Bölüm 236

avatar
9001 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 236


Bölüm 236: Ardıl Etkiler



Meng Hao şaşkın bir haldeydi, ona göre 200,000,000 Ruh Taşı çok fazla bir miktardı. Fakat Güney Diyarında diğer bir çok kişi de onunla aynı durumdaydı.



Onların şaşkınlığının sebebi, Mor Felek Tarikatı Hap Açık Artırmasında ortaya çıkan hap simyasal aydınlanma sırasında yapılmış bir haptı, göklerin altındaki eşsiz haplardan biriydi.



Büyük Usta Hap Kazanı ismi hemen Güney Diyarında yayılmaya başladı ve gittiği her yerde bir şoka neden oldu. Sayısız Tarikat ve Klan bu ismi duymuştu.



Büyük Usta seviyesine resmi olarak yükselmek için tıbbi kuvveti yüzde doksan ya da daha fazla olan bir çok hap yapmak gerekse de Hap Açık Artırmasında görülen o hap Güney Diyarında bir kargaşaya neden olmuştu. Simyasal aydınlanmayı da hesaba katınca Büyük Usta Hap Kazanının ismi aniden tahmin edilemez boyutlara yükselmişti. Aynı zamanda bu kişinin gizemi gerçek kimliğini sarmış durumdaydı.



Herkes çıldırmış bir şekilde Büyük Usta Hap Kazanının kim olduğunu çözmeye çalışıyordu. Tahmin ve söylentiler ortalıkta dolaşıyordu. Bazıları bu hapı Büyük Usta Hap Şeytanının başka bir kimlikle yaptığını düşünüyordu. Diğerleri ise bu kişinin Mor Ocak Lordlarından biri olduğuna inanıyordu.



Hiç kimse bu kişinin sıradan bir usta simyacı olduğuna ihtimal vermiyordu. Ne de olsa, Mor Ocak Lordları dışında simya Tao’su yeteneği böyle yüksek olan başka biri olabilir miydi?



Bu söylentiler tüm Güney Diyarında yangın gibi yayılıyordu. Son yıllarda meydana gelen olaylardan Büyük Usta Hap Kazanı gibi hareketlilik yaratanlar, sadece çeşitli Tarikatların Yeniden Doğuş Mağarası bölgesindeki arama girişimleri ve Meng Hao’nun Yüce Ruh Yazıtı olayıydı.



Zaman geçtikçe Büyük Usta Hap Kazanına dair söylenti ve fikirler arasından onun bir Mor Ocak Lordu olduğu düşüncesine tam zıt olan yeni bir teori yükseldi.



Bir çok kişi Büyük Usta Hap Kazanının gerçekten de sıradan bir usta simyacı olduğuna inanıyordu. Fakat bu kişi simya Tao’su ile ilgili inanılmaz bir doğa yeteneğine sahip bir kişiydi. Aksi takdirde onun hapı nasıl Hap Açık Artırmasına çıkabilirdi? Belki de usta simyacının kendisi bile bu sonucu tahmin edememişti.



Eğer bu kişi bir Mor Ocak Lordu olsaydı kesinlikle kimliğini açık ederdi ve Hap Açık Artırmasını şöhret kazanmak için kullanır ve belki de Büyük Ustalığa terfi için zemin hazırlardı.



Kısa süre sonra bu düşünceye katılan insanların sayısı giderek çoğaldı. Fakat bunun tam tersini işaret ediyordu. Büyük Usta Hap Kazanı ismi tıpkı gürültülü bir fırtına gibi tüm Güney Diyarını doldurmuştu.



Bu kişi her kimse, herkes bu Büyük Usta Hap Kazanının bir eksiksiz hap yaptığını ve şu an Güney Diyarının diğer üç Büyük Ustası gibi gerçek bir Büyük Usta olmasa da gelecekte kesinlikle bu seviyeye ulaşacağını kabul ediyordu.



Ne de olsa onun hapı yüzde doksan beşlikti, yüzde yüzlük eksiksiz hap yapmaya çok yakındı!



Eğer Büyük Usta Hap Kazanı gelecekte daha fazla eksiksiz hap yaparsa artık Güney Diyarında sadece üç değil, dört tane Büyük Usta olduğu kabul edilecekti!



Aslında onun isminin aniden yükselmesi sebebiyle bir çok kişi Büyük Usta Hap Kazanının çoktan bir Büyük Usta yeteneğine sahip olduğunu ve şimdiden dört tane Büyük Usta olduğuna inanıyordu!



Siyah Elek Tarikatı, Altın Ayaza Tarikatı, Kan Şeytanı Tarikatı ve hatta Tek Kılıç Tarikatı ile birlikte üç büyük Klan Büyük Usta Hap Kazanını ağırlamak için resmi davetlerini iletmişlerdi.



Bu durum bile Güney Diyarında konuşma konusu olmuş ve Büyük Usta Hap Kazanı isminin bir güneş gibi parlamasını sağlamıştı.



Mor Felek Tarikatının içi de tıpkı dış dünya gibiydi. Doğu Hap Bölümü ve Mor Qi Bölümünde herkes Büyük Usta Hap Kazanını konuşuyor ve onun kimliği hakkında tahminler yürütüyordu.



Fang Mu’nun Büyük Usta Hap Kazanı olabileceğini söyleyenler yok değildi fakat Büyük Usta Hap Kazanı ismi çok çok yüksek bir yerdeydi, bu yüzden Fang Mu’nun Büyük Usta Hap Kazanı olduğunu söyleyenler alay konusu oluyordu. Fang Mu iki bölümde de hap yapma yeteneğiyle tanınan biriydi ama onu Büyük Usta Hap Kazanıyla karşılaştırınca kimse bu ihtimale inanmıyordu.



Doğu Hap Bölümündeki genel kanı bu kişinin bir Mor Ocak Lordu olduğu ve bazı nedenlerden dolayı kimliğini gizlediği yönündeydi.



Hatta gizemli Büyük Usta Hap Kazanına saygı beslemeye başlayan usta simyacılar da vardı. Onun hakkında saygısızca konuşan herhangi biri bu simyacıların gazabından nasibini alıyordu.



Güney Diyarının geri kalanı Büyük Usta Hap Kazanı hakkında konuşurken Mor Felek Tarikatının eski kuşakları bir araştırma başlatmaya karar vermişti. Fakat Doğu Hap Bölümü özel bir pozisyondaydı; Hap Şeytanının izni olmadan hiç kimse buradan bilgi kopartamazdı. İşin ilginç yanı ise tüm bu olanlara Hap Şeytanının tamamen ilgisiz kalmasıydı. Ne bu konuda konuşuyordu ne de iki bölümünde soruşturma yapmasına izin veriyordu.



Doğu Hap Bölümü üyeleri bile meseleyi soruşturamıyordu, sanki Hap Şeytanı bu konuya ilişkin bilgileri tamamen silmiş gibiydi.



Söylentiler yayılmaya devam ettikçe insanlar Büyük Usta Hap Kazanı hakkında daha fazla konuşmaya başlamış, Meng Hao’nun iç geçirmeleri daha da derinleşmeye başlamıştı.



Ne zaman Büyük Usta Hap Kazanı ismini duysa 200,000,000 Ruh Taşı aklına geliyordu. Ve ne zaman bu aklına gelse Hap Şeytanının nasıl borcunu ödemediğini düşünüyordu.



Bana 200,000,000 Ruh Taşı borcun var….” Meng Hao kendini yoldan çıkmış gibi hissetti. Normalde onun Gelişim seviyesindeki biri bir kaç Ruh Taşı hakkında laf yapmazdı. Ama bu tam tamına 200,000,000 Ruh Taşıydı!!!



Bu meseleyi her düşündüğünde kalbine bir kılıç saplanıyormuş gibi oluyordu. Uzun zaman önce Reliance Tarikatına katıldığında Ölümsüzler için çalışarak zengin olabileceğini düşünmüştü. Tüm bu zaman boyunca kendini akışa bırakmış ve bu noktaya kadar gelmişti. Fakat bu inatçı arzu hala kemiklerine kadar işlemiş durumdaydı.

 

Artık yöntemleri çok daha soğuktu ve diğer bir çok kişi onu kurnaz ve pervasız olarak görüyordu. Ama kalbinin derinliklerinde o her zamanki aynı bilgindi ve hala zengin olmayı arzuluyordu. Bu isteğini unutmamıştı.



Reliance Tarikatına girerken Kahya Zhou’ya gümüş borcunu ödemediği için ne kadar sevindiğini* göz önüne alınca şu an önünde sallanan ama eline alamadığı 200,000,000 Ruh Taşı için neler hissettiğini anlamak zor değildi.



R.N: İlk bölümlerdeki bir olay



Meng Hao derin bir nefes aldı ve ardından yüzünde acı bir gülümsemeyle hap yapmaya devam etti. Zaman geçmeye devam ediyordu ama Büyük Usta Hap Kazanı ismi ne Güney Diyarında ne de Mor Felek tarikatında unutulmuyordu. İlk dalgalar durulduktan sonra bu isim sık sık konuşulmaya devam etti.



Bu konuşmaların bazıları onun ismini saran gizem ile ilgiliydi ve bütün söylentiler buna eşlik ediyordu. Aslında Güney Diyarındaki açık artırmalarda kazan simgeli daha fazla hap ortaya çıkmaya başlamıştı.



Fakat bu sahte haplar hemen açığa çıkıyordu. Dahası bu sahte haplar Büyük Usta Hap Kazanının itibarının daha da yükselmesini sağlıyordu.



Meng Hao bu olayların çoğunu Bai Yunlai’den öğreniyordu. Bai Yunlai ne zaman Büyük Usta Hap Kazanından bahsetse yüzünde tuhaf bir bakış beliriyor ve gözleri parlak bir saygıyla doluyordu. Aslında tüm Güney Diyarının ve Mor Felek Tarikatının dilinden düşürmediği Büyük Usta Hap Kazanının tam karşısında durduğunu biliyordu.



Gece ve gündüz, rüyasında veya yürürken zihninde Delirtme Hapını gizlice açık artırma evine teslim ettiği anı hatırlıyordu.



O zaman elinde bir eksiksiz hap tuttuğu düşüncesi ve Büyük Usta Hap Kazanının kim olduğunu bilmesi ona fantastik bir hissiyat veriyordu.



Mor Felek Tarikatında bu isimden etkilenen bir diğer kişi ise Chu Yuyan idi. İnsanların sadece Büyük Usta Hap Kazanı hakkında konuştuğunu duyuyordu. Onun kendi çabalarıyla yaptığı araştırma sonuç vermemişti. Üstelik bazı insanlar üstü kapalı onun Büyük Usta Hap Kazanı olabileceğini ima ediyordu.



Chu Yuyan buna ancak acı bir şekilde gülüyordu. O da bu gizemli kişinin kim olduğunu merak ediyordu ve bu konu hakkında bir kaç bilgi bulmaya çalışırken kalbi saygıyla dolmaya başlamıştı.



Büyük Usta Hap Kazanının kim olduğu önemli değildi; bir simyacı olarak Chu Yuyan bir eksiksiz hap yapmak için gereken simya Tao’su yeteneğinin farkındaydı. Bütün simyacılar bu kişiye saygı duymalıydı. Chu Yuyan da bu kişiye saygı duyuyordu ve bir an önce bu gizemli kişiyle tanışıp simya ve simyasal aydınlanma hakkında konuşmak istiyordu!



Bir simyacı için simyasal aydınlanma, hap formüllerinin olmadığı ve sadece kendi simya Tao’na bel bağlayabildiğin gizemli bir alemdi. Sadece çok çok iyi bildiğin materyallerle yepyeni bir tıbbi hap yaratabilirdin. Chu Yuyan’ın bu Büyük Usta Hap Kazanına hayranlık duymasının nedeni buydu.



Büyük Usta Hap Kazanının itibarı yükseldikçe Chu Yuyan’ın saygısı da yükseliyordu. Hatta ustasına defalarca yalvararak Delirtme Hapına çalışmak istemişti. En sonunda ustası buna razı olunca tüm benliğini bu hapı araştırmaya vermişti.



Chu Yuyan delirmiş gibi hissetti, içinde şeytani irade barındırıyordu. Bir ruhun yanışını bile aşan çılgın bir yanıcılığı hissedebiliyordu. Chu Yuyan bu hapın içinde derin bir keskinlik hissediyordu, Gök ve Yeri aşan gururlu bir irade.



Yavaş yavaş Chu Yuyan’ın kalbinde bir Büyük Usta Hap Kazanı görüntüsü şekillenmeye başladı. Onun yüzü kadimdi ve gözleri bilgelikle parlıyordu. Bu kişi uzun ve inceydi, etkileyici bir duruşu vardı. Tüm bunlar Chu Yuyan’ın haptan hissedebildikleriydi.



Fakat ne kadar araştırma yapsa ve hangi yöntemi kullansa da Tarikatta bu görüntüyle eşleşen kimseyi bulamadı. Bu durum onun saygısının azalmasına neden olmadı, tam tersine bu saygı daha da derinleşti.



Bir seferinde Meng Hao Tarikatta yürürken yanlışlıkla Chu Yuyan ile karşılaşmıştı. Bunun üzerine hemen ona görünmemek için bir kenara kaçsa da onun kendisiyle ilgilenmediğini fark etmişti. O sırada yoldaş bir bayan öğrenciyle Büyük Usta Hap Kazanı hakkında koyu bir sohbete dalmış durumdaydı. Chu Yuyan onun yanından yürüyerek geçip gitti.



Chu Yuyan’ın ifadesi kararlıydı ve gözleri tuhaf bir ışıkla doluydu. Her Büyük Usta Hap Kazanı dediğinde gözleri daha da parlıyordu.



Meng Hao ona şaşkın bir şekilde bakakaldı, yüzünde tuhaf bir ifade oluştu. Aniden Chu Yuyan’ın bu saygı duyduğu kişinin Fang Mu olduğunu öğrenirse yüzünün alacağı şekli merak etti. Aynı zamanda Fang Mu’nun aslında Meng Hao olduğunu öğrenince vereceği tepkiyi çok merak ediyordu.



Yarım ay daha geride kaldı. O gün Meng Hao bir parti tıbbi hapı daha yeni bitirmişti. Aniden Ölümsüzler Mağarasının dışında gürültülü konuşmalar duyunca yüz ifadesi titreşti.



Doğu Hap Bölümü genelde huzurlu bir yerdi. Böylesine karmaşa nadir görülen bir olaydı. Şaşıran Meng Hao ayağa kalktı ve Ölümsüzler Mağarasından dışarı çıktı. Aşağıda çırak simyacıların hepsi aynı yöne doğru koşuyordu.



Altın Ayaz Tarikatından Büyük Usta Ebedi Dağ burada! O, Güney Diyarının üç Büyük Ustasından biri ve ismi Büyük Usta Hap Şeytanı kadar ünlü!



Yoksa buraya bir meydan okuma için mi geldi!?!?



Büyük Usta Ebedi Dağ da bir zamanlar bizim gibiydi! O, basamakları çıkmaya çırak simyacılıktan başladı. Ama en sonunda Tarikatı terk etti. Büyük Usta Hap Şeytanı onun uzun ve zor çalışmalarını beğendiği için simya Tao’sunu sakatlamadı! Eğer öyle olmasaydı böyle bir gün asla yaşanmazdı!



Acaba Büyük Usta Ebedi Dağ bugün buraya neden geldi….



Ölümsüz Mağarasının dışında duran Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Dört bir yandan çırak simyacılar ve hatta usta simyacılar çıkıyordu. Hepsi de aynı yöne doğru hızla ilerliyordu.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44248 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr