Bölüm 403

avatar
7341 21

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 403


Bölüm 403: Benim Hapım…

Dağın zirvesinden ses yankılandığı anda, aşağı doğru inen bir figür görüldü. Üzerinde siyah bir cübbe olan orta yaşlı bir adam hızla ilerliyordu. Siması yakışıklıydı ve belli bir sertlikle kaplıydı. Adam gelerek Wu Ali’nin yanında durdu, elleri arkasında bağlıydı.

Çevredeki Kabile üyeleri onu hemen tanıdılar.

Büyük Usta Mo Fang!

Wu Ali derin bir nefes alarak ellerini kenetledi ve adam saygılı dolu bir baş selamı verdi. Aynı zamanda çevredeki diğer Kabile üyeleri de derin bir saygıyla dolarak ellerini kenetleyip onu selamladılar.

Yüzündeki hafif bir gülümseme beliren Yeryüzü Papazı siyah cübbeli adama doğru hafifçe başını salladı. Onun yanındaki Büyük Kıdemlinin yüzündeki gülümseme ise daha abartılı bir hal aldı.

Bu siyah cübbeli adam Karga Gözcü Kabilesinin 5. kademe Ejderhacısı Mo Fang idi, ve Kabilede oldukça yüksek bir pozisyona sahipti. Meng Hao’ya doğru baktı, ardından gözlerini Yeryüzü Papazı ve Büyük Kıdemliye çevirdi.

Bu dört Yeşilodun Kurdu harika görünüyor. Sürümde şu sıralar bazı iyi saldırı şeytansı eksikliği vardı. Eğer o Yeşilodun Kurtlarını bir süre yetiştirirsem ihtiyacımı karşılarlar. Yeryüzü papazını ve Büyük Kıdemliyi bu isteğimi yerine getirmeleri için ikna edebilir miyim?

Bu konuşmasının doğrudan Meng Hao’yu hedef almadığı netti. Sesindeki kibir, Meng Hao’yu önemsemediğini net bir şekilde gösteriyordu. Bu, yüksek kademeli bir Ejderhacının küçümseyici tavrıydı.

O Yeşilodun Kurtlarını Meng Hao’nun yetiştirmiş olmasının bir önemi yoktu. Adamın düşüncesine göre Meng Hao bir böcekten başka bir şey değildi. Meng Hao böyle tavırları geçmişte çoğu kez görmüştü. Mo Fang’ın küçümsemesine karşı hafifçe gülümsedi, bu ifade daha önce Wu Ling’e gösterdiği ifadeye benziyordu.

Karga Gözcü Kabilesinin Büyük Kıdemlisi Mo Fang’a hafifçe gülümseyerek karşılık verdi, ama hiçbir şey söylemedi. Sadece Yeryüzü Papazına doğru bakmakla yetindi.

Yeryüzü Papazının ifadesi düşünceliydi. Kabile kurallarına göre şeytansılar genelde bir Kabile üyesi almadığı sürece tek bir kişi tarafından yetiştirilirlerdi.

Mo Fang’ın bu isteği onu zor bir duruma sokmuştu. Eğer başka bir Ejderhacı olsaydı bunu nazik bir şekilde geri çevirebilirdi. Ama Mo Fang farklıydı. O daha 5. kademe olsa da babası tüm Kabiledeki bir numaralı tebaa olan 7. kademe Ejderhacı Mo Zi idi.

Bu yüzden Yeryüzü Papazının bir şekilde anlaşma yoluna gitmekten başka çaresi yoktu.

Ama daha sonra Meng Hao’ya doğru baktı ve özellikle sağ elini görünce gülümsedi.

Ben böyle bir karara hükmedecek otoriteye sahip değilim. O dört şeytansı oradaki Büyük Usta tarafından yetiştirildi. Onu ikna etmen gerekiyor.

Yeryüzü Papazının bu sözleri Büyük Kıdemlinin gözlerinin belli belirsiz titreşmesine ve kısılmasına neden oldu. Gözlerini Meng Hao’ya çevirdi. Bu sözlerin üzerine Mo Fang bakışlarını oraya geldikten sonra ilk defa gerçek anlamda Meng Hao’ya yöneltti ve ifadesi şaşkınlıkla doldu.

Yeryüzü Papazının sözleri çevredeki Gelişimcilerin aklına bir sürü düşünce getirmişti. Onlar da Meng Hao’ya baktıklarında gözleri titreşti.

Meng Hao gülümsedi. “Eğer bu Yeşilodun Kurtlarının seni takip etmesini sağlayabilirsen, buna engel olmayacağım. Ama eğer yapamazsan, o zaman kurallara göre ben, Meng Hao, senin süründen bir kaç tane şeytansı seçeceğim.” Meng Hao’ya göre bu Kabilede iz bırakmak için iyi bir fırsattı. Mo Fang ortaya çıkmış ve Meng Hao’yu küçümsemişti; Meng Hao doğal olarak ona ayak uyduracaktı.

Mo Fang kendini beğenmiş bir şekilde Meng Hao’ya baktı ve konuştu: “Benim şeytansılarımdan tek bir tanesini bile seçme fırsatın olmayacak. Bir Ejderhacı olarak senin bir şeytansıyı kontrol etmenin anlamını kavramanı sağlayacağım!

Bununla birlikte elbise kolunu fiskeledi ve Meng Hao’ya doğru uzun adımlarla yürüdü. Gülümseyen Meng Hao bir kaç adım gerileyerek Yeşilodun Kurtlarını ona bıraktı.

Mo Fang heyecanlanmıştı. 5. kademe bir Ejderhacı olarak şeytansıları kontrol etmek için bir çok tekniğe sahipti. Bu durum özellikle geçmişte Büyük Ejderhacı olmanın bir adım uzağında olan 9. kademe bir Ejderhacı çıkartmış olan soyunu düşününce daha da öne çıkıyordu. Bu 9. kademe Ejderhacı en sonunda yok olmuş ama ölmeden önce sonraki nesillere miras olarak gizli tekniklerini devretmeyi başarmıştı.

Bu, Batı Çölünün diğer bazı Ejderhacı miraslarıyla kıyaslanamazdı. Ama burada, Karga Gözcü Kabilesinde oldukça sıra dışıydı.

Yeşilodun Kurtları 1. seviyede doğan ve 7. seviyeye kadar yetiştirilebilen Ahşap tip şeytansılardır. Batı Çölü şeytansıları listesinde onlar 891. sıradalardır. Onların orijinal ataları antik Yeşilodun Ağacının altında doğmuştur ve bu nedenle onlara Yeşilodun Kurdu denilmektedir.

Onların hızları çok iyidir ve keskin dişlere sahiplerdir. Ayrıca orman ağaçlarının hoş kokusundan keyif alırlar. Bir 5. kademe Ejderhacının üç kez arıtılmış Yeşil Tütsüsü 5. seviyenin altındaki bütün efendisiz Yeşilodun Kurtlarına boyun eğdirebilir.” Çevredeki Gelişimcilerin gözleri Mo Fang’ın kibirli açıklamasını dinlerken saygıyla doldu.

Meng Hao’nun yüzünde ise genel gülümsemesi vardı. Hiçbir şey söylemedi, sadece Mo Fang’ın yeşil bir tütsü çubuğu çıkartmasını izledi. Bu tütsü çubuğu çeşitli bitki ve yeşillik materyalleriyle yapılmış gibi görünüyordu. Çubuk ortaya çıktığı anda havaya zayıf, hoş bir aroma yayılmıştı.

Fakat aromanın Yeşilodun Kurtları üzerinde kesinlikle bir etkisi olmamış gibiydi. Kurtlar miskin miskin yerde uzanmaya devam ettiler, en ufak bir etkilenme belirtisine sahip değillerdi.

Fena değil.” dedi Mo Fang. “Bu yüksek seviye Yeşil Tütsüye karşı koyabilmeleri onların sıradan şeytansılar olmadıklarını gösteriyor. Fakat, bu tütsü çubuğunu gizli Ejderhacı tutuşturma büyümle yaktıktan sonra işler değişecektir! Yoldaş Taoistler, lütfen dikkatlice izleyin!” Çenesini kaldırdı, aniden sağ eliyle bir büyü hareketi uyguladı. Hemen elinde tuttuğu Yeşil Tütsüye doğru büyü dalgalarının yayıldığı görüldü.

Soyut bir alev ortaya çıktı ve Yeşil Tütsü çubuğunun için için yanmaya başlamasına neden oldu. Öncekinden on kat daha yoğun olan bir aroma hemen dört bir yana yayıldı. Çevrede Yeşilodun Kurdu totem dövmesine sahip olan bütün Gelişimciler şaşkınlıkla vücutlarının istemsizce dalgalandığını hissettiler. Gelişimciler hemen bu korkunç aromadan uzaklaşmaya yeltendiler.

Fakat beş Yeşilodun Kurdunun hiçbirinden en ufak bir tepki gelmedi, sadece 5. Tüylü kafasını kaldırdı ve tembelce esnedi.

Ortama bir sessizlik çöktü. Yüzleri hafifçe titreşen insanların gözleri Mo Fang’ın üzerindeydi. Böyle bir şeyin olabileceğini hiç düşünmemişti. Soğukça homurdanarak aniden parmağını şıklattı ve Yeşil Tütsünün dağılmasına neden oldu. Tütsünün aroması kat kat arttı ve daha da yoğun bir hal aldı.

Fakat… Büyük Tüylü ile 2. Tüylü kılını bile kıpırdatmamıştı. 5. Tüylü ise aslında oyunbaz bir şekilde 4. Tüylüyü dürtmüş, Mo Fang’ı tamamen görmezden gelmişti.

Bunun üzerine Meng Hao hafifçe öksürdü. Aroma, onların değişimi yüzünden tamamen etkisiz kalmıştı; sıradan Yeşilodun Kurtlarının sahip oldukları önceki zayıflıklar tamamen gitmişti.

Fena değil...” dedi Mo Fang boğazını temizleyerek. “Bu Yeşilodun Kurtları tütsüye direnme konusunda oldukça iyiler. Ama sorun değil. Ben, Mo Fang, bir çok tekniğe sahibim. Eğer en basiti işe yaramadıysa çok bir şey fark eder mi?” Aniden sağ elini sallayarak önünde kırmızı bir parıltının belirmesine neden oldu, içinde büyük bir et parçası görülüyordu.

Üzerinden kanlar sızan taze etin kokusu bölgeyi doldurdu. 5. Tüylü aniden kafasını kaldırdı. 4. ve 3. Tüylüler de baktılar. Çevredeki Yeşilodun Kurdu totem dövmesine sahip insanlar ise yüzlerinde korkuyla geriye çekildiler. İçlerindeki Yeşilodun Kurdu totemlerinin tahrik olduğunu hissedebiliyorlardı. Sanki kontrolden çıkarak dışarı fırlayacak gibilerdi.

Mo Fang güldü. “Arayıcıağaç Geyiğinin kan ve eti Yeşilodun Kurtları için direnilemezdir. Özellikle bu et parçasını ben, Mo Fang, sekiz ay boyunca arıttım!” Oraya doğru bakan 5. Tüylünün yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Havayı bir kaç kez kokladı, ardından dönerek 4. Tüylü ile oynamaya devam etti. 3. Tüylü ise eti bir an inceledikten sonra onu sıkıcı bularak bakışlarını çevirdi.

Meng Hao kıs kıs güldü. Bu kurtları eğitirken, onları en başta bir kez böyle bir et ile beslemişti. Ondan sonra onları gizlice dağlara götürmüş ve canlı avlarını kendileri öldürüp kendileri yemişlerdi. Bu onlar için artık bir alışkanlık haline gelmişti. Taze olmayan etler onların ilgisini çekmeyecekti. 5. Tüylünün oraya bakmasının tek nedeni meraktı.

Mo Fang’ın gözleri kocaman açıldı. Fakat çevredeki Kabile üyelerinin gözleri onun üstündeydi, bu yüzden sadece öksürdü ve yüzünü övgü dolu bir ifadeyle kapladı.

Demek cidden gerçekten güçlü bir şeyler kullanmak zorunda kalacağım!” dedi dişlerini sıkarak. Elini sallayarak yeşil bir sıvı ortaya çıkarttı. Bu da Büyük Tüylü ve diğerlerinden herhangi bir tepki görmedi.

Mo Fang artık endişelenmeye başladı. Hemen iki eliyle bir büyü hareketi uyguladı ve beş Yeşilodun Kurduna doğru fırlayan parlak damga ışıkları çıkmasına sebep olan büyülü bir teknik kullandı.

Çevredeki Kabile üyelerinin yüzlerinde tuhaf ifadeler vardı. Mo Fang’ın tütsü, et, su ve hatta büyü kullandığını görmüşlerdi. Onu terletmeye başlayan bir çok yöntem kullanmıştı fakat Yeşilodun Kurtlarından herhangi bir tepki alamamıştı. Mo Fang’ı görmezden gelmeye devam ediyorlardı.

Wu Chen, Wu Ling ve diğerleri bu olayı tuhaf yüzlerle izliyorlardı. Büyük Kıdemlinin bile kaşları çatılmıştı. Yeryüzü Papazı ise tekrar Meng Hao’nun sağ eline bakınca yüzünde düşünceli bir gülümseme belirmişti.

Şu andan itibaren onun kimliğini teyit edebileceğimi düşünüyorum.” diye düşündü Yeryüzü Papazı. İçi giderek bir mutlulukla doluyordu.

Mo Fang Yeşilodun Kurtlarına baktı, gözleri kan çanağına dönmüştü. Dişlerini sıktı, depolama çantasına vurarak kanlı bir parıltının ortaya çıkmasına neden oldu. Parıltı adamın avucuna gelerek kan renkli bir tıbbi hap şekline büründü.

Hap ortaya çıktığı anda çevredeki Gelişimcilerin yüzleri şaşkınlıkla aydınlandı. Totem dövmeleri parlamaya başlarken arka arkaya şeytansılar ortaya çıkmaya başladı. Onlar kafalarını yukarı doğru kaldırarak uludular, ardından gözlerini Mo Fang’ın elindeki kan renkli hapa diktiler. Eğer efendileri onları dizginlemese ileri doğru atılarak saldırıya geçeceklerdi.

Büyük Kıdemlinin gözleri kısıldı. “Bu…”

Yeryüzü Papazı bile gözlerini hafifçe kıstı.

Mo Fang elindeki hapla kibirli bir sesle konuşmaya başladı: “Bu hapı 1. kademe Ejderhacı olduğum günden beri arıtıyorum. Bu bir Şeytan Besleme Hapıdır!

Bu bir Ejderhacı için gizli kozdu, özellikle istedikleri şeytanları hedef alabilecekleri bir yöntemdi.

Şeytan besleme Hapı!!

Demek o efsanevi Şeytan Besleme Hapı! Söylenene göre bu tip bir hap Yeryüzünden uzun bir zaman önce kaybolmuştu. Fakat Büyük Usta Mo avucunda o haptan tutuyor!

Herkes şok olmuştu.

Sesi gururla dolu olan Mo Fang konuşmaya başladı: “Bu efsanelerdeki gerçek Şeytan Besleme Hapı olmasa da, atalarımdan bana devredildi. Doğru, o Soğuk Kar Klanının hapıyla kıyaslanamaz. Fakat onların formülü aslında kusurluydu. Benim hapım kesinlikle Batı Çölündeki diğer bütün haplara üstün gelecektir. Bu hap üç yüz metrelik alandaki bütün şeytansıları delirtecektir!!

Mo Fang’ın düşüncesine göre bu hapı çıkartmasıyla birlikte artık endişelenecek bir şeyi kalmamıştı. Eğer zor durumda kalmamış olsaydı ve herkes onun başarısızlıklarına şahit olmasaydı, bu hapı çıkartmaya asla cüret edemezdi.

Alandaki bütün şeytansılar uluyordu. Meng Hao’nun Yeşilodun Kurtları yüzlerinde tuhaf ifadelerle hapa doğru baktılar.

—–







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr