Bölüm 200

avatar
9562 27

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 200


Bölüm 200: Gece Yağmurunda Cinayet!



Song Klanının Ay ve Güneş dağlarının dışında beş Tarikat ve iki Klan üyeleri ortaya çıktığı sırada buluç burgacının içindeki dünyada buluna Meng Hao yukarı doğru ilerliyordu. Bütün gözler üzerindeyken Gelişim Merkezinin gücünü elinde tuttuğu iyi şans efsununa aktardı.



zaten İyi Şans Efsununu önceden hazırlamaya başlamıştı, ruhsal enerjisini onun içine aktardığı anda aniden önünde devasa bir kara delik belirdi. Bu olay tüm Gelişen Ruh Gelişimcileri ve Seçilmişlerinin gözünün önünde meydana gelmişti.



Bu girdap gibi dönen delik sanki koca bir ağza dönüşerek Meng Hao’yu anında yuttu. Aşağıdaki Seçilmişler ağzı açık izliyordu. Gelişen Ruh Gelişimcileri de bunu sadece izlemekle yetinmişti. Böyle bir şeyin olacağını nereden bilebilirlerdi?



Meng Hao’nun ortadan kaybolduğunu gören Gelişimciler sükunetlerini artık koruyamadılar. Neredeyse aynı anda ayağa fırladılar ve bulut burgacına doğru ilerlediler. Patrik Song Tian kalbinden bir iç geçirdi. Biraz önceki sözleri söylemekten başka şansı yoktu. Fakat burası Song Klanı bölgesi olsa da o kadar Tarikat ve Klana karşı durmak zor olacaktı. Meng Hao’nun kendine bir kaçış yolu yaratması aslından en iyisiydi.



O anda Song Tian, Meng Hao’nun peşinden giden Gelişen Ruh Gelişimcilerini gerçekten de engelleyemezdi. Fakat biraz sonra hepsinin de yüzünde çirkin bir ifade belirdi. Meng Hao’nun bir çeşit ışınlanma büyüsü kullandığını açıkça görmüşlerdi.



Onun gibi önemsiz bir Temel Kurulum Gelişimcisinde böyle değerli bir ışınlanma hazinesi varmış. Bu Meng Hao ne tür gizemlere sahip böyle!?



Yüce Ruh Yazıtı ve değerli bir ışınlanma hazinesi. Mor Elek Tarikatı kesinlikle onu ele geçirecek!



Gelişen Ruh Gelişimcileri geri dönerken beş Tarikat ve iki Klan temsilcileri oraya yaklaştı. Meng Hao’nun iyi şans efsunu onun oradan ışınlanmasını sağlamıştı. O sırada...



Siyah Elek Tarikatında Yüz Bin Dağın merkezinde yer alan bir numaralı dağda devasa bir tütsü kabından havaya dumanlar yükseliyordu. Aynı sırada onlarca gelişimci yukarı doğru fırlamaya başladı ve dumanın içinde kayboldular.



Aşağıda ise Mor Elek Patriği ve güzel orta yaşlı kadın zalim ifadelerle orada duruyorlardı. Gelişimcilerin ortadan kayboluşunu izliyorlardı.



Mor Elek Patriği kaşlarını çattı ve konuştu, “Elinde onu takip etmemizi zorlaştıran iyi şans efsunu var. Eğer Nüve Formasyonu öğrencileri ya da Nüve Formasyonu gücüne sahip büyülü eşyaları gönderirsek, bu Üç Siyah Tütsü Kabıyla çatışacak, ışınlanma dalgacıklarının kesin yerini tespit etmemiz zorlaşacak. En ufak bir hatada yüzlerce kilometre sapabiliriz. Üstelik Üç-Siyah Tütsü Kabı ayda sadece bir kez kullanılabilir.



Sorun değil.” diye cevap verdi güzel kadın sakince. “Nüve Formasyonu öğrencileri kullanamasak da Zhou Jie oraya gönderdiğimiz Temel Kurulum öğrencileri arasında. Onun Gelişim Merkezini ve Tao Çocuğu statüsü göz önüne alınca Meng Hao’nun dikkatini dağıtabilecektir. Onu sadece bir süre oyalaması yeterli olacak. Diğerler büyüyü hazırladıktan sonra bir anda orada olacağız. O andan itibaren Meng Hao kanatları olsa bile bizden kaçamayacak.



Unutma, iyi şans efsununu daha ne kadar kullanabileceğini bilmiyoruz. Eğer o tam halindeyse onu toplamda yedi kez kullanabilir.” Mor Elek Patriği Üç Siyah Tütsü Kabının üzerindeki dumanda ortadan kaybolan son öğrenciyi izlerken yüzünde düşünceli bir ifade vardı.



Endişelenmeyin.” diye cevapladı kadın gülümseyerek. “Meng Hao sadece Orta Temel Kurulum aşamasında. Antik kayıtlardaki bilgilere göre bazı hesaplamalar yaptım. Onun Gelişim Merkezini göz önüne alınca İyi Şans Efsununu etkinleştirebilmesi için iki tütsü çubuğunun yanma süresi kadar zamana ihtiyacı var. Zhou Jie ve diğerleri onu geciktirip büyünün hazırlanmasını sağladıkları sürece Meng Hao’nun işi bitecek. O önemsiz bir Temel Kurulum Gelişimcisi. Endişelenme Kıdemli Kardeş Mor Elek. Zamanında Meng Hao’nun karşısına dikileceğiz.



Onlar aralarında tartışmaya devam ederken Güney Diyarının bilinmeyen bir yerinde, yüzlerce dağdan oluşan bir dağ silsilesinin ortasında, gökyüzünü kara bulutlar doldurmuştu ve yıldırımlar çakıyordu. Gökyüzünü dolduran bir gürleme sesi, ıssız dağlardaki vahşi hayvanları titretmişti, Gökler tarafından korkutulmuş gibilerdi.



Gökyüzünden sağanak şeklinde büyük, fasulye tanesi büyüklüğünde yağmur damlaları boşalmaya başlamıştı. O sırada güneş batıyordu, ama güneş tamamen bulutlar tarafından kapatılmıştı, her yer karanlık ve pusluydu.



Gökyüzünde bir yıldırım arkı çaktı ve ardından aniden havada dalgacıklar yayıldı ve yağmur örtüsünü ikiye ayırdı. Devasa, girdap gibi dönen bir kara delik ortaya çıktı ve içinden soluk yüzüyle Meng Hao dışarı doğru sendeledi. Hemen etrafına bakındı.



Kara deliğin ortadan kaybolmasıyla birlikte yağmur Meng Hao’nun üzerine düşmeye başladı. Etrafı incelerken bunun farkında bile değil gibiydi. En sonunda rahat bir nefes aldı.



Elinden bir çatlama sesi yayıldı. Hemen eline baktı ve iyi şans efsunun üzerinde büyük bir yarık daha belirdiğini fark etti. Tamamen parçalanmadan önce bir kaç kez daha kullanabilecek gibiydi.



Bu hayat kurtaran bir hazine.” diye düşündü. “Onu gelişigüzel kullanamam…” Bir an tereddüt ettikten sonra derin bir nefes aldı. Vücudu aniden titreşti. Yağmur damlaları hemen ondan uzaklaştı ve elbiseleri artık ıslak değildi.



Şu an bütün Tarikat ve Klanların beni aradığını hayal edebiliyorum.” Kaşları çatıldı. Yüce Ruh Yazıtının altın parıltısı Meng Hao’nun beklediği bir şey değildi. Tabii ki kaçmaktan başka şansı yoktu.



Neyse ki Kübik İnciyi aldım. Acaba üç renkli Diriliş Zambağının zehrini giderebilecek mi…?” Gözleri parlamaya başladı ve dağlara gidip sessiz bir yere ölümsüzler mağarası oyarak incinin zehre karşı etkili olup olmadığını test etmeye karar verdi. Fakat tam bir kaç adım atmıştı ki aniden ifadesi titreşti.



Kara deliğin ortaya çıktığı yer çoktan normale dönmüştü. Fakat başka bir deliğin daha açıldığını görebiliyordu. İçi simsiyahtı ve bölgedeki yağmurun kesintiye uğramasına neden oluyordu.



Meng Hao’nun gözlerinde öldürme arzusu titreşti. Kaçmayı seçebilirdi. Ne de olsa bu burgacın aniden ortaya çıkışı rastlantı olamazdı. Belli ki birileri onu ışınlanma dalgacıkları yoluyla takip etmişti.



Ama kaçmayı tercih etmedi. Bunun yerine gözlerinde tehditkar ve kararlı soğuk bir ışık belirdi. On nefeslik sürede kaçmayı başarabilirdi, ama bunun yerine orada kalıp saldırmaya karar vermişti.



Düşünceler zihninde dolanırken uzun adımlarla ileri yürümeye başladı. Elini salladı ve devasa bir Rüzgar Bıçağı ve Alev Ejderhası ortaya çıkarak kara deliğe doğru fırladı ve ona sertçe çarptı.



Kükreyen Alev Ejderhası çarptığı anda havayı bir patlama sesi doldurdu. Kara delik parçalanmaya başladı. Bu sırada onlarca Gelişimcinin gölgesi belirdi. Sanki dışarı çıkmak üzereymiş gibi yekvücut olmaya başladılar.



Meng Hao bir an bile tereddüt etmeden elini kaldırdı ve parmaklarından birini kanattı. Kanlı Parmak Tekniği bir anda zayıflamış olan kara deliğin üzerine çöktü.



Boom!



Muazzam bir gürleme sesi çatırdayan gök gürültüsünü bastırdı. Kara delik sarsıldı ve ardından patlayarak parçalanmaya başladı. Herhangi bir kan donduran çığlık duyulmamıştı. Fakat, dışarı çıkmak üzere olan onlarca Gelişimcinin sadece yarısı canlı kalmayı başarabilmişti!



Diğer yarısı kara deliğin yok olmasıyla birlikte silinip gitmişlerdi!



Kansız ölüm. Bu Meng Hao’nun kararlılığının bir sonucuydu. Tereddüt etse ya da kaçsa, hamle yapmaya cesaret edemese, şuanki düşmanın iki katıyla uğraşmak zorunda kalacaktı.



Ortaya çıkan onlarca insan hemen Geç Temel Kurulum aşaması güçleriyle patladılar. Onlardan biri uzun, siyah saçlı bir adamdı. Uzun, inceydi ve yakışıklıydı, dudakları inceydi ve gözlerinde tuhaf bir parıltı vardı. Gelişim Merkezi Temel Kurulumun büyük döngüsünü tamamlamıştı, Sahte Nüve aşamasındaydı!



Siyah Elek Tarikatı!” Meng Hao’nun gözleri kısıldı. Gelişimcilerin elbiselerini hemen tanımıştı. Öldürme arzusu hemen tavan yaptı. Artık onların Siyah Elek Tarikatı olduğunu öğrenince taşlar yerine oturmuştu. Hiçbir şey söylemedi. Şuandan itibaren kararlı bir şekilde saldıracaktı ve en ufak bir tereddüt yaşamayacaktı.



İleri doğru adım attı, beş Yetkin Tao Sütunu dönüyordu. Onlardan en ufak bir güç bile dışarı sızmıyordu. Etrafındaki yağmur damlaları titreşirken Siyah Elek Tarikatı öğrencilerine doğru yaklaştı.



Adam soğukça homurdandı. Elini kaldırdı ve büyük bir hayali el ortaya çıkarak Meng Hao’ya doğru fırladı. Hemen diğer Gelişimciler de Doğrudan Meng Hao’ya doğru yöneldiler.



Sadece Sahte Nüve aşamasındaki Gelişimci herhangi bir hamle yapmadı. Uzaklarda depolama çantasına vurarak el büyüklüğünde bir tütsü kabı çıkarttı. Onu ovuşturarak yanmasını sağladı.



Dumanlar havaya yükselerek eş merkezli büyülü sembol halkalarına dönüştüler. Bu tıpkı bir ışınlanma portalını andırıyordu.



Portal ortaya çıktığı sırada Meng Hao hayali eli yaratan Gelişimciye doğru yaklaştı. Gelişimci vahşi bir gülümseme gösterdi. Ona göre bu görev cidden pireyi deve yapmaktı. Geç Temel Kurulum Gelişim Merkeziyle orta aşamadaki biriyle kolayca baş edebileceğini düşünüyordu. Onu ezip geçmek basitti.



Ben, Xie, bunun için oldukça takdir kazanacağım!” dedi gülerek. İleri doğru fırladı ve bunun yaptığında aniden omuzunda çok sayıda parlayan dikenler çıktı. Onları Meng Hao’ya saplamayı planladığı açıktı.



Meng Hao’nun ifadesinde en ufak bir değişim yoktu. Elini kaldırdı ve parmağını ona doğru gelen hayali ele doğru bastırdı. Bir gümbürtü duyuldu ve hayali el sayısız parçaya bölünmüştü. Xie isimli Gelişimci ona doğru gelen Meng Hao’ya şaşkınca bakakaldı.



Meng Hao ise ona bakmadı bile. Şimdiye kadar gizlediği Gelişim Merkezinin gücü aniden dışarı doğru patladı.



Boom!



Meng Hao’dan bir baskı taştı ve aniden Gelişimcinin karşısında belirdi. Hemen eli hızla ileri çıkarak adamın boğazını sardı. Soğuk gözlerle onu sıktı.



Bir çatırdama sesi eşliğinde Gelişimcinin gözleri dışarı fırlayacakmış gibi oldu!



Bu, gece yağmurunun altındaki cinayetti!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44295 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr