Bölüm 376

avatar
7596 22

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 376


Bölüm 376: Damgalar!


Gökyüzündeki ters yüz olmuş siyah sulardan on bin ejderhanın kükreme sesleri yayıldı. Bu kükremeler o kadar dehşet vericiydi ki yerdeki canavarların kan kusmasına neden olmuşlardı. Canavarların birer birer gözleri, burunları ve ağızları kanamaya başlamıştı. Daha sonra da öylece yere düşüp ölmüşlerdi.


Aşağıdaki Gelişimciler de kan tükürdüler. Vücutları gevşedi, zihinleri allak bullak oldu, kan ve Qi akışları bastırıldı ve Gelişim Merkezleri yerle bir olmanın eşiğine geldi.


Havada süzülen siyah cübbeli Gelişimcinin yüzünde sert bir bakış belirdi. Sağ eliyle bir büyü hareketi uygulamaya başladı.


Bu kesinlikle beklediğimin üstündeydi. O, iki nesil mirası destekleyebiliyor. Pekala, bu bile yeterli olmayacak!


Hayat yıkımı doğurur, Üç Dünyanın Sarı Kaynakları! Çiçekler meyveleri doğurur, Üç Dünya ortaya çıksın!” Siyah cübbeli Gelişimcinin eli bir bulantıya dönüştü ve adamın karşısında siyah bir küre belirdi. Küre genişlemeye başladı ve siyah bir güneşe dönüşerek dört bir yana siyah bir parıltı yaydı. Güneş yanarak yukarı doğru fırladı.


Siyah güneş on bin kükreyen ejderhaya yaklaştığında aniden patlayarak havayı paramparça etti, yakınındaki her şeyi yok etmesiyle birlikte her şeyi yutan bir kara deliğe dönüştü.


Kara delik ortaya çıktığı anda ejderhalar kükrediler. Hava bir gürültüyle doldu ve yer sallandı. Ejderhalar sanki kendi vücutlarını kontrol edemiyormuş gibi kara deliğe doğru emilmeye başladılar.


Eğer sen Soğuk Kar Klanının beşinci nesil Büyük Ejderhacısı olsaydın, hemen arkamı döner ve buradan ayrılırdım. Ama sen sadece önemsiz bir miras damgasısın. Beni durduramazsın!” Siyah cübbeli Gelişimci soğukkanlı bir ses tonuyla konuşurken elbise kolunu fiskeledi. Aşağıda içi fırtınayla dolmuş olan Göksel Çukur bir kez daha sallandı ve açılmaya başladı.


Şehirde Meng Hao’nun etrafında yüzlerce insan vardı, hepsinin de yüzleri bembeyazdı ve umutsuzlukla doluydu. Artık bu savaş onların katılamayacağı bir noktaya kadar ulaşmıştı. Bu insanlar bir kasırgada kuruyan yapraklar gibilerdi, kendi başlarına hareket etmelerinin bir yolu yoktu.


On Bin Ejderha Havuzunun altında, Meng Hao’nun vücudundaki damarların hepsi şişti. İçindeki acıyı kontrol etmeye çabalarken yüzü vahşi bir ifadeyle büküldü. Bu acı Meng Hao’ya bir dalga gibi vuruyordu ve Meng Hao bilincini kaybetmemek için ona karşı savaş veriyordu. Dişlerini sıktı ve kendini tuttu.


Hanxue Bao’nun kadim, zayıf sesi Meng Hao’ya son sözlerini iletti: “Bilincini kaybetmemelisin. Soğuk Karın iyi talihini elde ederken bir nesil seni bir seçilmiş çocuk yapar, iki nesil seni bir kahraman yapar ve üç nesil ise seni Göklerin Seçilmişi yapar. Dört nesil ise daha önce hiç görülmemiş olan bir şeydir!


Her görkemli damga içinde bir neslin en güçlü uzmanını barındırır. Miras senin ruhuna katıldığında, damga sana eşlik etmek için dünyaya girer. Her elde ettiğin nesil bir damga anlamına gelecektir. Ruh Bölmeye girdiğin gün biz güçlü Gelişimcilerin ilk dönüm noktaları olan bu damgalar… Sana yardım etmek için patlayacaklar!


Devam et! Eğer üç nesli destekleyebilirsen, o zaman üzerine çökmüş olan bu faciadan kaçınabilme şansın olabilir. Sana edebileceğim tüm yardım bu kadar. Senin başarılı olacağına ve klanımı bu felaketten çıkartacağına inanıyorum!


Meng Hao kafasını kaldırdı ve kükredi. Bununla birlikte elbisesi parçalandı. Saçları etrafta uçuştu ve etrafındaki her şey parçalanıyor gibi göründü. Geriye kalan tek şey onun kükremesiydi.


Meng Hao’nun kükremesiyle birlikte kara delik tarafından çekilen yada çekilmeyen bütün on bin ejderhanın hepsi ona katıldı. Muazzam, görkemli bir kükreme havayı doldurdu.


Siyah cübbeli Gelişimci kaşlarını çattı, ardından sağ eliyle bir büyü hareketi uyguladı. Ardından elini ileri doğru açtı ve avucunu Meng Hao’ya doğru bastırdı.


Küller küllere, toprak toprağa. Ölmüş olanlar ölü kalacaklar. Kalanlar, sonsuz olacaklar.” Siyah cübbeli Gelişimcinin sözleri yankılandığında on bin ejderha birer birer patlayarak parçalanmaya başladı. Yukarıdaki On Bin Ejderha Havuzu da yıkılmaya başlamıştı.


Tıpkı biraz önce siyah cübbeli Gelişimcinin söylediği gibi sanki her şey sona eriyor gibiydi.


Fakat tam o anda Meng Hao’nun vücudundan şiddetli bir titreme yayıldı. Bu sırada biraz önce kızıl renge bürünmüş olan gözleri saf beyaza döndü.


Siyah cübbeli Gelişimci bunu görünce yüzü tekrar titreşti, inanamaz bir ifade takındı.


İmkansız!


Adamın zihni sallanırken Meng Hao’nun kafasında üçüncü bir ses duyuldu. Bu ses saygı uyandıran ve kadim bir tona sahipti, Meng Hao’nun bilincini tamamen doldurdu.


Ben Soğuk Kar Klanının dördüncü nesil Patriği, Sarı Kaynaklardan Hanxue Hui. Ölüm solgunluğuna sahip bir yerde kendi kendimi uyandırdım. Kemiklerden oluşan bir ormanda aydınlanma kazandım. Sessiz ruh üremesi kavramını idrak ettim. Bir Tao Ruhu olmak için vücudumdan vazgeçtim. Bu benim Birinci Bölmemdi! Ben Hanxue Hui, dördüncü nesil Büyük Ejderhacıyım!” Bu sesin yankılanmasıyla birlikte Meng Hao’nun önünde benzersiz bir güce sahip bir ölüm aurası belirdi. Bu aura yayıldı, bölgeyi doldurarak yer ve göğün griye dönmesine neden oldu.


Aniden gri gökyüzünden sayısız kükreme sesleri duyuldu. Bu kükremeler kısa süre sonra bir şekle büründüler; sayısız ruh tayfı ortaya çıkmıştı. Onlar kadim görünüyorlardı, garez ve delilikle dolulardı.


Yerde ise biraz önce ölen bütün canavarlar aniden seğirmeye ve ardından ayağa kalkmaya başladılar. Gri bir ışıkla parlayan gözleriyle kafalarını kaldırdılar ve uludular. Yer sallanırken yerdeki bütün ölü vücutlar havalandılar, ayağa kalkan Gelişimcilerin gözleri boş boş bakıyordu.


Yukarıdaki gökyüzünde bir gümbürtü eşliğinde devasa bir iskelet ejderha kükreyerek ortaya çıktı. Aşağıda ise devasa bir iskelet yılan toprağın içinden dışarı fırladı.


Tüm dünya sanki bir ölüm dünyasına dönüşmüş gibiydi. Tam o sırada Meng Hao’nun arkasında aniden hiçlikten sarı bir nehir ortaya çıkıvermişti. Bu nehrin dalgalanan sularına dikkatlice bakınca aslında onun sayısız hayaletten oluştuğunu söylemek mümkün olacaktı.


Bu sarı nehir suyu değildi. Bu Sarı Kaynaklardı!


Sarı kaynakların ortaya çıkması son derece hayret verici bir şeydi.


Sarı Kaynakların üzerinde tıpkı cehennemin on sekiz katına benzeyen on sekiz katlı bir pagoda süzülüyordu!


Grimsi ölüm aurası Meng Hao’nun etrafında dönerek onun yüzünün soluk görünmesine neden oldu. Hatta vücudundan da ölüm aurası yayılmaya başladı. Meng Hao aniden gözlerini açtı!


Meng Hao’nun gözlerini açması tıpkı bir gök gürlemesi gibiydi. saf gri gözlerini diktiği Göklere doğru bir gümbürtü yükseldi.


Sarı Kaynakların Büyük Ejderhacısı!!” Bölgedeki bütün düşük seviyeli Gelişimcilerin aniden yüzleri soldu. Sanki akıllarını kaybetmiş gibi bakıyorlardı. Sanki hayat kuvvetleri yok edilmiş gibi vücutları kaskatı kesilmişti.


Bu durum Batı Çölü Gelişimcileri için de geçerliydi. Batı Çölünün iki Gelişen Ruh Gelişimcisi oldukları yerde duruyorlardı,havada süzülen Meng Hao’ya bakarken vücutları titriyordu. Yüzlerindeki afallama ifadesi daha önceki fırtına ve On Bin Ejderha Havuzuna verdikleri tepkiden bile daha şiddetliydi.


Altı bin yıl önce...” dedi içlerinden biri, “Efsanevi Sarı Kaynakların Büyük Ejderhacısı tek başına Batı Çölünün üzerinden pis bir rüzgarın ve kan yağmurunun geçmesine neden oldu; bu bir dehşet saltanatıydı! O milyonlarca ölü canavarı kölesi yaptı ve hatta 10.seviye bir şeytansı yetiştirdi!!


Efsaneye göre kendini yok etmeden önce onun aldığı hayatları saymak imkansızdı!! O Kemik Topraklarını buldu… O Gri Dağları kurdu… O…” İki Gelişen Ruh Gelişimcisinin zihinleri mutlak inanamazlıkla doluydu.


Lanet Olsun!” dedi siyah cübbeli Gelişimci. Gözleri odaklanmış bir bakışla doldu. Onun arkasındaki Hanxue Zong ise çıldırmanın eşiğine gelmişti. Kalbi şiddetli bir kıskançlıkla dolmuştu ve içten içe tüm bunların ona ait olduğunu haykırıyordu!


Demek üç nesil damgayı destekleyebiliyorsun!! Önemsiz Nüve Formasyonu Gelişim Merkezinin biraz potansiyeli var gibi. Bu çok nadir bir şey… Ama ne yazık ki bu da yeterli olmayacak!” Bununla birlikte siyah cübbeli Gelişimci başka bir büyü uyguladı ve ardından elini ileri salladı.


Ben Kozmosun altından, dönen gecenin karanlığından Tao aydınlanması elde ettim. Ben Birinci Bölmemde, Gündüzü böldüm!” Sağ elini kaldırırken gözleri pırıldadı ve o elini gökyüzüne doğru yöneltti. Aniden griliğin içinde bir yıldırım belirdi. Yankılanan bir gümbürtü eşliğinde yıldırım doğrudan siyah cübbeli Gelişimcinin sağ eline düştü.


Bu yıldırım rengi simsiyahtı!


Siyah cübbeli Gelişimci yıldırımı yakaladı ve bununla birlikte yıldırım gökyüzüne kadar uzanan çarpık bir Yıldırım Bıçağına dönüştü. Siyah cübbeli Gelişimci sanki gri gökyüzünü ikiye bölme niyetine sahipmiş gibi Yıldırım Bıçağını savurdu!


Muazzam bir gümbürtü eşliğinde Yıldırım Bıçağı aşağı doğru kesti. Bıçağın kesişiyle birlikte gökyüzünde doğrudan dünyanın griliğini mahveden muazzam bir gedik ortaya çıktı.


Bir acı saplanan Meng Hao’nun vücudu sarsıldı. Yıldırım Bıçağı aşağı doğru inerken Meng Hao bilinçsizce ellerini havaya kaldırdı. Bununla birlikte bütün ölü varlıklar havalanarak devasa bir kemik küresi şekillendirmeye başladılar!


Bölgedeki bütün gri Qi bu kemik küresine doğru fırladı. Küre göz açıp kapayıncaya kadar grilikle aşılandı ve Yıldırım Bıçağını karşılamak için uçarken şok edici bir güç yaymaya başladı.


Kopan muazzam patlama aşağıdaki Gelişen Ruh aşamasının altında olan bütün Gelişimcilerin anında ölmesine neden oldu. Hatta bazıları patlayarak can verdi.


Patlama sesi yankılanmaya devam ederken Yıldırım Bıçağına karşı direnemeyen Kemik Küresi parçalanmaya başladı.


Ağzından kanlar saçılan Meng Hao düşerek yere sertçe çarptı. Kutsal Kar Şehrinin altındaki Göksel Çukur bir kez daha açıldı. Şehir tekrar çökmeye ve batmaya başladı. Meng Hao acı acı güldü. Üç nesil onun sınırıydı; fakat bu bile gerçek bir Ruh Bölme uzmanına karşı kazanması için yeterli olmamıştı.


Yukarıdaki siyah cübbeli Gelişimci ağır ağır nefeslendi. Düşen Meng Hao’ya bakarken ağzının kenarlarından kan sızıyordu. Adamın gözlerinde tuhaf bir ışık parıldadı.


Soğuk Kar Klanının Altı Nesil Miras Damgaları gerçekten de itibarını hak ediyor. Onları elde ettiğimde kesinlikle Üçüncü Bölmemi gerçekleştirebileceğim. Bunun ardından da Ruh Bölmenin büyük döngüsünü tamamlamış olacağım.” Sağ elini kaldırırken gözlerinden kararlılık yayılıyordu. Tam uzanarak Meng Hao’yu tutmaya yeltenirken, yüzü üçüncü kez değişti.


Bu sefer yüzünde tam bir şaşkınlık vardı!!


Meng Hao yere indiği anda, sağ elinde bir iz ortaya çıkmıştı!!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr