Bölüm 204

avatar
9212 21

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 204


Bölüm 204: Şeytan Mühürleyici Birliği!



Şeytan Mühürleme, Sekizinci Nazar!



Bu, Meng Hao’nun Şeytan Mühürleme Tarikatı büyülerinden gerçek anlamda ustalaştığı tek teknikti. Buna aslında büyülü teknik değilde kutsal beceri de denebilirdi!



Şeytan Mühürleyicilerin her nesli yeni bir nazar yaratmak zorundaydı ve bu Sekizinci Nesil Şeytan Mühürleyici tarafından yaratılmıştı. Dokuzuncu Nesil Şeytan Mühürleyici olan Meng Hao her türlü şeyle yüzleşmeye hazırlanmalıydı. Fakat Patrik Reliance her şeyi mahvetmişti. Bir dizi rastlantı ve iyi talih olmasaydı Meng Hao Sekizinci Şeytan Mühürleme Nazarını asla öğrenemeyebilirdi.



Derin bir nefes aldı ve sağ elini indirdi. Görüş alanındaki her şeyin çift görüntüsü ortaya çıktı. Meng Hao’nun vücudu titredi ve dünya sarsıldı. Zhou Jie’nin üzerinde kıvrılmış olan her şey, onun etrafında sayısız çift görüntünün ortaya çıkmasına neden oldu.



Tüm bunları tarif etmek zaman alsa da aslında bir anda olup bitiyordu. Çift görüntüler ortadan kaybolmaya başladı. Zhou Jie’den acınası çığlıklar yankılandı; bu sesler ona ait değildi, vücuduna giren ruhlardan çıkıyordu.



Zhou Jie’nin vücudu titredi ve gözleri karmaşayla doldu. Vücudundan titreşimli siyah bir aura sızıyordu. Bu aura son derece yoğundu ve içinde yüzleri delilik ve dehşetle çarpılmış dokuz tane yaşlı adamın hayali görüntüleri görülebiliyordu. Onların bakışlarının hedefinde Meng Hao vardı.



Hiç kimse bu görüntüleri gözlemleyemezdi… Aynı şekilde kan donduran feryatlarını duyamazdı.



Onları görüp duyabilecek tek kişi Meng Hao idi. O, Dokuzuncu Nesil Şeytan Mühürleyiciydi ve potansiyeli daha tam anlamıyla fark edememiş olsa da onun kan damlası Dokuzuncu Nesil olduğunu teyit etmişti. Bu inkar edilemez bir gerçekti.



Bu nedenle bu şeyleri görebiliyordu.



Hayali ruhlar acınası çığlıklar attılar ve ardından konuşmaya başladılar.



Şeytan Mühürleyiciler Birliği, sen Dokuzuncu Nesilsin….



Bizim Tao’muz fark edildiği gün, siz Şeytan Mühürleyiciler bizi engellediniz, arıttınız, Şeytan olmamızı önlediniz!



Şeytan Mühürleyiciler Birliğini kim takar? Eninde sonunda onlar da bizim gibi olacaklar, Gök ve Yerin bedenden ayrılmış ruhları olacaklar!



Onların sözleri yankılanırken vücutları titremeye başladı ve feryatları daha da güçlendi. Etraflarındaki siyah aura dağılmaya başladı ve yer tarafından özümsenmeye başladılar. Figürleri giderek belirsizleşti ve ardından yok olmaya başladılar.



Meng Hao ise düşünceli bir şekilde izliyordu. Şeytan Mühürleyiciler Birliği ile ilgili fazla şey bilmiyordu; yavaş yavaş bir şeyler öğrenmeye devam ediyordu. Bedenden ayrılmış ruhlara bakınca gözlerinden soğuk bir parıltı geçti. Sağ elini salladı.



Bunu yaptığında bedenden ayrılmış ruhlar yok oldu. Onların ölürken attığı çığlıklar Meng Hao’nun kulaklarında yankılandı.



Şeytan Mühürleyiciler Birliğini parçala! Lord Ji Göklerin yerine geçti ve Sahte Ölümsüzlük Armağanı yarattı. Ölümsüz olmak için çabaladık ve ardından öldük. Bu ne? Sizin Birliğiniz Tao’muzu elde etmekten bizi alıkoydu. İşler değişene kadar bekleyin, o zaman Gök ve Yerin sayısız bedenden ayrılmış ruhu sizi yiyip bitirecek!!



Sesler yankılanmaya devam ederken Zhou Jie’nin solgun yüzünün rengi düzelmeye başladı. Gözlerindeki sersemlik hala duruyordu.



Meng Hao bir an ona düşünceli bir şekilde baktı, ardından elbise kolunu fiskeleyerek ardına döndü ve yağmurun altında yürümeye başladı.



Zhou Jie onun figürünün ortadan kayboluşunu izledi. Derin bir nefes aldı ve ardından ellerini kenetleyerek saygıyla selam verdi.



Bir dahaki savaşımızda...” dedi nefeslenerek. “Kazansam bile seni öldürmeyeceğim. Nezaketinin karşılığını ödeyecek ve gelişimimin azmini kanıtlayacağım.” Ardından zayıf bir şekilde ardına döndü, ışık ışınına dönüşerek ortadan kayboldu.



Bu sırada Siyah Elek Tarikatının Yüz Bin Dağlarında bir kireç taşı mağarasının derinliklerinde… Bedenden ayrılmış ruhlar öldüğünde, öfkeli kükremeler duyuldu. Bu kükremeler gökyüzünde yankılansa da hiçbir Siyah Elek Tarikatı öğrencisi duyamamıştı.



Şeytan Mühürleyiciler Birliği! O Şeytan Mühürleyiciler Birliğindendi!!



Lanet olası Şeytan Mühürleyiciler, her bir nesline lanet olsun! Lord Ji onlardan korkuyordu ve Dokuzuncu Nesil Şeytan Mühürleyiciyi ölmesi için lanetledi! Bu Dokuzuncu Nesil….



Ölmeli, ölmeli, ölmeli…. Şeytan Mühürleyiciler Birliği ölmeli! Her nesli ölmeli!!



Sahte Ölümsüzlük Armağanı için sadece bir Şeytan Mühürleyicinin ruhu eksik. Onu bulun! Onun ruhunu çalın ve kanını içerek Ölümsüz bir vücut kazanın!!



Kükremeler çınlarken tüm Yüz Bin Dağ aniden sarsıldı. Dağlar, yeryüzü sallandı, sanki dağların ruhu uyanmış gibiydi. Dışarı sızan siyah aura titreşimleri, gökyüzünün kararmasına neden oldu.



Fakat tam siyah aura titreşimleri dışarı fırlarken, gökyüzünden Güney Diyarının Yeniden Doğuş Mağarasının yakınlarına düşen ceset aniden sarsıldı. Bu sarsılmayla birlikte ondan bir aura yükseldi, yaşayan canlıların göremeyeceği bir auraydı bu. Aura anında tüm Güney Diyarı boyunca yayıldı ve onu korkunç bir kuvvetle doldurdu.



Bu korkunç kuvvet Yüz Bin Dağın altındaki bedenden ayrılmış ruhların titremesine neden olmuştu. Her yer sessizliğe bürünmüştü.



Kimsin sen!?” Ölümcül sessizliğin arasında Yüz Bin Dağın altındaki derinliklerde güçlü bir aura dışarı doğru patladı. Bu güçlü aura cesedi titretmek için yetmiş gibiydi. Bedenden ayrılmış ruhlar bunu görünce kendilerini yere atarak secdeye kapandılar, sanki bu aura onların hükümdarı gibiydi.



Bu aura Siyah Elek Tarikatının gökyüzünü doldurdu, her yönden milyonlarca kilometrelik toprakları kapladı. Her şey karanlığa büründü. Tuhaf olan şey ise… Hiç kimse aslında bunu göremiyordu! İnsanlar için gökyüzü hala deniz mavisiydi!



Ona cevap veren ses derin ve kadimdi. “Ben kaderi aramak için geldim.” dedi. Ses tüm Siyah Elek Tarikatının Yüz Bin Dağı boyunca yankılandı, sayısız yılın kadimliğiyle doluydu. Sanki biraz da yorgun gibiydi.



Bu yorgunluğun içinde zar zor fark edilebilen bir… Öldürme aurası da vardı.



Sanki bu kişi bir hayat boyu savaş yaşamış gibiydi, o kadar çok öldürmüştü ki bunu kelimelerle anlatmak bile zordu. Sesin içinde şaşırtıcı bir irade vardı.



Ne istiyorsun!?” Siyah Elek Tarikatının üzerindeki hükümdar benzeri aura konuştu.



Kader gelir ve gider. Tao daima varlığını sürdürür. Bu çocuk kadere sahip. Eğer müdahale ederseniz, yeniden doğuşumu bir kenara bırakırım, planlarımı değiştiririm ve tüm bunların yerine gelip hepinizi katlederim.



Hükümdar benzeri aura hiçbir şey söylemedi. Biraz zaman geçtikten sonra aura yok oldu. Bunun ardından kibirli bir ses çınladı.



Planlarını değiştirmene gerek yok. Biz sana geleceğiz! Siyah Elek Tarikatından otuz tane Seçilmiş seç ve onları bizim Siyah Yeraltı Mağaramıza gönder! Ölümlü dünyaya geri döneceğiz!



Bu sırada… Yeniden Doğuş Mağarasının derinliklerinde bir yerde bir ceset vardı. Bu, bir insan cesedi değil, küçük bir balıktı. Bir el büyüklüğündeydi.



Bir zamanlar balığın gözlerinin bulunduğu yer aniden cehennem gibi yanmaya başladı.



Daha sonra Samanyolu Denizinin derinliklerinde, deniz tabanı boyunca uzanan uzun bir halat göründü. En sonunda devasa formasyon taşlarının ortasında uzanan ahşap bir tabuta ulaşıyordu. Orada bir kazıma sesi duyuldu, sanki tabutun içinde biri kapağı tırnaklarıyla kazıyor gibiydi.

 

Rahatsız edici bir ses duyuldu: “Şeytan Mühürleyiciler Birliği….” Bu ses hüzün ve anılarla doluydu. Kelimeler yavaşça dışarı süzülerek Samanyolu Denizinin yüzeyinde şiddetli bir fırtınanın kopmasına neden oldu.



—–



2.Kitabın sonu: Güney Diyarına Dalış



—–

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr