Bölüm 378

avatar
7792 21

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 378


Bölüm 378: Ruh İmhası!


Ben Öd Ağacıyım, Dokuzuncu Denizde bir Ruhum. Güney Diyarına ve Batı Çölüne düştüm…. Büyülü bir dönüşümle karşılaşarak bilincimi tekrar açtım. Erdemli Armağan beni Şeytani yaptı. Benim soyum Güney Diyarında kaldı ve bir Klana dönüştü. Mirasım nesilden nesle aktarıldı ama bugünlerde benim soyuma sahip olan çok az kişi var.


Öd Ağacı iki başa, bir ejderha vücuduna ve bir anka kuyruğuna sahip. O asla deri dökmez; deri dökmek onun hayatını sona erdirir. Şu an ben ölüyüm. Güney Diyarını evime geri dönmek için bıraktım… Şeytan Mühürleyiciler Birliğinden başka benim mirasımı yalnızca soyumdan gelenler alabilir!” Meng Hao’nun zihninde kadim bir ses duyuldu. Meng Hao’nun etrafını sonsuz miktarda görkemli ışık sardı. Aniden bir varlığın hayali görüntüsü belirdi. O bir ejderha şekline sahipti, iki başı vardı ve bir anka kuyruğuna sahipti, ve boyu en az üç bin metreydi!


Çift başlı Öd Ağacı ortaya çıktığı anda gökyüzü karardı ve bütün varlıklar bir kükremeyle doldular. Meng Hao Öd Ağacından ona doğru garip, tarif edilemez bir gücün aktığını hissedebiliyordu.


Siyah cübbeli Gelişimcinin alçalan Yıldırım Bıçağı paramparça oldu. Adamın gözleri hayretle doldu ve hemen afallamış bir halde geriye çekildi. İki başlı canavardan yayılan benzersiz korku ve dehşet aurasını hissedebiliyordu.


Kaç!” Aklında geçen ilk düşünce buydu. Buradan bir an önce toz olup gitmeliydi. Onun Gelişim Merkezi Ruh Bölme aşamasındaydı ama kişilik olarak temkinli bir adamdı. Bu yüzden buraya gelmeden önce etraflıca bir araştırma yapmıştı.


Onun bu ihtiyatı, kendisinin bir Ruh Bölme Patriği olmasını yada karşısındaki rakibinin önemsiz bir Nüve Formasyonu Gelişimcisi olmasını önemsemiyordu. Şu an yüzleşme meselesi onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Umurunda olan tek şey kalbini dolduran şiddetli bir kriz hissiyatıydı.


Siyah cübbeli Gelişimci kaçarken Meng Hao’nun zihni bir ses ile doldu. Bu ses tanıdıktı. Bu sesin sahibi altıncı nesil Patrik Hanxue Bao idi! “Öldür onu!


Daha sonra başka bir ses yükseldi, beşinci nesil Büyük Ejderhacının sesi! “Öldür onu!


Öldür onu!


Öldür onu!


Sesler Meng Hao’nun zihnini doldurdu. Altıncı nesil Patrikten ikinci Qi’nan Tian’a kadar. Hepsi de arka arkaya konuştular ve bu sırada Meng Hao’nun gözleri soğuk bir parıltıyla doldu. Yavaşça sağ elini kaldırdı.


Meng Hao’nun etrafını sarmış olan havada bükülmüş Öd Ağacı aniden hızla bulanıklaştı. Bir ışık ışınına dönüşerek Meng Hao’nun vücuduna daldı, onunla kaynaştı!


Meng Hao yavaşça nefeslendi ve ardından konuştu, “Fırtına!” Aniden Meng Hao’nun etrafında siyah bir fırtına peyda oldu. Fırtına hızla yayılarak öfkesiyle tüm dünyayı dolduracak gibi göründü.


Fırtınanın içinde Hanxue Bao’nun yükselen figürü belirdi. Onun görünüşü biraz belirsizdi ama duruşu boyun eğmezdi. O ortaya çıktığı anda bakışları hemen siyah cübbeli Gelişimcinin üzerine düştü.


Siyah cübbeli Gelişimcinin tüyleri diken diken oldu ve ölüm gibi bir hissiyat tüm benliğini sardı. Adam aniden kahkahalar atma isteği duydu. O bir Ruh Bölme Patriğiydi fakat burada bir Nüve Formasyonu Gelişimcisinin önünde ölüme yaklaştığını hissediyordu.


Bu durum sadece korkunç değil, aynı zamanda son derece ironikti.


On Bin Ejderha!” dedi Meng Hao sağ elini sallayarak. On Bin Ejderha Havuzu bir kez daha ortaya çıktı. Onun içindeki on bin ejderha hep bir ağızdan kükredi. Şok edici olan şey ise onların arkasında Ruh Bölme Gelişimcisine doğru bakan siyah cübbeli yaşlı bir adamın figürü belirdi.


Bu figür beşinci nesil Patrikti!


Sarı Kaynaklar!” dedi Meng Hao, bu onun üçüncü sözüydü. Hava bir kükreme sesiyle dolarken aniden on sekiz cehennem katıyla birlikte Sarı Kaynaklar ortaya çıktı. Dünya griye döndü ve peyda olan yoğun ölüm aurası gri cübbe giyen bir adamın görüntüsüne dönüştü. Adamın bir elinde kafatası vardı ve etrafındaki gri Qi sayısız çeşitte canavarın görüntülerine büründü.


Bu kişi dördüncü nesil Patrikti!


Kara Kış!” dedi Meng Hao. Etrafında bir gücün patladığını ve bu gücün zihnindeki damgalardan geldiğini hissetti. Bu, Meng Hao’nun içine akan Öd Ağacının garip gücüydü!


Üçüncü patrik bir kar fırtınasıyla birlikte ortaya çıkarken soğuk her yeri dondurdu.


Aniden çatırdama sesleriyle birlikte etrafı sonsuz karlı rüzgar ve yıldırımla sarılı olan Öd Ağacı Dağı belirdi. Dağın karlı ve rüzgarlı zirvesinde aşağıdaki siyah cübbeli Gelişimciye doğru bakan yaşlı bir adam vardı.


O sırada siyah cübbeli Gelişimcinin yüzü bembeyazdı. Bir ağız dolusu kan tükürdü ve hızını önemli ölçüde artırdı. Oradan kaçmak için bir ışınlanma portalı yaratma çalıştı ama yapamadı.


Dört Mevsim!” Meng Hao’nun gözlerinden öldürme arzusu yayıldı. Bununla birlikte gökyüzü dört mevsimin görüntüleriyle değişti.


Öd Ağacı!” Bu, Meng Hao’nun arka arkaya sıraladığı sözlerin sonuncusuydu. Bu kelimeler ağzından döküldüğü anda sağ eli aşağı indi ve doğrudan kaçmakta olan siyah cübbeli Gelişimciyi işaret etti.


Parmağını uzatmasıyla birlikte siyah fırtına bir araya toplanarak iki devasa kanat şekline büründü!


Ejderha Havuzuyla birlikte on bin kükreyen ejderha bir araya gelerek bir ejderhanın başını oluşturdular!


Sarı Kaynaklar büküldü ve cehennemin on sekiz katını da kendiyle birlikte sürükleyerek neredeyse üç bin metre uzunluğunda olan devasa bir ejderha vücudu şekillendirdi.


Öd Ağacı Dağı yerle bir oldu ve parçaları bir araya gelerek bir Ankanın kuyruğuna ve pençelerine dönüştü!


En sonunda… Dört Mevsim Göğü bir araya toplanarak ikinci bir kafa şekillendirdi. Tüm bunlar bir araya toplandılar ve antik zamanlarda Göklere fırça çekmiş olan Öd Ağacına dönüştüler!


Fırtınadan kanatlar, ejderhalardan oluşan kafalar, Sarı Kaynaklardan şekillenen gövde, dağdan yapılan kuyruk ve Dört Mevsim!


Öd Ağacı ortaya çıktığı anda gökyüzünü çatırdatan ve yeri inleten bir kükreme koparttı. Bu her şeyi yok edebilecek bir güçtü, dört bir yanı süpürüp geçti. O sırada siyah cübbeli Gelişimci benzersiz bir ölüm tehlikesi hissetti. Bu onun sırtında taşıyamayacağı bir yıkıcı kuvvetti.


Adamın göz bebekleri büzüldü ve iki eliyle birden bir büyü hareketi uyguladı. Büyülü hazineler ortaya çıktı ve en sonunda siyah bir parıltı göklere yükseldi ve siyah bir güneş biçimini aldı.


Eğer sizden herhangi birinizin gerçek benliği ortaya çıksaydı, ben ölürdüm. Bunun yerine Öd Ağacını şekillendirdiniz. Pekala, Ben İkinci Bölmemi gerçekleştirdim. Benim reenkarnasyonumu yok edemezsiniz. Tek yapabileceğiniz benim ilk vücudumu durdurmak olacak!


Reenkarnasyon var olduğu sürece ben de daima var olacağım. Benim karmam yok edilemez! Benim ismim Ji’nin Göklerinin Tapınma Sunağında yer alıyor! Benim Karmamı tutamazsınız! ben yeniden dirileceğim!” Siyah cübbeli Gelişimci kafasını yukarı doğru kaldırarak kükredi. Siyah güneşin Öd Ağacıyla şiddetli çarpışması sonucunda devasa bir gümbürtü koptu. Her şey parçalandı, topraklar yok oldu, doğrudan darbe alan bütün Gelişimciler anında öldü.


Luo Chong şanslıydı; Meng Hao beşinci nesil Soğuk Kar Patriğinin damgasını elde ettiği sırada kötü bir hissiyata kapılmış ve kaçmıştı. Onun bu ihtiyatlı davranışından dolayı beraberindeki bir kaç yüz Gelişimcinin hayatı kurtulmuştu.


Patlama dalgalandı ve Öd Ağacı yavaş yavaş kayboldu.


Siyah güneş de yok oldu. Bununla birlikte siyah cübbeli Gelişimcinin içinde bir görüntü görüldü ve bu görüntü daha sonra küllere dönüştü. Onları saran parlak ışık yavaş yavaş toprağa battı ve onlar gitti.


Siyah cübbeli Gelişimci hiçbir yerde yoktu.


Meng Hao onun ölüp ölmediğinden emin değildi. Etrafındaki her şey yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Meng Hao’nun vücudunu benzersiz bir zayıflık hissi kapladı. Görüşü kararmaya ve bilincini kaybetmeye başladı.


Fakat daha bu gerçekleşmeden önce dilini ısırarak ödünç aldığı enerjinin son kırıntılarını normalde yapamayacağı bir şeyi yapmak için kullandı… Biraz Kutsal İrade tükürdü ve Kutsal İrade eski Dongluo Şehrinin bulunduğu yere doğru fırlayıp gitti.


Meng Hao bu hamlenin ardından her şeyin karanlığa gömüldüğünü hissetti ve yere yığıldı.


Kutsal Kar Şehri hala yerinde duruyordu fakat artık neredeyse harabeye dönmüş vaziyetteydi. Dört Büyük Kıdemli de dahil üç yüzden daha az sayıda Gelişimci canlı kalabilmişti. Hepsi de oldukları yerde solgun yüzleriyle duruyorlardı, Meng Hao’ya derin bir saygıyla bakıyorlardı.


Meng Hao hiçbir şey göremese de birisinin onu tuttuğunu hissedebiliyordu. Aynı zamanda burnuna hoş bir koku geliyordu. Onun karanlıklar içindeki dünyasında kadim bir ses yavaş yavaş konuşmaya başladı.


Varis, Öd Ağacını unutma. Ölümden kaçınmana yardım etmesi için onu sana üç kez yansıtabilirim.


Bu sırada Kutsal Kar Şehrinden çok uzaklarda, Siyah Toprakların diğer köşesindeki eski Dongluo Şehrinde beş binden fazla Gelişimci koşuyor ve bağırıyordu.


Beşinci Lorda iman et, sonsuz hayat kazan! Beşinci Lord ortaya çıktığında, kim sıkıntı çıkartmaya cüret edebilir!


Beş binden fazla Gelişimci şehrin etrafında dairesel bir şekle göre koşuşturuyorlardı. Görüntü hayret vericiydi. Onlar koşarken yer sarsılıyordu ve etraflarında, derinliklerinde ışıltılı bir parıltı olan bir pus kaynıyordu.


Bir kılıcın suretini taşıyan parıltı yavaşça bir araya toplandı. Bu parıltı korkunç bir aura çıkartsa da dışarı yayılmadı. Bu parıltının yanında ise gergin bir haldeki papağan vardı. Parıltının etrafında kanatlarını çırparak uçuyordu.


Ah, Ölümsüz İnfazı Formasyonu Beşinci Lordun kendisi tarafından yaratıldı. Lanet olsun, bu büyü formasyonu Beşinci Lordu asla dokuz kezden fazla hayal kırıklığına uğratmadı. Bu asla olmadı!” Papağan sanki zor bir kararın eşiğindeymiş gibi dişlerini sıktı. Papağan tam parlak ışığın içine doğru hücum edecek gibi dururken Meng Hao’nun Kutsal İradesi oraya ulaştı.


Papağan aniden hareketini kesti. Bir anda şaşkın şaşkın baktıktan sonra tiz bir çığlık koparttı.


Korkuttun lan beni! Konsantrasyonumu tamamen bozdun. Demek başın belada ha Meng Hao? Benim yardımıma mı ihtiyacın var? Peki, peki. Bakalım gelecekte bana nasıl kürklü ve tüylü şeyler bulacaksın. Sanırım seni kurtarmaya geleceğim.” Papağan bununla birlikte kanatlarını çırparak havalandı.


Bir gürleme sesi havayı doldurdu ve dört bir yanı titretti. Gökyüzündeki papağan konuşmaya başlarken sığınmak için Altın Işık Kilisesine gelen beş binden fazla Gelişimci onu boş bakışlarla izlediler.


Beni dinleyin çocuklar! Altın Işık Patriğinizin başı belada. Gidip onu kurtaralım! Hadi hadi. Benim öğrettiğim şekilde koşmaya başlayın. Ölümsüz İnfazı Formasyonu adımlarını kullanın. Üç daire sağa, üç daire sola. Kıçınızı iyi sallayın… Elinizden geldiğince hızlı hareket edin! Şimdi benimle birlikte tekrar edin…


Gelişimciler uzun bir çizgi şeklini aldılar ve koşmaya başladılar. Kara bulutları andıran bir pus peyda oldu ve ardından uzaklara doğru uğuldayarak ilerlemeye başladı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr