Bölüm 246

avatar
8649 16

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 246


Bölüm 246: Dünya Hap Bölümü



Yoldaş Taoist Han…” dedi Meng Hao aniden, Han Bei’yi şöyle bir süzerek. “Sen bir yerden tanıdık geliyorsun. Daha önce karşılaşmış mıydık?” Bu cüretkar kelimeler aslında Meng Hao’nun planının bir parçasıydı.



Bu sözler ağzından çıktığı anda bütün Siyah Elek Tarikatı Oturum öğrencileri o ikisine baktı. Hatta Nüve Formasyonu uzmanları da bir bakış attılar, gözleri ilgiyle parladı.



Mor Elek Patriğinin de ilgisi buraya kaymıştı.



Yaşlı adam Zhou şaşırmıştı.



Han Bei’nin gözleri Meng Hao’ya odaklandı. “Büyük Usta Fang, lütfen beni affedin, ama ben gerçekten hatırlamıyorum…” Han Bei düşünceli göründü ve gözlerinin derinliklerinde bir titreşme oldu. Meng Hao onun ne sakladığını biliyordu.



Eğer onun kurnazlığını Siyah Elek Tarikatının Kutsal Topraklarında bizzat tecrübe etmemiş olsaydı Meng Hao bile bunu fark edemeyebilirdi.



Benim hatam.” dedi Meng Hao gülerek. “Belki de daha önce tanışmış olmak istediğim için bana öyle gelmiştir.” Bunu duyan bütün Oturum öğrencileri gülümsediler.



Nüve Formasyonu uzmanları da gülümsediler ve başlarını sağa sola salladılar. Bu yaşlarda güzel kadınların peşinden haylazlıklar yapmak normaldi.



Yaşlı adam Zhou kaşlarını çattı. Onun düşüncesine göre Fang Mu’nun yaşının genç olması önemli değildi, böyle davranışlar Tarikatları için utanç vericiydi.



Mor Elek Patriği güldü. “Büyük Usta Fang Mu, siz gençlerin daha sonra birbirini tanımak için çok fazla zamanı olacak. Şimdilik neden beni takip ederek Tarikata girmiyorsunuz?



Yüzü kızarmış olan Meng Hao ellerini kenetledi ve Mor Elek Patriğine baş selamı verdi. “Kıdemlinin önünde kendimi utandırdım.” dedi.



Han Bei ağzını eliyle kapattı ve göz kırptı.



Meng Hao ve yaşlı adam Zhou Tarikata girerken etraflarında Siyah Elek Tarikatından çeşitli üyeler vardı. Tam o sırada Mor Elek Patriğinin ifadesi aniden titreşti. Arkasına dönerek uzaklara baktı. Onu takip eden herkes durmuştu.



O anda Mor Elek Patriği güldü. “Görünüşe göre Altın Ayaz Tarikatının Dünya Hap Bölümünden Büyük Usta Li ve Chen normalden yarım gün erken vardılar.” Kolunu salladı ve hemen Siyah Elek Tarikatının içindeki çanlar altı defa daha çaldı.



Meng Hao uzaklara doğru baktığında devasa bir geminin yüksek bir hızla o tarafa geldiğini gördü. Gemi yanaştığında güverteden bir grup insan havalanarak onların yanına indiler. Onlardan iki tanesi uzun, kızıl renk cübbe giyiyordu ve elbise kollarında hap ocağı işlemeleri vardı. Bu kişiler güçlü ve sıra dışı bir havaya sahiplerdi ve tıbbi bir aroma yayıyorlardı.



Hmph!” diye homurdandı Meng Hao’nun yanında duran Zhou Dekun. “Siyah Elek Tarikatının, Büyük Usta Ebedi Dağ’ın Dünya Hap Bölümünden birilerini de çağırdığını düşünmemiştim.



Meng Hao Büyük Usta Ebedi Dağın Dünya Hap Bölümünden gelen iki orta yaşlı usta simyacıya baktı. Bu kişiler oraya yaklaşırken yüzlerinde gülümseme vardı.



Meng Hao Zhou Dekun’a döndü ve sordu: “Diğer Tarikatlar simyacı davet ederken diğer simya Tao’su Büyük Ustalarının öğrencilerini de mi çağırıyorlar?



Bazen, sık sık değil.” diye cevapladı Zhou Dekun. Meng Hao ile arasında sorun olsa da ikisi bu dış dünyada iki yoldaş Tarikat üyesiydi. Şimdi Ebedi Dağın Dünya Hap Bölümünden temsilciler de geldiğine göre simya Tao’suna dair sürtüşmeler artık kaçınılmaz olacaktı.



Siyah Elek Tarikatından geçirecekleri günlerin kötü olmasını istemeyen Zhou Dekun ekledi: “Görünüşe göre Siyah Elek Tarikatı gerçekten de simya Tao’su konusunda kendisini geliştirmek istiyor. Bu yüzden Dünya Hap Bölümünü de davet etmişler.” Zhou Dekun kaşlarını çattı. O bu konuşmasını bitirdiğinde Mor Elek Patriği ve diğerleri çoktan yeni gelen ikiliyi arasına almış ve Tarikata sokmuştu.



Tam onların yanına geldiklerinde mor cübbeli simyacılardan biri olan sıra dışı ve güçlü bir auraya sahip iri yarı adam konuşmaya başladı. “Yoldaş Taoist Zhou da mı burada? Yıllar önce onun Mor Ocak Lordu olmakla ilgili kudretli sözlerini hatırlıyorum. Altmış yıl çoktan geçti bile, Yoldaş Taoist Zhou, hala hedefine ulaşamadın mı?” Adamın bakışları Zhou Dekun ve Meng Hao’nun üzerine yıldırım gibi düştü.



Ah, demek sensin Yoldaş Taoist Li…” dedi Zhou Dekun homurdanarak. Adamın sözleri Zhou Dekun’un direk kalbindeki yaraya dokunmuştu ve bu yüzden ister istemez art niyetli görüşünü söyledi, “Seni yıllardır görmedim, fakat solunumun biraz daha kötüleşmiş.



İki simyacıdan diğeri biraz cılızdı ve 八 karakterine benzeyen bir bıyığı vardı. Meng Hao’ya bakarak sahte bir gülümseme takındı. “Bu Büyük Usta Fang Mu olmalı, Doğu Hap Bölümü simyacılarının hileli yolla Ocak Lordu olduğunu söylediği kişi. Haha! Bayım, Ben de ne zamandır ünlü Kardeş Fang ile tanışmayı umuyordum! Senin ismin simya Tao’su gelişimiyle uğraşan herkesin kulaklarında gök gürültüsü gibi çınladı. Senin Ocak Lordu elbisesi giyen bir Usta Simyacı olduğunu söylüyorlar!



Ebedi Dağ’ın Dünya Hap Bölümünden gelen iki simyacı ortaya çıktığı anda kötü niyetli bir şekilde konuşmaya başladılar. Onların Doğu Hap Bölümüne olan karşıtlıkları çok barizdi.



Siyah Elek Tarikatı insanları bu meseleyi doğal karşılamıştı. Doğu Hap Bölümünün simya Tao’su tüm Güney Diyarında tanınıyordu ve onların itibarı çok görkemliydi. Dünya Hap Bölümü Büyük Usta Ebedi Dağ tarafından Altın Ayaz Tarikatında kurulmuştu. Ebedi Dağ Büyük Usta Hap Şeytanına saygı gösterse de onun takipçileri ve öğrencileri günden güne daha agresif bir hal alıyorlardı. Doğu Hap Bölümünün görkemini reddediyorlardı ve iki taraf ne zaman karşı karşıya gelse şartlar ne olursa olsun bir hararetlenme oluyordu.



Meng Hao biraz önce kinayeli bir şekilde konuşan Chen isimli adama baktı. “Siz kimsiniz?” diye sordu, kaşları kırışmıştı.



Bayım, ben Chen Jiaxi, Dünya Hap Bölümünden kızıl cübbeli usta siyacıyım!” Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Meng Hao’ya baktı, Meng Hao’nun sahip olduğu Ocak Lordu statüsünden dolayı kalbi kıskançlıkla doluydu. Kendi düşüncesine göre sahip olduğu simya Tao’su yeteneğiyle belki Doğu Hap Bölümünün Mor Ocak Lordu seviyesini elde edemese de kesinlikle Ocak Lordlarından daha üstündü.



Aslında Dünya Hap Bölümündeki bir çok insan kendini böyle düşüncelerle avutuyor haldeydi. Ne de olsa… Dünya Hap Bölümü simyacıları Güney Diyarında ünlüydü ama Doğu Hap Bölümü seviyesinde onay görmüyorlardı. Onların biraz daha aşağıda olması, tabii ki küçümseme arzularını körüklüyordu.



Yani beni duyduğunu mu söylüyorsun?” diye sordu Meng Hao hayret dolu bir ses tonuyla. İzleyenlerden hiçbiri onun bu ifadesinde herhangi sıra dışı bir şey görememişti. Fakat Zhou Dekun onun sahip olduğu acımasız dilin oldukça farkındaydı ve kalbi güm güm atmaya başlamıştı. Meng Hao’nun sözlerini katiyen geri tutmayacağını biliyordu.



Chen Jiaxi Meng Hao’nun şaşırmış ifadesine güldü ve gözleri aşağılamayla doldu. “Simya Tao’su Gelişimcisi olup da Simyacı Fang’ın Ocak Lordluğuna yükselişini duymayan var mıdır? Aslında sormak istediğim bir şey vardı, bir Ocak Lordu elbisesi giymek nasıl bir duygu?



Bu sözler Meng Hao’nun kafasında bir ışık yaktı. Güldü ve ardından konuşmaya başladı, “Oh, anladım. Ben Doğu Hap Bölümü Ocak Lordu olduğum için biliyorsun. Benim sözlerim ve eylemlerim bütün simya Tao’su Gelişimcileri arasında yaygın bilgiler. Bu nedenle ismim sizin kulanlarınızda yankılandı. Fakat sen Dünya Hap Bölümünden adını daha önce hiç duymadığım basit bir kızıl cübbeli öğrencisin. Sanırım bugün buraya kendini bana tanıtmak için geldin!



Seni!!” diye bağırdı Chen Jiaxi, gözleri buz gibiydi. Onun düşüncesine göre bu sözler doğrudan hakaretti. Onun bu sözleri sadece Chen Jiaxi’nin itibarının adını hiç duymayacağı kadar önemsiz olduğunu açığa vurmakla kalmamış aynı zamanda Ocak Lordluğuna hileli yolla giren birisinin itibarının insanların kulaklarında gök gürültüsü gibi yayıldığını ima etmişti.



Meng Hao’nun sözlerine sinirlenen sadece Chen Jiaxi değildi, onun yanındaki Li Yiming isimli adam da Meng Hao’ya buz gibi gözlerle bakmıştı. “Ne kadar sivri dillisin!” dedi.



Bu münakaşanın şiddetlendiğini gören Mor Elek Patriği boğazını temizledi ve yanındaki Nüve Formasyonu Gelişimcileriyle birlikte iki tarafından arasında girdi. Yüzlerinde gülümsemelerle onları Yüz Bin Dağa götürdüler.



Tartışma anında sona ermişti. Şu an Siyah Elek Tarikatında oldukları için iki tarafta onlara itibar etmek zorundaydı. Ne de olsa buraya davet edilmişlerdi ve Siyah Elek Tarikatı misafirlerinin Tarikata girdiği anda şiddetli tartışmaya girmesini istemeyecekti.



Zhou Dekun gizlice Meng Hao’ya bir bakış attı. Meng Hao’yu sevmese de gizliden gizliye memnun olmuştu. Meng Hao’nun biraz önceki sözleri onu oldukça tatmin etmişti.



Grup hep birlikte uçtu, en sonunda Yüz Bin Dağa ulaştılar ve altında yeşil bir dağ zirvesi uzanan büyük bir tapınağa vardılar. Siyah Elek Tarikatı burada Doğu Hap Bölümü ve Dünya Hap Bölümü için bir ziyafet organize etmişti.



Bunun ardından Mor Elek Patriği bir daha yüzünü göstermedi. Onun iki bölüm simyacılarına eşlik etmek için gelmesi Siyah Elek Tarikatının bir saygı göstergesiydi.



Bu ziyafete Oturum öğrencilerinin çoğu katılmıştı. Meng Hao, Zhou Jie ve Han Bei’yi gördü. Fakat Kıdemli Kız Kardeş Xu’yu görememek onu biraz endişelendirmişti.



O sırada Zhou Dekun insan kalabalığıyla canlı bir sohbete girmişti. Dünya Hap Bölümünün kızıl cübbeli usta simyacıları Li ve Chen ise bu ortamdan oldukça memnun görünüyorlardı ve hemen ilgi odağı haline gelmişlerdi.



Ortamda altı tane Nüve Formasyonu Gelişimci vardı ve hepsi beraber oturuyordu ama oradaki bütün herkesle nazik bir şekilde temas kuruyorlardı. Siyah Elek Tarikatı iki Tarikatında simyacılarını hoşlamak için gerçekten de her şeyi yapıyorlardı.



Ziyafet en sonunda bittiğinde gece vakti çökmüştü. Herkes ayrılmaya başladığında Meng Hao Yüz Dağdan biri olan Siyah Karşılama Dağları denilen bir bölgeye götürüldü. Oradaki dağların birinin zirvesinde etrafı çeşitli kısıtlayıcı büyülerle sarmalanarak muazzam bir güvenlik sağlanmış olan gösterişli bir konut yer alıyordu.



Meng Hao’nun Mor Felek Tarikatını temsilen burada olduğunu düşününce Siyah Elek Tarikatı ona herhangi bir zararın gelmesine izin veremezdi. Bu elbetteki iki büyük Tarikat arasındaki itibar ve ilişki meselesiydi.



Gecenin geç vakitlerinde Meng Hao konutunda bacaklarını çaprazlamış derin derin nefes alıyordu. Biraz meditasyonun ardından ziyafet sırasında içtiği içkilerin alkolünü çözerken vücudu beyaz bir Qi yaymaya başladı. Meng Hao içkileri içmeden önce bitki ve yeşillik yeteneğiyle onları incelemiş ve güvenli olduğundan emin olmuştu.



Biraz zaman geçtikten sonra Meng Hao gözlerini açmıştı. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.



Han Bei cidden çok zeki. Belki de ona açıktan gönderme yapmamalıydım. O ne saklıyor?” Meng Hao bu meseleyi bir süre düşündü, ama herhangi bir teori üretemedi. “Kıdemli Kız Kardeş Xu’yu da göremedim bugün, acaba o iyi mi…? Ve Zhou Jie’nin olayı ne? Onunla ilgili ters bir şeyler var. Öncekinden farklı görünüyor…” Meng Hao daha fazla düşündükten sonra gözleri titreşmeye başladı. “Şeytan Mühürleme Yeşimi ne demek istedi…” Meng Hao gözlerini kapattı ve meditasyona devam etti.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr