Bölüm 174

avatar
10180 21

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 174


Bölüm 174: Yetkin Orta Temel Kurulum Aşaması!



Ay ışığı bu vahşi sahneyi aydınlatıyordu. Kalbine buz gibi bir dehşet saçılan sadece Xiao Chang’en değildi, diğer Klan üyeleri de Meng Hao’ya korku içinde bakıyorlardı.



Çevredeki diğer Gelişimciler çabucak kaçma derdindeydi, biliyorlardı ki en ufak bir tereddüt hayatlarına mal olabilirdi. Fakat, Meng Hao hızlıydı. Adeta bir hayalet gibiydi, etrafta avını ararken saçları salınıyordu. Avladığı kişinin Gelişim Merkezini ve hayat kuvvetini emiyor, ardından elini gevşeterek buruşmuş, titreyen iskeletleri yere bırakıyordu.



Gelişimciler arasında buna direnmeye çalışanlar yok değildi. Fakat bu direnişleri beyhudeydi. Meng Hao için onlar hiçbir şeydi. Daha dördüncü Tao Sütununu şekillendirmemiş haliyle bile Geç Temel Kurulum Gelişimcileriyle kolayca çarpışabilirdi. Şu an dördüncü Tao Sütunu tamamlanmak üzereydi, yani Orta Temel Kurulum aşamasının eşiğindeydi.



Kan Şeytanı Tarikatının bu serserileri ona direnebilir miydi!?



Bugün burada olmak onların lanetiydi, kendi adlarına ölümcül bir seçimdi. Yıldırım sisini yok etmeyi seçmişler ve bunu yaparken de azraillerini uyandırmışlardı!



Meng Hao şu an kendi hayat kuvvetinin yarısından fazlasını yeniden kazanmıştı. Saçları artık beyaz değildi, aynı zamanda cildi de düzelmişti. Tao Sütununun ondan çaldığı her şey tekrar yerine gelmişti.



Dördüncü Tao Sütunu şeytani bir aura yayıyor, sanki bütün ruhsal gücü tüketmeyi ve yağmalamayı arzuluyordu!



“Gök ve yer ile etkileşimim kesildi, bu yüzden açığı yağmalayarak kapatacağım! Bu Yetkinliğin kudreti!”



Boom!



Meng Hao iki tane Erken Temel Kurulum Gelişimcisine yaklaştı. Gelişimciler arkalarına dönerek kükrediler ve Gelişim Merkezlerinin bütün gücünü serbest bıraktılar. Büyülü sanatlar, büyülü hazineler kullandılar, ellerindeki her şeyle Meng Hao’ya saldırdılar.



Bir gümbürtü yankılandı ve ardından Meng Hao Gelişimcilerden birinin tam karşısında duruyordu. Avucunu hafifçe adamın yüzüne doğru itti. Ardından kurumuş bir ceset yere yığıldı.



Meng Hao’nun vücudu titreşti ve ardından acınası bir çığlık yankılandı. Canlı kalanlar orta yaşlı bir adamın nasıl bir anda yaşlandığını korku dolu gözlerle izlediler. Adamın saçları beyazladı ve ardından düştü. Adamın eti ve kemiği kurumuştu. Adam son nefesini alırken gözleri bulandı ve ardından öldü.



Meng Hao iç geçirdi. Bu insanlara karşı bir garezi yoktu. Fakat, bugün burada ortaya çıkmışlar ve onun Gelişim ilerlemesine engel olmak, onu yok etmek için saldırmışlardı. Meng Hao’yu Xiao Klanı yüzünden hedef almış olsalar da bugün burada oldukları gerçeği değişmiyordu. Meng Hao’yla aniden yüzleşmeleri, basitçe onların kaderiydi.



Meng Hao anlamıştı; gözleri aydınlanmayla parladı ve hiç tereddüt etmeden saldırmaya devam etti.



Orta Temel Kurulum aşamasındaki yaşlı bir adamın hayat kuvvetini ve Gelişim Merkezini özümsedikten sonra vücudu yüksek sesli bir gürlemeyle doldu. Bu ses dışarı yayılarak havayı doldurdu ve herkesin şaşkın bakışlarına neden oldu.



Kaçmakta olan Gelişimciler korkuyla titredi. Her şey korkunç bir rüya gibiydi, hayatları boyunca unutamayacakları kadar korkunç bir rüyaydı.



Meng Hao’nun görüntüsü ruhlarına kadar işlemişti ve bu görüntü onlarla birlikte ölene kadar kalacaktı.



Gürleme sesi çınlarken, Meng Hao’nun vücudunu bir titreme aldı. Aniden altın bir ışık yaymaya başlamıştı. Bu ışık yayılarak Meng Hao’nun altın bir zırhla kaplı gibi görünmesine neden oldu!



Aynı sırada dördüncü Tao Sütunu tamamlanmış gibiydi, gürlemeler Tao Sütununun kendisinden geliyordu. Yukarıda kara bulutlar toplanmaya başladı. Sanki onların içinde görünmez bir çift göz doğrudan Meng Hao’ya bakıyordu.



Aniden Felaket Yıldırımı gibi bir hissiyat ortaya çıktı. Fakat bu his anında kaybolmuştu, sanki sadece bakmaya gelmişti ve Nüve Formasyonunun yıkıcı cezasını serbest bırakmak için pusuda bekliyordu!



Etrafta hiç rüzgar olmasa da, Meng Hao’nun saçları çılgınca havayı kırbaçladı. Dördüncü Tao Sütununun ortaya çıkmasıyla birlikte artık Orta Temel Kurulum seviyesine geçmişti!



Yetkin Temelin gücüyle birlikte, Meng Hao şu an Güney Diyarındaki beş Tarikat ve üç Klan arasında en güçlü Temel Kurulum aşaması Gelişimcisiydi!



Meng Hao ilerleme elde ettiği anda, yakınlardaki Gelişimcilerin yüzleri soldu ve vücutları titredi. İçlerindeki Tao Sütunları aniden sallanmaya başladı. Hatta bazı Gelişimcilerin Tao Sütunlarında çatlaklar ortaya çıktı ve yüzlerinde dehşete kapılmış ifadelerle kan kusmalarına neden oldu.



Sanki bu Tao Sütunları, Meng Hao’nun Yetkin Tao Sütunları karşısında utanarak çatlamış gibiydi. Meng Hao Yetkin Temeliyle birlikte, Temel Kurulum aşamasının hükümdarıydı. Diğer Temel Kurulum Gelişimcilerinin kalplerinin titremesine ve Tao Sütunlarının dengesinin bozulmasına neden olacak kadar inanılmaz bir kudrete ve güce sahipti.



Aslında, Meng Hao’nun Tao Sütunlarının etkisi nedeniyle titreyen Gelişimciler ona doğru kendilerini yere atmaya başlamışlardı. Bu onların fikri değildi, sahip oldukları Tao Sütunlarının hükümdarlarına olan saygıları yüzündendi!



(FN: Allahına kurban. Eğilin gavatlar babanız geldi.)



Başlarını eğerken vücutları artık onların kontrolünde değildi. Zihinleri kükreyen boşlukla doluydu.



Bu gerçek ezici baskıydı, bu tıpkı yer ve gök arasındaki ilişkiye benzeyen bir güç farkıydı.



Gelişim Dünyasında, ezici baskı Gelişim Seviyeleri arasındaki engin farktan kaynaklanan bir güçtü. Fakat, bu ezici baskı Meng Hao’nun Tao Sütunun kendisinden yayılıyordu!



Yetkin Tao Sütunları, diğer bütün Tao Sütunları üzerine ezici bir baskı koyabilirdi. Eğer bir Gelişimci Temel Kurulum döngüsünü sadece Kırık Tao Sütunlarıyla tamamladıysa, Meng Hao karşısında titremekten başka şansı olamazdı.



Bu… Bu dört Yetkin Tao Sütununun gücüydü. Meng Hao’nun beşinci, altıncı ve hatta dokuzuncu Tao Sütunlarını şekillendirdiğinde sahip olacağı gücü hayal etmek bile zordu!  O zaman ortaya koyacağı ezici baskı nasıl olacaktı acaba!?



O anda karşısında Çatlak ya da Kusursuz Temel olmasının bir anlamı yoktu, hepsi de Meng Hao karşısında bir karınca kadar zayıftı. Meng Hao dokuz Yetkin Tao Sütununu tamamladıktan sonra belki de Nüve Formasyonuna geçecekti!



Meng Hao’nun neler olacağını öngörmesine imkan yoktu, ama yine de kalbi güç beklentisiyle dolmaya devam ediyordu.



Tam o sırada Xiao Klanının dışında iki prizmatik ışık ışını havada yıldırım gibi çaktı. Birisi mavi renkle titreşiyorken diğeri beyaz renkti. İlerlemeye devam ederken gözlerine Meng Hao çarptı.



Demek bir Seçilmiş!” dedi beyaz cübbeli genç. Kan Şeytanı Tarikatının şu anki Tao Çocuğu parlak gözlerle aşağı baktı. Bu gözler savaşla doluydu, bir anda alevlenmişti. İkili hızla ilerlerken Meng hao’yu incelediler.



Bu kişilerden biri Sang Luo’nun kardeşi olan mavi cübbeli adamdı. Gözleri Meng Hao’nun üzerine düşünce kalbi tarif edilemez bir tehlike hissiyle doldu!



Tam o sırada ne çok uzak ne de çok yakın olan bir konumda, yeryüzünde devasa bir havza vardı. Aslında böyle on tane havza vardı ve her biri zengin süslemeli binalar ve pagodalarla doluydu. Her bir havzada ayrıca birer tane de göl yer alıyordu.



Uzaktan bakınca burası gizemli ve karanlık görünüyordu. Bu topraklar… Güney Diyarının beş büyük Tarikatından Kan Şeytanı Tarikatıydı!



On havzanın merkezinde bir ağaç yer alıyordu. Ağacın yarısı kurumuş ve solmuştu, fakat diğer yarısı yemyeşil ve serpilmiş bir haldeydi. Bu oldukça tuhaf bir görüntüydü ve belli ki sıradanın ötesinde bir şeydi. Bu ağaç Kan Şeytanı Tarikatının değerli bir hazinesiydi!



Ağacın altında belli belirsiz bir figür meditasyon pozisyonunda oturuyordu. Aniden, figür kafasını kaldırdı. Görüşü Xiao Klanına ve Meng Hao’ya ulaşana dek önüne çıkan her şeyi delip geçti.



Yüzünde bir gülümseme belirdi ve kendi kendine mırıldanır gibi oldu.



Demek ona üç kez yardım etmem beyhude değildi.” dedi bulanık figür, sesi boğuktu. “Bu çocuk kesinlikle büyümüş… Görünüşe göre Yu’er de orada. Belki de bu onun (Yu’er) doğduğu gün, Mor cübbeli Gelişimcinin bahsettiği felakettir?” Gökyüzü gürleme sesleriyle yankılandı.



Göklerin Tao’su ölmedi, yer altının sarı kaynaklarına girmeyeceğim!” Figür gökyüzüne doğru baktı ve aniden yüzünden iki tane şiddetli kırmızı ışık ışını çıktı. Bu… O yıl Reliance Tarikatında ortaya çıkan kan kırmızısı figürden başkası değildi!



Bu, gökyüzü boyunca parlayarak Meng Hao’yu Lord Esinin devasa elinden kurtaran kan kırmızısı Şeytan Lorduydu.



Ç.N: Hatırlamayanlar için Şeytan Lordunun daha önceki ortaya çıkışları 34. ve 94. bölümler.



Xiao Klanının semalarında altın bir ışık parıldadı. Çevredeki Gelişimciler korkuyla titrediler. Meng Hao kafasını kaldırdı ve bakışları beyaz cübbeli Gelişimcinin üzerine düştü.



Onu sadece güzel olarak tanımlayabilirdi. Vücudu büyük beyaz bir cübbeyle kaplıydı ve şeytani bir aura yayıyordu. Fakat, şeytani auranın yanında zarif ve seviyeli bir havası vardı. Havada süzülüyordu ve yanında başka bir Gelişimci daha olmasına rağmen bütün gözler onun üzerine düşüyordu. eğer orada binlerce insan bile olsa, ilgi odağında yine o olurdu.



Onun güzelliği şeytani aurasıyla birleşince, çoğu kadın onun karşısında aşağı kalırdı. Kadın kıyafetleri giyiyor olsaydı, güzelliği bu nesil içinde rakipsiz olabilirdi.



Meng Hao bu beyaz cübbeli gence bakarken ikisinin gözleri buluştu. Meng Hao aniden o gözlerde savaşma arzusu hissetti. Güzel Kan Şeytanı Tao Çocuğunun yanında mavi cübbeli bir Gelişimci vardı. Onun bakışları hemen çok uzak olmayan bir yerde siyah bir ağ ile sarılmış olan Sang Luo’nun üzerine düştü. Tam ileri doğru hamle yapacakken bu isteği beyaz cübbeli genç tarafından durduruldu.



Sen ona rakip olamazsın.” diyerek gülümsedi. “O… Baya ilgimi çekti.” Gülümsemesi sıcak ve sakindi. Eğer bu kişi kadın kıyafeti giyiyor olsaydı, bu zarif gülümseme çiçekleri bile utandırarak soldururdu!



Beyaz cübbeli genç gülümsedikten sonra bir adım ilerledi. Bu adım havada atılmıştı, ama bu olduğunda Meng Hao’nun gözleri kısıldı. Sanki bu adım tam kalbine inmişti. Tüm vaziyeti değişti, sanki büyük bir baskı yemiş gibiydi.



Beyaz cübbeli gençten bir güç dalgası harelendi, bu Geç Temel Kurulum aşamasının döngüsünü tamamlamış bir güçtü.



Bunlar benim Yedi Şeytani Lotus Adımlarım. Her biri kırılamazdır. Dikkatli ol, Yoldaş Taoist.” Beyaz cübbeli genç bir gülümseme eşliğinde ikinci adımı atmaya başladı. Onun gücü aniden muazzam boyutlara kadar taştı, sanki onun iradesi gücün kendisini içinde barındırıyordu. Bu güç dört bir yana yayılmıştı.



Meng Hao’nun gözleri parladı. Beyaz cübbeli genç yaklaşırken sanki tuhaf bir aura bölgede toplanıyor gibiydi, etrafı sarmalayarak gizemli bir aroma yayıyordu. Kokusu çok hoştu fakat insanın kendini kaybetmesine neden olacak kadar kafa karıştırıcıydı.



İkinci adım düştüğünde, Meng Hao sarsılmaya başladı ve gözlerindeki ışıltı daha da keskin bir hal aldı. Gülümseyen beyaz cübbeli genç üçüncü adıma hazırlandı. Bu adım düştüğünde, bölgedeki güç önemli ölçüde yükselmişti. Onun vücudu sanki yenilmez bir cisme dönüşmüş gibiydi. Daha üçüncü adım olmasına rağmen Meng Hao’nun algısında, zaman kavramı aniden bozulmaya başlamıştı. Sanki etrafındaki dünya başka bir dünyayla yer değiştiriyor gibiydi.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr