Bölüm 180

avatar
9564 23

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 180


Bölüm 180: Shan Ling



Chen Fan Meng Hao’ya bakarak içten bir kahkaha attı. Kalbi mutlulukla dolmuş bir şekilde Meng Hao ile birlikte diğer Tek Kılıç Tarikatı öğrencilerine doğru fırladılar.



Li isimli adam Chen Fan ile birlikte yaklaşan Meng Hao’yu görünce kaşlarını çattı.



Bu Küçük Kardeşim Ustamı tanıyor ve onu ziyaret etmek istiyor.” dedi Chen Fan soğukkanlı bir ifadeyle. “O da bizimle birlikte Tarikata gelecek.



Li isimli adam hiçbir şey söylemedi. Sadece arkasını döndü ve renkli bir ışık ışınına dönüşerek gökyüzüne fırladı.



Küçük Kardeşim, Tarikata vardığımızda Ustama seni öğrencisi olarak alması için yalvaracağım. Ardından Tek Kılıç Tarikatının yoldaş Kardeşleri olacağız. Çok sorun olmaz diye tahmin ediyorum. Daha önce Ustamdan hiçbir istekte bulunmamıştım, yani kabul etme ihtimali yüzde seksen doksan arasında. Tabii ki seni sadece bir acemi olarak almasını bekleyebilirim. Kendisi Gelişen Ruh aşamasında olduğu için onun acemi öğrencisi olmak bile Tarikat içinde oldukça yüksek bir pozisyondur.” Görünüşe Chen Fan onun geleceğini titizlikle planmıştı bile.



Meng Hao bir an tereddüt ettikten sonra konuştu: “Kıdemli Kardeş şu an bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum. Aslında yapmam gereken bir kaç işim vardı.



Küçük Kardeş!” dedi Chen Fan, ifadesi aniden ciddi bir hal aldı. “Başka bir Tarikata katılmak istemediğini biliyorum. Eskiden ben de öyle hissediyordum. Tüm hayatım boyunca sadece tek bir Tarikatın öğrencisi olmak istiyordum. Fakat… Biz Gelişimciyiz. Tarikatlarımız her şeyin temelidir, özellikle Güney Diyarında. Herhangi bir Tarikata mensup olmayan kişiler serseri Gelişimcilerdir. Gelişim Merkezi hangi aşamada olursa olsun, onların Gelişimde ilerleme elde etmesi oldukça zordur. Yıllarca emek verseler de boşa gidebilir.



Bu konuda beni dinlemelisin. Tek Kılıç Tarikatı Güney Diyarının bir numaralı Tarikatıdır. Onların Tao Stokları oldukça engindir. Burası ikimizin de büyüyebileceği bir yer.



Meng Hao cevap vermedi.



Yolculukları boyunca Chen Fan öğütler vermeye devam etti, ta ki sonraki günün öğle saatlerine kadar. En nihayetinde Tek Kılıç Klanının ana kapısı karşılarında belirmişti. Bunun üzerine Meng Hao başını aşağı yukarı salladı.



Chen Fan ona tıpkı eski nesil bir kıdemlinin küçüğüne baktığı gibi sıcak bir nezaketle bakarken yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Yaş olarak Meng Hao’dan çok büyük olmasa da, Meng Hao onun gözünde hala Tarikata yeni katılmış olan genç bilgin gibiydi.



Tek Kılıç Klanı çok uzaklardan bile görülebilen devasa bir dağ barındırıyordu. Bu dağ Güney Diyarının bir numarasıydı, diğer dağlardan yüzlerce kat daha büyüktü.



Bu dağın ismi… Tek Tao Dağıydı!



Gökyüzünde bu dağın üzerinden uçarken tıpkı onun kopyası gibi görünen başka bir dağ daha ortaya çıktı, bu iki dağ tıpkı bir kum saatini andırıyorlardı. Onları ilk defa gören bir kişi kesinlikle şaşkınlığa uğrardı.



Bu ikinci dağın ismi ise… Tek Kılıç Dağıydı!



Bu dağlar o kadar büyüktü ki tek bakışla bir ucundan diğer ucu görülmüyordu. Meng Hao hayatı boyunca böyle büyük bir dağ görmemişti. İç geçirirken içten içe titremeden edemedi.



Eğer sadece bu iki dağ olsa yine iyiydi. Ama... Bu iki dağın arasında devasa bir kılıç yeri delerek saplanmış halde duruyordu!



Kılıcın kabzası dağların arasından çıkıntı yapmış, gökyüzüne doğru uzanıyordu!



Sınırsız sabah ışığıyla dolu olan bölge gerçekten kutsal bir havaya sahipti.



Meng Hao derin bir nefes aldı. Siyah Elek Tarikatı ve Tek Kılıç Tarikatıyla birlikte şu an Güney Diyarının büyük Tarikatlarından ikisini görmüş oldu. Siyah Elek Tarikatı inkar edilemez bir nüfuza sahipti. Onların gücünden kaynaklanan endişe herhangi bir insanın onların önünde başını eğmesine neden oluyordu.



Fakat Tek Kılıç Tarikatının büsbütün saf kudreti görenlerin başlarını eğmesine değil, onlardan korkmasına neden oluyordu!



Acaba diğer büyük Tarikatlar nasıldır…” Meng Hao bu görkemli sahneyi izlerken kendi kendine düşündü.



Hızla hareket eden grup Tek Tao Dağına yaklaştıklarında güzel renkli ışıklardan oluşan bir alan tarafından korunan bir bölgeye ulaştılar. En öndeki Li isimli adam kafasını çevirerek Meng Hao’ya soğuk bir bakış attı ve ardından homurdandı. Bununla birlikte ışıkların içinde kayboldu.



Meng Hao onun gidişini sakince izledi. Tahminlerine göre bu adam işin özünü tam göremeyen biriydi. Eğer Chen Fan onu durdurmasaydı, adam şimdi ya ölmüş ya da yaralanmış olacaktı.  Son durumu Meng Hao’nun ruh haline bağlı olarak değişecekti.



Endişelenme.” dedi Chen Fan, Meng Hao için endişelendiği belliydi. “Ustam seni acemi öğrencisi olarak kabul ettiğinde Kıdemli Kardeş Li sana sıkıntı çıkartamayacak.” Yüzünde rahatlatıcı bir gülümseme belirdi ve ardından Meng Hao’yu renkli ışık alanının içine çekti. O sırada parlak bir yeşim kayış çıkarttı. Işık ikisinin etrafından dönmeye başladı. Titreşti, ve ardından ortadan kayboldular.



Tekrar ortaya çıktıkları yer Tek Tao Dağının etekleriydi. Hava yeni açan çiçek kokuları ve kuş cıvıltılarıyla doluydu. Çağlayan nehirler görülebiliyordu. Az sayıda öğrenci oralarda geziniyordu. Chen Fan’ı gördüklerinde hemen hepsi saygıyla onu selamladılar.



Chen Fan Meng Hao’yu bir evin avlusuna götürdü. “Küçük Kardeş…” dedi. “Beni burada bekle. Gidip Kıdemlilere selam vereceğim. Ardından da Ustayı görmeye gideceğim. Büyük ihtimalle gece yarısına kadar dönemem. Sen de istersen dinlen istersen de etrafta biraz gezin. Ama çok fazla uzaklaşma. Geri döndüğümde tüm gece muhabbet edeceğiz.” Meng Hao’nun omuzunu kavradı ve ardından bir ışık ışınına dönüşerek uzaklaştı.



Meng Hao onun gidişini izledikten sonra etrafa şöyle bir baktı. Avlunu kapısını açtı ve eve girdi. Evin dekorasyonu oldukça zarifti, ayrıca çok abartılı değildi. Her şeyden zarafet yayılıyordu. Bu durum özellikle tomar koleksiyonu için geçerliydi. Meng Hao bu antik metinlerden biri aldı ve oturarak incelemeye başladı.



Biraz zaman geçtikten sonra antik tomarı bıraktı ve gözlerinde düşünceli bir bakış parıldadı.



Belki de Tek Kılıç Tarikatına katılmalıyım…” diye düşündü, kaşları çatıktı. Bu onun ilk seçimi değildi. Fakat, Siyah Elek Tarikatı et peltesi olayından dolayı kesinlikle peşini bırakmayacaktı. Aslında Tek Kılıç Tarikatına katılmak kötü bir seçim olmayabilirdi.



Fakat gözleri hala Mor Felek Tarikatı düşüncesiyle inatla parlıyordu. Tek düşüncesi zehirden kurtulmak değildi. “Hala Mor Felek Tarikatına meyilliyim.” diye düşündü. “Doğunun Mor Qi’sini de öğrenmek istiyorum…” Bu teknikler birlikte Nüve Formasyonunun doruğu olan Mor Çekirdeği şekillendirebilirdi.



Ayrıca, simya da çalışmam gerek. Bir hap yapmam gerektiğinde her seferinde başkalarına bel bağlayamam. Özellikle Yetkin Çekirdek Hapı için…” Meng Hao bir süre düşüncelere dalmış şekilde oturdu. Kısa süre sonra akşam vakti çökmeye başlamıştı. Dışarıda güneş ışıkları son demlerini yaşıyordu. Meng Hao derin bir nefes aldı ve Chen Fan gelmeyince dışarı çıkıp biraz Tek Tao Dağına bakmaya karar verdi.



Batmakta olan güneş dağın üzerinden parlıyor, ona biraz puslu bir hava veriyordu. Dağın etrafında sisler yükselmeye başlamıştı ve Meng Hao yaklaştıkça gözleri kısıldı.



Aniden Tek Tao Dağında bir yolda süzülen, mavi-yeşil elbiseli bir kadın gözüne çarptı.



Bu kadının görüntüsü etrafındaki puslu havasının aniden berraklaşmasına neden olmuştu. İnsanların dizlerinin üstüne düşme ve secdeye kapanma sesleri duyulabiliyordu.



Bu Kıdemli Kız Kardeş Shan Ling.



R.N: Çincede Shan Ling 山灵, Shan “Dağ” Ling ise “Ruh” anlamındadır.



Bu gerçekten de Kıdemli Kız Kardeş Ling. Duyduğuma göre her ayın dokuzunda gün kararırken çiy damlaları toplamak için dağdan iniyormuş…



Selamlar Kıdemli Kız Kardeş Ling.



Bu sesler Meng Hao’nun kulaklarına kadar sürükleniyordu. Kadının yavaşça dağdan inişini izledi ve aniden Şeytan Mühürleme Yeşiminin sesinin zihninde yankılanmasıyla kalbi titredi.



Dokuzuncu Dağdan bir taş indi ve yeni bir dağ (山) oldu. Dağ (山) bir ruha (灵) sahip, ve ruh (灵)  ise şeytani. Onun iradesi bu dünyaya ait değil. Onunla karşılaşırsan… Eğer iyiyse büyülü bir şekilde dönüşmesine izin ver. Ama eğer saldırgan ise mühürle ve yok et. Dikkatlice düşündükten sonra kararını ver.



Ses Meng Hao’nun zihninde yankılandı. Kendine gelmeden önce bir süre olduğu yerde kalakaldı. Şeytan Mühürleme Yeşiminin tuhaflıklarına artık alışmıştı. Kadına baktı ve gözleri tuhaf bir ışıkla parladı.



Oldukça büyük bir Gelişimci grubu oraya doğru uçmuş, kadını selamlayarak saygı dolu kelimeler etmişlerdi. Ona saygıyla selam verenlerden biri de Li isimli orta yaşlı adamdı.



Meng Hao’nun bakışları kadının üzerine düştüğü anda, kadın da ona baktı ve havada bir an duraksadı. Bu bakışlar keskindi.



İkili bir kaç nefeslik süre boyunca birbirlerine kilitlendiler. Kadının kaşları hafiften kırıştı ve ardından bakışlarını çevirerek yoluna devam etti. Kadın gitmişti ama Li isimli adam sanki bu bakışı fark etmiş gibi ikisinin arasına geçti.



Ayrıca Shan Ling’in kaşlarının kırışmasını da fark etmişti. Soğukça homurdandıktan sonra vücudu hızla Meng Hao’ya doğru fırladı.



Bu durum çevredeki diğer öğrencilerin de dikkatini uyandırmıştı. Li isimli adam göz açıp kapayıncaya kadar Meng Hao’nun durduğu avluya uçmuştu. Soğuk bir parıltıya sahip olan gözleri Meng Hao’nun üzerindeydi.



Yine mi sen!” dedi soğukça. “İlk önce karşımda kibirlendin ve şimdi de Tek Kılıç Tarikatının Kıdemli Kız Kardeşi Shan Ling’e saygısızlık yapmaya cüret ettin! Senin buraya gelme amacın ne !?” Bu olay çevredeki bir çok öğrencinin Meng Hao’ya bakmasına neden olmuştu.



Kim bu herif?



Biraz tanıdık geliyor, ama onu daha önce gördüğümü sanmıyorum…



Ben hatırladım. Bu öğlen Kıdemli Kardeş Chen’in getirdiği misafir. Acaba Kıdemli Kardeş Li ondan ne istiyor?



Meng Hao her zamanki ifadesini koruyarak kibirli Li isimli adama baktı.



Ne demeye çalışıyorsunuz efendim?” dedi sakince.



Amacın her ne olursan olsun, şu an Tek Kılıç Tarikatındasın. Buradaki davranışlarını göz önüne alarak sanırım Kıdemli Kardeşinin yerine sana bir ders vermem gerekiyor.” Amacının Meng Hao’ya herhangi bir eğitim vermek olmadığı belliydi. En başta Meng Hao onda kötü bir izlenim bırakmıştı, şimdi de Shan Ling’in kaşlarını çatmasına neden olunca ona karşı kötü niyetle dolmuştu. Sağ elini kaldırmasıyla birlikte Temel Kurulumun büyük döngüsünü tamamlamış gücü dışarı doğru patladı.



Saçmalık.” dedi Meng Hao soğukça. Li isimli adamın eli aşağı doğru inerken büyük bir kılıcın hayali bir görüntüsü belirdi. Kılıç Meng Hao’ya doğru inerken Temel Kurulumun büyük döngüsünün gücüyle patlıyordu.



Meng Hao’nun gözleri soğukça parladı ve elini kaldırdı. Ne de olsa karşısındaki bu adama karşı herhangi bir iyi niyete sahip değildi. Fakat daha bir şey yapamadan önce onlara doğru siyah bir hançer fırladı ve Li isimli adamın hayali kılıcına sertçe çarptı.



Bir gümbürtü eşliğinde hayali kılıç un ufak oldu. Li isimli adamın yüzü o anda hemen üstüne doğru gelen Chen Fan’a doğru döndü.



Kıdemli Kardeş Li, Küçük Kardeşimi rahatsız etmeye devam ediyorsun. Sahte Nüve aşama Gelişim merkezinle cidden bana itibar mı kaybettirmek istiyorsun? Ben Yedi Tek Kılıç Çocuğundan biriyim. Sen kim olduğunu sanıyorsun?










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr