Bölüm 210

avatar
9372 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 210


Bölüm 210: Mor Felek Tarikatına Giriş



Meng Hao sakince köşke adım attı. Ne o diğer dördüne baktı ne de onlar Meng Hao’ya baktılar. Doğrudan gidip bir köşeye oturdu.



Çok geçmeden üç kişi daha geldi. Adamlar şarkı sesleriyle sarmalanmış olsalar da herhangi bir dansçı yoktu. Bu durum oldukça tuhaf bir hava yaratıyordu. Aniden, içten bir kahkaha eşliğinde kırmızı suratlı bir adam belirdi ve uzun adımlarla onlara doğru yürüdü. Baş sandalyeye oturdu.



Bayanlar ve baylar, bugünkü toplantıyı başlatalım. Bütün kuralları tek tek açıklamayacağım. İlk defa bir gizli toplantıya konuk olmadığınızı tahmin ediyorum, Yoldaş Taoistler, başlayalım.” Adam elbise kolunu fiskeledi ve bütün katılımcıların ortasında Dokuz Ejderha Ocağı belirdi. Sis yayılmaya başladı ve Meng Hao o sırada yaşlı adama baktı.



Bu adam, katıldığı ilk toplantıdaki kişi değildi. Fakat, Meng Hao’nun Gelişim Merkezi o zamankiyle aynı değildi. Ruhsal Duyusuyla bu yaşlı adamın gerçek olmadığını anlayabiliyordu.



O aslında bir yansıtımdı!



Bu gizli toplantılar cidden çok gizemli. diye düşündü. “Bu organizasyonun arkasında bazı büyük güçler olmalı. Siyah Elek Tarikatındaki toplantıda tıpkı böyleydi.” Meng Hao yeşim kayışını çıkartarak ocağın içine gönderdi.



Diğer katılımcılarda aynısını yaptıktan sonra ejderha ocağından çıkan sis kısa sürede alanı doldurdu ve herkesi sardı.



Parlak ışıklar belirmeye başlarken Meng Hao onları incelemeye koyuldu. Gözleri titreşmeye başladı. Buradaki satışa sunulan şeylerin çoğu hap formülleri ve tıbbi bitkilerdi.



Bugün burada Doğu Hap Bölümünden en az bir kişi olmalı ve sadece usta simyacı değil Ocak Lordu bile olabilir.” Meng Hao son bir kaç günde Doğu Hap Bölümüyle ilgili bir kaç soruşturma yapmıştı ve onun hakkında artık daha fazla şey biliyordu.



Örneğin Doğu Hap Bölümü öğrencileri çırak simyacı olarak başlıyorlardı. En sonunda usta simyacı ve ardından Ocak Lordu olabiliyorlardı. Onun da üstünde Güney Diyarında çok önemli figürler olan Mor Ocak Lordları vardı.



Mor Ocak Lordları otomatik olarak Büyük Usta Hap Şeytanının öğrencileri oluyorlardı ve böylece ondan doğrudan ders alabiliyorlardı. Büyük Usta Hap Şeytanının öğrencisi olabilmenin başka bir yolu ise özel bir arka plana sahip olmaktı ve bu kişiler deyim yerindeyse tek zıplamayla göklere ulaşan kişilerdi.



Örneğin, Zhao Ülkesinde Meng Hao tarafından öldürülen Ding Xin bir Mor Qi Bölümü öğrencisiydi. Fakat onun haplar konusundaki doğuştan gelen yeteneği Büyük Usta Hap Şeytanını etkilemiş ve onu öğrencisi olarak almıştı. Fakat daha çalışmaya bile başlayamadan Zhao Ülkesine gönderilmiş ve Meng Hao’nun eline düşmüştü.



Ondan sonra Büyük Usta Hap Şeytanının öğrenci olarak kabul ettiği tek kişi Chu Yuyan olmuştu. Fakat onun hap yapma yeteneği daha bir Ocak Lordu seviyesindeydi. Hala Mor Ocak Lordu olmaktan çok uzaktı.



Meng Hao düşünceli bir şekilde otururken parıldayan çeşitli ışık noktalarına göz attı. Bir süre sonra içinde kendi bilgileri olan parıltılı noktaya uzanarak kavradı. Hemen ona biraz daha bilgi işledi ve ardından bırakarak beklemeye başladı.



Çok geçmeden önünde bir ışık demeti belirdi.



Sen Mor Felek Tarikatının Doğu Hap Bölümüne girerek bir çırak simyacı olmak isteyen arkadaşa mı sahipsin? Bunun bir için bir öneriye ihtiyacın var. Elinde nelerin var?



Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. İşte bu yüzden Mor Felek Tarikatı gizli toplantısına katılmayı seçmişti.



Mor Felek Tarikatının kurallarına göre Tarikata rastgele girmek imkansızdı. Fakat bir tarikat ne kadar büyükse içinde ejderhalar ve yılanlar o kadar fazla birbirine karışmış halde olurdu.* Elbette ki kendi çıkarları için Tarikat kurallarını çiğneyebilecek kişiler çıkacaktı.Ve görünüşe bakılırsa bu gizli toplantıya bir Ocak Lordu katılmıştı, büyük ihtimalle Hap Açık Artırması için Tarikat dışına açıkmıştı.



Eğer çıkar için tıbbi bitkiler satılabiliyorsa, neden Tarikat için çırak simyacı pozisyonları satılmasın? Ne de olsa Mor Felek Tarikatında aşağı yukarı yüz bin çırak simyacı vardı. Bir kişilik yer göze batmazdı.



Meng Hao hemen cevap vermedi. İki tütsü çubuğunun yanma süresi kadar bekledi. Başka teklif gelmeyince önceki kişiyle pazarlık yapmaya başladı. İki tarafta birbirini tartıyordu. Meng Hao bu duruma aşinaydı.



(FN: Çünkü o bir Kayserili!)



Anlaşmaya varmaları uzun sürmedi. Meng Hao Patrik Reliance’ın Ölümsüzler Mağarasından aldığı bazı tıbbi bitkiler karşılığında bir çırak simyacı yeri satın aldı. Anlaşma tamamlandığında Meng Hao’nun elinde yeni bir yeşim kayış belirdi.



Koyu yeşildi ve yüzeyine bir hap ocağı şekli kazınmıştı.



Kısa süre sonra gizli toplantı sona erdi. Sis dağıldı ve katılımcılar birer birer ayrılmaya başladı. Meng Hao parlak çıkıştan çıktığı anda kendini Mor Ay Şehrinin tenha bir köşesinde buldu. Kafasını eğdi ve hemen gecenin karanlığına karıştı.



Meng Hao üç gün sonra Mor Felek Tarikatının aşağısında belirdi, hala 16-17 yaşlarında bir bilgin gibi görünüyordu. Elindeki koyu yeşil kayışı iri yarı orta yaşlı bir adama saygılı bir şekilde teslim ederken yüzüne gergin bir ifade takındı.



Adamın üzerinde bir Taoist cübbesi vardı ve ince sakallara sahipti. Qi Yoğunlaştırma aşamasının sekizinci seviyesinde görünüyordu. Meng Hao’ya bir bakış attı ve ardından yeşim kayışa göz attı.



Bu öneri yeşim kayışına sahip olduğun için Mor Felek Tarikatına çırak simyacı olarak girebilirsin. Fakat, bütün çırak simyacıların Doğruluk Geçidinden geçmeleri gerekir. Sen de dahil bugün Tarikata katılmak için gelen üç kişi var burada. Eğer içinizde kötü bir niyet besliyorsanız Doğruluk Köprüsünde ölümü tecrübe edeceksiniz.” Adam elbise kolunu fiskeledi ve yürümeye başladı.



Meng Hao onu dağın etekleri boyunca takip etti, bu dağ hap ocağı şeklinde olandı. Yukarıda Mor Doğu Muhtereminin görkemli heykeli vardı. İleride, ileri geri sallanan zincirden bir köprü yer alıyordu. Aşağı yukarı kaynayan bulutlar Doğu Mor Muhteremi heykelinin zar zor görünmesine neden oluyordu. Devasa heykelin arkası kıvrılan bulut ve sislerle sarılmış bir dağ zirvesiydi.



Köprünün altında derin bir uçurum yer alıyordu. Bu uçuruma düşmek, Gelişim Merkezin ne olursa olsun ölmen anlamına gelecekti.



Zincirli asma köprünün yakınında yüzünde boş bir ifade bulunan otuzlu yaşlarında bir Gelişimci duruyordu. Onun arkasında ise gergin gözlerle zincirli asma köprüye bakan bir kız ve bir erkekten oluşan iki genç vardı. Korku içinde oldukları çok barizdi.



İri yarı Gelişimci Meng Hao’yu oraya götürdü ve ardından esnedi.



Siz üçünüz bu köprüyü geçmek zorundasınız.” dedi. “Eğer kalbinizde herhangi bir hile yoksa diğer tarafa sağ salim ulaşacaksınız. Böylece Mor Felek Tarikatında çırak simyacı olabileceksiniz. Fakat içinizde kötü niyet varsa öleceksiniz. Yıllar boyunca karşıya geçmek isteyen bir çok genç bu köprüde can verdi.” Konuşmasını bitiren adam Meng Hao ve diğer iki genci tamamen görmezden geldi.



İfadesiz Gelişimci gözlerini kapattı.



Meng Hao zincirli asma köprüye şöyle bir baktı ve ardından tereddütsüz bir şekilde ileri doğru yürüdü. Dişlerini sıkan genç adam da onu takip etti.



Meng Hao köprüye adım attığı anda köprü sallanmaya başladı. Hap ocağı dağından uzaklaşırken derin bir nefes aldı. Yolun ortasında güçlü bir rüzgar peyda oldu ve uğuldayarak geçerken köprünün daha da fazla sallanmasına neden oldu. Aynı sırada hafif bir iç geçirme sesi duyuldu. Bu ses Meng Hao’nun kulaklarını delip geçerek zihnini allak bullak etti.



Aniden zihni dikkat dağıtıcı düşüncelerle doldu. Bu düşünceler Mor Felek Tarikatına girmek istemesiyle ilgili çeşitli nedenleri içeriyordu. Düşünceler sanki biri onları okuyormuş gibi Meng Hao’nun kontrolü dışında gün yüzüne çıkıyordu.



Fakat tam o sırada et peltesinin dönüşüm becerisinin gücüyle desteklenen aura aniden yükseldi. Hemen dikkat dağıtıcı düşünceleri bastırdı. Meng Hao birden Mor Doğu Muhteremi heykelinden görünmez bir bakışının üzerine düşerek onu incelediğini hissetti.



Kalbi titredi. Diğer dikkat dağıtıcı düşünceler bastırılırken kendini Mor Felek Tarikatına katılmayı ne kadar çok istediği ve hap yapımını öğrenmeyi ne kadar arzuladığıyla ilgili şeyler düşünmeye zorladı.



Görünmez bakış Meng Hao’yu on nefeslik süre boyunca süzdü. Ardından Meng Hao’nun arkasındaki gençlere yöneldi.



Meng Hao soluk yüzle yoluna devam etti. O sırada arkasından bir çığlık sesi koptu. Genç kadına bir şey olmamıştı ama genç adam aniden zincirli asma köprüden düşmüş ve aşağı doğru çakılıyordu.



O sırada genç adamdan Erken Temel Kurulum gücü dışarı doğru patladı. Fakat bunun üzerine hemen vücudu titredi. Gözleri korkuyla parlarken Gelişim Merkezi aniden yok oldu. Tıpkı bir ölümlü gibi uçurumun derinliklerinde kayboldu.



Meng Hao derin bir nefes aldı. Kararlı ve korku dolu bir ifadeyle yoluna devam etti. Bakış onun üzerine toplamda dokuz kez gelmişti. Her seferinde bir öncekinden daha fazla kalıyordu. En sonunda Mor Doğu Muhtereminin heykeline ulaştı. Mor Felek Tarikatının ana girişini oluşturan dağa adım attı. Başarmıştı.



Karşısında siyah elbiseler içinde yaşlı bir adam duruyordu. Adamın üzerinden yoğun bir tıbbi bitki aroması taşıyordu.



Bir an Meng Hao’ya sakince baktıktan sonra başını aşağı yukarı salladı. Genelde kötü niyetlere sahip olan insanlar Doğruluk Köprüsünü geçemezdi. Zincirli asma köprü bakınca normal gibi görünüyordu. Fakat bu, Doğu Hap Bölümünün öğrencileri test etmek için yıllardır kullandığı bir yöntemdi. Eğer bu testten geçerlerse Tarikata katılabilirlerdi.



İsmini söyle.



Fang Mu.” diye cevapladı Meng Hao, gergin bir şekilde ellerini kenetledi.



Ben Doğu Hap Bölümü bitki mıntıkasının onur muhafızı Xu Chen.” dedi yaşlı adam sakince. “Aynı zamanda yeni çırak simyacıların gözetmeniyim. Mor Felek Tarikatının Doğu Hap Bölümüne katılabildiğin için şanslısın. Çırak simyacılar Doğu Hap Bölümünün temelidir. Bütün Ocak Lordları daha önce birer usta simyacıydı ve tabii ki hepsi de yola çırak simyacı olarak başladı. Belki de gelecekte sen de saygın bir Ocak Lordu olabilirsin. Bu tamamen iyi talihine ve saklı yeteneğine bağlı.



Genç kadın da en sonunda köprüden geçme işini tamamladı. Meng Hao’nun yanına geldiğinde hala titriyordu. Yüzü bembeyazdı.



Gidelim. Bu noktaya kadar gelebildiniz, artık bu Tarikatı eviniz olarak görebilirsiniz.” Yaşlı adam nazikçe gülümsedi ve ardından elbise kolunu fiskeledi. Nazik bir rüzgar Meng Hao ve genç kadını aldı ve yaşlı adamla birlikte oradan ayrıldılar.



Havada dağların etrafındaki sarmal yollar boyunca ilerlediler. Meng Hao etrafa baktığında tek görebildiği şey sonsuz dağ silsilesinin yanı sıra zengin dekorasyonlu binalarla dolu sayısız vadiydi. Bu manzara gerçek anlamda muazzamdı.



Burası…” diye düşündü Meng Hao, “Fang Mu’nun uzun bir süre kalacağı Tarikat…” Manzaranın tadını çıkartırken gözleri ışıl ışıl parladı.



Sonra aniden gözleri tuhaf bir ifadeyle doldu. Vadilerin birinde binaların arasında boş bir alan görmüştü. Dağın kenarına saplanmış demir bir mızrak vardı.



Bu demir mızrak ona son derece tanıdık gelmişti….



Fullbringer Notu: Bana da tanıdık geldi. Bu şey değilmi ya… Çılgın.kayserili.hunharca.avi

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr