Bölüm 249

avatar
8612 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 249


Bölüm 249: Uzlaşmak



Pekala, bu Siyah Elek Tarikatı gezisi katiyen zaman israfı değil!” Bahar ve Güz ağacını bir kenara bırakan Meng Hao gülümsedi. Fakat gözlerinin derinliklerinde bir nebze şüphe vardı.



Han Bei ile Doğu Hap Bölümü arasında derin bir bağlantı var gibi görünüyor. Acaba orada ne tür bir sır yatıyor…” Meng Hao bir süre düşündükten sonra bu meseleyi bir kenara bıraktı. Sabahın ilk ışıkları bir kez daha gökyüzünü doldurmuştu.



Peki Zhou Jie neden çıldırdı? Daha önce onunla ilk karşılaştığımda bir şeylerin ters olduğunu hissetmiştim… Vücuda sahip olan ayrılmış ruhlar öbür taraftan geri döndü….” Meng Hao orada bir süre düşünceli bir şekilde oturduktan sonra kafasını kaldırarak dışarı baktı.



Biraz sonra dışarıdan saygılı bir ses duydu. “Büyük Usta Fang, Dünya Hap Bölümünden Büyük Usta Chen bugün bir simya dersi verecek. Katılmak ister misiniz?



Meng Hao biraz düşündü. Dünya Hap Bölümünün simya Tao’su anlayışının nasıl olduğu merak etmişti. Ayağa kalktı ve Siyah Elek Öğrencisiyle birlikte Siyah Karşılama Zirvesinden aşağı doğru yürümeye başladı.



Simya dersinin yapıldığı yer Siyah Elek Tarikatının elli yedinci dağıydı. Bu dağın zirvesi yoktu; dağın tepesi kesilmiş ve on binlerce izleyici kapasitesine sahip daire seklinde sıralanmış koltuklarla dolu olan devasa bir meydan yaratılmıştı.



Meng Hao oraya vardığında Siyah Elek Tarikatından yirmi binden fazla öğrenci oraya gelmişti bile. Hepsi de farklı farklı seviyedelerdi, Qi Yoğunlaştırma, Temel Kurulum ve Nüve Formasyonu. Bütün koltuklar yüksek bir platformun etrafına yerleştirilmişti.



Bu platformun üstünde Dünya Hap Bölümünden Chen Jiaxi ve Li Yiming oturmuş meditasyon yapıyordu.



Şaşırtıcı bir şekilde uzaklarda üç masa vardı ve birinde Mor Elek Patriği oturuyordu. Onun yanında güzel orta yaşlı bir kadın vardı. Meng Hao bu kadının yıllar önce Kız Kardeş Xu’yu Reliance Tarikatından götüren kişi olduğunu fark etmişti.



Üçüncü masada ise kıpkırmızı bir yüzü olan yaşlı bir adam oturuyordu, onun gözleri yıldırım gibi parlıyordu. Onun Gelişim Merkezini idrak etmek imkansızdı ama Meng Hao’nun anladığı kadarıyla Mor Elek Patriğinden biraz daha güçlüydü.



Ortamda üç tane Gelişen Ruh Gelişimcisinin olması bu simya dersini özellikle görkemli bir hale getiriyordu.



Zhou Dekun ise bu üç masanın biraz uzağında bacaklarını çaprazlayarak oturmuş sert bir ifadeyle Chen Jiaxi ve Li Yiming’e bakıyordu.



Meng Hao uzun adımlarla onun yanına yürüdü ve oturdu, yüz ifadesi her zamanki gibiydi.



Meng Hao’ya olan nefretini önemsemiyor gibi görünen Zhou Dekun konuştu: “Bu ikisi gereğinden fazla kibirli. Dün saygılarını sunmak bahanesiyle bana ziyarete geldiler. Ama aslında sözleri kibirle doluydu. Belli ki Dünya Hap Bölümünün Doğu Hap Bölümünü geçtiğini düşünüyorlar!” Zhou Dekun cidden o ikisinden nefret etmiş gibi görünüyordu. Dahası Meng Hao onun bir yoldaş Tarikat üyesiydi. Aralarında sürtüşme olsa da şu an dış dünyadalardı ve birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmaları gerekiyordu.



Meng Hao daha yerine yeni oturmuşken Zhou Dekun atıp tutmaya devam etti: “Siyah Elek Tarikatı kendi simyacılarını eğitmek için iki Tarikattan simyacılar davet etti. İlk ders verme hakkını bizim yerimize Dünya Hap Bölümüne verdi! Bu terbiyesizlik!



İkimiz de dikkatli olmalıyız. Dünya Hap Bölümü bariz bir şekilde kötü niyetli. Bizi aşağılamaya çalışıyorlar. Eğer bu olursa Tarikata gidecek yüzümüz kalmaz.” Zhou Dekun dişlerini sıktı ve Chen ile Li’ye dik dik bakmaya devam etti. “Ben muhtemelen senden daha iyi durumda olacağım.” diye devam etti. “Hap yapımında dikkatli olmalısın. Pekala dinle. Eğer önümüzdeki günlerde herhangi bir sıkıntın olursa hemen gelip bana sorabilirsin. Bütün sorularına cevap verebilirim. İşini hızla bitirmen için sana elimden gelen bütün yardımı yapacağım.



Meng Hao gülümsedi. Onunla arasında bir sürtüşme olabilirdi ama son günlerde birlikte zaman geçirince bu adamdan rahatsız olmasını gerektirecek bir şey olmadığını fark etmişti. Gülümseyerek başını sağa sola salladı. “Herhangi bir hata yapacağımı sanmıyorum, endişelenmene gerek yok.



Sen… Ai… Fang Mu, seninle aramızda bazı farklılılar olabilir. Büyük ya da küçük, bunun gerçekten bir önemi yok. Şu an Dünya Hap Bölümü bizi kızdırmaya çalışıyor. Şunu unutma, biz burada Doğu Hap Bölümünü temsil ediyoruz!” Meng Hao’ya doğru baktı. Bir iç geçirdikten sonra depolama çantasına vurdu, bir yeşim kayış çıkartarak ona verdi. “Bunu dün senin için hazırladım. Benim yüz yıllık simya Tao’su bilgi birikimim. Benim bütün tecrübelerim ve sahip olduğum bilgiler onun içinde. Dikkatlice bak, birlikte bilgilerimizi pekiştirebilir ve test edebiliriz. Eminim ki bu senin simya Tao’su yeteneğinde ilerlemeye neden olacaktır.



Meng Hao bir an şaşkınlık içinde bakakaldı. Yeşim kayışı kabul etti ve ardından onu Ruhsal Duyusuyla taradı. Uzun bir süre ona sessizce çalıştı. En sonunda bakışlarını Zhou Dekun’a çevirdi. İçinde bilgiler gerçekti. Bu yeşim kayışın içinde Mor Felek Tarikatının en kıdemli Ocak Lordunun bütün tecrübeleri vardı. Bunun içindeki bilgiler son derece değerliydi.



Yeşim kayışı inceleyen Meng Hao daha önce biraz düşüncesiz davrandığını fark etti. Bütün Ocak Lordları saygıyı hak ediyordu ve onlardan bir şeyler öğrenilebilirdi. Zhou Dekun’un düşünce tarzı biraz katıydı ama onun ayrıntılı simya Tao’su anlayışı zirveye ulaşmış durumdaydı.



Böylesine titiz detaylar hap yapımında başarı oranını etkileyecekti. Meng Hao belki simya Tao’sunda ona göre daha kabiliyetli olabilirdi ve daha derin bir anlayışa sahipti. Ama hap yapımı başarı oranı onda üç ya da dörttü.



Ama Meng Hao bu yeşim kayışa baktığında Zhou Dekun’un başarı oranının onda sekiz civarı olduğunu görebiliyordu.



Çok teşekkürler, Büyük Usta Zhou!” dedi Meng Hao, ciddi bir ifadeyle ellerini kenetledi ve içten bir selam verdi. Bu yeşim kayışın ona büyük faydası olacaktı.



Buna gerek yok.” dedi Zhou Dekun. Ama yüz ifadesinden ne kadar memnun olduğu belliydi. İçten içe düşündü: “Bu çocuk belki hileli yolla Ocak Lordu oldu ama çok da kötü görünmüyor. Tarikata geri döndüğümüzde diğer Ocak Lordları ile görüşeceğim ve onun itibarını yükseltmeye çalışacağım.” Zhou Dekun boğazını temizledi ardından iç geçirdi, en sonunda uzun süredir aklını karıştıran bir meseleyi gündeme getirdi, “Son bir kaç gündür o gün vadide dediklerini düşünüyorum. Aslında dediklerinin bir kısmı mantıklı… Ayrıca sana bir şey sormak istiyorum. Elimde tuttuğum bitkinin Yedi Yapraklı karanfil olduğundan gerçekten de emindim. Hata yapacağım aklımın ucundan bile geçmedi. Ama, gün batımında yaprakların yedi renkle açması gerektiğini de biliyorum. Ben sadece….



Meng Hao çekingen bir şekilde sırıttı. Hafif bir öksürükle konuyu değiştirdi.



Eğer Meng Hao konuşmak istemiyorsa Zhou Dekun da bu konuyu deşmeyecekti. Fakat simya Tao’su yeteneğiyle bazı teoriler üretmişti. İkisinin arası düzelme yolunda ilerliyor gibiydi ve Zhou Dekun başka herhangi bir problem yaşanmasını istemiyordu. Bu yüzden simya Tao’su hakkında konuşmaya başladılar ve ikisi de bundan faydalandı. Aslında simya dersi başladığında bu derse çok fazla dikkatlerini vermemişlerdi. Kürsüden Chen ve Li’nin sesleri çınlarken aşağıdaki Meng Hao ve Zhou Dekun’a baktıkça öfkeyle doluyorlardı.



Chen ve Li içten içe Doğu Hap Bölümünün gösterdiği takmama durumuna soğukça gülmelerine rağmen açıktan bir şey söyleyecek pozisyona sahip değillerdi. Meng Hao ve Zhou Dekun muhabbetine devam etti ve zaman geçtikçe birbirlerinden daha fazla şey öğrendiler.



Zhou Dekun’un gözleri giderek bir takdirle doluyordu. Simya Tao’suna dair aralarındaki farklı görüş ve düşünceleri böyle sakin bir durumda gördüğünde yavaş yavaş yeni bir aydınlanma içine giriyordu.



Meng Hao ise kendi kavradığı bazı ince detayların aslında basitçe yetersiz olduğunu fark etmişti. Bu konularda Zhou Dekun’dan nasihat aldıkça gelişme kaydettiğini hissediyordu.



Yaşlı ve genç adam aralarında hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. En sonunda Zhou Dekun elini masanın üstüne vurdu ve hayranlıkla ağzı açık kaldı. Biraz etkilenmiş gibi görünen bu davranış Meng Hao’nun gülmesine neden oldu. Kendisinin de böyle bir mizansen yapması gerektiğini düşünerek elini sertçe masaya vurdu ve Zhou Dekun’un ifadesini taklit etti.



Bu durum bir anda Chen ve Li’nin soğuk bir şekilde bakışmasına neden oldu. Ardından yüzlerinde soğuk gülümsemeler belirdi. Aslında uzun zaman önce bu Siyah Elek Tarikatı ziyaretini Doğu Hap Bölümünü korkutmak ve utandırmak için kullanmaya karar vermişlerdi.



Bunu yapmak için simya derslerini değil hap yapımını kullanacaklardı. Bu yolla, haber tüm Güney Diyarına yayılacak, o ikisinin şöhreti hemen yükselecek ve hakiki bir itibar kazanacaklardı.



Bu yüzden şu an dillerini tutuyorlardı. Onların simya dersleri iki gün sürdü ve tek bir kişi bile dersi terk etmedi. Fakat bu ders süresinde izleyiciler iki gruba ayrılmıştı. İnsanlar yavaş yavaş Meng Hao ve Zhou Dekun’un etrafında kümelenip tartışmalarını dinlemeye başlamıştı. Onları büyülenmiş bir şekilde dinlemişler ve söylediklerinin hepsini olmasa da büyük çoğunluğunu anlamışlardı.



Bu en başından beri Zhou Dekun’un amaçladığı şeydi, bu yüzden oldukça memnun olmuştu.



Chen Jiaxi’nin gözleri giderek kararmıştı. En sonunda dersi bitirmiş, ardından soğuk bakışlarını Zhou Dekun ve Meng Hao’ya yöneltmişti. Onun sesi sertti. “Siz ikiniz günlerdir konuşuyorsunuz. Pekala şimdi Doğu Hap Bölümünün ders sırası. Sizin Simya Tao’su anlayışınızı duymayı çok istiyorum!



Onun yanındaki Li Yiming’in yüzü hoşnutsuz bir ifadeyle doluydu. Soğukça gülerek konuştu, “Bu doğru. Doğu Hap Bölümü Güney Diyarı Simya Tao’sunun zirvesini elinde tutuyor. Sizin onurlu Tarikatınızın Simya Tao’su anlayışını çok merak ediyorum. Acaba onun nesi bu kadar harika?



Meng Hao hafifçe kaşlarını çattı. En başta Zhou Dekun ile birlikte gerçekten de Simya Tao’su ile ilgili önemli bilgi alış verişi yapmışlardı. Ama bu zamanın çoğunu şova çevirmişlerdi. Bu yolla Dünya Hap Bölümünün Simya Tao’su anlayışının bir kısmını dinleme fırsatı bulabilmişti. Onların gerçekten de eşsiz bir bakış açısı vardı, söylediklerinin bir çoğu akla yatkındı.



Zhou Dekun soğukça homurdandıktan sonra kalktı ve platforma doğru yürümeye başladı. O da Dünya Hap Bölümü dersinin bazı özel konularını fark etmişti. Onların anlayışındaki bir takım eşsiz yönü nasıl fark edemezdi? Siyah Elek Tarikatına ders vermek için gönderilen kişi olarak tabii ki geri çekilmeyecekti. Meng Hao ile yaptığı tartışmaların ardından bilgilerinin bilendiğini hissedebiliyordu. Artık şimdi herhangi bir hata yapmaktan kaçınması gerekecekti.



Chen ve Li platformda kaldı ve Zhou Dekun orada dururken kalbi kararlılıkla doldu. Onun şu anki planı dersin ilk kısmını çeşitli açık detaylara hakimiyetini kullanarak emin bir şekilde geçirmekti.



Simya Tao’sunun yüce yolunda, özel ilgi bitki ve yeşillik çeşitliliğine odaklanmalıdır, bu da kalp ile yapılmalıdır. Böyle şeyler Nihai Gerçeği şekillendirir! Bu yolla Simya Tao’su ebedi olur! Yoldaş Taoistler, bugün ben, Zhou Dekun, bitki ve yeşillik çeşitliliklerinin üçüncü alemine değineceğim.” Zhou Dekun düşünmek için işleri ağırdan alıyordu.



Fakat o daha sözüne devam edemeden önce Chen Jiaxi soğukça güldü.



İlk defa böyle bir şey duydum.” dedi. “Büyük Usta Zhou, simya Tao’sunun bitki ve yeşillikleri kalp ile icra ederek Nihai Gerçeğe ulaşılacağını söyledin. Bu nedenle sana sormak istiyorum, bahsettiğin bu Nihai Gerçek nedir?” Avucunu önünde duran masaya vurdu. Bu Gelişim Merkeziyle de desteklenen ses yankılanarak baskıcı bir aura şekillendirdi. Bakışları Zhou Dekun’un üzerindeydi.



Çevredeki Gelişimcilerin yüzlerinde tuhaf ifadeler belirdi. Ortama bir sessizlik hakimdi. Mor Elek Patriği ve diğer Gelişen Ruh Gelişimcileri araya girmedi. Doğu Hap Bölümü ile Dünya Hap Bölümü arasındaki çatışma doruk noktasına ulaşmış gibiydi.



—–









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr