Bölüm 14: Tehditler

avatar
11781 35

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 14: Tehditler


 

Çeviri için F5 Tarikatı Lideri Useless'a, düzenleme için Fullbringer'a teşekkürler. 

 

 

Bunu duyduğundan Cao Yang'in bedeni kas katı kesildi. Sadece o da değildi. Etraftaki herkes Meng Hao'ya korku ve endişe içinde bakıyorlardı. 

 


 

“Da…..daha fazla mı?” Cao Yang titreyen zayıf sesiyle konuştu. Eğer Meng Hao onu tutmasaydı çoktan yere

düşmüştü. 


  

“Bir Ruh taşına bir hap.” Meng Hao cana yakın bir şekilde konuştu. Depolama çantasından birkaç Kan Dolaşımı Hızlandırma hapı çıkardı. “Ben tüm müşterilerime karşı dürüstüm. İçin rahat olsun kardeşim ben senin talihsizliğinden faydalanıp fiyatları arttırmam. Yakındaki tüm kardeşlerimize sorabilirsin. Hap Geliştirme Atölyesi Satış Noktasının ünü oldukça iyidir.” 


  

Tüm hapları gördüğünde Cao Yang'in yüzü soldu. Ardından Meng Hao'nun dost canlısı ifadesine baktı ve sırtı soğudu. Kalbi titrerken dişlerini gıcırdattı. 


  

“Kardeşim sen gerçekten kötüden iyiyi söyleyebiliyorsun. Bunlar Hap Geliştirme Atölyesinin gerçek ürünleridir.” Konuşurken Kan Pıhtılaştırma Hapları çıkardı ve onları tuttu. 


  

Cao Yang ilk başta haplara baktı ardından acı acı Meng Hao'nun depolama çantasına göz attı. Sonra Meng Hao'ya baktı ve onun ilgi ve alaka dolu yüzünü gördü. 


  

Cao Yang aptal değildi ve Meng Hao'nun niyetini anlıyordu. Kalbindeki kan emilmişti. Ama şu anda hayatı en önemli şeydi ve başka bir seçeneği yoktu. Depolama çantasından daha fazla Ruh Taşı çıkardı ve isteksizce onları teslim etti. 


  

Meng Hao gülümseyerek onları aldı ve Cao Yang'in eline teker teker hapları verdi. Kısa süre sonra Cao Yang'in çantasındaki Ruh Taşları şifalı hap yığınıyla yer değiştirdi. 


  

Cao Yang'in kalbi daha çok kanıyordu. Acı dolu görüntüsüyle titriyordu. 

(Ç.N: Yanlış kişiye karıştın :D ) 


  

Ardından Meng Hao'nun elinde hala 5 hap tuttuğunu gördü ve yüzünü çaresizlik ve şok olma doldurdu. 


  

“Aldığın haplar senin iyileşmen için yeterli. Bu 5 hap senin sağlığını korumana yardımcı olacak.” Düşünceli bir şekilde konuşurken Cao Yang'a baktı. 


  

“Hiçbir şeyim kalmadı gerçekten yok.” Cao Yang konuşurken ağlamak üzereymiş gibi Meng Hao'ya baktı. 


  

Meng Hao her zamanki gibi dost canlısı bakışıyla birlikte bir şey demedi. Cao Yang'in kafatası sızladı. Dişlerini gıcırdattı ve kendi sıkıntısını görmezden gelerek içinde uçan kılıçlar, sihirli asalar, Ruh Yoğunlaştırma Hapları ve benzeri şeyler olan birkaç sihirli eşya çıkardı. 


  

“Benim hiç Ruh taşım yok. Sadece bunlar var.” Umutsuzca konuştu. 


  

“Sihirli eşyalarda kabul edilebilir.” Meng Hao konuştuktan sonra onları alıp depolama çantasına koydu. 

(Ç.N: Soydun soydun donunu da al istersen :D ) 


  

Saniyeler sonra Cao Yang birkaç öğrencinin desteğiyle elindeki bir yığın hapla birlikte topallayarak uzaklaştı. 


  

Meng Hao memnun bir şekilde depolama çantasını okşadı. Daha sadece sabahtı ama o çoktan her şeyi satmıştı. Zaten sattığından şimdiden ayrılmanın en iyisi olacağına kadar verdi bu yüzdende afişini topladı ve ardından etraftaki geliştiricilere onları yarın göreceğini söyledi. O platodan ayrılırken tartışmalar etrafı sardı. 


  

Yarım ay geçti ve bu zaman boyunca Meng Hao Düşük Seviye Halk Bölgesindeki öğrenciler arasında oldukça ünlendi. Hepsi platodaki Hap Geliştirme Atölyesi Satış Noktasını biliyordu. 


  

Bir çok kişi hassas bir bilgin görünüşlü ama patlayıcı bir huya sahip dükkân sahibi hakkında konuşuyordu. Söylentiler hızlıca yayıldı. 


  

Bir öğleden sonra Cao Yang soluk yüzüyle evinden çıktı. Zavallı ten rengine rağmen yaraları iyileşmişti. Meng Hao'dan aşırı yüksek fiyata aldığı haplar aslında onun iyileşmesine oldukça yardım etmişti. 


  

O bu yarım ay boyunca saklanmıştı ve bu onun dolaşabildiği ilk gündü. İlk başta biraz tereddütlü gözüktü ama sonunda Dış Tarikata gitti ve ardından sadece birkaç binanın olduğu bir bölgeye ulaştı. O binaların birinin önünde durdu. 


  

“Cao Yang, Kıdemli Erkek Kardeş Lu ile görüşmek istiyor.” Dışarıda durdu ve ellerini saygıyla önünde

kenetledi. 


  

İçerde otuzlu yaşlarda yeşil bir elbise giyip bağdaş kurarak oturan bir adam vardı. O yakışıklı değildi ama oldukça kibirli bir görüntüsü vardı. Gözlerini açtı ve kader kıymet bilir bir şekilde Cao Yang'a baktı. 


  

“Ne oldu?” Soğukkanlılıkla konuştu. 


  

“Şey…Kıdemli Erkek Kardeş Lu ben birkaç gün önce…..soyuldum.” Cao Yang gergin bir şekilde ağzındaki baklayı çıkardı. Dışarıdaki insanlar Kıdemli Erkek Kardeş Lu'nun onun kuzeni olduğunu söylüyorlardı ama aslında onlar akraba değillerdi. Kıdemli Erkek Kardeş Lu genelde inzivaya çekilip meditasyon yapar ve onu gerçekte pek önemsemezdi. 


  

O Cao Yang'in ne zaman zorluk çekse haber vermeye geldiğini biliyordu. 


  

Kıdemli Erkek Kardeş Lu onun sözlerini duyduğunda biraz sinirlenmiş göründü. 


  

“Seni kim soydu?” Soğukkanlılıkla sordu. 


  

“Meng Hao adındaki bir Dış Tarikat öğrencisi.” Cao Yang cevapladı. 


  

“Meng Hao?” Kıdemli Erkek Kardeş Lu bir süre düşündü. 


  

“O tamamen beceriksiz ve bilgisiz.” Cao Yang nefret dolu bir şekilde konuştu. “Ama o plato üzerinde bir dükkan açıp savaşta yaralananlara seyyar satıcılık yapıp hap satıyor.” 


  

“Seyyar satıcılık yapıp hap mı satıyor?” Kıdemli Erkek Kardeş Lu somurtarak konuştu ve gözleri titredi. 


  

“Evet. Şuan o düşük seviye öğrenciler arasından en ünlülerinden biri. Dükkan açıp ondan ilaç almaları için insanları zorluyor. Onla ilişkisi olan tüm insanlar utanç duyuyor ve bundan şikayetçi. Herkes ondan iğreniyor. O yeryüzünün ve gökyüzünün gazabını uyandırdı. Kıdemli Erkek Kardeş Lu'nun adaleti sağlaması için yalvarıyorum.” Cao Yang kendi yaşadığı sefil deneyimi düşündüğünde yüzünü öfke kapladı. 


  

Aslında Kıdemli Erkek Kardeş Lu Cao Yang'in dediklerini hiç önemsemedi ama yine de gözleri parladı. 


  

“Benim gelişim üssüm bu seviyeye tüm soyduğum düşük seviyeli öğrenciler nedeniyle ulaştı. Reliance Tarikatında durduğum tüm bu yıllar boyunca neden bu yöntemle hap satmayı hiç düşünemedim.” İç çekti ve kalçasını tokatladı. 


  

İçerdeki sesleri duyduğunda Cao Yang şaşkınlık içinde binaya baktı ama sormaya cüret edemedi. Birkaç saniye sonra Kıdemli Erkek Kardeş Lu onu intikamını almasında yardım edeceğiyle ilgili hiçbir güvence vermeden geri yolladı. 


  

Ertesi gün şafakta Meng Hao afişini taşıyarak platoya yöneldi. İyi bir ruh hali içindeydi ve plato yoluna gittikçe daha çok alışmıştı. Oraya varınca bir kayanın üzerine oturdu. 


  

O ortaya çıktığında platodaki diğer geliştiricilerin yüzleri daha çok soldu. Son yarım aydır tamamen moralsiz hale gelene kadar Meng Hao tarafından işkence görmüşlerdi. Ama eğer buraya gelmezlerse nasıl başka öğrencileri soyacaklardı? Dış bölgede öldürmeye izin verilmiyordu bu yüzden buraya gelmekten başka şansları yoktu. Meng Hao göründüğünde genelde yaptıkları şey kavgayı bitirmek oluyordu. 


  

Ama düşmanlıklar oldukça insanların öldürme arzuları kaçınılmaz olarak artıyordu. Her ne kadar Meng Hao'nun işleri yavaşlasa da yine de kar ediyordu. 


  

Meng Hao dükkanı açtığından beri ölümler ciddi ölçüde düşmüştü. O buna hızlıca dikkat çekmişti ve bu onun satışlarının anahtarı olmuştu. 


  

Meng Hao her zamanki gibi potansiyel müşteriler arıyordu. Bunun gerçekten en iyi yöntem olmadığını düşünüyordu. Yunjie Eyaletinde esnafların yardımcıları olurdu. Aklında bir fikri birleştirirken uzaklarda otuzlu yaşlarda bir adam gördü. O aşırı kibirli gözüküyordu ve elinde Meng Hao'nun ki gibi bir afiş tutuyordu. Afişin üzerinde büyük harflerle bir şeyler yazıyordu. 


  

Hap Geliştirme Atolyesi Satış Noktası 2. 

(Ç.N: Yok daha neler uıasgdbsadsa ) 


  

O düşük seviyelerin 1 numaralı öğrencisi Lu Hong idi. Gelişim üssü Meng Hao gibi 3.seviyenin zirvesinden bir saç kılı uzaklıktaydı. Meng Hao ona baktı ardından dikkat etmedi. Her ne kadar afişin üzerindeki isimden memnun olmasa da tabi ki her zaman işlerde taklitçiler olacaktı. 


  

Diğer geliştiriciler birbirlerine bir süre baktı ardından savaşmaya geri döndüler. Yaklaşık 1 saat sonra Meng Hao savaşan 2 kişiyi gördü ve aceleyle onların yanına gidip yanlarına afişini dikti. Aynı anda Lu Hong da aceleyle oraya gidip afişini dikti. 

(Ç.N: Esnaf kavgası :D Kız-minibüsçü kavgasından sonra en sevdiğim :D ) 


  

2 afiş dikildiğinde savaşanlar soğuk terler döktü. Orada duranların çok güçlü olduklarını bildiklerinden endişeliydiler. Normalde birisi bile savaşanları rahatsız etmeye yeterken şuan 2 tanesi orada durup onlara bakıyordu. 


  

“Kardeşim bir şifalı hap alman senin güvenliğini sağlayacaktır.” Meng Hao hızlıca konuştu. “Her hap 1 Ruh Taşına satılıyor. Ben her müşterime adil bir şekilde davranıyorum.” 


  

“Lu'nun haplarını alın onlar oldukça etkilidir.” Lu Hong diğer tarafta konuştu. Savaşan 2 kişiye bakarken gözlerinde kısa süreliğine bir öldürücü niyet parladı. 


  

Savaşan 2 kişi tepeden tırnağa titreyerek savaşma arzularını kaybettiler. Ruh Taşlarını çıkarıp Lu Hong'a verdiler ve ardından kaçtılar. Meng Hao kaşlarını çattı. Bu açıkça bir soygundu ve işler böyle devam ederse Halk bölgesi çok geçmeden bom boş kalacaktı. Bu onun istediği bir şey değildi. 


  

Öğleye kadar Meng Hao'nun işleri önemli ölçüde azalmıştı. Sabah ki 1 satış dışında hiç bir şey satamamıştı. Lu Hong doğru ve yanlışı önemsemeden insanlara ondan hap almaya zorluyordu ve eğer almazlarsa onlara saldırıyordu. Kısa süre sonra Halk Bölgesi boşalmıştı. 


  

Lu Hong kazandığı bir düzine kadar Ruh Taşına baktı. Dışarıdan soğuk ve ilgisiz görünüyordu ama içeride heyecanla yanıyordu. 


  

“Bu gerçekten güzel bir iş. Eğer daha önce bunu düşünseydim bir çok düşük seviye öğrenciyi soyduğum için alay edilmezdim. Keşke Meng Hao burada olmasaydı. Ondan bıktım.” O buraya Cao Yang istediği için değil Meng Hao'yu taklit etmek için gelmişti. İşin tadına baktığından şimdi bu işte tekel olmak istiyordu. Tehlikeli bir şekilde Meng Hao'ya baktı. 


  

“Birkaç gün daha uygulama yapar ardından onu öldürürüm!” 


  

Ertesi gün Lu Hong'un 1 numaralı öğrenci ünü sayesinde platoya çok az kişi gelmişti. Gelenlerde dün olmayan kişilerdi. Onların hapı almaktan başka çareleri yoktu. Meng Hao onun gibi satış yapmak istemediğinden hiçbir şey satamamıştı. 

(Ç.N: Sayılı günün var bence :D ) 


  

Lu Hong, Meng Hao'ya baktıkça öldürücü niyeti büyüyordu. 3. günün akşamı Meng Hao sessizce platodan ayrılırken arkasında Lu Hong'un kibirli sesini duydu. Orada olan herkes de bu sesi duymuştu. 


  

“Eğer senin afişini yarın görürsem gelişim üssünü sakat bırakırım.” 

(Ç.N: Savaş? Ooo esnaf savaşı :D ) 


  

Meng Hao bir süre durdu. Hiç bir şey demedi ama gözleri soğuk bir güçle dolmuştu. Ölümsüz Barınağına geri döndü. 


  

“Beni kopyalayan sensin.” Meng Hao'nun gözleri hiddet doluydu. “Ardından benim işimi bir saksağanın yuvasını çalan bir kumru gibi kırdın. Ve yetmemiş gibi benim gelişim üssümü sakatlayacağını söyledin!” Lu Hong'un gözlerindeki öldürücü arzuyu düşündüğünde Meng Hao Ölümsüz Barınağının 2. odasının taş kapısını iterek açtı. Kalın ruhsal enerji dışarı aktı. Meng Hao bağdaş kurup oturdu. 


  

Birkaç ay değerinde birikmiş ruhsal enerjiyi emdi. Şafak yaklaşırken parlayan gözlerini açtı. Bir ilerleme elde etmişti. Artık 3. seviyenin zirvesine saç kılı kadar uzaklıkta değil 3.seviyenin zirvesindeydi. Artık 4.seviyeden bir adım uzaklıktaydı. 

 
 

Ama bu adım kolay değildi. Kişinin gelişim üssü geliştikçe ilerlemesi zorlaşıyordu. Özellikle 5. ve 7.seviyelerde bu daha zordu. O seviyelerde genelde çok zor engeller oluyordu. Meng Hao kaşlarını çatıp dişlerini gıcırdattı ve kendini zorlayarak son zamanlarda kazandığı tüm Ruh Yoğunlaştırma Haplarını çıkardı. Ardından daha fazla Ruh Yoğunlaştırma Hapı çoğaltmak için Ruh Taşlarıyla beraber bakır aynanın gizemli yeteneğini kullandı. 


  

Ruh Yoğunlaştırma Haplarının sınırlı kullanımı olsa da miktarları çok olduğunda etkileri olacaktı. Bu yöntemi her kullanışında etkisi azalacaktı. 


  

“Eğer önce ben onu sakatlamazsam yarın beni yok edecek.” Tereddüt etmeden hapları ağzına attı. 


  

Bedenindeki ruhsal enerji biraz eksikti bu yüzden büyük miktarda Ruh Yoğunlaştırma Hapı çözününce bedeni titremeye başladı. Gelişim üssünün bir sel gibi patladığını hissetti. Zihni uğuldadı ve bilinci soldu. Her şey netleştiğinde gözleri parladı. Ama hala 4.seviyeye ulaşamamıştı. Dişlerini sıktı ve başka seçeneği olmadığından daha çok Ruh Yoğunlaştırma Hapı üretip yuttu. 


  

Birinci, ikinci, üçüncü sefer. Zihni sanki çalkantılı dalgalar tarafından parçalanıyormuş gibi şiddetle sallandı. Ardından bir patlama sesiyle birlikte gözlerindeki bulanıklık arttı. 


  

Büyük bir miktar pislik gözeneklerinden çıktı ve bu odluğunda Meng Hao'nun gözleri yavaşça netleşmeye ve bedeni temizlenmeye başladı. Yaklaşık 1 saat sonra gözleri göz kamaştırıcı bir şekilde parladı ve tamamen aklı başındaydı. 


  

“Ki Yoğunlaştırma da 4.seviye!” Gelişim üssünün büyük bir nehir gibi olduğunu hissetti. O döndüğünde sesi sanki şiddetli bir fırtına gibi şaşırtıcı ve korku vericiydi. 


  

İfadesi sakindi ve geçen yarım ayın ganimetlerinden 5 tane uçan kılıç çıkardı. Onlar Hazine Köşkünün ürünleriydi ve tam olarak birbiriyle aynı gözüküyorlardı. 


  

Çıkardığı başka büyülü eşyalarda vardı. Derin bir iç çekti ve ardından gözlerini kapayıp meditasyon yaparak şafağı bekledi. 


  

“Tarikata girdikten ve geliştirme antrenmanlarıma başladıktan sonra gelişim üssümü geliştirmek için….başkalarından çalmaktan başka şansım yoktu. Ama ben çok fazla kişiye zarar vermek istemiyordum. Bu yüzdende iş kurma fikrini buldum. Ama sonra işim çalındı ve sakat bırakılmakla tehdit edildim. Bu çok ileri gitti.” 


  

Şafak geldiğinde Meng Hao gözlerini açtı ve Ölümsüz Barınağından çıktı. Yıkandı ve ardından platoya yöneldi. 

  

———–ÇEVİRMEN NOTU————– 

  

Meng Reyiz bizi diskoya götür :D Yeni seriyi sevdiniz dimi :D Evetleri duyabiliyorum :D 

  

Meng Hao neler yapacak? 4.seviye girmesi yasak olan yere girerse ne olur? Savaşı kim kazanacak? Lu'ya ne olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin… 

  

  

 
 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44253 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr