Bölüm 334

avatar
8629 24

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 334


Bölüm 334: Göksel Büyü Formasyonu



Bana bak moruk, beni kovalamaya başlayan sensin. Her şeyi sen başlattın.” Meng Hao son hızla yoluna devam ederken gözleri soğukça titreşti. Yan taraftan Al Yanaklı Patrik ona doğru uğuldadı.



Adam soğukça homurdandı, ardından hızını artırdı. “Açık artırma eşyasını çalmak büyük bir suçtur! Ardından alçakça hilelerle bizim servetlerimizi de çaldın! Sen Siyah Toprakların yüz karasısın, ölüm cezasını hak ettin!” Onun arkasından gelen Kabarcıklı Patriğin gözlerinde habis bir karanlık vardı. Daha arkadaki Gelişimciler Meng Hao’ya öldürme arzusuyla bakıyordu.



Gelişim Merkezin Geç Nüve Formasyonu aşamasında, ama önemsiz bir erken aşamaya yetişmen üç gün aldı. Böyle bir kargaşa çıkartmaya yüzün var mı cidden?” Meng Hao da hızını artırdı.



Ağzın iyi laf yapıyor! Sana ölümden beter bir hayatın nasıl olduğunu öğretmeme az kaldı!” Al Yanaklı Patrik konuşurken bazı bilinmeyen teknikler kullandı ve yüzü aniden mor-siyah renge döndü. Ardından hızı bir kaç kat artarak Meng Hao’ya doğru fırladı. Bu hızla onu yakalaması bir kaç nefeslik süre alacaktı.



Bu nasıl bir aç gözlülük...” dedi Meng Hao soğukkanlı bir şekilde. “Bu Gelişim merkeziyle, hala bir şeyler yapmaya yüzün var mı?” Papağan ağzını açtı ve şok edici bir kükremeyle birlikte şiddetli bir rüzgar peyda oldu.



Meng Hao’nun hızı arttı. Şiddetli rüzgarla yüzleşen Al Yanaklı Patrik ve diğer Gelişimciler öfkeli kükremeler kopartırken hızları düştü.

 

Şuan hiçbirinde de büyülü eşya yoktu. Bazıları Meng Hao’ya yeterince yaklaşabilirse gizli tekniklerini ya da Çekirdek Qi’lerini kullanabilirlerdi. Fakat papağanın tek nefesi hemen aradaki mesafeyi artıracaktı. Bu nedenle hızlarını artırmak için ne yaparlarsa yapsınlar işe yaramıyordu ve Meng Hao’ya yetişemiyorlardı.

 

Aradan geçen üç gün boyunca öfkeleri katlanarak artmıştı.

 

Meng Hao ile aralarındaki mesafenin tekrar arttığını gören Al Yanaklı Patriğin kalbindeki öldürme arzusu tüm vücuduna yayıldı. Kabarcıklı Patrik ile diğer yüzlerce Gelişimci de aynı durumdaydı.

 

Üç günlük seyahatin ardından Meng Hao geçtiği işaret noktalarına ve bölgelere bakarak Ölümsüzler mağarasına yaklaştığını söyleyebilirdi.

 

Adamların tepelerinin tası atmış, senin fikrinin işe yarayacağından emin misin?” dedi Meng Hao papağana doğru kaşlarını çatarak.

 

Tabii ki işe yarayacak,” diye cevap verdi papağan böbürlenerek. “Beşinci Lordu dinlediğin müddetçe asla yanılmayacaksın. Sadece bu herifleri sığınağa kadar götür. Ondan sonra sen Gelişim pratiğine gidebilirsin, geri kalan her şeyi Beşinci Lord halledecek!” Papağan göğsüne mağrurca vurdu ve devam etti, “Endişelenme, sayıları ne kadar fazla olursa aura da o kadar kaotik olacak ve Göksel Felaketi geciktireceğinden bahsettiğim tekniği kullanma o derece kolay olacak.

 

Meng Hao’nun kaşları hala çatıktı. Üç günlük seyahat boyunca papağanla Göksel Felaketi geciktirme konusunda tartışmışlardı. Meng Hao bahsettiği yöntemin çeşitli auraları kullanarak Gök ve Yeri yanıltmaya dayanan bir tür aldatmaca olduğunu biliyordu. Bu tıpkı Göksel Felaketin yüzüne tül örtmek gibi düşünülebilirdi.

 

Bu nedenle peşlerindeki bu yüzden fazla Gelişimci aslında Meng Hao ve papağanın piyonları olacaktı. Fakat Meng Hao tekniğin başarılı olacağından ya da papağanın gerçekten de kalabalığı tutabileceğinden tam anlamıyla emin değildi.

 

Bunları düşünürken aniden gözleri parladı. İleriye doğru bakarken gözleri kısıldı; orada üzerine doğru gelen bir düzine kadar prizmatik ışık ışını vardı. Meng Hao’nun yolu kesilmek üzereydi!

 

İleride bir engel vardı ve arkasından takipçiler geliyordu. İlerideki insanlar onu sadece biraz oyalayacaklardı ve ardından takipçileri arkadan yetişecekti. Meng Hao kuşatılmış durumdaydı.

 

Arkadaki Al Yanaklı Patrik ve diğer bir çok Gelişimci aniden heyecanlanmış gibi göründü. Belli ki daha önce çeşitli yöntemlerle yardım çağırmışlardı ve sonuçta karşıda beliren bu grup Meng Hao’nun önünü kesmeye gelmişti.

 

Yaklaşan Gelişimciler arasında orta yaşlı bir orta Nüve Formasyonu Gelişimcisi vardı. Kafasının üzerinde Çekirdek Qi’si süzülüyordu ama onun rengi bulanıktı, adamın onu yakın bir zamanda geliştirdiği belliydi. Dahası, o belli ki bir Karışık Çekirdeğe sahipti.

 

Meng Hao’yu ölçüp biçen bakışları sertti. Ardından bir büyü hareketi uygulayarak kafasının üzerindeki Çekirdek Qi’sinin vahşi bir hayvana dönüşmesini sağladı. Hayvan kükreyerek ileri doğru atıldı.

 

Meng Hao her zamanki ifadesiyle elini kaldırdı ve ardından tek parmağını yere doğru uzattı.

 

Erdemli Armağan!” Gözlerinde tuhaf bir ışık titreşti, bir anda bütün zeminde gölgeler peyda oldu. Meng Hao o anda diğerlerinin göremediği Şeytani Qi zerrelerini görebiliyordu. Onlar Meng Hao’ya doğru fırladılar ve ardından onun vücudunun etrafında dönmeye başladılar.

 

Meng Hao’yu çevreleyen titreşimli aura bir hayalete dönüştü. O bulanıktı ama şeklini aldığında Meng Hao’nun aurasını yaymaya başladı.

 

Daha sonra Meng Hao elini ilerideki Gelişimci grubuna doğru sallayarak hayaletin onlara doğru fırlamasını sağladı.

 

Meng Hao hayaleti kontrol etmek için dikkatini bölmek istemedi, bu yüzden hayalet Gelişimci grubuna yaklaştığı anda bağırdı, “Patla!

 

Hayalet hemen patladı.

 

Gök ve Yer muazzam bir gümbürtüye doldu. Diğer insanların tek gördüğü şey Meng Hao’nun basitçe parmağını yere uzatmasıydı, bunun ardından hepsinin ağzından kanlar fışkırmıştı. Hatta bir kaç tanesi doğrudan havaya uçmuştu. O anda Nüve Formasyonu Gelişimcinin yüzü düştü, ve yedi ya da sekiz adım geri çekildi. Fakat, üzerine doğru vuran görünmez rüzgara karşı dirençsiz haldeydi ve geriye doğru savruldu.

 

Tepetaklak yere düşerken yüzü hayretle doluydu, ağzından kan gelmişti. Daha önce rakibi sıra dışı yöntemlere sahip olsa da yanında bir düzine kadar insan olduğunu düşünmüştü. Dahası, tek yapması gereken onu oyalamak olacaktı, yani bir problem olacağını düşünmemişti.

 

Fakat Meng Hao basitçe parmağını yere doğrultarak bilinmeyen bir teknik kullanmış ve ardından inanılmaz bir gücü serbest bırakmıştı. Meng Hao’nun yaklaşmasını izleyen adamın kalbi buz kesti; onu durdurmak için hamle yapmaya cüret edemedi.

 

Meng Hao ileri doğru fırladı ve hemen kendisini engellemeye çalışan dağılmış grubu geçip gitti.

 

Bu sahne peşindeki yüzden fazla Gelişimcinin tamamen şok olmasına neden olmuştu. Hepsi de bir an tereddüt ederek yavaşladı. Fakat, boş depolama çantalarını ve sayı üstünlüklerini düşününce öldürme arzuları bir kez daha kabardı. Tek bir adım bile gerilemeden Meng Hao’nun arkasından ilerlediler, tıpkı keskin bir oku andıran bir çizgi halinde dizilmişlerdi.

 

Zaman geçti. Bir süre sonra Meng Hao en sonunda kısa dağı ve Ölümsüzler mağarasını gördü. Ayrıca dağın etrafındaki yüzden fazla sayıda Gelişimci grubunu da gördü.

 

Gelişimciler Meng Hao’yu ve peşindekileri görünce yüzlerinde temkinli ve huzursuz bakışlar belirdi.

 

Tam huzursuz hissettikleri anda papağanın tiz sesi çınladı, “Tamam çocuklar, Beşinci Lord buraya bir kaç misafir getirdi. Formasyona geçin!

 

O sırada Meng Hao bir ışık ışınına dönüşerek doğrudan dağın yüzeyindeki yarığa doğru ilerledi.

 

Bununla birlikte papağan onun omuzundan kalktı ve havaya uçtu. Onun ayağına bağlanmış olan et peltesi de havada zarif çınlama sesleri çıkarttı.

 

Yüzden fazla Gelişimci papağanın sesini duyunca, tüm vücutlarını bir titreme aldı. Dişlerini gıcırdattılar ve hemen ayaklandılar. Ardından etrafta koşuşturarak belli bir düzen ve şekle geldiler ve bununla birlikte kısa dağın etrafına dolandılar.

 

Tüm bunları Ruhsal Duyusuyla gören Meng Hao’nun yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Papağanın Göksel Büyü Formasyonu dediği şeyin ne olduğunu ve daha önce Gelişimcilere yaptırdığı onca koşuşturma eğitimini düşündü. Bir an tereddüt etti, ardından dişlerini sıktı ve bacaklarını çaprazlayarak oturdu. Yetkin Altın Çekirdek Hapı için gereken tıbbi bitkileri çıkartarak işleme başladı.

 

Meng Hao Yetkin Altın Çekirdek Hapı yapacak, onu kullanacak ve ardından Mor Çekirdeğini Altın Çekirdekle değiştirecekti. Dahası Yetkin Altın Çekirdeğini tam kapasite kullanarak erken aşamadan orta aşamaya ilerlemek için Gelişim merkezini zorlayacaktı!

 

Bu olduktan sonra Göksel Felaketi geciktireceğim ve Çekirdek Qi’sini geliştireceğim. Eğer her şey yolunda giderse en sonunda Ölümsüzler mağarasından ayrılabileceğim….” Meng Hao’nun gözleri sert bir ışıkla parladı. “Onlara gerçek ölümcül takibi tecrübe ettireceğim!” Derin bir nefes aldı ve ardından ihtiyacı olan bazı tıbbi bitkileri kopyalamak için bakır aynayı çıkarttı.

 

Daha önce Ruh Taşı az olduğu için çok dikkatli olması gerekiyordu. Dahası aşırı yüksek kalite Ruh Taşlarını harcamak büyük bir israf olacaktı. Fakat şimdi depolama çantasında bir milyondan fazla Ruh Taşı vardı, bu nedenle onları cimrilik yapmadan istediği gibi kullanabilirdi.

 

Buna ek olarak Meng Hao simya Tao’su konusunda kendine oldukça güveniyordu, Chu Yuyan’ın Yetkin Temel Hapı yaptığı zamanki gibi olmayacaktı. Doğu Hap Bölümünün gizemli miras tekniğiyle birlikte simya alevini kullanarak başarılı olacağı konusunda yüzde yetmiş oranında emindi.

 

Ölümsüzler mağarasının dışında Al Yanaklı Patrik, Kabarcıklı Patrik ve diğerleri öldürme arzusuyla dolu ifadelerle yaklaştılar. Meng Hao’nun kısa dağın içinde kaybolduğunu, iğrenç papağanın etrafta ciyaklayarak uçtuğunu ve Gelişimci grubunun dağın etrafında koşuşturduğunu gördüler.

 

Tüm bunlar onların ağzını açık bırakmıştı, ve ardından gürültülü kahkahalara boğulmuşlardı. İnsanlar oraya gelmeye devam ederken bir çember şeklinde koşuşturan Gelişimcileri görünce kahkahalara boğuluyorlardı.

 

Ne yapıyor bu insanlar? Kafayı mı yemişler?!”

 

Koşu eğitimi mi yapıyorlar?

 

Bunlar nasıl Gelişimci böyle? Gerçekten de Siyah Toprakların yüz karaları!

 

Meng Hao’nun peşinden gelen Gelişimcilerin yüzlerinde beliren sırıtışlar yerdeki Gelişimcilerin yüzlerinde utanmış bakışlarla dolmasına neden oldu. Fakat, koşmayı kesmeye cesaret edemediler. Bu papağanın onlara öğrettiği tek Göksel büyüydü ve bu büyü koşan insanların gücünü çekiyordu.

 

Papağanın dediğine göre bu teknik inanılmaz bir şeydi, son derece harikaydı. Öyle ki Gök ve Yerin nihai büyü formasyonu olduğu bile söylenebilirdi.

 

Hadi hadi,” havada süzülen papağan heyecanla bağırdı. “Herkes aynı anda söylesin….

 

Yüzden fazla yerel Gelişimci bir an tereddüt etti. Fakat neredeyse yarım yıllık pratik onlarda adeta bir iç güdü yaratmıştı. Birisi bağırdığı anda hemen diğerleri de ona katıldı.

 

Beşinci Lorda iman et, sonsuz hayat kazan! Beşinci Lord kendini gösterdiğinde, sıkıntı çıkartmaya kim cüret edebilir!

 

Bütün sesler bir oldu ve güçlü dalgalarla yankılandı. Sesle birlikte bir rüzgar da yükseldi. Bu rüzgarın koşuşturmayla mı yoksa bağırmayla birlikte mi ortaya çıktığı belli değildi.

 

Her halükarda rüzgar Ölümsüzler mağarasının etrafındaki elli kilometrelik alanın aniden bulanıklaşmasına neden oldu. Bu bulanıklık zayıftı, aslında ne Al Yanaklı Patrik, ne geç Nüve Formasyonu aşamasındakiler ne de diğer aynı seviyedekiler onu fark edememişti.

 

Herkesi öldürün!” diye bağırdı Kabarcıklı Patrik. “Taş üstünde taş bırakmayın!” Onun kelimeleri havada yumuşakça süzüldü ama şok edici bir öldürme arzusuyla doluydu. Bu ses çınladığı anda onun arkasındaki Han Nehri Tarikatı öğrencileri ve diğer rastgele Gelişimciler birer ışık ışınına dönüştüler. Yüzlerinde vahşi bir ifadeyle ve öldürme arzusuyla taşarken ileri doğru fırladılar. Meng Hao’ya olan nefretlerini dışavurmak için hazırlık yapıyorlardı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr