmaya başladılar ve birbirlerine şaşkın şaşkın baktılar.   Meng Hao da şaşkındı ve ardından tüyleri diken diken oldu. Görünüşe göre hiçbir şey değişmemişti. Dev hala ileri doğru koşuyordu ve herkes önceki haline geri dönmüştü.   Yarım tütsülük sürenin ardından gökyüzünde bir yarık açıldı ve içinden canavarlar dışarı aktı. Bu tıpkı önceki gibiydi, adeta reenkarne olmuş gibilerdi. Yine dev kükredi ve sopasını savurdu. Meng Hao ve diğer gelişimciler bir kez daha savaşa sürüklendiler.   Meng Hao hemen kendisine saldıran canavarların tıpkı öncekiler gibi olduğunu fark etti.   İki saat geçtikten sonra Meng Hao öldü. Gözlerini tekrar açtığında hala sallanan zincirle bağlıydı.....   Bir kez, iki kez, üç kez... Meng Hao kısa süre sonra zaman hissini kaybetti ve kaç kez ölüp dirildiğini unuttu. Daha sonra etrafındaki insanlar olup bitenler karşısında allak bullak olmuşlardı. Savrulduklarında ölmeyi seçseler de döngü tekrar başladı.   Meng Hao'nun yüzünde yavaş yavaş bir hüsran ifadesi belirmeye başladı. Buradan ayrılmanın bir yolu yoktu. Bu bir zorlu sınav olmalıydı ama burada hayatta kalmanın bir yolu yoktu.   Öldü, öldü ve tekrar öldü.   Geri döndü, geri döndü ve tekrar geri döndü.   Bazı insanlar artık delirmiş gibi çığlıklar atmaya başlamışlardı. Fakat bunun bir yararı yoktu. Bazıları ise sessizce başka yöntemler düşündüler ama bütün planları ve kurnazlıkları boşunaydı.   Meng Hao bir Tao Arayışı gelişimcisinin bilinmeyen bir yöntemle saldıran canavarlardan birini ele geçirerek onu kullanıp kaçmayı denemesini izledi. Kısa süre sonra o gelişimci sanki kaçmayı başarmış gibi ortadan kayboldu.   Fakat Meng Hao bilincini tekrar kazandığında o adamın hala zincire bağlı olduğunu gördü.   Neler olduğuyla ilgili adamın herhangi bir açıklaması yoktu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44311 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr