Bölüm 226

avatar
9106 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 226


Bölüm 226: Liu’nun Kuralı!



Fang Mu’nun şöhreti Mor Felek Tarikatında iyice yükseldi. Artık onu tanımayan tek bir Mor Qi Bölümü İç Tarikat öğrencisi yoktu. Bu yeni terfi almış olan usta simyacının ismi Doğu Hap Bölümünün diğer usta simyacılarının da kulaklarında gök gürültüsü gibi yankılanmıştı.



İç Tarikat öğrencileri ve usta simyacılar için geçerli olan bu durumun Dış Tarikat öğrencileri ve çırak simyacılar içinde geçerli olduğunu söylemeye gerek bile yoktu. Simyacı Fang ismi tüm Tarikata boyunca şiddetli bir rüzgar gibi esiyordu ve onun Mor Felek Tarikatındaki prestiji giderek büyüyordu.



Fang Mu ile ilgili spekülasyonlar başlamıştı. Genel kanı onun tuhaf bir kişiliğe sahip olduğu, çok fazla konuşmadığı ve dışarı çıkmayıp sosyal aktivitelerde bulunmadığı yönündeydi. Aslında çok az kişi tam da böyle biri olduğunu gerçekten biliyordu.



Bütün hap teklifleri Bai Yunlai aracılığıyla iletiliyordu. Fang Mu’nun ismini herkes duymuş olsa da hiç kimse onunla bizzat tanışma fırsatı yakalayamamıştı. Doğu Hap Bölümünün Mor Qi Bölümü üyelerine içeri girme izni vermediği için Fang Mu giderek gizemli bir figür haline gelmişti.



Ayrıca bir günde sadece üç sipariş kuralı sonucunda bir Ocak Lordu gibi çalışmaya başlayınca itibarı daha da yükselmişti.



Aslında bu günde üç sipariş kuralı yüzünden İç Tarikat öğrencileri bir ticaret sistemi yaratmış ve fiyatlar giderek artış göstermişti.



Belli bir günde, Doğu Hap Bölümünün derinliklerinde mor renkli bir dağ zirvesi vardı. Zirve çok yüksek değildi ve doğrusu çevredeki zirveler tarafından gizlenmişti. Fakat burada var olan tarif edilemez bir aura, bu dağın yüksek olmasa da tüm dağ silsilesinin kalbi olduğunu gösteriyordu.



Bu dağın tepesinde yaşlı bir adam oturuyordu. Önünde bir çalışma masası vardı ve onun üzerinde bir tıbbi hap bulunuyordu. Adam onlara baktı, gözleri tuhaf bir ışıkla parladı. Bu yaşlı adamın arkasında üç kişi duruyordu.



Bu üç kişi katiyen genç değildi. Hepsinin de Gelişim Merkezleri Gelişen Ruh aşamasındaydı. Fakat bu yaşlı adamın yanında sesli nefes almaya bile cüret edemiyor gibi bir halleri vardı. Yüz ifadeleri saygıyla doluydu.



Bu yaşlı adam Chu Yuyan’ın ustası olan ve ismi tüm Güney Diyarını sallayan Büyük Usta Hap Şeytanıydı.



Önünde duran hapı bir süre inceledi. kısa bir süre sonra güneş batmaya başlamıştı. En sonunda adam elini yavaşça salladı ve hapı eline aldı.



İlginç.” dedikten sonra gülmeye başladı. Elini hapın üzerine kapattı ve onu okşadı. Elini tekrar açtığında ise avucundaki küller rüzgara karışarak uçup gitti.



Büyük Usta Hap Şeytanının arkasındaki adamlardan biri bir an tereddüt etti, ardından alçak bir ses tonuyla konuşmaya başladı: “Hap Şeytanı, Mor Qi Bölümünde bir hoşnutsuzluk var….



Hoşnutsuzluk mu?” dedi Hap Şeytanı sakince. “Biraz sabırlı olsunlar. Eğer her kim Doğu Hap Bölümünün öğrencilerinden birine problem çıkarırsa on yıl boyunca tıbbi hap yüzü göremezler.” Bununla birlikte elbise kolunu fiskeledi ve ortadan kayboldu.



Üç adam bakıştılar. Yüzlerinde acı gülümsemelerle Hap Şeytanının biraz önce durduğu yere doğru baş selamı verdiler ve ardından oradan ayrıldılar.



Akşam gökyüzünün altında, kısa, mor renkli dağın arkasında gökyüzüne doğru uzanan bir zirve yer alıyordu. Dağın yarısında bir köşk vardı, bu köşkün büyük bir kısmı dağdan çıkıntı yapmıştı ve havada asılı duruyordu. Gün boyunca buradan tüm toprakları seyredebilirdin. Ayrıca gece vaktinde yıldızlar çıktığında neredeyse yukarı uzanarak gökyüzüne dokunabilirdin.



O akşam batan güneşin ışıkları tüm alana düşerek ağır bir atmosfere neden oluyordu. Altın parıltı ufuktaki gül rengi bulutlarla birleşince inanılmaz bir manzara oluşturuyordu.



Köşkün içinde akşam havası kımıldanıyordu. Rüzgar, bulutları dağıtmak yerine uzun, siyah saçları havada sallıyordu. Bu saçların sahibi Chu Yuyan idi.



Chu Yuyan köşkte sessizce dururken saçları rüzgarla dans ediyordu. Elini havaya kaldırırken kaşları hafifçe çatıldı. Kaldırdığı elinde bir tıbbi hap yer alıyordu.



Bu hapı nasıl yapabildi…” diye düşündü. “Yoksa simya Tao’suna olan eğilimi bitki ve yeşillik saklı yeteneği gibi mi… ? Simya Tao’su konusunda bu kadar kabiliyetli biri gerçekten de var mı? Bu nefes kesici….



Elindeki hap mumlu ve sarı renkteydi, tamamlanmamış bir ürün gibi görünüyordu.



Biraz Ruh Taşı harcayarak İç Tarikat öğrencilerinden bir hap satın almıştı. Tabii ki bu tıbbi hap Meng Hao’nun tezgahından geçmişti.



Chu Yuyan bu hapı aldığında ilk tepkisi küçümseme olmuştu. Ama daha sonra hapı titizlikle incelemişti. Bunun ardından ise ifadesi değişmişti. En nihayetinde gözleri inanamaz bir şekilde kocaman açılmıştı.



Hapa yedi gün çalıştıktan sonra onu toz haline getirmişti. Bu etraflı incelemenin ardından Fang Mu ona öfke verse de bu tıbbi hapı takdir etmeden edememişti… O bile böyle bir hapı zihnini ve ruhunu tamamen bu işe adayarak yapabilirdi.



En sonunda Büyük Usta Hap Şeytanının eşsiz yöntemini kullanarak hapı yeniden yapmıştı. Orijinal hapın tozlarından ikinci bir hap yaratmıştı. İkinci arıtımla birlikte hapın tıbbi kuvveti yüzde altmış oranındaydı. Bu Chu Yuyan’ın sınırıydı.



Eğer o benim ustamın arıtım tekniğini öğrenirse...” diye mırıldandı kendi kendine, “Kim bilir yaptığı tıbbi hapların seviyesi ne olur… ?” Bakışları uzaklardaki gül rengi bulutlara daldı, ardından elindeki hapa geri döndü.



Ustanın dediğine göre o Üç Ölümlü Hapına dair gizli bir aydınlanma sahibi olabilir. Ama o çok küstah! Geçen sefer gittiğimde kendini içeri kilitledi ve dışarı çıkmayı reddetti!” Bunu düşünmek bile Chu Yuyan’ın canını sıkıyordu. Zaten sadece Fang Mu ismi bile sinirlerini hoplatmaya yetiyordu.



Bu Fang Mu’mun iğrençliği lanet Meng Hao’dan sonra ikinci sırada geliyor!” dedi dişlerini gıcırdatarak. Bariz bir şekilde hayatında en nefret ettiği birinci kişi Meng Hao, ikinci kişi ise Fang Mu’ydu.



Fakat hala Fang Mu’nun neden onun sinirlemesine neden olduğunu anlayamamıştı. Tabii ki eğer Fang Mu ve Meng Hao’nun aynı kişi olduğunu bilseydi, hemen nedenini anlayacaktı.



Chu Yuyan olduğu yerde kendi kendine mırıldandığı sırada, Meng Hao hap ocağının önünde oturmuş bir parti tıbbi hap yapıyordu. Tüm Ölümsüzler Mağarasını dolduran bir gürleme sesi duyuldu. Meng Hao iç geçirdi. Son bir kaç ayda her gününü hap yaparak geçirmişti. Çeşitli İç Tarikat öğrencilerine verdiği hap sözlerini daha yeni bitiriyordu. Önünde duran hap ocağı da artık son demlerini yaşıyordu, her an çatlayabilirdi.



Meng Hao burnunun üstünü ovuşturdu, ardından Ölümsüzler Mağarasının kapısını açarak güneşin batışını izlemeye başladı. Derin bir nefes aldı. Bu dağ havası sonbaharın soğukluğunu içinde barındırıyordu. Bu havayı içine çektikçe artık şişen kafası yavaş yavaş sakinleşmeye başlıyordu.



Eskiden aldığım bütün siparişleri bitirdiğimde, tek yapmam gereken günde üç siparişi bitirmek ve kendi Gelişimim için olan hapları yapmak olacak. Ruh Platformu Hapları çoktan etkisizleşmeye başladı. Eğer bir şey yapacaksam, o Temel Kurulum Günü olmalı!” Gözleri pırıldadı. Temel Kurulum Günü Geç Temel Kurulum aşaması için uygun olan bir tıbbi haptı. Bu hap son derece tesirliydi, Mor Felek Tarikatında Temel Kurulum aşaması için olan hapların en değerlilerinden biriydi.



Meng Hao son zamanlarda binden fazla hap partisi arıtmıştı ve yüzlerce hap formülü elde etmişti. Bu formüllerden biri de Temel Kurulum Günü formülüydü. Biraz araştırma yaptıktan sonra, herhangi bir ilerleme kaydedebilmesi için biraz dinlenmesi, ardından bütün yeteneklerini kullanarak en az yüzde doksan tıbbi kuvvete sahip bir Temel Kurulum Günü yapması gerektiği sonucuna varmıştı



Böyle bir hapla altıncı Tao Sütununu tamamlayabilir, yedincisine başlayabilirdi.



Doğunun Mor Qi’si el kitabının sadece Ocak Lordları tarafından elde edilebilir olması çok kötü. O efsanevi bir sanat, ve ona bir göz atmanın başka bir yolu yok. Ona çalışan kişilerin kayıtları dikkatlice tutuluyor.” Düşüncelere dalmış olan Meng Hao dağdan aşağı doğru yürümeye başladı. Uzun zamandır ilk defa dışarı çıkıyordu.



İç Tarikat öğrencileri bile Doğunun Mor Qi’si el kitabına bakma hakkına sahip değil. Onlar tahminler doğrultusunda zorla geliştiriyorlar. Sadece Mor Qi Bölümünün Oturum öğrencileri ya da Ocak Lordları bu tekniğe çalışmak için bizzat gerçek el kitabını inceleyebiliyor.” Meng Hao ona erişmeye kararlıydı. Ancak bu şekilde Mor Çekirdek şekillendirmeye hazırlanabilirdi. Bu temelle birlikte Yetkin Altın Çekirdek şekillendirmek için hapı kullanabilirdi.



Yetkin Altın Çekirdek için gerekli olan tıbbi bitkilerin birazını araştırdım ama hala bir kaç tanesi eksik. Bir Ocak Lordu olduğumda geri kalanları bulmak daha kolay olacaktır.” Meng Hao düşünceli bir şekilde çeşitli vadilerden geçti. Yol boyunca bir çok tanıdık çırak simyacıyla karşılaşmıştı. Bazıları onu tanımış ve şaşkınlıkla bakakalmışlardı. Ardından bu şaşkınlık yerini heyecana bırakmıştı.



Ne de olsa otuz bin çırak simyacı onun terfi sınavını izlemişti. Bir çok kişinin onu tanıyabilmesi normaldi. Faka o şimdi bir usta simyacıydı, bu yüzden ona yaklaşarak konuşmaya cesaret edememişlerdi. Bunun yerine sadece onu saygılı bir şekilde selamlamışlardı.



Meng Hao düşünmek için sessiz bir yer bulmak istiyordu. Çırak simyacılara gülümseyerek karşılık verdikten sonra bir anda ortadan kayboldu. Doğu Hap Bölümünün dağlarından ve vadilerinden ayrılarak Mor Qi Bölümüne girdi.



Burada onu tanıyan çok az kişi vardı. Dağların arasında mutlu bir şekilde gezindi, üzerinde usta simyacı cübbesi vardı. Bu yüzden onu durdurup sorgulamaya kimse cüret edemediği için yoluna huzurlu bir şekilde devam etti.



Meng Hao gezinirken bir yandan da etrafa bakıyordu. Mor Felek Tarikatına gireli aşağı yukarı üç sene olmuştu. Buraya nispeten aşina olsa da aslında tüm Tarikat çok büyük bir yerdi. Daha önce gitmediği bir çok bölge vardı. Yoluna devam ederken aniden kendi isminin geçtiği bir tartışma duydu.



Şu Fang Mu kesinlikle ün ve saygıyı kullanıyor. Haplarının çok harika olduğunu düşündüğü için bize sıkıntı çıkartmak istiyor. Bunu kabul edemeyiz! Bu durumu Kıdemlilere çoktan rapor ettim ve onlarda bu meseleyi Doğu Hap Bölümü üyeleriyle tartışacaklar. Fang Mu cezalandırılmalı! Ve sen, önemsiz çırak simyacı, saygısızlığın için özür dileyeceksin!



Kıdemli Kardeş Liu, lütfen sakin ol. Bu benim hatam. Fakat, gerçekten de sonraki on günden fazlası için siparişleri aldık bile…



Gürültülü bir konuşma geçtikten sonra kahkahalar duyuldu. Meng Hao bir kaç cümle dinledikten sonra bu seslerden birinin Bai Yunlai’ye ait olduğundan emin olmuştu. Bir dekoratif kaya formasyonunun etrafından yürüyerek içinde dört tane pagoda görünen geniş bir meydana geldi.



Pagodaların içinde, onlarca Mor Qi Bölümü İç Tarikat öğrencisinin yer aldığı meydana bakan bir miktar genç adam oturuyordu.



Pagodaların içinde oturan genç adamlar sıradan öğrenciler değillerdi, Mor Qi Bölümünün Seçilmişleriydiler. Toplam dört tane pagoda vardı ve her birinde birer tane Seçilmiş yer alıyordu.



Meydanda dağılmak üzere gibi duran insanların arasından Bai Yunlai de vardı. O sırada mavi cübbeli bir genç adam kendini gösteriyor ve Bai Yunlai’ye kibirli bir biçimde küfürler savuruyordu.

 

Benim sözlerim Tarikat kuralları değil belki ama senin için kural niteliğindeler! Eğer sana kendini tokatlayıp benden özür dilemeni söylersem bunu yapman senin için daha iyi olur!



Bai Yunlai’nin yüzü solmuştu ve vücudu titriyordu. Onun Gelişim Merkezi zayıftı. O bilgili bir insan olsa da aslında çok fazla sayıda kişi onu çok düşük biri gibi görüyordu. Son zamanlarda bu yaşanan şey ilk defa olmuyordu. Fakat onun rahatını bozmamak için bunlardan Meng Hao’ya hiç bahsetmemişti. Bai Yunlai insanlarla konuşmalarında hep dikkatli davransa da daima böyle birilerini kızdırma ihtimali olabiliyordu.



Bu Liu isimli genç adam Tarikattaki nispeten yüksek pozisyonuna güvenerek Meng Hao’dan bir tıbbi hap isteğinde bulunmuştu. Fakat günde sadece üç sipariş aldığı için ilk gelen sipariş hakkını elde ediyordu. Bai Yunlai bu Liu isimli genç adamı kızdırmamak için elinden geleni yapsa da onun gönül alıcı sözleri ters teperek genç adamın düşmanlığına sebep olmuştu.



Düşük pozisyon sahibi insanlarında onurları vardı. Fakat Bai Yunlai titreyerek, acı bir şekilde Liu’ya baktı. Elini kaldırdı ve tam kendi yüzünü tokatlayacakken…



Meng Hao’nun sakin sesi duyuldu. “Bai Yunlai!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr