Anında meydandaki herkes Şişko’ya doğru baktı ve Şişko sanki sırtına sürünen soğuk bir rüzgar varmış gibi hissetti. Bedeni titredi ve yüzündeki hafif gülümseme ile acınacak şekilde Meng Hao’ya baktı.
“Meng Hao kurtar beni….” O hapı atmak istiyordu ama bir nedenden dolayı o elinden ayrılmıyordu. Şişko etraftaki insanlar onun etrafını çevrelemeye başladığında çok korkmuştu.
Işıklar solarken o şiddetle titriyordu. Ardından ışıklar yok oldu ve kısıtlayıcı büyü de serbest bırakıldı. Daha bir şey diyemeden Meng Hao 4.seviyedeki Gelişim üssünden gürleyen bir parıltı gönderdi ve onu cübbesinden yakalayıp kaçtı.
(Ç.N: Koş Meng Hao Koş! :D )
“Bana hapı ver!” Meng Hao alçak sesle konuştu. “Sen Ölümsüz’ün mağarasına git ve saklan!” Tereddüt etmeden Şişko’ya mağaranın yeşim slip’ini attı ve Şişko da ona sanki bir sıcak patatesmiş gibi Kuru Ruh Hapı’nı attı.
Meng Hao’nun bedeni Şişko ile birlikte ileri doğru koşarken parladı. Onun arkasında sıcak takipteki ondan fazla koşan kişinin gürleme ve uluma sesleri geliyordu.
“Lanet olsun bu Meng Hao. Sen kaçamayacaksın!”
“Kuru Ruh Hap’ını teslim et. Bir yoldaş öğrenci olarak sana biraz merhamet göstereceğim ve seni öldürmeyeceğim. Aksi halde ölümden kaçarken zor zamanlar geçireceksin!”
Meng Hao bir an için bile durmadı. Dış Tarikatın kenarından çıktıklarında Meng Hao, Şişko’yu kendisinden uzağa attı. Şişko gerçekçi bir tür insandı ama aptal değildi. O ayakları üstüne iner inmez sefil bir çığlık attı.
“Hap hırsızı!” O bağırken yeşim slip’i kendine yakın tuttu ve şüpheli görünmemeye çalışırken kaçtı. O maksimum hızıyla Ölümsüz’ün mağarasına doğru koştu.
Bunu duyunca takipçiler onu bıraktı ve Meng Hao’yu kovalamaya başladılar.
“İstiyorsan dünyanın öbür ucuna kadar kaç önümüzdeki 24 saat boyunca hayatta kalamayacaksın!”
“Sen sadece 4.seviyedesin ve hala hapı vermiyor musun?” Kovalayan ondan fazla kişi arasında çoğu 4.seviyedeydi ve sadece 2 tanesi 5.seviyedeydi. Tabi içlerinde az sayıda 3. seviye olan kişi de vardı ama onlar sadece durumdan avantaj sağlayabileceklerini düşünüyorlardı.
(Ç.N: Biz alalım başkalarına verelim onun köpeği olalım. Çok zayıf düşünüyorlar dimi :D )
Meng Hao’nun arkasında ondan fazla uçan kılıç ona doğru inerken soğuk kılıç auraları ıslık çaldı. Ama o Kuru Ruh Hap’ını tutmaya ve onu atmamaya kararlıydı.
“Benim sadece 24 saat dayanmam gerek ardından hap benim olacak!” Gözlerinde kararlılık parlarken konuştu. “Ondan sonra sonunda 5.seviyeye geçebileceğim!” Meng Hao hızını arttırdı. Vahşi dağlarda şeytani yaratık avlamak için geçirdiği onca saatten sonra hızı yabana atılır cinsten değildi. Ayrıca o dağlık bölgelere diğer çoğu öğrenciden daha aşinaydı bu yüzden de Dış Tarikattan ayrıldıktan sonra dağlara doğru yöneldi.
Arkasından yaklaşan kılıç auralarına bakınca Meng Hao depolama çantasını tokatladı ve bir tıbbi hap çıkarıp hemen yuttu. Ardından kendi uçan kılıçlarını arkaya doğru gönderdi.
Bang, bang, bang. Birkaç ağaç güçlü uçan kılıçlar tarafından vuruldu ve onları parçalara ayırarak parçaları etrafa uçurttular. Bazıları acı verici şekilde Meng Hao’ya çarptı. Patlamanın ivmesini emerek Meng Hao birkaç metre ileri atıldı.
Daha yere inmeden 4 Alev Yılanı ve 3 Su Küresi ona doğru atıldı. 2 Alev Yılanı bir insan kalınlığında ve neredeyse 18 metre uzunluğundaydı ve yaklaşırken yaydıkları yoğun sıcaklık yakınlardaki bazı ağaçların tutuşmalarına neden oldu. Bunları yapan grubun içinde en hızlı olan 5. seviyedeki öğrencilerdi. Onların yüzlerini vahşi bir bakış kaplamıştı ve ileri doğru rüzgar gibi uçarlarken ayakları yere bile değmiyordu. Aslında o ikisi burada oldukları sürece diğerlerinin rekabete değeceğini düşünmüyorlardı ve Meng Hao’yu bir tehdit olarak görmüyorlardı
Meng Hao tereddüt etmeden yeniden depolama çantasını tokatladı. 2 uçan kılıç ortaya çıkıp onun etrafında döndü ardından ayaklarının altında durdu. Ardından onlar ileri doğru atıldı ve Meng Hao dengesini kaybedip düşmesinden önce onu yaklaşık 30 metre ileriye taşıdılar. Bu kısa hareket onun Alev Yılanlarından kaçınmasına ve biraz mesafe kazanmasına olanak sağlamıştı. Arkasındaki havada öfkeli ulumalar yankılandı.
Bu Meng Hao’nun kendi kendine bulduğu teknikti. Uzun süre kullanılmıyor ve sadece birkaç saniye sürüyordu ama yine de en azından 2 tane 5.seviye kişiye karşı avantaj kazanmasına yardımcı olmuştu.
“Eğer Ki Yoğunlaştırma da 5. seviyede olsaydım.” Meng Hao kendi kendine düşündü. “O zaman Rüzgar Yürüyüş Tekniğine sahip olacaktım. Bu sayede kılıçların üzerinde biraz daha fazla durabilirdim ve daha kolay kurtulabilirdim. Ne yazık ki bu gerçek bir uçma değil….” Şuan her zamankinden daha çok 5.seviyeye ulaşmayı arzuluyordu. O arkasına bakmadan yol boyunca hızlandı. Aslında seçtiği yol tesadüfi değildi. O Kuru Ruh Hap’ını Şişko’dan aldığı an zihni maksimum hızda çalışıyordu.
O vahşi dağlara gitmeyi seçmişti çünkü onun hedefi Şeytani Yaratıkların yaşadığı Siyah Dağ idi. Bir an düşündükten sonra en büyük avantajının bakır ayna olduğuna kadar verdi. Aynayla birlikte o tehlikeli yerde hayatta kalmak için iyi bir şansa sahipti ve buna o uğursuzca kükreyen yaratıkta dahildi. Bu eğer arkasındaki insanlar onu takip ederse özellikle gerçekti.
“Eğer onlar beni Siyah Dağın içinde takip ederlerse o zaman ben onları öldürmek zorunda kalacağım!” Meng Hao’nun yüzünde sert bir ifade ortaya çıktı. O Reliance Tarikatı’nda bir yıldan fazla zamandır bulunuyordu ve artık bir zamanlar olduğu gibi zayıf bir bilgin değildi. O dışarıdan çok fazla değişmiş görünmüyordu. Biraz daha uzamıştı ve hala her zamanki gibi esmerdi. Ama kalbi tamamen kararlılık ile doluydu.
Bu özellikle Wang Tengfei ile olan meseleden sonra olmuştu. O sadece kendine güvenebileceğini biliyordu. Tek gerçek yol güçlü olmaktı çünkü bu Geliştiricilerin dünyasında orman kanunu hakimdi. Kişinin kendisinin kararlı ve dikkatli olması gerekmekteydi.
Onlar onu acımasızca takip etti. Kılıç auraları parıldadı. Çok geçmeden 2 beşinci seviyede olan kişi gözleri cinayet ile doluyken neredeyse onu yakalamıştı. Az önce Meng Hao onların saldırısını tek bir özel hareketle atlatmıştı. Wang Tengfei ve Han Zong’dan başka onlar Dış Tarikatta yüksek lordlar gibiydiler ve bu yüzden bu olayı özellikle aşağılayıcı bulmuşlardı.
Onlar aynı anda saldırdılar yine de Meng Hao onların saldırılarından sıyrıldı. Onlar bunu kabul etmekte zorluk çekiyorlardı ve Meng Hao’yu her zamankinden daha fazla öldürmek istiyorlardı. Onun kılıç sürme tekniğine gelince onlar bunu ikinci kez bile düşünmediler. 4.seviyede olan herhangi bir kişi bunu yapabilirdi. Ama Gelişim üstleri göz önüne alındığında bunu yapmak biraz fazladan hız kazandırsa da ruhsal enerjilerinin boşa gitmesine yol açacaktı. Meng Hao’nun bu tekniği kullandığını gördüklerinde onlar alayla gülümsediler. Böyle bir taktik kullanmak onun ruhsal enerjisini çok daha erken bitirecekti.
“Bu sefer kaçabilecek misin görelim!” İkisi birbirlerine bakarak bağırdı. Ardından içlerinden biri bir kuş gibi ileri atıldı. Havada elini salladı ve çok büyük iki Alev Yılanı Meng Hao’ya doğru fırladı.
Diğeri Meng Hao’yu kovalamaya devam etti ve Meng Hao’nun kaderini ölümle mühürlemeye hazır şekilde birisi yerden birisi havadan bir kıskaç saldırı yaptılar.
“Sen hala ölümü kabul etmiyorsun!” İçlerinden biri iğrenç bir şekilde sırıttı ve havayı öldürme niyeti doldurdu.
Meng Hao’nun ifadesi hiç değişmedi. O soğukça burnundan soludu. Kuru Ruh Hap’ını kaçırmaya cesaret etmişti, yani tabi ki bazı özel teknikler hazırlamıştı. Depolama çantasını tokatladı ve elbisesinin kolunu fiskeledi. 6 tane uçan kılıç ortaya çıktı. Onların auraları birbirlerine kenetlenmişti ve ardından dışarı doğru vızıldayarak Meng Hao’dan uzaklaştılar.
“BOOM!”
Meng Hao dağlarda yankılanan bir acı bağırışı çıkardı. Kovalamaya devam eden ikisi patlama sesini duyduğunda hayrete düştüler ve tam olarak bu sesi neyin oluşturduğundan emin olamadılar.
Kulakları sağır eden bir kükremenin ortasında Meng Hao ağız dolusu kan tükürdü. Ve yine bedeni uzağa uçtu. Onun arkasında saldırının etkisi dağıldı ve Alev Yılanları kan dondurucu feryatlar ile birlikte çöktüler. Kirle kaplanmış 5.seviye geliştiricilerin geriye doğru adım atmaktan başka seçenekleri yoktu ve yüzleri güvensizlik ile dolmuştu.
“Lanet olsun bu nasıl bir acımasızlık! O aynı anda 6 tane uçan kılıcı patlattı!”
“Onun bir dükkân açtığına şaşmamalı. Onun aslında kaç tane uçan kılıcı var?”
İkisi havayı içlerine çekip tereddüt etmediler ve Rüzgar Yürüyüş Tekniklerinin son hızını kullanarak Meng Hao’nun onların gözünü korkutmasına izin vermeyerek onu yeniden takip etmeye başladılar. Onların tahminlerine göre Meng Hao’nun çok fazla uçan kılıcı kalmış olamazdı. O düşük seviye halk bölgesinde bir dükkan açmış olsa bile onun bu kadar çok sihirli eşyaya sahip olması mümkün değildi.
(Ç.N: Ayna ayna söyle bana var mı senden daha şekil ayna bu dünyada :D )
“Bu sefer kesinlikle öleceksin!” Takip eden ikisi hızlarını arttırarak vahşi dağlara girdiler. Bu noktada 4. seviyede olanlarda yetişti ve içlerinden birisi Wang Tengfei’nin arkadaşı Shangguan Song’du. Onun gelişim üssü Ki Yoğunlaştırmada 4.seviyenin zirvesindeydi ve aman bilmez bir yüzü vardı. O Meng Hao’nun hızından gizlice korkmuştu ama yine de kovalamaya devam etmişti.
(Ç.N: Meng Hao o dangalağın arkadaşını haşat et. Okuyucular olarak senden ilk olarak bunu bekliyoruz.)
Zaman yavaşça geçti ve çok geçmeden 1 saat geçmişti. Meng Hao takipçileriyle arasındaki mesafeyi koruyarak ilerlemeye devam etti. Bazen tehlikeye düştüğü oluyordu ama her seferinde bir uçan kılıç üretip patlatıyor ve kaçıyordu.
Bu 5.seviyede olanları mala çevirmişti. Onlar Meng Hao’nun bu kadar uçan kılıca sahip olduğunu asla hayal etmemişlerdi. Şuana kadar Meng Hao 12 tane uçan kılıç patlatmıştı.
Onun kılıç sürme tekniğiyle birleştiğinde onun kaçınma hızı oldukça yüksekti.
“Lanet olsun! O daha fazla uçan kılıca sahip olsa bile daha fazla üretebileceğine inanamıyorum. Her durumda o koruduğu hızına ek olarak patlattığı tüm bu uçan kılıçlarla ruhsal enerjisinin büyük miktarını kullandı!”
“Doğru! Onun gelişim üssü benimki kadar derin değil, sadece 4.seviyede. Uçan kılıçlara binmek için bu kadar ruhsal enerjiyi boşa harcamak birini öldürebilir!” Kovalayan 2 tane 5.seviye öğrenci havaya girmişlerdi ama konuşmayı bitirdiklerinde ilerideki Meng Hao’yu ve onlara güven dışında bir duygu veren bir şey gördüler.
(Ç.N: Ne acaba :D )
Koşarken bile Meng Hao ikinci bir depolama çantası çıkarıp bir avuç dolusu tıbbi hap üretti ve onları yuttu. Onun bunu rahat rahat yapması izleyenlerin onun sayısız tıbbi hapa sahip olduğunu düşünmelerini sağladı.
Aslında bu doğruydu. Takip eden 4 saat içinde iki takipçi onun büyük miktarda tıbbi hapa ve uçan kılıca sahip olduğunu keşfetmişlerdi ve bu onları çoktan derinden sarsmıştı.
“Bir dükkan açmak bu kadar karlı mı?” Onlar düşündü. Onların gelişim üssü Ki Yoğunlaştırma da 5.seviyedeydi ve herhangi bir tıbbi hapları olmaması mümkün değildi. Ayrıca kovalayarak çok fazla çaba harcadıklarından pes etmeye katlanamıyorlardı. İsteksizce biraz hap çıkarıp onları tükettiler ve ardından takiplerine devam ettiler. Onların kalbi Meng Hao’yu öldürme arzusuyla dolmuştu.
Kovalamada 6. Saat geldiğinde Meng Hao’nun önünde koyu siyah bir dağ ortaya çıktı. O diğer vahşi dağların arasında gizlenerek yatıyordu ve korkunç soğuk bir hava veriyordu. Sanki uğursuz bir kasvetle dolu gibi görünüyordu.
Dağı gördüğünde Meng Hao’nun gözleri parıldadı. O yol boyunca çok fazla enerji harcamıştı ve biraz acı verici bir pişmanlık hissediyordu. Onun için her bir uçan kılıç ve tıbbi hap bir Ruh Taşına mal oluyordu ama şuan da o bunun hakkında çok fazla endişe etmiyordu. Meng Hao tereddüt etmeden Siyah Dağ’ın içine atıldı.
İki takipçi onu takip etti.
Biraz zaman geçti ve teker teker daha fazla takipçi ortaya çıktı. Siyah Dağı gördüklerinde şaşkınlıktan ağızları açık kaldı ardından onlar da dağa girdiler.
—-ÇEVİRMEN NOTU—-
Bölümün özeti tam olarak şu şekil: Kovalayanların düşündüğü
Ve sanırım aslında olacak olan şey :D
Buda bu bölümde bence Meng Hao’nun yaptığı şey :D
Frozken nice senelere :D + Sıra yine Sülo da zaa :D
Siyah dağda neler olacak? Meng Hao neler yapacak? Geçen sefer kükreyen yaratık gözükecek mi? Takip edenlere neler olacak? Canavara dönüşüp kıçı patlayan olacak mı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..