Bölüm 108: Gizli Mücadelenin Başlaması

avatar
10684 26

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 108: Gizli Mücadelenin Başlaması


 

Bölüm 108: Gizli Mücadelenin Başlaması



Restoran çeşit çeşit insanla doluydu, bu yüzden kimse Meng Hao’nun tuhaf davranışını fark etmedi. Yavaşça bardağı yere koydu. İfadesi her zamanki gibi sakindi, ama kalbi aniden güm güm atmaya başlamış ve kafasını gürleme sesleri doldurmuştu.



Yavaşça kafasını döndürüp Ölümsüzün cesedindeki gözlerde yedi yıldız olduğunu söyleyen adama doğru baktı. Ardından kafasını eğdi ve bir yudum daha aldı.



Biliyor musun, bu oldukça tuhaf. Ölümsüz ölü durumda, ama vücudundan yayılan güçlü baskı bir çok tuhaf fenomene neden oluyor. Büyük Tarikatlar ve Klanlar ona sadece üç yüz metre mesafeye kadar yaklaşabilmiş.



Duyduğuma göre son zamanlarda Klanlar ve Tarikatlar özel hazırlıklar yapmış ve üç yüz metreden daha fazla yaklaşabilmiş.” Bu tartışmalar günün ortasına kadar devam etti ve insanlar artık dağılmaya başladı. Yedi yıldızdan bahseden adam ayağa kalktı. Arkadaşıyla gülüp muhabbet ederek oradan ayrılmaya hazırlandı.



Tam o sırada Meng Hao hafifçe masaya vurdu. Bu vuruştan bir gümbürtü yayılarak yakınlardaki Gelişimcilerin vücutları boyunca ürperti gönderdi. Hepsi yüz ifadeleri değişerek Meng Hao’ya döndüler.



Meng Hao’nun Gelişim Merkezi aniden Temel Kurulumu aşamasından muazzam bir baskı ortaya çıkartarak restoranı sardı. Ardından ortadan kayboldu. Fakat, bu kısa sürede Qi Yoğunlaştırmanın sekizinci ve dokuzuncu seviyesinde olan Gelişimcilerin vücutları titremişti. Yüzleri solmuş ve kalpleri alt üst olarak bu Temel Kurulumu uzmanını kızdıracak bir şey söyleyip söylemediklerini hatırlamaya çalıştılar.



Büyüğüm…” Birer birer, kalpleri saygıyla dolmuş bir şekilde onu selamladılar. Şehir sınırları içinde dövüşmenin yasak olduğunu biliyorlardı, bu yüzden bu kişi düşünmeden başkalarına saldırmayacaktı. Ama onlar için Temel Kurulumu Gelişimcisinin yaydığı baskı son derece güçlüydü ve içlerinin korkuyla dolmasına neden olmuştu.



Sen.” dedi Meng Hao, insanlardan birini işaret etti. “Buraya gel.” İşaret ettiği kişi 27-28 yaşlarında genç bir adamdı. Gelişim merkezi sekizinci seviyedeydi. Meng Hao onu işaret edince, adamın vücudu titredi ve yüzünden kan çekildi.



Büyüğüm…” Gözleri korkuyla dolmuştu ve kalbi karmakarışık olmuştu. Daha önce Meng Hao’yu hiç görmemişti ve onun dikkatini niye çektiği hakında en ufak bir fikri yoktu. Etraftaki diğer Gelişimciler hemen restorandan tüyerek içlerinden rahat bir nefes aldılar.



Yüzü ifadesiz olan Meng Hao içkisinden bir yudum daha aldı. Genç adam tereddüt etti, onun yanına gitmeyi reddetmeye cüret edemedi. Saygılı ve temkinli bir şekilde ileri adım attı.



Meng Hao kafasını kaldırdı ve ona baktı. “Biraz önce cesedin gözlerinin gri olduğunu ve bu gözlerin içinde yedi yıldız olduğunu söyledin. Bu doğru muydu?



Efendim, lütfen açıklamama izin verin.” dedi adam hızlıca, hiçbir detayın atlanmasını istemiyordu. “Bu durumu kendi gözlerimle görmedim, sadece duydum. Fakat, bunu bizzat gören kişi benim iyi bir arkadaşım.



Peki bu arkadaşın tam olarak nerede?” dedi Meng Hao alçak bir sesle.



Onu yarım yıldır görmedim.” diye cevap verdi hemen genç adam, eğer cevap vermesi uzun sürerse Meng Hao’nun onun yalan söylediğini düşüneceğinden endişeleniyordu. “O Xu Yan isimli Su Bambusu Tarikatı öğrencisidir.



Meng Hao kaşlarını çattı ve başını aşağı yukarı salladı, ilgisizce elini salladı. Genç adam saygıyla başını eğdi ve ardından hızlıca oradan ayrılarak rahat bir nefes aldı. Buraya bir daha asla gelmemeye karar vermişti.



Meng Hao orada düşünceli bir şekilde oturuyordu. Restoranda çok fazla kişi kalmamıştı ve onların hepsi de Qi Yoğunlaştırma aşamasındaydı. Tüm bu olanları görünce birer birer hesaplarını ödeyip ayrılmışlardı. Kısa bir süre sonra restoran boşalmıştı.



Yedi yıldızlı gri göz bebekleri. Bu Ölümsüzün cesedi ile benim Zhao Ülkesindeki Tan Kulesinin üstünde gördüğüm burgacın içindeki hareketli ceset… Aynı şey olabilir mi!?” Meng Hao oturduğu yerde gördüğü o cesedi ve hissettiği felaketi düşündü. Düşünmeye devam ettikçe, meselenin görünmeyen yüzünün daha da karmaşık olabileceği hissiyatına kapıldı.



Eğer bunu teyit etmek istiyorsam, cesedi kendi gözlerimle görmeliyim…” Bir süre sonra, odasına geri döndü.Ölümsüzün cesedi meselesi şu an kalbine oturmuş bir ağırlık gibiydi. Cesedin yeryüzüne düşmesinin nedeninin… Kendisi olduğuna dair bir hissiyata dalıp gitmişti.



Meng Hao daha sonraki yarım ayı Ölümsüzün Cesedi hakkında bilgi toplayarak geçirdi. Bu sayede yavaş yavaş ceset yüzünden son 2-3 yılda meydana gelen önemli olaylar hakkında daha iyi bir kavrayışa sahip olmaya başladı.



Cesedin düştüğü yıl, hemen Güney Diyarındaki üç büyük Klan ve beş büyük Tarikatın dikkati ona yönelmiş. Birer birer cesede ulaşmayı denemişler ama asla üç bin metreden fazla yaklaşamamışlar. Üstelik Yeniden Doğuş Mağarasının içinden gelen tuhaflıklarla karşılaşmışlar.



Bir çok girişimde bulunmuşlar ve hatta çeşitli Tarikat hazineleri kullanmışlar ve en sonunda üç yüz metreye kadar yaklaşabilmişler… En önemli olay ise yarım yıl önce meydana gelmiş. Tek Kılıç Tarikatı, Tao Stoğunu kullanarak üç yüz metre barajını aşmış ve cesetten iki damla kan alabilmişler!



Bu kan damlalarından biri Mor Felek Tarikatı tarafından oldukça yüksek bir fiyatla satın alınmış. Diğeri ise Tek Kılıç Tarikatına götürülerek Ölümsüzlüğün anlamı üzerine aydınlanma kazanmak için kullanılmış.” Meng Hao odasında bacaklarını çaprazlamış şekilde oturuyor ve bir yeşim kayışa bildiği her şeyi kayıt ediyordu. Tüm bu bilgileri belli bir Ruh Taşı karşılığında toplayabilmişti.



Hatta Doğu Topraklarındaki Yüce Tang’dan bazı Gelişimciler bile inceleme için gelmiş… Batı Çölünden gelenler de varmış. Bu ceset Ölümsüzün cesedi olarak açıklanmış ve tüm Gelişim Dünyası boyunca şok dalgaları göndermiş.” Meng Hao bir süre sessiz kaldı. Yeşim kayışı bir kenara koydu ve ardından handan ayrıldı, gözleri parlıyordu.



Son bir ayda, Gelişim şehrindeki bütün herkes yaklaşan açık artırma hakkında konuşuyordu. Meng Hao çoktan Yüz Hazine Köşküne giderek ücretini ödemiş ve açık artırma madalyonunu almıştı.



O sırada Meng Hao caddede uzun adımlarla yürüyordu. Bir kaç sokak arasını geçtikten sonra, cübbesi siyaha döndü. Bambu şapkasını da takarak yüzünü bir maskeyle gizledi. Son zamanlarda bu tarz giyinen insanların sayısı artmıştı. Açık artırma zamanı gelmek üzere olduğu için, kimliklerinin belli olmasını istemeyen bir çok kişi böyle kılık değiştiriyordu.



Meng Hao kısa süre sonra açık artırmanın yapılacağı alana vardı. Burası büyük, dairesel meydandı. Çok sayıda kısıtlayıcı büyü görülüyordu, bu büyüler havanın büyülü sembollerle dolmasına neden olmuştu.



Çok sayıda Gelişimci muhafızlık göreviyle etrafta dolaşıyordu, onlardan on tanesi Temel Kurulumu aşamasındaydı. Dört Gelişimci açık artırma alanının üstünde uçuyor, vücutları parlıyordu. Onlardan yayılan baskı Nüve Formasyonu aşamasına aitti.



Bunlar sadece görünen muhafızlardı. Bu çapta bir açık artırmayı organize edebilmek için Gelişen Ruh Gelişimcilerinin de desteği gerekiyordu. Bir Gelişen Ruh Gelişimcisi tüm şehrin kalbine korku saplayabilirdi. Beş büyük Tarikat ve üç büyük Klanda bile Gelişen Ruh Gelişimcileri nadir varlıklardı.



Herhangi bir Gelişen Ruh Gelişimcisi Patrik olarak görülebilirdi ve genelde zamanlarını kapalı meditasyonda harcarlardı. Genelde, Tarikat meseleleri Nüve Formasyonu Gelişimcilerine bırakılırdı.



Açık artırmaya katılan insanların çoğu Şark Doğuşu Eyaletindendi. Aynı zamanda sırf bu açık artırma için başka uluslardan gelen Gelişimciler de vardı. Açık artırma meydanındaki herkesin açık artırma levhası vardı. Meng Hao oraya vardığında, çoktan yüzlerce insan toplanmıştı bile. Ve daha fazla insan akın akın geliyordu.



Meng Hao oldukça kıyıda köşede bir yer satın almıştı. Bacaklarını çaprazlamış pozisyonda oturdu, sahneye ve meydana soğuk gözlerle baktı. Ana meydanın üzerinde üç seviyeli özel kabinler vardı. Bunlar yüksek Gelişim Merkezine sahip Gelişimciler için değil, yüksek pozisyona sahip Gelişimciler için ayarlanmıştı.



Meng Hao etrafındaki gelişimcilere bakınca herkesten daha uzun olmalarıyla göze çarpan bir grup gördü. Giyinişleri açıktı ve daha doğrusu vücutlarının bir çok kısmı demir halkalarla sarılmıştı. Onların derileri karaydı ve çoğunun göz rengi maviydi.



Onların her biri büyük ve uzundu, saçları ise dağınıktı. Tuhaf elbiseleri ve demir halkalarına bakınca Güney Diyarından olmadıkları belli oluyordu. Bunlar Batı Çölünden gelen Gelişimcilerdi.



İki saatlik bir süre geride kaldı. Açık artırma meydanı yaklaşık bin kadar insanla dolduktan sonra bir çan sesi çınladı. Sesler ve koşuşturmalar bitti ve her şey sessizliğe büründü.



Aynı sırada açık artırma sahnesinin ortasında kör edici ve çok renkli bir parıltı ortaya çıktı. Bu parıltı yayılarak bütün açık artırma meydanını kapladı.



Parıltı yayılırken bir anda sahnede bir adam beliriverdi. Adam yaşlıydı ve uzun, pahalı bir cübbe giyiyordu. Saçları beyazdı ve antik bir bakışı vardı. Parlak gözleriyle etrafı süzerek etraftaki Gelişimcilerin velvelesinin dinmesine neden oldu.

(FN: Normalde burada güzel, bakanın dibini düşüren yeşim gibi teni olan hatunlar olurdu. Ama işte ISSTH o tarz serilerden değil. Burada her şey gerçek.)



O Yüz Hazine Köşkünden Bay Qiao!



Demek Bay Qiao bu açık artırmayı bizzat kendisi yönetecek. O şu an Nüve Formasyonu aşamasının ortasında. Kendisi Güney Diyarından değil. O, yıllar önce Samanyolu Denizinin sahil adalarından geldi.



Tartışmalar dalga dalga yayıldı, bunun ardından sahnedeki yaşlı adam hafifçe öksürdü. Ardından konuştu, sesi tüm açık artırma meydanını dolduruyordu.



Bugün yüz tane eşya görücüye çıkacak.” dedi sakince. “Bunlara tıbbi haplar, büyülü eşyalar, miraslar, değerli materyaller, Batı Çölünden gelen mallar, Güney Diyarı hazineleri ve Samanyolu Denizinden mücevheratlar da dahil. Açık artırma kurallarını açıklayarak vakit kaybetmeye gerek yok. 1.Parça, Samanyolu Denizinden gelen bin yıllık bir deniz kabuğu!” Adamın arkasında bir anda bir kadın belirdi. Kadın kıvrak ve güzeldi, kendinden emin bir havaya sahipti. Elinde taşıdığı yeşim tepside el büyüklüğünde siyah bir deniz kabuğu vardı.



Deniz kabuğunun yüzeyinde rastgele birbirine giren çok sayıda çizgi vardı. Deniz Kabuğu sanki Göklerin Tao’sunun sırlarını içinde barındırıyormuş gibi parlıyordu. Bu eşya ortaya çıktığı anda açık artırma meydanını gizemli, göksel bir hava doldurmuştu.



Bu hazine bin yıllık ve göksel sesler yayıyor.” dedi Bay Qiao. Açık artırma meydanı sessizliğe bürünmüştü. “Kabuğun üzerinde uzanan damarların büyülü bir doğası var. Onları üç gün boyunca Ruhsal Duyu ile doldurmak, insanın ömrüne 60 yıllık döngünün yarısı kadar süre ekleyecektir. Bu eşya için başlangıç fiyatı koymuyoruz.” Adam sözlerini bitirir bitirmez açık artırma salonunda konuşmalar uğuldamaya başladı.



Ömrü uzatabilen bir eşya oldukça heyecan yaratabilir ve hatta dövüşlere neden olabilirdi. Gizli kabinlerdeki insanlar bile şaşırmıştı. Görünüşe göre bugünkü açık artırma oldukça ilgi çekici olacaktı.



Meng Hao açık artırma sahnesinden uzak olsa da, dikkati tamamen genç kadının üzerine yönelmişti. Onu tanıdığında yüzünde bir şok ifadesi belirdi. Bu kadın Doğu Arıtım Şehrinin Yüz Hazine Köşkünde Meng Hao ile flört eden kişiydi. Onun adı Qiao Ling idi.



O nasıl burada olabilir?” diye düşündü Meng Hao. “Zhao Ülkesi çok uzun zaman önce ortadan kaybolmuştu… Belki de tüm o olaylar olmadan önce ayrılmıştır. Ne de olsa bu şehirde de Yüz Hazine Köşkü var.



O sırada, birinci seviye kabinlerinden birinde bulunan Chu Yuyan aşağıdaki açık artırma meydanına bakıyordu. Onun yanında yüzünde saygılı bir bakış olan orta yaşlı bir adam vardı.



Yoldaş Taoist Chu, senin ihtiyacın olan Bahar ve Güz ağacı burada. Fakat ne yazık ki açık artırmanın kuralları çiğnenemez. Eğer ona ihtiyacın varsa açık artırma yoluyla almalısın. O eşya açık artırma listesinin 39. sırasında.




 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr