Bölüm 173

avatar
9349 20

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 173


Bölüm 173: Gökler Tarafından Reddedilmek mi? Yağmala!



Meng Hao dördüncü Tao Sütununu şekillendirmeye odaklanmış bir haldeydi. Fakat, dışarıda olanlar onun için şaşırtıcı olmamıştı. Böyle bir şeyin olabileceğini bekliyordu zaten. Ay ışığı akışı onun seviyesini artırmaya odaklanmıştı. Çok büyük bir çapta olmasa da, bir takım kargaşalara sebebiyet vereceği zaten kesindi.



Meng Hao zaman geçtikçe durumun daha da kötüye gideceğinin farkındaydı. Bu meseleye bir son vermek için tek yapması gereken şey bir an önce Orta Temel Kurulum aşamasına ilerlemekti.



Fakat… Bir Yetkin Temel gök ve yerin ruhsal enerjisini özümseyemiyordu. Sadece Elek Yeryüzü Haplarına bel bağlayabilirdi ve her ne kadar sıra dışı gözükse de, işlem giderek zorlaşıyordu. Hapların etkisinin giderek azaldığını hissedebiliyordu.



Şu anki ivmesine bakınca, dördüncü Tao Sütununu şekillendirmesi çok uzun sürmeyecekti.



Meng Hao sessizce Gelişime devam ederken dışarıda Xiao Chang’en’in sözleri ay ışığının altında yankılanıyordu. Bunun ardından her yere bir sessizlik çöktü ve ardından soğuk bir kahkaha duyuldu. İlerden üç figür yaklaşıyordu.



Gecenin karanlığında simaları belli değildi, ama Gelişim Merkezlerinin dalgalanması, içlerinden birinin Orta Temel Kurulum aşamasında olduğunu gösteriyordu.



Çevre Gelişimci Klanlarında, Orta Temel Kurulum Gelişimcileri bile oldukça güçlü olarak kabul ediliyordu. Eğer öyle olmasaydı, Xiao Klanı bu kadar uzun zaman boyunca Ruh gölünü elinde tutamazdı. Fakat son yıllarda Xiao Chang’en ömrünün sonuna doğru yaklaştığı için durum kötüye gitmeye başlamıştı.



Üç figür Xiao Chang’en’e doğru havada ıslıklar eşliğinde ilerlediler. Bir gümbürtüyle birlikte dört Gelişimci savaşa tutuştular. Xiao Chang’en bir ağız dolusu kan tükürdü. Geriye doğru ipi kopmuş bir uçurtma gibi savrulurken yüzü soluktu. Orta Temel Kurulum Gelişimcisi soğuk kahkahalarla ileri doğru fırladı.



Diğer ikisi ise gülerek Meng Hao’nun kalkanına doğru yöneldiler.



Tam bir kriz anıydı. Xiao Chang’en ayrı düşürülmüştü; Meng Hao’nun şu an kritik bir noktada olduğunun farkındaydı ama ne yazık ki Onları durdurabilme becerisine sahip değildi. Hatta hayat kuvvetinin bir kısmını yakarak fazladan güç elde etse bile işe yaramazdı.



Diğer iki Erken Temel Kurulum Gelişimcileri kalkana vardılar ve ona dokundukları anda bir gürleme sesi yankılandı. İki nefeslik sürenin ardından kalkan yerle bir oldu.



Bu kalkan Xiao Caifeng tarafından yaratılmıştı ve o kız daha Qi Yoğunlaştırma aşamasındaydı. Yani yarattığı kalkanın Temel Kurulum Gelişimcileri karşısında bir kaç nefeslik süre boyunca direnmesi onun tılsım yaratma konusunda ne kadar sıra dışı bir gizli yeteneğe sahip olduğunu gösteriyordu.



Gümbürtü sesleri eşliğinde kalkan yok olmuştu. İki Erken Temel Kurulum Gelişimcisi yıldırım sisiyle çarpıştıkları anda acınası çığlıklar kopardılar. Bir anda vücutları yıldırımla kaplandı ve yıldırım çatırtılarıyla beraber geriye doğru savruldular, ağızlarından kanlar sızıyordu. Tao Sütunları neredeyse yıkılacak gibi titrerken yüzlerini şaşkınlık bürümüştü.



Yıldırım sisi kaynadı, genişleyerek Meng Hao için koruma bölgesini her yöne doğru otuz metreye çıkarttı, bu bölge kimsenin giremeyeceği insansız bölgeydi.



Xiao Chang’en rahat bir nefes almıştı. Karşısındaki Orta Temel Kurulum Gelişimcisiyle yaptığı savaşa bir an ara vermiş ve omuzunun üstünden yıldırım sisine bakmıştı, gözleri hayretle doluydu.



Yıldırım sisinin içindeki Meng Hao gözlerini açtı. Gözleri parladı ve kaşlarını çatarak elindeki son üç Elek Yeryüzü Hapına baktı. Dördüncü Tao Sütunu yüzde doksan oranında tamamlanmıştı. Son kısmı tamamlamak için bu haplar yetersiz olacaktı.



Bu Elek Yeryüzü Hapları cidden çok etkili… Beni Orta Temel Kurulum aşamasına taşıyamasalar da, bunu kesin bir şekilde söyleyebilirim…” Meng Hao’nun gözlerinde inatçı bir bakış parladı. Kendi gelişim yolunun diğerlerine göre farklı olduğunu biliyordu, inanılmaz bir savaş gücü elde etmişti lakin Gelişim Pratiği çok zor bir hale gelmişti. O bunları düşünürken dışarıda kopan gürültüler duyulabiliyordu.



Yoldaş Taoistler, bu kişinin Gelişimi böylesine bir güce kadar yükselmiş durumda, korkarım ki o dışarı çıktığında bütün Gelişimci Klanlarımız onun merhametine bağlı olacağız. Gelecekteki sıkıntıların önüne geçmek için bu fırsatı kullanıp onu yok etmeliyiz.



Doğru. Xiao Klanı zayıf. Onların varlığı anlamsız. Böyle Klanların yok olması doğanın kanunudur, bu durum değiştirilemez!



Birlikte saldıralım. Bu yıldırım sisi toplam gücümüze karşı direnemez!



Ondan fazla sayıda Temel Kurulum Gelişimcisi dışarıdan hep birlikte yıldırım sisine saldırmaya başladı.



Bu insanları hepsi de yerel Gelişimci Klanlarının üyeleriydi; onlar saldırdıkça gümbürtü sesleri gökyüzüne doğru yükseldi. Yıldırım sisi şiddetle kaynıyordu.



Habis bir kalp, işe yaramaz bir hayattır.”  Meng Hao yıldırım sisinin dışına bakarken gözleri buz gibi ışıldadı. Geriye kalan üç hapı hemen topladı ve ağzına attı.



Gelişimciler hemen çözüldüler ve ay ışığı akışı daha da güçlendi, sanki bir nehir Meng Hao’nun vücuduna akıyor gibiydi. Hapların etkisi azalmış olsa da, dördüncü Tao Sütunu tamamlanmanın eşiğindeydi.



Tao Sütunu neredeyse tamamlanacakken, Meng Hao aniden vücudunda açıklanamayan bir gürleme hissetti. Vücudunun solmaya başladığını fark edince ifadesi titreşti, sanki eti, kanı, hayat kuvveti ve hatta Gelişim Merkezi dördüncü Tao Sütununu tarafından emiliyor gibiydi.



O sırada Yetkin Temelin yeni bir sırrını daha ortaya çıkartmıştı. Dördüncü Tao Sütununun dizginlenemeyen gücü kendi iradesiyle her şeyi içine çekiyordu.



Sanki Meng Hao’nun hayatına mal olsa bile tamamlanmak istiyor gibiydi!



Bu ani değişim karşısında Meng Hao’nun yüzü titredi. Böyle bir şey olacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Tam o sırada yıldırım sisi de sonunda on Temel Kurulum Gelişimcisinin saldırıları karşısında yerle bir olmuştu. Gelişimciler içeriye daldılar.



Meng Hao onları gelişini sert bir yüz ifadesiyle izliyordu. Vücudu çürüyor ve hayat kuvveti yavaş yavaş azalıyordu. Saçları çoktan beyazlamaya başlamıştı bile. Ama Gelişim Merkezi hala sağlamdı. Aniden bir Erken Temel Kurulum Gelişimcisi karşısında belirdi. Daha adam tepki bile veremeden Meng Hao’nun eli ileri uzandı ve adamı boğazından yakaladı. Onu sıkarken Adamın yüzünü inanamaz bir ifade bürüdü. Ardından boğazı paramparça oldu.



Adam öldüğü anda Meng Hao’nun vücudu titredi ve gözleri tuhaf bir ışıkla doldu. Adamın cesedi aniden buruşmaya ve çürümeye başladı. Göz açıp kapayıncaya kadar cesetten geriye sadece iskeleti kalmıştı. Adamın Gelişim Merkezi Meng Hao’nun eline doğru akın etti ve oradan dördüncü Tao Sütununa giriş yaptı.



Demek böyleymiş!” Meng Hao’nun gözlerindeki parıltı iyice alevlendi. “Yetkin Temele sahibim, ama ilk üç Tao Sütunumu Kan Ölümsüzü Miras turnuvasında şekillendirirken özümsemek için gereğinden fazla ruhsal enerji vardı, bu yüzden Tao Sütunlarının etkisini bile hissedememiştim. Ama şimdi her şey açığa çıktı. Belli bir noktaya geldikten sonra, dördüncü Tao Sütunu ilerleyişini sadece ölümün durdurabileceği bir aşmaya girdi. Bu aşamada benim hayat kuvvetime bile göz dikebiliyor. Bunun nedeni ise dışarıdan değil sadece benim etimden ve kanımdan ruhsal enerji özümseyebilmesi!



Yetkinlik. Yetkinlik oldukça tesirli! Ama bu tesir aynı zamanda bir silah. Ben Gökler tarafından reddedildim. Bu nedenle, yaşayan varlıkları yağmalamalıyım! Gelişimcilerin vücutları gök ve yere ait olmayan ruhsal enerjiyle dolu! Bu nedenle, talan edilebilirler! Şimdi anladım. Görünüşe göre gelecekte yeni bir Tao Sütunu şekillendirirken hep aynısı olacak!



Bugün… Dördüncü Tao Sütunum ortaya çıkacak!



Bu düşünceler Meng Hao’nun kafasından bir anda gelip geçti. Elini gevşetti, ardından buz gibi ışıldayan gözleriyle yakındaki Gelişimcilere baktı. Vücudu yıldırım gibi hareket ederek onlara doğru fırladı.



Acınası çığlıklar dört bir yanı sardı. Bu Gelişimcilerden en güçlüsünün Gelişim Merkezi Orta Temel Kurulum aşamasındaydı, çoğu ise Erken Temel Kurulum aşamasındaydı. Onların Meng Hao’ya karşı durabilme şansları var mıydı? Meng Hao onların her birinin yanından geçerken eliyle sinsice fırlıyor ve hiç bir çaba göstermeden ruhsal enerjiye aç olan dördüncü Tao Sütununu besliyordu.



Gelişimcilerin vücutları arka arkaya iskelete dönüşüyordu. Her birinin Gelişim Merkezleri Meng Hao tarafından emiliyor ve Tao Sütununu besliyordu. Kısa bir süre sonra Meng Hao’nun çürümesi durmuş ve et ve kanı yeniden şekillenmeye başlamıştı.



Tüm bu olayları izleyen Xiao Chang’en’in ise beti benzi atmıştı. Biraz önce delicesine hücum eden Gelişimciler şimdi en yüksek hızlarıyla kaçmaya başlamışlardı.



Onların gözünde Meng Hao Gelişimci değildi, bir çeşit şeytana dönüşmüştü. Her gittiği yerden kan donduran çığlıklar yükseliyor ve ardında harap olmuş bir ceset bırakıyordu. Gelişimcilerin zihinleri sallanıyordu ve yüzlerinde dizginlenemeyen bir korku ifadesi belirmişti.



Bu nasıl bir büyü!?!?



Ne yapıyor böyle!?!?



Bu herif… Ölen Yoldaş Taoistlerin hayatlarını ve Gelişim Merkezlerini özümsüyor!?!?



Geriye kalan yirmi civarı Gelişimci aklını oynatmış gibi kaçışıyordu. Meng Hao onlardan birine ulaştığında elini adamın kafasının tepesine koydu ve kan donduran bir çığlık yankılandı. Adamın vücudu buruşmaya başladı ve ardından öldü.



Meng Hao’nun yüzü artık soluk ve kansız değildi; şu an elma gibi kıpkırmızıydı ve hayatla doluydu. Derin bir nefes aldı ve aklına aniden Patrik Reliance’ın Nüve Formasyonu Gelişimcilerini özümsediği sahne geldi.



Şeytani Hayatın Yüce Sanatı mı?” diye düşündü Meng Hao, gözleri titreşiyordu. Şu an yaptığı şey, Patrik Reliance’ın kullandığı Şeytani Hayatın Yüce Sanatına oldukça benziyordu. “Yada belki bu ölüm kalım durumunda kazanılan bir aydınlanma türüdür. Şeytani Hayatın Yüce Sanatı. Şeytani Hayat…” Meng Hao içine derince işlenmiş olan Konfüçyüsçü düşünce yolunu bastırırken kalbinden iç geçirdi. Vücudu dördüncü Tao Sütununun gücüyle titreşti. Elini başka bir Gelişimcinin boğazına sararken iç geçirdi. Dördüncü Tao Sütunu adamın Gelişim Merkezini özümsedi. Kısa bir süre sonra dördüncü Tao Sütunu döngüsünü tamamlayacak ve şekillenme sürecinin sonuna gelecekti.



Yetkin Temel yolum dağlarca ceset ve deniz gibi kanla dolu olacak. Artık… Anladım.” Meng Hao bir kez daha iç geçirdi, fakat hiç tereddüt etmeden yaptığı işe devam etti. Kalbi yumuşamamıştı. İçinde daima Konfüçyüsçülük var olacaktı ve hiçbir zaman tamamen acımasız birine dönüşmeyecekti. Fakat şartlar gerektirdiğinde de acımasızca hareket edecekti.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr