Bölüm 178

avatar
9471 24

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 178


Bölüm 178: Eski Bir Dost



Et peltesi maskeye girdiği anda telaşla bağırdı.



B-b-bu… Bir Sarı Kaynakların Dokuz Defin Bayrağı!! Üç şeridi ortaya çıkmış bile! Habis! Engin bir habislik!” Et peltesi, sert bir ifadeyle şaşkın Li Patriğine yaklaştı. “Yaşlı adam, sen habisliğin vücut bulmuş halisin! Adalet adına seni çevireceğim! Böyle olmamalısın, bu ahlak dışı. Bu şekilde sonun iyi olmayacak…



Meng Hao hafifçe öksürdü ve maskeyi bir kenara koydu. Derin bir iç geçirdikten sonra gözleri keskince parladı.



Sarı Kaynakların Dokuz Defin Bayrağı mı?” düşüncelere dalmış olan Meng Hao ormanın içinden çıkmaya hazırlanırken bir anda durdu. Gelişim Merkezini gizledi ve gözlerini kıstı.



Gelişim Merkezinin Orta Temel Kurulum aşamasında olması, Tao Çocuklarıyla savaşabileceği anlamına geliyordu. Fakat bunu yapmak için hiçbir nedeni yoktu. Bu bölge Tek Kılıç Tarikatı ve Kan Şeytanı Tarikatının sınırında yer alıyordu. Son derece dikkatli olmalı ve yanlış bir şey yapmamalıydı. Bunu aklından çıkartmayacaktı.



On nefeslik süre geçtikten sonra yukarıdaki gökyüzünde bir çok renkli ışık ışınları ortaya çıktı. Onlar on kişilik bir Gelişimci grubuydu ve her biri bir uçan kılıcın üzerinde duruyordu. Hepsinin üstünde de aynı elbise vardı ve oldukça çarpıcı ve gururlu bir halleri vardı. Onların geçişi havayı gürleme sesiyle dolduruyordu.



Bu on kişinin önünde bulunan üç kişi en şüphe çeken kişilerdi. Üzerlerinde siyah ve beyazın iç içe geçtiği bir cübbe vardı. Sırtlarında yalın kılıçlar bağlıydı ve ayaklarının altındaki kılıç auraları öyle parlaktı ki sanki karşılarına çıkan her şeyi hiç zorlanmadan kesebilirlerdi.



Bu üçlüden biri kırk yaşlarında bir adamdı. Gelişim Merkezi Geç Temel Kurulum aşamasındaydı ve uçarken siyah saçları rüzgarla kırbaçlanıyordu, bu saçların içine nadir beyaz teller serpilmişti.



Onun arkasında otuzlu yaşlarında genç bir adam vardı, ince dudaklara ve sert bir ifadeye sahipti. Kavisli gözleri sanki soğukluk yayan kırmızı Anka gibiydi. Görünüş olarak son derece iyiydi, ama doğası gereği duygusuz biri gibi görünüyordu. Gelişim Merkezi Orta Temel Kurulum aşamasındaydı ve sanki heybetli bir gücün resmedilmiş hali gibiydi.



Bu üçlüden sonuncusu ise 27-28 yaşlarındaydı. Siması sıradandı ama erdemli bir havası vardı. Daha Erken Temel Kurulum aşamasında olmasına rağmen gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Sanki güçlü bir aurayla dolu gibiydi.



Meng Hao bu gence bakınca zihninde geçmişe dair anılar su yüzüne çıktı. Bu erdemli havayla dolu olan adam, Meng Hao’nun Reliance Tarikatı dağıldıktan sonra Tek Kılıç Tarikatı tarafından götürülen Kıdemli Kardeşiydi.



Yıllar geçmişti. Fakat, Chen Fan burada, tam karşısındaydı. Ayrıldıkları günü anımsadı, sanki çok çok uzun bir zaman önce gibiydi. Artık Reliance Tarikatı diye bir şey yoktu ve Zhao Ülkesi gitmişti. Meng Hao onun hala eskisi gibi olup olmadığını merak etti.



Meng Hao bu Gelişimci grubunu sessizce gözlemledi. Onların hepsi de Güney Diyarının bir numaralı Tarikatı olan Tek Kılıç Tarikatının öğrencileriydi. Onların burada ortaya çıkması garip bir durum değildi. Ne de olsa bu bölge Kan Şeytanı Tarikatı ile sınır bölgeleriydi.



Meng Hao bu iki Tarikat arasındaki bitmeyen sürtüşmenin farkındaydı, ara sıra gerçekleşen çatışmaları da biliyordu.



Bu grup tam ufukta kaybolmak üzereyken, Meng Hao’nun ifadesi titreşti ve tekrar gökyüzüne baktı.



Kısa süre sonra havada yaklaşan on tane kan kırmızısı ışık ışını fark etti. Hızları çok yüksekti ve yarattıkları rüzgar aşağıdaki dağları ve ormanları tokatlıyordu. On kişilik grubun üzerinde onlarla birlikte uçan az miktarda devasa yaratık vardı.



Bu Gelişimcilerin ifadeleri sertti ve ölümcüldü. Etraflarında öldürme arzusu dolanıyordu ve üstlerinde uçan hayvanlar da bununla besleniyor gibiydi. Hayvanlar kükrediler ve uludular.



Bu Gelişimciler tabii ki Kan Şeytanı Tarikatının öğrencileriydi. İnanılmaz bir hızla Meng Hao’yu geçip gittiler. Gittikleri yöne bakılınca Tek Kılıç Tarikatı Gelişimcilerini takip ettikleri anlaşılıyordu.



Onlar da ufukta kaybolunca Meng Hao ormandan çıktı. Kendi kendine mırıldanarak iki Gelişimci grubunun gözden kaybolduğu yöne doğru baktı. Onların arkasından uçmak yerine, aşağıdaki ağaçlarda gizlenerek takip etti.



Meng Hao iki tütsü çubuğunun yanma süresi kadar zaman boyunca ormanlık alanda hızla ilerledi. Ardından havada çınlayan patlama sesleri işitti. Hızını artırdı ve çok geçmeden iki Tarikat grubunun çetin bir savaşa tutuşmuş olduğunu gördü. Gürlemeler yankılanıyordu ve büyü hareleri havada dört bir yana yayılıyordu.



Tek Kılıç Tarikatı insanları için kılıçlar eşsiz keskinliğiyle ölüm enstrümanları gibiydi. Kan Şeytanı Tarikatı insanlarının ise büyüleri çok çeşitliydi. Şaşırtıcı bir şekilde büyülerine kan rengi hakim değildi, bunun yerine sonsuz çeşitte teknik kullanıyorlardı. Kontrol ettikleri hayalet hayvanlar ise sıra dışı bir güce sahiptiler. Onlardan sadece üç tane vardı ama şiddetle hücum ediyorlar ve onlara yaklaşmayı imkansız kılıyorlardı.



İki grupta da Nüve Formasyonu Gelişimcisi yoktu. Aralarındaki en güçlü kişi Sahte Nüve aşamasındaydı. Geri kalanların hepsi Temel Kurulumdu. İki grup vahşi bir şekilde savaşıyordu ve etrafları kanlı bir parıltıyla sarmalanmıştı. Meng Hao savaşı izlerken Gelişimcilerden bir kaçı yok olup gitmişti. O sırada Kan Şeytanı Tarikatı üstün taraf gibiydi. Fakat aniden Tek Kılıç Tarikatından Sahte Nüve Gelişimcisinin gözleri soğuk bir ışıkla titreşti.



Tek Kılıç Büyüsü!” diye bağırdı. Chen Fan da dahil bütün Tek Kılıç Tarikatı öğrencileri ona doğru uçtular. Kılıçları şok edici bir şekilde parıldadı. Gök açıp kapayıncaya kadar bütün kılıçlar birbiriyle bütünleşerek üç yüz metre uzunluğunda devasa bir kılıç şekillendirdiler. Bu devasa kılıç bir anda üç hayalet hayvana doğru fırladı.



Dört bir yana bir patlama sesi yayıldı. Hayalet hayvanlar titrediler ve kükrediler, ardından birer birer un ufak olarak yok oldular. Bunun ardından devasa kılıç yüzlerce parlak kılıç ışınlarına dönüşerek kalan Kan Şeytanı Tarikatı öğrencilerine ve yerdeki Meng Hao’ya fırladı.



Meng Hao kaşlarını çattı ve ardından havaya zıpladı. Sağ elini sallayarak şiddetli bir rüzgarın peyda olmasına sebep oldu. Ona doğru yaklaşan kılıç ışınları anında paramparça oldu.



Meng Hao’nun ortaya çıkışı ve kılıç ışınlarından anında kurtulması hemen çevredeki Tek Kılıç Tarikatı öğrencilerinin dikkatini çekti. Özellikle sert bakışlı Orta Temel Kurulum Gelişimcisinin gözlerinden buz gibi bir soğuk yayılmıştı. Meng Hao’ya doğru fırlayan kılıç ışınları onun kontrolü altındaydı.



Bu Kan Şeytanı Tarikatı kötü adamların limanı, habisliğin projesidir.” dedi genç adam soğukça. “Küçük Kardeşlerim, emirimi dinleyin. Onun işini bitirin!” Genç adam Meng Hao’nun kimliğini bile teyit etmemişti. Onun burada ortaya çıkması genç adam için yeterliydi.



Bu sözler ağzından çıktığı anda kırklı yaşlarındaki Geç Temel Kurulum Gelişimcisinin kaşları çatıldı. Fakat araya girmedi. Çevredeki Gelişimcilerin gözleri soğukça titreşti ve Meng Hao’ya doğru hücum ettiler.



Fakat o anda Chen Fan Meng Hao’yu görmüştü. Bir anlık sürenin ardından gözleri neşeyle doldu.



Durun!” diye bağırdı, Erken Temel Kurulum aşaması hızıyla hemen ileri fırladı. Diğerlerini geçerek Meng Hao’ya doğru uçtu. “Bu benim Küçük Kardeşim!” diye bağırdı heyecanla. “Herkes dursun!



İfadesi yoğun bir mutlulukla doluydu, neredeyse kendinden geçmiş bir şekilde Meng Hao’ya bakıyordu ve zihninde geçmiş anılar canlandı.



Meng Hao da ona bakarak gülümsedi. Chen Fan’ın ifadesi ve sözleri samimiyetle doluydu ve Meng Hao şimdi emin olmuştu… O değişmemişti. 7-8 yıl önceki Chen Fan’dı.



Meng Hao derin bir nefes aldıktan sonra konuştu, “Selamlar, Kıdemli Kardeş.” Ellerini kenetleyerek saygıyla selam verdi.



Chen Fan güldü. 7-8 yıl önceki halinden biraz farklı görünüyordu ama kişiliği aynıydı. İleri doğru yürüdü ve Meng Hao’ya sarıldı.



Küçük Kardeş Chen.” dedi sert yüzlü genç adam riyakar bir gülümsemeyle. “Nasıl senin bu Küçük Kardeşini daha önce görmemiş olabilirim? Tek Kılıç Tarikatında daha önce onun gibi bir öğrenci olduğunu bilmiyordum.” Adamın sesi sinsi bir suçlamayla doluydu.



Chen Fan kaşlarını çattı ve koruyucu bir edayla Meng Hao’nun önünde durdu. “Kıdemli Kardeş Zhou, o Tek Kılıç Tarikatı öğrencisi değil. O, Reliance Tarikatındayken benim Küçük Kardeşimdi.



Meng Hao hiç bir şey söylemedi ve ifadesi her zamanki gibiydi. Chen Fan’ın bu durumu nasıl idare edeceğini izlemek istiyordu.



Demek o ufak, gelişmemiş bir Tarikatın öğrencisi...” dedi Zhou, sesi sakin olmasına rağmen sinsiydi. “Normalde onu görmezden gelebilirdik. Fakat burada bizi gizlice gözetliyordu. Bunun sorumluluğunu alması lazım.



Çevredeki Tek Kılıç Tarikatı öğrencileri birbirine baktı, ardından sessizce geriye doğru çekildiler. Görünüşe göre ilk defa Zhou ile Chen Fan arasında yaşanan bir gerginliğe şahit olmuyorlardı.



Orta yaşlı Sahte Nüve Gelişimcisi o ikisine bıkkın bir ifadeyle bakarak iç geçirdi ve ardından bakışlarını Meng Hao’ya çevirdi.



Sorumluluk almak mı?” dedi Chen Fan sakince. Meng Hao’nun önünde dururken gözleri soğuktu. “Zhou Shanyue, benim Küçük Kardeşimin tam olarak nasıl sorumluluk alacağını bilmeyi gerçekten çok isterim. Ben buradayken kim ona problem çıkartmaya cüret edebilir!?” Bu sözlerin ardından depolama çantasına vurdu ve bir el büyüklüğünde küçük siyah bir bıçak ortaya çıktı. Bıçak Chen Fan’ın kafasının etrafında dönmeye başladı.



Meng Hao bıçağın ortaya çıktığını görünce ifadesi şaşkın bir hal aldı. Bu durum diğer Gelişimciler için de geçerliydi. Sahte Nüve aşamasındaki adamın nefesi hızlanmıştı.



Zhou Shanyue’nin ifadesi hemen son derece çirkin bir hale büründü. Chen Fan’a bakarken gözleri kıskançlıkla doldu. Fakat kalbinde ise bir korku büyümüştü.



Bıçaktan yayılan dehşet verici güç Nüve Formasyonuna aitti!



Zhou Shanyue, cevabını bekliyorum.” dedi Chan Fan sakince.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43648 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr