Bölüm 404

avatar
7168 22

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 404


Bölüm 404: Utançtan Doğan Öfke

Mo Fang Şeytan Besleme Hapını ileri sürdü, ifadesi gururluydu. Düşüncesine göre endişelenecek bir şey yoktu. Daha önce Şeytan Besleme Hapına direnebilecek bir şeytansı duymamıştı.

Fakat yüz ifadesinin şaşkınlıkla dolması uzun sürmedi. Sadece o değil; çevredeki bütün Kabile üyeleri kocaman açılmış gözleriyle Yeşilodun Kurtlarına bakıyorlardı. Gördükleri şeye inanamamışlardı.

Büyük Tüylü gözlerini bile açmamış hala uyukluyordu. 2. Tüylü ve diğerlerinin yüzlerinde ise tuhaf bir ifade belirmişti. Havayı kokladılar ve ardından kafaları karışmış gibi Meng Hao’ya baktılar.

Meng Hao hiçbir şey söylemedi. Büyük Tüylü hariç diğer kurtlar oyun oynamaya devam ettiler. Mo Fang ve Şeytan Besleme Hapı tamamen görmezden gelinmişti.

Çevredeki şeytansılar çıldırmış gibiydi, ama Yeşilodun Kurtları sakindi. Bu sahne Mo Fang’ın beyninin gök gürültüsü gibi uğultularla dolmasına neden olmuştu.

Hiç kimse tek bir kelime bile etmedi. Yaklaşık yüz insan adeta nefeslerini tutmuştu.

İmkansız…” dedi Mo Fang. “Bu nasıl olabilir? Bu… Bu bir Şeytan Besleme Hapı. Ona direnebilecek bir şeytansı yoktur…” Yüzü soluktu; bu olanlar ona ağır bir darbe indirmişti. Geriye doğru sendeledi, kendi kendine mırıldanırken elindeki değerli Şeytan Besleme Hapına bakıyordu. Daha sonra gözlerini Yeşilodun Kurtlarına çevirdi.

Zihni allak bullak olmuştu ve gözlerinde karmaşık bir bakış vardı. Aniden kendinden şüphelenmeye başladı.

Meng Hao hafifçe öksürdü. Mo Fang için biraz üzülmüştü. Eğer başka çeşitte eşyalar çıkartsaydı belki Büyük Tüylü ve diğerlerinin ilgisini çekebilirdi. Ama kurtlar için o sözde değerli Şeytan Besleme Hapı kesinlikle değersizdi.

Küçüklüklerinden beri onlar Soğuk Kar Klanının Şeytan Besleme Hapıyla büyütülmüşlerdi. En önemlisi de, Soğuk Kar Klanı bile onun düzeyinde bir Büyük Ustaya sahip olmadığı sürece Meng Hao gibi kaliteli hap yapamazdı.

İkisini mukayese etmek gerekirse, eğer bu Yeşilodun Kurtları gümüş ve altınla büyütülmüşlerse, şu an birisi onlara bir bakır yada demir yığını gösteriyordu. Kurtların bunu umursaması mümkün müydü?

Bu durum özellikle gerçek bir Şeytan Besleme Hapı yiyen Büyük Tüylü için geçerliydi!

Aslında Soğuk Kar Klanının formülü kusurlu değildi. Fakat, onu kullanarak gerçek bir Şeytan Besleme Hapı yapma kabiliyetleri yoktu, çünkü onlar Şeytan Mühürleyici değillerdi!

Sadece Şeytan Mühürleyiciler Gök ve Yerin Şeytani Qi’sinin kullanabilir, onu tıbbi hap ile birleştirebilir ve böylece gerçek bir Şeytan Besleme Hapı yaratabilirdi.

Büyük Tüylü işte böyle bir hap tüketmişti. Onun geçirdiği değişim sarsıcıydı, ölümlü dünyada var olanın çok ötesindeydi.

Eğer Büyük Usta Mo’nun deneyecek başka yöntemi kalmadıysa, o zaman benim onun şeytansılarından bir kaç tane seçme sıram geldi. Yeryüzü Papazı, buna şahitlik etmenizi rica edebilir miyim?” Meng Hao, Mo Fang’a gülümsedi, ardından Yeryüzü Papazına dönerek ellerini kenetledi ve baş selamı verdi.

Meng Hao o adamın en başından beri sağ elindeki totem dövmesine çalıştığını nasıl fark etmezdi? En başından beri onun planı buydu ve ayrıca üstleneceği kimliği de seçmişti.

Soğuk Kar Klanının oğlu!

Meng Hao’nun sağ elindeki totem dövmesi Soğuk Kar Larvasına çok benzeyen Kör Larva idi. İkisi arasındaki farkı bilmeyen insanların bu ikisini birbirine karıştırması doğaldı. Tabii ki Batı Çölüne larvaları totem dövmesi olarak kullanan insanların sayısı çok fazla değildi, ama Meng Hao biliyordu ki eğer bir Ejderhacı olarak iyi bir gösteri sunarsa insanlar bu ikisini bir araya getirecekti.

Daha önce, Yeryüzü Papazının aklından geçende tam olarak buydu.

Yeryüzü Papazı bit an düşündü ve ardından Mo Fang’a baktı. Aslında bir şey söylemesine gerek yoktu. Sadece onun değil, çevredeki bütün Kabile üyelerinin gözleri onun üzerindeydi. Sürmeye başladıktan sonra bir kaplanın üzeriden inmek kolay değildi ve şu an Mo Fang’ın içinde bulunduğu durum da tam olarak buydu.

Meng Hao’ya doğru baktı. Şu an ona karşı beslediği düşmanlık inanılmaz bir seviyeye ulaşmıştı. Uzun bir sürenin ardından dişlerini gıcırdattı. Bu kadar insanın önünde Ejderhacı geleneklerini çiğneyemezdi. Aynı zamanda Meng Hao’dan onun şeytansılarını alma girişimi için onay almıştı ve Meng Hao’nun da kendisininkileri alabileceği konusunda onay vermişti.

Mo Fang soğukça homurdanırken kendi kendine düşündü: “Onun şeytansıları oldukça garipler. Fakat, onların beni takip etmesini sağlayamasam da, o benim şeytansılarımı alabileceğini aklından geçiriyorsa çok kötü yanılıyor!” Kendi şeytansı sürüsünün kuvvetini düşününce özgüveni yerine geldi. Bununla birlikte sağ elini salladı ve özel bir depolama çantası ortaya çıktı. Bu depolama çantası canavar derisinden yapılmış gibiydi. Çanta titremeye başladı ve aniden güçlü çığlıklar eşliğinde çok sayıda ışık dışarı havalandı.

Toplamda 23 tane Yeşilodun Kurdu, 19 Yeşilodun Yılanı ve 13 tane Yeşilodun Yarasası vardı. Canavarlar onun etrafında şok edici güçler yayarak uçtular. Onları inceleyen Kabile üyelerinin yüzlerinde derin bir saygı ortaya çıktı.

Bu durum Mo Fang’ın utancını bir nebze hafifletmişti. Pırıldayan gözlerle başka bir depolama çantası daha çıkartarak önüne doğru salladı. Aniden üç tane sağır edici çığlıkla birlikte üç tane otuzar metre uzunluğunda şeytansı dışarı çıktı. Onlardan bir tanesi iri yarı bir Yeşilodun Pitonuydu ve diğeri ise vücudu yıldırımlarla çatırdayan bir Yeşilodun Kurduydu.

Sonuncusu ise tüm sürüyü titreten bir varlıktı. O devasa bir yarasaydı!

Bu yarasa sanki çok çok uzun yıllardır hayattaymış gibi hissettiren kadim bir auraya yayıyordu. Yarasa havada süzülüyor olsa da aslında kanatları kapalıydı ve olduğu yerde tıpkı bir insan gibi duruyordu. Etrafa bakındı, gözleri soğuk ve deliciydi. Onunla göz göze gelen birisinin titrememesine imkan yoktu.

Çevredeki Karga Gözcü Kabilesi üyeleri ister istemez Mo Fang’a derin bir saygıyla baktılar.

Üç tane 5. seviye şeytansı! Üçü de değişmiş türden! Ve şu Siyah Yarasa…. O Geç Temel Kurulum aşaması kadar güçlü!

Diğerlerinin çoğu 3. seviye olsa da 4. seviye olanlar da var. Tek bir tanesi bile 2. seviye değil!

Batı Çölünde 5. kademe bir Ejderhacı güçlü bir uzman olarak görülürdü. Örneğin bu Mo Fang aslında sadece Gelişim Merkezi Orta Temel Kurulum aşamasında olan bir Gelişimciydi. Fakat konu savaş hünerleri olunca bazı Geç Temel Kurulum Gelişimcilerinin bile başını ağrıtabilirdi.

Bu benim şeytansı sürüm! Eğer yetenekli olduğunu düşünüyorsan, onları almaya çalış!” Mo Fang’ın yankılanan sesi özgüvenle doluydu. Yüz ifadesi gururluydu. Meng Hao’nun en fazla yalnızca zayıf 3. seviye olanlardan bir kaç tanesini alabileceğinden emindi. Mo Fang bu şeytansıları aldıktan sonra neredeyse  elindeki her şeyi onları yetiştirmek için kullanmıştı. Bu sürü yıllardır onunla birlikteydi ve bu durum Mo Fang’a Meng Hao’nun başarısız olacağı konusunda güven veriyordu.

Meng Hao hafifçe gülümsedi. Gelişim Merkezini ve kimliğini düşününce, bu önemsiz küçük Gelişimciye bir ders vermenin uygunsuz olmayacağını düşündü. Bakışları şeytansıların üzerinde gezindi.

Meng Hao’nun şeytansısı olabilmek yalnızca şanslı ve iyi talihe sahip olmakla tarif edilebilir. Size karar vermek için üç nefeslik süre vereceğim. Eğer beni takip etmek isterseniz, buraya doğru gelin.” Meng Hao kayıtsızca konuştu, ama bu sözlerle birlikte Şeytani Qi’nin çıkmaya başlamasına neden oldu.

Bu kadar az miktarda Şeytani Qi bile hemen düzinelerce şeytansının titremeye başlamasına ve oraya bakmasına neden oldu. Bu Şeytani Qi aynı zamanda diğer Kabile üyelerinin totemik şeytansılarının da ulumaya başlamasına neden olmuştu. Bu ses havayı doldururken neredeyse hepsi efendilerinin yanından ayrılarak havalandılar, umutla uludular.

Vücudundaki totem dövmesinin parlamaya başlaması ve ardından içindeki bir Yeşilodun Yılanının dışarı fırlayarak ulumasıyla Büyük Kıdemlinin yüzü düştü.

Totem dövmesinin bir parıltı yaymaya başlaması Yeryüzü Papazının da yüzünün düşmesine sebep oldu. Nefesi kesilmiş halde elini sallayarak Gelişim Merkezi gücünün dışarı doğru patlamasını sağladı. Her yerde aniden görünmez kalkanlar peyda olarak Kabile üyelerinin totemik şeytansılarının kaçmasını engelledi.

Mo Fang’ın suratı tam anlamıyla inanamaz bir ifadeyle doluydu ve nefesi hızlanmıştı. Bir an önce yanında itaatkar bir şekilde duran şeytansı sürüsüne baktı. Şu an çılgınca uluyorlar ve Meng Hao’ya doğru hücum ediyorlardı. Göz açıp kapayıncaya kadar geride sadece üç tane 5. seviye şeytansı kalmıştı.

Bir nefeslik süre geçtikten sonra ise Yeşilodun Kurdu ile Yeşilodun Yılanı da Meng Hao’ya doğru fırladı. Şu an geriye sadece yarasa kalmıştı ve onun soğuk gözleri Meng Hao’ya sabitlenmiş haldeydi. Fakat, bu gözlerin içinde hem şaşkınlık hem de zeka vardı.

Buraya gel.” dedi Meng Hao yarasaya bakarak. Meng Hao yarasanın diğer insanların zor tespit edeceği bazı gizli yaralara sahip olduğunu söyleyebilirdi. Meng Hao ondan yayılan zayıf bir Şeytani Qi hissetmişti.

Bu hissiyat Büyük Tüylü ile oldukça benzerdi.

Fakat Şeytani Qi bir düzensizlik içindeydi, bu yüzden Meng Hao bazı tuhaf yaralar tespit edebilmişti.

Meng Hao yarasaya seslendiği anda devasa yaratığın gözleri bir zeka parıltısıyla doldu. Aniden vücudu havada fırladı ve Meng Hao’nun yanına geldi.

İmkansız!” diye bağırdı Mo Fang, geriye doğru sendelerken ağzından kanlar sızıyordu. O anda delirmenin eşiğine geldiğini hissetti.

Tüm bunlar basitçe kabullenilmesi imkansız şeylerdi. Adamın gözleri kıpkırmızıydı ve saçları tamamen dağılmıştı. Kükrediği anda gözleri öldürme arzusuyla doldu. Bu kadar insanın önünde ismi duyulmamış bir Ejderhacının onu böyle yenmesini nasıl kabullenebilirdi? Gözlerinde öldürme arzusu şiddetlendi ve aniden sağ elini kaldırdı.

Adamın bileğinde siyah bir kemik bilezik vardı. Bilezik parçalanarak bir kemik tozu sisi haline geldi.

Bu kemik tozu sis aniden bir araya toplandı. Bunun üzerine ışıl ışıl parlamaya ve bir ışınlanma ışığı yaymaya başladı. Aniden ışınlanma büyüsünün içinden kükreme sesleri duyuldu; aynı anda beliren kül renginde ışık hüzmeleri daha sonra aşağı yukarı yirmi beş metre uzunluğunda gri bir Dev Maymuna dönüştü.

Maymunun gözleri kıpkırmızıydı, kürkü uzun ve gürdü.* Maymun ortaya çıktığı anda korkunç bir kükreme koparttı ve bölge Nüve Formasyonu aşamasına denk olan bir aura ile doldu. Çevredeki Kabile üyelerinin gözleri aniden şaşkınlığa büründü.

R.N: Bu betimlemenin ardından gözler Beşinci Lordu aradı. En sevdiğinden :D

6. seviye şeytansı!

Bu 6. seviye bir şeytansı!!

Sesi öfkeyle dolu olan Mo Fang bağırdı: “Bütün şeytansıları öldür, onu da öldür!!

Dev Maymun hemen yükseldi ve şok edici bir kükreme koparttı. Adından doğrudan Meng Hao’ya hücum etti.

Maymunun yüzü acımasızlıkla doluydu, sanki onun paramparça edemeyeceği hiçbir yaşayan varlık yokmuş gibiydi.

Meng Hao’nun gözleri soğukça parladı.

Büyük Tüylü.” dedi soğukkanlılıkla.

Bu kelimeler ağzından çıktığı anda şimdiye kadar uyuklayan Büyük Tüylü kafasını kaldırdı. Onun vücudu cılız ve zayıftı ama daha sonra aniden şok edici bir güçle patladı. Onun soğuk gözleri Göklere kadar yükselen vahşet ve delilikle doldu.

Onun vahşiliği genelde Meng Hao tarafından sürekli bastırılmış halde duruyordu. Doğrudan bir emir gelmeden asla bu vahşilik ortaya çıkmayacaktı. Şimdi bu emrin gelmesiyle birlikte kanlı bir aura kurdun vücudunun etrafından kıvrıldı. Onun biraz önceki yeşil kürkü aniden…

Beyaza döndü!








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr