Bölüm 237

avatar
8838 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 237


Bölüm 237: Büyük Usta Hap Kazanı İle Görüşme



Mor Felek Tarikatının iki bölümü de şok içindeydi. Tarikatı terk eden ve Altın Ayaz Tarikatında bir simya Tao’su Büyük Kıdemlisi olan Ebedi Dağ, geri dönmüştü. Son dört yüz yıldır ilk defa… Mor Felek Tarikatına adım atmıştı!



Onunla birlikte, Altın Ayaz Tarikatının iki Erdem Koruyucusundan biri olan Tang Shicang da gelmişti. Diğeri bir Gelişen Ruh Kıdemlisiydi. Bu bireylerin her biri yedi yüz yıldan fazla süredir Gelişim pratiği yapan kişilerdi. Sadece Gelişen Ruh aşamasında olmalarına rağmen büyü konusunda uzmandılar ve birlikte on binlerce düşmanı yok edebilirlerdi.



Onlara ek olarak içinde Şişkonun da bulunduğu büyük bir Altın Ayaz Tarikatı grubu vardı. Şişko oldukça memnun görünüyordu, Tang Shicang’ın tam yanında grubun en önünde duruyordu.



Altın Ayaz Tarikatının gelişi, özellikle Büyük Usta Ebedi Dağın da aralarında olması Mor Qi Bölümü Tao Koruyucusu Wu Dingqiu ve bir kaç Gelişen Ruh Gelişimcisinin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Mor Qi Bölümü ve Doğu Hap Bölümünün sınırındaki bir dağın zirvesinde bulunan büyük bir meydan, seremonilerin yapılacağı yerdi.



Doğu Hap Bölümünden iki Mor Ocak Lordu da oradaydı. Onlardan biri de An Zaihai idi. Diğer kişi ise An Zaihai’den hem yaş hem de pozisyon olarak yüksek biriydi. Aslında o Doğu Hap Bölümü Mor Ocak Lordlarının en kıdemlisiydi. Onun simya Tao’su seviyesi zirvedeydi ve yarı Büyük Usta olarak görülüyordu. Bu kişi Lin Hailong idi.



O sırada Mor Qi Bölümünün Dış Tarikat öğrencileri ve Doğu Hap Bölümü çırak simyacıları bu dağın eteklerinde yoğunlaşmaya başlamıştı. Qi’lerini sakinleştirip zihinlerini yatıştırarak eteğinde durdukları dağın zirvesine doğru baktılar. İçten içe Büyük Usta Ebedi Dağın bugünkü ziyareti hakkında tahminler yürütüyorlardı.



İç Tarikat öğrencileri ve usta simyacıların bazıları dağın tepesine doğru ilerlediler. Fakat buna izin verilen çok fazla kişi yoktu. Tüm dağ sıkıca mühürlenmişti ve yaklaşma girişiminde bulunanlar geri döndürülüyordu.



Meng Hao kalabalıkla birlikte dağa geldi. Biraz uzakta durarak olayları gözlemledi. Mor Felek Tarikatında geçirdiği yıllar boyunca Büyük Usta Ebedi Dağ hakkında bir çok hikaye duymuştu.



İleri doğru baktığında aniden birçok renkli ışık ışınının havada ilerlediğini gördü. Meng Hao’nun gözleri pırıldadı. Bu ışık ışınları doğruca dağın zirvesindeki meydana fırladı. Oradaki Gelişimcilerin hepsi Doğu Hap Bölümünün Ocak Lordlarıydı.



Onlardan biri de Chu Yuyan idi.



Meng Hao biraz düşündükten sonra vücudu hızla harekete geçti ve ileri doğru fırladı. Tam dağa yaklaştığında gözüne Li Tao çarptı. Li Tao da onu görünce dağın zirvesine doğru birlikte yol almaya başladılar.



Yol boyunca birkaç kez durdurulmuş olsalar da Li Tao basitçe bir kimlik yeşim kayışı çıkartarak görevli kişilerin ona saygı dolu gözlerle bakmasını sağlamıştı. Hap Açık Artırmasındaki Temel Kurulum Gününde sonra Li Tao’nun ismi oldukça itibar kazanmıştı. Büyük Usta Hap Kazanı kadar olmasa da ismi oldukça ünlüydü.



Li Tao Meng Hao’ya anlamlı bir bakış attı ve ardından alçak sesle konuştu: “Büyük Usta Ebedi Dağ, ustasını ve Tarikatı terk etti. Denilene göre dört yüz yıldır buraya hiç adım atmamış. Acaba bugün neden geldi… Kardeş Fang, sence bunun Büyük Usta Hap Kazanıyla bir alakası olabilir mi?



Meng Hao hafifçe gülümsedi, başını sağa sola salladı ve hiçbir şey söylemedi. Kısa süre sonra dağın zirvesine vardılar ve bir kenarda durdular. Meng Hao önce Şişkoya daha sonra Chu Yuyan’a baktı.



Chu Yuyan da dahil bütün Ocak Lordları Mor Ocak Lordlarının arkasında saygılı bir şekilde duruyorlardı ve Altın Ayaz Tarikatı Gelişimcilerine bakıyorlardı.



Chu Yuyan onlara baktıktan sonra esnedi. Ardından gözleri Şişkonun üzerine geldi ve ona iyi bir dayak atmak istedi. Gözlerinde soğuk bir ışık parladı. Ne de olsa Meng Hao ile ilgili skandalın yayılmasının nedeni Li Fugui idi.



Altın Ayaz Tarikatının bu görüşme için getirdiği Gelişimci sayısı az değildi. Fakat ondan az sayıda kişi gerçekte masaya oturma niteliğine sahipti. Geri kalanları Şişko gibi İç Tarikat öğrencileriydi ve sadece arkada bekleyebilirlerdi.



En başta oturan iki kişi vardı. Birisi Erdem Koruyucusu Tang Shicang idi. Bu adam orta yaşlıydı ama Gelişim Merkezi Orta Gelişen Ruh aşamasındaydı ve Güney Diyarında ona tepeden bakmaya cüret edebilecek çok az sayıda kişi vardı. Eğer biraz daha ilerleme kaydedebilirse Geç Gelişen Ruh aşamasına ulaşacaktı. Güney Diyarının Gelişimci dünyasında onun şu anki yaşında olup da Ruh Bölme Gelişimcisi olan çok az kişi vardı, bu yüzden Tang Shicang kendi kuşağının zirve isimlerinden biriydi.



O sırada gülüyor ve Wu Dingqiu ile önemsiz meseleler hakkında sohbet ediyordu.



Onun yanında ise beyaz saçlı yaşlı bir adam oturuyordu. Orada oturduğu süre boyunca hep gözleri kapalı kalmıştı. Adam sanki Gök ve Yere ait değil gibiydi. Aslında ona çok uzun süre bakanlar gözlerinin yandığını ve vücutlarının korkunç ocak gibi olduğunu hissedeceklerdi.



Daha da şaşırtıcı olan şey ise adam orada gözleri kapalı otururken etrafındaki kireç taşlarının arasındaki yeşil otlar yavaşça filizlenmeye başlamıştı. Sanki bu adamın aurası yaşayan varlıkların aniden büyümesini sağlayabiliyordu.



Bu kişi Güney Diyarının üç Büyük Ustasından biri olan Ebedi Dağ idi.



Ona nazaran diğer Altın Ayaz Tarikatı Gelişimcileri burada destek rolünden başka bir şey değilmiş gibiydi. Gelişen Ruh Gelişimcileri bile açık bir şekilde onun varlığı tarafından gölgede bırakılıyordu.



Meng Hao ve Li Tao büyük bir öğrenci grubuyla birlikte meydanın etrafını daire şeklinde sarmışlardı. Meng Hao Büyük Usta Ebedi Dağa ve etrafında yavaşça büyüyen yeşil otlara baktı. Gözleri kısıldı.



Onun simya Tao’su hangi alemde acaba?” diye düşündü. “Kireç taşlarının arasındaki tıbbi bitkilerin büyümesine sebep oluyor. Bu hiçlikten hayat yaratıyor….



Ardından bakışları An Zaihai’ye dönünce birden öfkesi kabardı, çünkü 200,000,000 Ruh Taşı aklına gelmişti.



Mor Felek Tarikatı tarafından, gülümseyen An Zaihai ve Wu Dingqiu, Tang Shicang ve diğer Gelişen Ruh büyü uzmanıyla nazik bir sohbetin içindeydi.



Mor Felek Lordlarının en kıdemlisi Lin Hailong ise ifadesiz bir şekilde oturuyordu ve soğuk gözlerle Ebedi Dağ’a bakıyordu.



Meydan sanki buz ve ateşle dolu gibiydi. Bir taraftan ahenkli bir sohbet duyulurken diğer taraftan buz gibi bir rüzgar esiyordu.



Hahaha!” diye güldü Tang Shicang Wu Dingqiu’ya bakarak. “Yoldaş Taoist Wu, lütfen sormayı bırak. Ben sadece buraya Büyük Usta Ebedi Dağ’a eşlik etmek için geldim. Ziyaretimizin detaylarını korkarım ki gerçekten söyleyemem.



Tam o sırada Büyük Usta Ebedi Dağ aniden gözlerini açtı. Bunun üzerine bu gözler doğrudan Lin Hailong’un buz gibi bakışlarıyla buluştu.



Adam bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu, “Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Kıdemli Kardeş Lin.” Sesi kadimdi ve tuhaf bir güçle doluydu. Onun sözleri çınladığında etrafındaki yeşil otlar dalgalandı. Aniden tüm meydan sessizliğe büründü. Tang Shicang, Wu Dingqiu ve An Zaihai bile ağzını kapatmıştı. Bütün gözler Büyük Usta Ebedi Dağ’ın üzerindeydi.



Kıdemli Kardeş gibi sözlerle gururumu okşama.” dedi Lin Hailong soğukkanlı bir şekilde. “Biraz öz saygın olsun, Büyük Usta Ebedi Dağ.



Ebedi Dağ uzun bir süre sessiz kaldı. En sonunda tekrar konuştu: “Buraya geliş amacım Büyük Usta Hap Şeytanına saygılarımı sunmak. Yoldaş Taoist Lin, lütfen benim için bir girizgah yapabilir misin?



Usta şuan meşgul.” diye cevapladı Lin Hailong, sesi soğuktu. “Lütfen buradan ayrılın.” Geçmişte Lin Hailong’un ustası Ebedi Dağ tarafından saygısızlık görmemiş olsa da onu bu Tarikata öneren kişi Lin Hailong idi. Onun sahip olduğu simya Tao’su sayesinde en sonunda Mor Ocak Lordu olacağını ve ardından Ustayı ve Tarikatı terk edeceğini hiç düşünmemişti. Bugüne kadar kalbindeki negatif duyguları asla dağıtamamıştı.



Ebedi Dağ bir kez daha uzun bir sessizliğe düştü. On nefeslik sürenin ardından gözleri sanki bir hap ocağından yayılıyormuş gibi duran bir parıltıyla doldu.



Eğer Büyük Usta Hap Şeytanının zamanı yoksa, ben de tüm Güney Diyarının konuştuğu Doğu Hap Bölümünün Büyük Usta Hap Kazanı ile görüşmek isterim!



Bunu duyunca Chu Yuyan’ın gözleri ışıl ışıl parladı. Aslında çevredeki bütün Mor Felek Tarikatı öğrencileri onun gibiydi. Ne de olsa Büyük Usta hap Kazanının görkemli ismi son zamanlarda herkes tarafından konuşuluyordu.



Meng Hao’nun yüzü ifadesizdi. Bu yeni kimliğine uzun süredir alışmıştı. Chu Yuyan’ın gözlerindeki saygı dolu bakışları görünce aniden aklına oldukça habis fikirler geldi.



Büyük Usta Hap Kazanı ile mi görüşmek istiyorsun?” dedi Lin Hailong, ağzının kenarlarında soğuk bir gülümseme kıvrıldı. “O burada, Tarikatın içinde. Eğer o seninle görüşmek isterse doğal olarak ileri çıkar. Ama ona bunu yapmaya zorlayacak durumum yok.”



Neden böyle olmalı, Kıdemli Kardeş Lin?” dedi Ebedi Dağ. “Yıllar önce bana çok iyi davranırdın, tıpkı tüm Doğu Hap Dağı gibi. Su içerken insan onun kaynağını unutmamalı. Senin nezaketini asla unutmayacağım.



Nezaket mi?” diye bağırdı Lin Hailong sertçe. Gözleri soğuk bir ışıkla parladı. “Eğer nezaket diye bir şey varsa neden Tarikatı terk ettin!? Senin ihanetinin ardından Usta, Doğu Dağında üç gün oturarak senin yaptığın hapa baktı, bundan haberin var mı!?



Ebedi Dağ hiçbir şey söylemedi. Uzun bir sürenin sonunda iç geçirdi. “Bunun nedeni benim simya Tao’mun Ustanınkinden farklı olmasıydı. Eğer Tarikatta kalsaydım hiçbir zaman kendi simya Tao’ma sahip olamayacaktım ve bu nedenle yürüyebilecek bir yolum olmayacaktı. Belki yıllar sonra başka bir Hap Şeytanı olabilirdim. Fakat…O kişi aslında ben olmayacaktım. Kıdemli Kardeş Liu’nun kararı da benimki gibiydi. Kararlarımız üç yüz yıl arayla verildi ama ikimizin de kararı Tarikatı terk etmekti.” Ebedi Dağ Lin Hailong’a baktı. “Kıdemli Kardeş Li, ben Ustaya saygı duydum, Tarikata saygı duydum. Yıllar geçse de hala değişmedim. Ben simya Tao’sunu aramayı diledim, sadece hap yapmayı değil. Benim Tao’m Kıdemli Kardeş Liu gibi zehir hapları değildi, benimki büyü haplarıydı! Benim yaptığım haplar tüketilen cinsten değil; bunun yerine büyüyü simya Tao’suyla kaynaştıran tipten.! Ebedi Dağ tarafından yapılan haplar hazine haplarıdır!



Elini salladı ve hemen altın renkli bir tıbbi hap ortaya çıktı. Hap ortaya çıktığı anda çevresini şok edici bir baskıyla doldurdu. Havaya bir tıbbi aroma yayıldı ama bu aromadan daha güçlü olan bir büyülü eşya hissiyatı vardı!



Tıbbi aroma bir büyülü eşyanın parıltısı gibiydi. Onun parıltısı güneş gibi kör ediciydi.



Meng Hao’nun kalbi titredi. Ebedi Dağ’ın açıklamasını dinledikten sonra hazine hapına baktı ve zihni allak bullak oldu. Bu hapı görmek onun zihnindeki hap yapımı yolunda yeni bir kapı açmıştı.



Meng Hao kendi kendine mırıldandı, aydınlanmış gibiydi. “Simya Tao’sunun milyonlarca yolu var, tıpkı bitki ve yeşilliklerin sayısız varyasyonu gibi….



Bu hap tüketilemez...” dedi Ebedi Dağ, “Çünkü o yok edilemez. Bu, bizzat benim yaptığım bir hazine hapı, parıltısı ruhsal enerjiyi özümseyebiliyor. Bu hapın içindeki bitki ve yeşillik etkileşimleri kendi Gök ve Yeri haline geliyor. Yani buna bir haptan çok asla yok edilemeyen bir hazine diyebilirsin! Kıdemli Kardeş Lin, lütfen bu hapa değer biçebilir misin?” Elbise kolunu fiskeleyerek tıbbi hapı Lin Hailong’a doğru fırlattı.



Lin Hailong hapı eline aldı.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr