Bölüm 366

avatar
7912 17

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 366


Bölüm 366: Beş Renk Yolu


Yavaş yavaş zeminin sarsılışı durdu. Aşağıdan yayılan ses yavaşça yok oldu ve tüm Kutsal Kar Şehrine bir sessizlik çöktü.


Kalabalıktaki insanlar gökyüzünde Zhou Dekun’un kaybolup gittiği noktaya doğru bakıyordu. Herkes suskundu, moralleri düşüktü.


Büyük Usta Zhou, Siyah Toprakların bir numaralı simyacısı, böyle basitçe kaçırılmıştı.


O, çok sevdiği Kutsal Kar Şehrine bir daha asla dönemeyecekti. Belki yeni bir yere gidecek ve bir Büyük Usta olarak itibarını yükseltmeye devam edecekti….


Bu ani değişim orada bulunan hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir şeydi.


Meng Hao düşünceli gözlerle gökyüzüne doğru baktı, eğer Zhou Dekun ile yaptığı simya düellosunda üstün gelseydi yada Zhou Dekun biraz önce üstünmüş gibi davranmasaydı neler olacağını düşünüyordu. O zaman belki götürülen Zhou Dekun olmayacaktı...


Götürülen kişi Meng Hao olacaktı.


Olduğu yerde düşünceli şekilde durdu.


Onun etrafındaki yüzlerce Gelişimci de aynı şekilde düşünceliydi. Bugün burada çok şey yaşanmıştı ve insanlar neler olup bittiğini tam olarak idrak edememiş gibiydi.


Etrafı sessizlikle kaplanan Meng Hao yavaşça başını sağa sola salladı ve önce yüzünde boş bir ifade olan Hanxue Shan’a, daha sonra Üçüncü Kıdemli yaşlı kadına baktı. Ellerini kenetleyip ona baş selamı verdi, ardından dönerek yavaşça bu sessizlik dünyasından ayrıldı.


Meng Hao tam yürüyerek oradan ayrılmaya yeltendiği sırada çevredeki Gelişimciler kendilerine gelmiş gibi göründüler. Birer birer bakışlarını ona çevirdiler.


Dört Büyük Kıdemli de ona doğru baktı. İkinci Kıdemli dilini tuttu, ama Dördüncü Kıdemli tereddütle bir adım ileri çıktı. Yaşlı kadın ise hiçbir şey söylemedi.


Birinci Kıdemli, cüce yaşlı adam yüzüne bir gülümseme takındı ve ileri doğru yürüdü. Yüksek bir ses tonuyla Meng Hao’ya seslendi: “Büyük Usta, nereye gidiyorsun?


Meng Hao durdu ve arkasına baktı. “Benim soy ismim Meng.” dedi. “Daha önce birisi bana Kutsal Kar Şehrinde kabul görmediğimi söylemişti. Doğal olarak bu benim ayrılmam gerektiği anlamına geliyor.” İç geçirdi, başını sağa sola salladı ve ardından yoluna devam etti.


Bu sözler aniden çevredeki yüzlerce Gelişimcinin kalplerinin şok ile dolmasına neden oldu. Bu sözlere nasıl tepki vermezlerdi? Daha önce Zhou Dekun buradayken hepsi de Meng Hao’ya tepeden bakıyordu. Ama şu an Zhou Dekun onlar için artık tarih olmuştu. Aniden Meng Hao’nun onların gözündeki pozisyonu önemli ölçüde artmıştı.


Zhou Dekun olmadan burada bir Büyük Usta kalmamıştı. Kutsal Kar Şehri için böyle bir kayıp çok büyüktü!


Birinci Kıdemli öfkeli gözlerle İkinci Kıdemliye baktı, ardından uzun adımlarla ilerledi ve gülerek Meng Hao’nun yoluna çıktı.


Hemen çevredeki Gelişimcilerde Meng Hao’ya bağırmaya başladılar.


Büyük Usta Meng, daha önce olanlar sadece bir yanlış anlaşılmaydı. Soğuk Kar Klanı sana bir konuk olarak yaptığı muamelede düşüncesiz hareket etti. Bunu tekrar gündeme getirmeye gerek yok. Büyük Usta, kalbinde herhangi bir yanlış anlaşılmanın kalmasına izin verme.


Evet, Büyük Usta Meng, sen Simya Tao’sunun zirvesindesin. Kendini bizim seviyemize düşürmene gerek yok. Burası senin evin, Büyük Usta Meng!


Büyük Usta Meng, neden kalmıyorsun? Eğer buradan ayrılırsan yeteneklerin dış dünyada kimse tarafından fark edilmeyecek. Eğer burada kalırsan, çok daha ünlü biri olabilirsin!


Büyük Usta Meng, yalvarırım gitme!


Yüzlerce Gelişimcinin samimiyet ve içtenlikle dolu sesleri havaya yükseldi. Meng Hao hemen etkilenmiş gibi göründü. Yürümeyi kesti, etrafındaki Gelişimcilere baktı ve ardından ellerini kenetleyerek içten bir baş selamı verdi.


Nezaketinize minnettarım Yoldaş Taoistler. Normalde ben, Meng, bunu asla reddedemezdim. Fakat… Burada beni sevmeyen insanlar var. Korkarım ki ayrılmaktan başka şansım yok.” Onun bu sözleri İkinci Kıdemlinin hemen yüzünün düşmesine neden oldu; etrafına baktığında bir çok insanın ona baktığını fark etti. Dişlerini gıcırdattı, bir kaç adım öne çıktı ve ardından ellerini kenetleyerek Meng Hao’ya içten bir baş selamı verdi.


Büyük Usta Meng, lütfen beni affet. Biraz önce hatalıydım ve lütfen darılma. Tüm kalbimle senin Simya Tao’sunun zirvesi olduğuna inanıyorum, Büyük Usta. Soğuk Kar Klanı sıkıntılı bir durumun içinde olduğunda, sen hiçbir zorluğu önemsemedin ve tehlikeyi görmezden gelerek hemen yardımımıza geldin. Bu nezaketini hayatımın sonuna kadar unutmayacağım!


Birinci Kıdemli…” diye devam etti ciddi bir tavırla. “Büyük Usta Meng’e bir Soğuk Kar Larvası verilmesini öneriyorum. Soğuk Kar Klanının ona en içten minnettarlığını göstermesinin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorum.


Bir tane yeterli değil!” dedi Dördüncü Kıdemli. O sert yüzlü bir adamdı ama şu an yüzünde bir gülümsemeyle bir kaç adım ilerledi ve ellerini kenetleyerek Meng Hao’ya içten bir baş selamı verdi. “Bir tane kesinlikle yeterli değil. Şu an elimizde iki tane tamamlanmanın eşiğinde olan larva var. İkisini de Büyük Usta Meng’e vermek en iyisi olacaktır. Birinci Kıdemli umarım bunu kabul edebilirsin. Klanın minnettarlığını göstermesinin tek yolu bu. Klan varlığını sürdürdüğü sürece ve yeterli zamanın ardından daha fazla larva yetiştirebiliriz.


Meng Hao’ya bakan Birinci Kıdemli biraz kaygılı hissetti. Zhou Dekun’un gidişinin ardından geriye sadece bu Büyük Usta Meng kalmıştı. Dişlerini sıktı ve konuşmaya başladı. “Kesinlikle haklısınız! Büyük Usta Meng, lütfen korkma. Soğuk Kar Larvası bir yıl sonra eline teslim edilecek!


Meng Hao içten içe keyifli olsa da dışarıdan tereddüt içindeymiş gibi göründü. Meng Hao bunu biraz önce Zhou Dekun’dan öğrenmişti.


Onun bu tereddüdü çevredeki Gelişimcilerin bağırışlarına ve onu kalmak için ikna çabalarına sebep oldu. Meng Hao tereddüt etmeye devam etti ve ardından başını sağa sola sallamaya başladı. Bunun üzerine ikinci bir bağırış dalgası yükseldi ve en sonunda Meng Hao kararsız gibi göründü.


Kalmak istemiyor değilim.” dedi iç geçirerek. “Ama burası çok tehlikeli bir yer. Benim Gelişim merkezim düşük ve korkarım ki kendimi koruyabilecek kadar güçlü değilim… Dahası, burada sadece yarım yıl boyunca kalabilirim. Yani bir yıl boyunca kalmamın bir yolu yok.


Birinci Kıdemli ile diğerleri bakıştılar. En sonunda Meng Hao’ya tuhaf bir ifadeyle bakan yaşlı kadın konuşmaya başladı. “Eğer biz dört Kıdemli beraber çalışırsak larvanın büyüme zamanını yarıdan fazla düşürebiliriz. Yarım yıldan daha az bir sürede Soğuk Kar Larvası üretebiliriz.


Büyük Usta Meng, Soğuk Kar Larvasını aldıktan sonra, basitçe ayrılabilirsin.” dedi Birinci Kıdemli. “Seni durdurmak için herhangi bir şey yapmayacağız.


Kalabalıktaki bir çok Gelişimci Meng Hao’ya bağırmaya, onu kalması için ikna etme çalışmalarına devam ediyordu. Meng Hao bir çok ciddi talebi görünce en sonunda gönülsüzce kabul etti. Bu durum kalabalıktan çok sayıda saygı dolu teşekkürün yükselmesine sebep oldu.


Bu şekilde Meng Hao en sonunda Soğuk Kar Şehrinde kaldı. Aynı zamanda burada bu şekilde ünlü bir isim haline geldi. İster dışarıdaki Gelişimciler olsun isterse Soğuk Kar Klanı üyeleri olsun, Büyük Usta Meng ismi herkesin kulaklarına gök gürültüsü gibi çınladı.


Eğer Zhou Dekun daha önce şehirde olmasaydı, onun kabullenilmesi ve büyük bir önem verilmesi bu kadar kolay olmayacaktı.


Neyse ki Zhou Dekun burada güçlü bir temel kurmuştu ve şehirdeki herkesin Simya Tao’suna karşı büyük bir saygı beslemesini sağlamıştı. Yerlilerin simyaya karşı olan fanatizmleri Soğuk Kar Klanı üyelerinin Meng Hao’yu büyük bir nezaketle kabul etmesini sağlamıştı.


Bu şartlar altında Meng Hao’nun Zhou Dekun’un daha önce kurduğu temeli alması ve onu tamamen kendisinin yapması mantık dahilindeydi.


Eğer zavallı Zhou Dekun bunu öğrenseydi kesinlikle bir kaç ağız dolusu kan tükürür ve sonsuz bir üzüntüyle dolardı. O kesinlikle iç geçirir ve sürekli rol yapmanın nasıl imkansız olduğunu düşünürdü. Ne yazık ki şimdiye kadar titizlikle yarattığı temel artık Meng Hao’ya aitti.


Fakat Meng Hao da biraz kendini kötü hissetti. Ne de olsa bu durumu yaratmak için bir plan yapmamıştı, bu tamamen bir takım şanslı olay serisinin ardından gelmişti. Her şey doğrudan karşısında belirivermişti ve bundan kaçınmasına imkan yoktu. Meng Hao kendini bir anda bu durumun içinde buluvermişti.


Bunu takip eden günlerde şehirdeki neredeyse bütün Gelişimciler Büyük Usta Zhou hakkında konuşuyordu. Meng Hao’nun konutu Soğuk Kar Klanı üyeleri tarafından özel olarak korunuyordu.


Bu zaman zarfında bir çok güçlü Gelişimci ona resmi ziyaretlerde bulunmuştu. Onların hepsi de oldukça nazikti. Meng Hao’nun onlarla ilişkisi Zhou Dekun’un gizemli belirsizliğinden oldukça farklıydı. Meng Hao daima gülümsüyor ve onlara Simya Tao’suna dair gerçek nasihatler veriyordu. Sadece bir kaç kelimeyle yerli Gelişimcilerin düşüncelere dalmasına neden oluyordu.


Yarım ay sonra Meng Hao Kutsal Kar Şehrindeki yerini iyice pekiştirmişti. Onun ismi şehir duvarlarının dışına bile yayılmaya başlamıştı.


Doksan metrelik Vahşi Dev ise insanların gözünde Meng Hao’nun kişisel dağı olarak görülmeye başlanmıştı. Batı Çölü Ejderhacısı ise Meng Hao’nun uşağı gibi görülüyordu.


Meng Hao’ya hap yapması için istekte bulunmayı planlayan bir çok Gelişimci onun lotus çiçeklerini sevdiğini fark etmişti. Bu yüzden ne pahasına olursa olsun çeşitli yerleri araştırarak onun için değişik lotus çiçekleri buluyorlardı. Kısa sürede Meng Hao’nun bütün avlusu her yeri aromayla kaplayan kar lotuslarıyla süslenmişti.


Siyah Toprak Sarayının istilası devam etse de Hanxue Zong’un söz verdiği gibi üç ay boyunca herhangi bir askeri saldırı yapmayacaklardı. Bu durum Soğuk Kar Klanına bir nebze tampon süre kazandırmıştı. Şehirdeki bütün Gelişimciler Soğuk Kar Klanı tarafından harekete geçirilerek şehrin çeşitli bölgeleri kuvvetlendirilmişti.


Sadece Meng Hao nispeten boşta duruyordu. Zamanının çoğunu lotus bitkilerinin içinde meditasyona oturarak geçiriyordu. Ara sıra biraz Göksel Toprak çıkartıyor ve içindeki büyülü sembollere çalışıyordu. Diğer zamanlarda ise Gu La’yı çağırıyor ve onun totem dövmelerini inceliyordu.


Meng Hao gökyüzünden ara sıra düşen yıldırımlara ise tamamen alışmıştı. Artık yıldırımlara karşı korkunç bir iç güdü geliştirmişti. Tabii ki Li Klanı Patriği her seferinde çığlıklar atıyor ve küfürler savuruyordu. Fakat zaman geçtikçe onun ruh şekillenmesi yıldırıma karşı giderek dirençli hale geliyordu.


Meng Hao’nun analizine göre Li Klanı Patriği çoktan bir Yıldırım Ruhuna dönüşüyordu.


Her şeyi göz önüne alınca Meng Hao’nun en büyük kazancı Göksel Toprak Sembolleri hakkındaydı. Siyah Topraklara geldiğinden beri bu topraklara çalışıyordu. En sonunda bazı ip uçları yakalayabilecek noktaya ulaşmıştı.


“Bu Göksel Toprak Sembolleri totemlere oldukça benziyor. Yüzde seksen eminim ki bu Göksel Tılsım denilen şey… Aslında en eski totem!” Nefesi ağırlaşan Meng Hao elindeki Göksel Tılsımlı kağıda baktı ve gözleri parlamaya başladı.


Bugüne kadar yaptığım bütün araştırmalar totemleri işaret ediyor!” diye düşündü, gözleri titreşiyordu. Gözlerini uzun bir süreliğine kapattı ve ardından tekrar açtı. “Totemlere bu kadar ilgi göstermemin nedeni, Göksel Felaketten sonra benim için ana açmaz Yetkin Gelişen Ruhu nasıl elde edeceğim konusu olacak olması!


Gelişen Ruh beş element ve renge bölünüyor. Dört Kusursuza denk iken, beş Yetkin… Eğer Yüce Ruh Yazıtının Altın Çekirdek el kitabını elde edebilseydim, Dört Renkli Gelişen Ruhtan Yetkin Gelişen Ruha nasıl adım atacağımı görebilirdim. Ama ne yazık ki Altın Çekirdek el kitabı uzun süredir kayıp…” Gözlerindeki parıltı daha da güçlendi.


Diğer aşamalar Gelişen Ruh aşamasıyla kıyaslanamaz bile. Eğer Dört Renk elde etmek istiyorsan... Bu oldukça zor bir şey. Bunu nasıl yapacağımı bile bilmiyorum. Fakat Batı Çölü totemleri ve Doğu Topraklarından Yan Song’un beş elementli hap kaynatma tekniği bana keşfetmek için yeni bir kapı açtı.


Başarılı olup olamayacağıma çalışmalarım karar verecek. Totemlerine çalışabilmem için daha fazla Batı Çölü Gelişimcisine ihtiyacım var. Belli bir kanıya varabilmem için tek yol bu!” Meng Hao derin bir nefes aldı ve gözleri soğuk bir aurayla pırıldadı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr