Bölüm 153: Yolu Tıkamak

avatar
9781 23

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 153: Yolu Tıkamak


Bölüm 153: Yolu Tıkamak



Meng Hao’nun ifadesi aniden değişti. Gelişim Merkezi döndü ve çekim kuvvetine karşı koymak için Yetkin Tao Sütunlarından yoğun bir güç dışarı doğru yayıldı.



Xu Qing ilk başta herhangi bir tepki vermemişti. Ama Meng Hao’nun yüzünü görünce aniden endişelenmeye başladı.



Kükreme sesleri tüm topraklar boyunca yankılandı, sadece Meng Hao’yu değil, Kutsal Topraklardaki bütün serseri Temel Kurulum Gelişimcileri etkilemişti. Her biri, o an ne yapıyor olduğu fark etmeksizin hemen meditasyona oturdular.



Fakat, birbiri ardına bir çok serseri Gelişimcinin vücutları infilak etti, et ve kanları dört bir yana saçıldı. Geriye sadece Tao Sütunları kalıyordu. Bu Sütunlar havada uçarak çekim kuvvetine doğru sürükleniyorlardı.



Tao Sütunlarının uçtuğu yön, bir dağ silsilesinin olduğu bölgeydi. Bilinmeyen güçlü bir kuvvet dağların bir kısmını aşındırmış, bu kısım içeri doğru göçmüştü. Göçmüş bölgede ise siyah bir kule vardı.



Dışarıdan bakınca, bu kulenin tam olarak bitmediği açıkça görülüyordu. Şu an üç katı vardı. Dört bir yandan çok sayıda Tao Sütunu ona doğru uçuyordu ve dördüncü kat şekillenmeye başlıyordu!



Dördüncü kat tamamlandığında, çekim kuvveti zayıfladı ve ardından yok oldu. Şu an Kutsal Topraklarda otuz civarı serseri Gelişimci ölmüştü.



Bu şok edici olay hemen diğer serseri Gelişimcilerin kalbine bir korku saplanmasına neden olmuştu. Fakat, şu an içeride kapana kısılmış haldelerdi. Ne kadar arasalar da, herhangi bir çıkış bulamayacaklardı.



Çekim kuvvetinin ortaya çıktığı bölgenin etrafında yaklaşık bin tane Siyah Elek Tarikatı öğrencisi bacaklarını çaprazlayarak oturmuş, tuhaf bir yazıtsal metin okuyorlardı. Kutsal Topraklara rastgele noktalardan giriş yapan bütün öğrenciler aceleyle bu bölgeye gelmişlerdi.



Meng Hao gözlerini açtı, bu gözler gizemli bir ışıkla parlıyordu. Kükremenin ve çekim kuvvetinin geldiği bölgeye doğru baktı. Artık o sırada Tao Sütunları dengedeydi. Onlar Yetkin Tao Sütunlarıydı, bu yüzden çekim kuvveti ufak olmasa bile, onun için tehlike yaratmaktan uzaktı.



Meng Hao’nun soluk yüzünü gören Xu Qing hemen konuştu, “Orası, Siyah Elek Tarikatı öğrencilerinin toplanma bölgesi. İçeri girmeden önce bütün öğrenciler içeri girdikten sonra hemen oraya gitmeleri yönünde emir almıştı. Oraya gittiğimizde, neden olduğunu bilmediğim bazı yazıtsal ilahiler söyleyecektik.



Bir çıkış yolu biliyorum. Geçen seferle birlikte buraya ikinci gelişim. Seni buradan çıkartabilirim. Sen burada kalamazsın.



Meng Hao hiçbir şey söylemedi. Olduğu yerde durarak çekim kuvvetinin köken aldığı yere doğru baktı. Uzun bir sürenin ardından, başını sağa sola salladı.



Çekim kuvveti beni çok fazla etkilemedi. Ve buradan ayrılmak için bir yolum var. Fakat,senin için…” Meng Hao bakışlarını ona çevirdi. “Eğer o çekim kuvveti ortaya çıkmasaydı, sorun olmayacaktı. Ama şimdi, serseri Gelişimciler yanlış bir şeylerin olduğunu fark edecekler. Bu yüzden neler olduğu konusunda bilgi almak için Siyah Elek Tarikatı öğrencilerini arayacaklar. Bilgi alabilmek için ne tür yöntemler kullanacakları belli değil. Üstelik, eğer o çıkışı sen biliyorsan, diğerleri de biliyor olmalı. Siyah Elek Tarikatı insanları o kadar dikkatsiz olmayacaktır.” Meng Hao Xu Qing’e baktı, bu kişi anılarında çok uzun süredir yaşayan Kıdemli Kız Kardeşti.



Birbirimizi uzun süredir görmedik, birlikte daha fazla zaman geçirmek isterdim.” dedi sessizce. “Ama şimdi buna zaman yok. Sana Siyah Elek Tarikatının buluşma noktasına kadar eşlik edeceğim. Orada daha güvende olacaksın.



Gerçekten buradan çıkmak için bir yolun mu var?” Xu Qing sordu, ses tonu ciddiydi.



Gerçekten.” diye cevapladı Meng Hao, onun sesi de ciddiydi.



Xu Qing ona bir süre baktıktan sonra sanki bir şey söylemek istiyor gibi oldu. Ama daha söyleyemeden, Meng Hao ileri yürüdü ve kolunu onun yumuşak beline sardı, ardından gökyüzüne doğru havalandı.



Şiddetli rüzgar üzerine doğru esse de, Meng Hao’nun Gelişim Merkezi onu engelliyordu. Xu Qing’in tek hissettiği şey Meng Hao’nun onu tutan eliydi. Yüzü yine kızarmıştı.



Xu Qing’in saçları Meng Hao’nun yüzünün yanına sürüklenirken, burnunu narin, unutulmaz hoş bir kokuyla dolduruyordu. Xu Qing bu yolculuk esnasında hiçbir şey söylemedi. Geçmişte o, Meng Hao’nun Kıdemli Kız Kardeşiydi. Ama şimdi Meng Hao, eskiden olduğu Küçük Kardeş halindeki zayıflıklarından hiçbirini sergilemiyordu. O bir Temel Kurulum Gelişimcisiydi. Yıllar boyunca tecrübe ettiği değişimlere kanıt olarak Zhao Shanhe’yi nasıl öldürdüğü gösterilebilirdi.



Meng Hao onun narin kokusunu içine çekerken, Xu Qing de onun kokusunu alıyordu. Bu koku ona bir güven duygusu, sanki evindeymiş hissi veriyordu.



Xu Qing bunun üzerine aniden Daqing Dağını ve genç bilgin Meng Hao’yu hatırladı. O zaman Meng Hao’yu Reliance Tarikatına götürürken aynı bu şekilde taşımıştı, ona doğru yaslandı.



Bunu düşünürken Xu Qing’in gözlerinde bir gülümseme belirdi. Meng Hao’nun boyuna posuna şöyle bir bakarken zaman sanki yavaşlar gibi oldu.



O an ne hissettiğini bilmiyordu, ama bildiği tek bir şey vardı o da her şeyin huzur içinde olduğuydu. Aniden Meng Hao’nun gerçekten de onun genç kardeşi gibi olduğu hissiyatına kapıldı.



Büyümüşsün.” dedi aniden. Bunu neden dediğini bilmiyordu, ama demişti işte.



Bunu duyan Meng Hao bir anlığına uçuşa ara verdi ve alaycı bir şekilde gülümsedi. Xu Qing’in yüzü ilgisiz gibi görünen soğuk bir bakışla doluydu, ama bunun bir numara olduğu belliydi.



Sanırım sen benden bir kaç yaş büyüksün…” dedi Meng Hao boğazını temizleyerek.



Beş yaş büyüğüm! Ben senin Kıdemli Kız Kardeşinim!” diye cevap verdi Xu Xing ciddi bir tonla.



O kadar önemli bir şey değil.” Meng Hao onu fal taşı gibi açılmış gözlerini görünce güldü ve ekledi: “Tamam, tamam, ben zaten Kıdemli Kız Kardeşim değilsin demedim.



Bir tütsü çubuğunun yanma süresi kadar zaman geçti. Aniden, önlerinde sekiz tane ışık ışını ortaya çıkıverdi. İkili daha onları geçip gidemeden, insanlar onları fark etti.



Qi Yoğunlaştırma… Şu kadın Siyah Elek Tarikatından!



Evet, öyle olmalı. Tam da aradığımız kişi!” Bu sekiz kişinin hepsi de Erken Temel Kurulum aşamasındaydı. Bakışları Xu Qing’den Meng Hao’ya dönerken gözleri şiddetle ışıldadı.



Aralarından mavi cübbeli, orta yaşlı bir adam Meng Hao’ya soğukça bakarak konuştu, “Yoldaş Taoist, bu kadının sana ne anlattığıyla ilgilenmiyoruz. Direk onu istiyoruz, şimdi!” Meng Hao boyun eğmeyecek gibi görünürse, adam saldıracaktı.



Grupta bulunan her bir Gelişimcinin gözlerinde düşmanca bir bakış vardı. Daha önce ortaya çıkan çekim kuvveti onları ölümüne korkutmuştu, bu yüzden yalnız Siyah Elek Tarikatı öğrencileri bulmak için arayışa girmişlerdi ve bulduklarında bilgi alacaklardı.



Şimdi ise aradıkları gibi birini bulmuşlardı, ondan kolayca vazgeçmeyeceklerdi.



Xu Qing gerin bir şekilde nefeslenmeye başlamıştı, istemsizce Meng Hao’nun elbiselerine daha da sıkı yapışmıştı. Xu Qing için, karşısında duran bu sekiz Temel Kurulum Gelişimcisi inanılmaz yüksek Gelişim Merkezlerine sahiptiler. Xu Qing’in Gelişim Merkezi onların karşısında hiçbir şeydi.



Defolun!” dedi Meng Hao soğukça. Uçuşunu bir an bile durdurmamış, doğrudan onların üzerine devam etmişti. Xu Qing daha da geriliyordu. Meng Hao’nun Zhao Shanhe’yi hallettiğini görmüştü, ama şu an sekiz kişiyle karşı karşıyaydı. İster istemez endişeleniyordu.



Meng Hao’nun sözlerini duyan mavi cübbeli adam kahkaha attı. Gözlerinde öldürme arzusu peyda oldu. Meng Hao’nun Gelişim Merkezi onun gibi erken Temel Kurulum aşamasındaydı, ve onun yanında aynı şekilde yedi kişi daha vardı. Meng Hao’nun tek başına olduğunu göz önüne alınca, dövüşe başlamaya bile gerek kalmaması gerekiyordu. Fakat, Meng Hao beklenmedik şekilde bir çılgınlık yapıyordu.



Diğer yedi Gelişimcinin yüzlerinde de soğuk gülümsemeler belirdi. İçten içe, Meng Hao’nun saçma bir şekilde çok büyük konuştuğunu düşünüyorlardı.



Fakat, mavi cübbeli adam elini kaldırarak bir büyü hareketi yapmaya başlarken ve diğer yedi kişi de çeşitli büyülü eşyalar çıkartırken, Meng Hao ağzını açtı. İçinden yıldırım sisi dışarı doğru patladı ve karşısındaki sekiz kişi daha tepki bile veremeden onları sarmaladı. Aşağıdaki toprak yukarı doğru kaynadı ve onlarca koyu kırmızı sarmaşık yukarı doğru fırladı. Vahşi çığlıklar eşliğinde doğrudan yıldırım sisinin içine girdiler.



İçerden acınası, kulakları tırmalayan çığlıklar yankılandı. Bu çığlıklar ölüm öncesi son çığlık gibiydi. Meng Hao her zamanki ifadesini koruyarak, kolunda tuttuğu Xu Qing ile birlikte yoluna devam etti. Yıldırım sisi adamların depolama çantalarını sardı ve Meng Hao’ya getirerek teslim etti. Sarmaşıklar ise toprağa tekrar gömüldü. Sekiz Gelişimcinin vücutları ise hiçbir yerde yoktu.



Sekiz Gelişimciyi hızlı ve etkili bir biçimde halletmek, Meng Hao’da herhangi bir etki bırakmamıştı. Ama Xu Qing’in nefesi kesilmişti. Meng Hao dehşet verici bir düzeye çıkmıştı.



Meng Hao yüksek bir hızla uçuşuna devam etti. Çekim kuvvetinin ortaya çıktığı bölgeye yaklaşıyorlardı. Yol boyunca tek, yada 3-5 kişilik gruplar halinde olan Gelişimcilerle karşılaşmışlardı. Toplam da on tane erken Temel Kurulum Gelişimcisi görmüşlerdi. Onlardan hiçbiri Meng Hao’yu duraklatamamıştı bile.



Kısa süre sonra, artık Siyah Elek Tarikatının buluşma noktasına çok yaklaşmışlardı. Meng Hao’nun peşinde, Orta Temel Kurulum aşaması aurası yayan iki tan ışık ışını belirdi. Eğer bununla sınırlı kalsaydı, büyük sorun olmayacaktı. Ama aynı sırada Meng Hao’nun karşısında da bir ışık ışını belirmişti. Bu yaşlı bir adamdı. Bu kişi Meng Hao ile birlikte Siyah Elek Tarikatına gelen gruptaki yaşlı adamdı, Gelişim Merkezi Geç Temel Kurulum aşamasındaydı.



Adam Meng Hao’nun yüzlerce metre önünde durdu. Ardından bakışları Xu Qing’in üzerine düştü.



Yoldaş Taoist, ben de burada herhangi bir Siyah Elek Tarikatı öğrencisi görebilir miyim diye bekliyordum. Kadını bana teslim et.



Diğer iki Orta Temel Kurulum Gelişimcisi de onların arkasında durdular, artık tamamen etrafları sarılmıştı.



İki orta Temel Kurulum Gelişimcileri orta yaşlıydı. Gözleri soğuktu ve çarpıcı bir öldürme arzusuyla birlikte soğuk bir aura yayıyorlardı. Çetin ve acımasız oldukları her hallerinden belliydi.



Ne bilmek istiyorsun?” dedi Meng Hao soğukkanlı bir şekilde. “Ben sana söyleyebilirim.” Meng Hao’ya sarılmış olan Xu Qing’in beti benzi atmıştı. Meng Hao burada olmasaydı, kesinlikle o serseri Gelişimcilerin eline düşecekti. Yol boyunca bir çok öğrencinin ele geçirildiğini ve çeşitli yöntemlerle sorgulandıklarını görmüştü.



Ama adı üstünde onlar serseri Gelişimcilerdi. Sorulduğunda kolay kolay bilgiden vazgeçmezlerdi. Ne de olsa, bu bilgi onlar için hayat kurtarıcı olacaktı; diğerlerine söylemek, kendi şanslarını düşürecek ve iki tarafında ölümüne neden olacaktı.



Ben başkalarının söylediklerini dinlemeye alışkın değilim.” dedi yaşlı adam sakince. “Sadece kendi elde ettiğim çalışmanın meyvesine güvenirim.” Adamın Geç Temel Kurulum aşaması aurası dışarı yayılarak Meng Hao’nun üzerinde muazzam bir baskı yarattı.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr