Bölüm: 437

avatar
7806 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm: 437


Bölüm 437: Ölümsüz Yürüyüş Köprüsü!



Karga Gözcü Kabilesinin bana gösterdiği ilk nezaket Yeşilodun Ağacı totemi oldu.” dedi Meng Hao ileri doğru yürürken. Sesinde bir tuhaflık vardı, sanki bu ses sayısız canavarın ahenkle kükremesini içinde barındırıyor gibiydi. “İkincisi benim Ahşap-tip gücün tam döngüsüne yükselmemi sağlayan Karga Mabudu Kabilesinin kader suyu oldu. Kutsal Topraklarda Karga Mabuduyla karşılaştım ve Metal-tip totem dövmesini elde ettim. Bu da üçüncü nezaketti.



Meng Hao hareketlerdeki minnettarlık ve kini net bir şekilde ayırt edebilir. Siz beni test ettiniz ve hatta düşmanların bana saldırmasına izin verdiniz. Fakat tüm bunlar Kabilenizin iyiliği içindi ve başka şansınız yoktu. Bu benim anlayabileceğim bir şeydir.



Sizin Ruh Taşlarınızı istemiyorum. Şeytansılar konusunda ise, onlar benim kontrolüm altında olurlarsa kesinlikle çok daha güçlü olacaklardır. Fakat eğer Beş Kabile bu savaşın ardından hala ayakta kalabilirse onları size geri vereceğim.



Ganimetlerin paylaşımı ya da başka hiçbir şey olmaksızın ben, Meng Hao, bu savaş boyunca sizin yanınızda duracağım Yoldaş Taoistler. Bunu yapmamın nedeni… Daha önce bahsettiğim üç nezaket. Bu nedenle lütfen daha fazla soruşturma ve dünkü gibi hadiseler olmasın. Aksi takdirde bahsettiğim nezaketler karşılığında şekillenen bağımızı gerçekten keseceğim.



Meng Hao sözlerini bitirdikten sonra ellerini kenetledi ve Beş Kabilenin bazı üyelerine baş selamı verdi.



Adamlar ona bir an afallamış bir şekilde sessizce baktılar. Ardından yüzleri utançla doldu. Bu noktada tüm bunların bir ödeme talebi değil bir uyarı olduğunu fark etmişlerdi. Meng Hao’nun tek istediği şey düzgün bir tutum görmekti.



Size minnettarlığımın karşılığında yardım edeceğim. Sizden tek istediğim şey ise… Saygı!



Meng Hao’nun istediği buydu ve önce kendini göstermek yerine Gu La’yı göndermesinin sebebi de buydu.



Ayrıca…” diye devam etti. “Karga Asker Kabilesi Büyükbabasının bahsettiği Ölümsüz Yürüyüş Köprüsü hakkında daha fazla şey duymak isterim.



Meng Hao’nun vücudu totem dövmeleriyle kaplıydı ve güçlü bir uzman aurasına sahipti. Onun içten sözlerini duyunca Karga Asker Kabilesi Büyükbabası yavaşça konuşmaya başladı: “Ölümsüz Yürüyüş Köprüsü bir harabe alanıdır. Efsanelere göre eskiden Batı Çölünün büyük topraklarında dokuz tane köprü vardı. Onları kimin yaptığını söylemek ise imkansızdı. Bazı insanlar onların yıldızlardan gelen toprakla doğal yollarla oluştuğunu söylüyor.”



Bu köprüler eskiden Ölümsüzlüğe Yükseliş için kullanılırdı. Onların üç tanesinden yürüyerek bir Ölümsüz Vücut şekillendirebilirdin. Altı tanesinden yürüyerek bir Ölümsüz Ruh şekillendirebilirdin. Dokuz tanesinden yürüyerek ise Ölümsüzlüğe Yükselişi elde edebilirdin.



İddialara göre bu köprüler yıldızlara bağlıydı ve bir dağ ve denizin yanında konumlanmıştı… Ne yazık ki bu köprüler büyük Felaket ile karşılaştılar. Gökler memnun olmadı ve onları yıldırım ile yok etti. Gürültüler 937 yıl boyunca sürdü ve en sonunda köprüler yıkılarak bir dünyaya dönüştüler. Sonraki nesiller o dünyaya ‘Köprü Harabesi Alemi’ adını verdiler!



Köprü Harabesi Aleminde Ölümsüz Yürüyüş Köprüsünün enkazı yer alıyor. Ayrıca içinde Ölümsüz Qi barındıran Göksel toprak da var. Biz Gelişimciler için bu Ölümsüz Qi nadir bir güçlendiriciye benziyor, bütün tıbbi haplardan çok daha üstün bir şey. Ayrıca Köprü Harabesi Aleminde dış dünyadakilerden çok daha üstün olan yüksek kalite Ruh Taşları da elde edilebiliyor.



Ayrıca Köprü Harabesi Aleminde bulunan Ölümsüz Yürüyüş Köprü enkazında sayısız Göksel Büyü ve Kutsal Beceri bulunabilir. Aynı zamanda orada dış dünyada nesli tükenmiş olan antik zamanlara ait varlıklarda vardır. Köprü Harabesi Alemi Batı Çölünün en değerli hazinelerinden biridir!



Bu noktaya kadar Meng Hao’nun yüz ifadesi hiç değişmemişti ve sakince dinlemişti.



Köprü Harabesi Alemi her bin yılda bir açılır. Açıldığında Güney Diyarı, Doğu Toprakları ve Kuzey Menzili insanları oraya giremezler! Sadece totemlere sahip Batı Çölü Gelişimcileri o dünyaya girebilir ve içerideki iyi talihleri elde edebilir!



Fakat oraya bütün Batı Çölü Gelişimcileri giremez. Antik kayıtlardaki bilgilere göre nesiller boyunca oraya girmek için sadece yirmi üç kişilik bir kontenjan olmuştur. Bunun nedeni antik zamanlarda büyük Kabile olarak tanınan sadece yirmi üç tane Kabilenin bulunmasıdır. Onlar uzun süre önce düşüşe geçmiş olsalar da kan soyları hala hayattadır!



Köprü Harabesi Aleminin açılış zamanı geldiğinde bütün bu büyük Kabilelere içeri girmeye olanak sağlayan Ölümsüzlük Köprü Taşı inecektir!



Karga Mabudu Kabilesi bir zamanlar Batı Çölünün tanınan büyük Kabilelerinden biriydi. Bu nedenle biz her zaman Köprü Harabesi Alemine girebilmek için bir kişilik yere sahibiz.



Bizim Kabilemizin soyu varlığını devam ettirdiği sürece o hak da varlığını sürdürecek. Beş Zehir Kabilesinin Karga Mabudu Kutsal Topraklarının yıkılmasıyla birlikte harekete geçmesinin sebeplerinden biri de budur.”



Eğer bizi esir alabilirler, totemlerimizi tüketirler ve Kabile üyelerimizi hapsedebilirlerse… Karga Mabudu Kabilesinin Köprü Harabesi Alemine gitme hakkını ele geçirebilecekler.” Karga Asker Kabilesi Büyükbabasının herhangi bir şey saklamak gibi bir niyeti yoktu. Meng Hao’ya her şeyi anlatıyordu, buna sadece kendilerinin bildiği bazı gizli meseleler de dahildi.



Meng Hao bu açıklamayı dinlerken gözleri ışıl ışıl parlamaya başlamıştı. Adamın sözlerinin çoğunun doğru olduğunu anlayabiliyordu. Dahası, adamın bahsettiği Göksel toprak onun ilgisini baya çekmişti.



Hesaplamalarımıza göre Köprü Harabesi Aleminin açılmasına bir yıl kadar kaldı. Zaman geldiğinde üzerimize bir Ölümsüzlük Köprü Taşı inecek. Eğer bize yardım edersen Büyük Usta Meng, o zaman bir yıl sonraki taşı sana teslim edeceğiz!” Bununla birlikte Karga Asker Kabilesi Büyükbabası ellerini kenetledi ve Meng Hao’ya içten bir baş selamı verdi.



Meng Hao bir an sessiz kalarak Göksel toprak adı verilen şeyin üzerinde düşündü. Siyah Topraklarda zaten bir miktar Göksel Tılsım toprağı elde etmişti.



Beş element totemini düşününce...” diye düşündü, “Şu an Su, Ateş ve Toprak eksiğim var. Onları antik karakter tezahürü şeklinde elde etmem lazım, bunun ardından Beş Renkli Gelişen Ruhu yapabilirim. Acaba bu Köprü Harabesi Alemindeki Göksel toprak… Totem dövmelerimden birisi için kullanılabilir mi?



Bu sırada…



Eğer beş Karga Mabudu Kabilesinin dağ menzilinden çıkar ve bir aylık süre boyunca seyahat edersen, hala Batı Çölünün kuzey bölgesi olarak görülen ama aslında merkez bölgesine yakın olan bir konuma ulaşabilirdin.



Orada herhangi bir dağ yoktu, sadece Kan Döküntüsü adı verilen geniş bir düzlük yer alıyordu. Bu ismi almasının nedeni bu düzlükteki toprağın kırmızı renkte olmasıydı.



Bu kırmızı toprakta on binlerce çeşit zehirli bitki büyüyordu. Yağmur mevsimi sırasında zehirli sisler gökyüzünü dolduruyor ve bölgeyi Gelişimciler için bir çeşit yasaklı alan haline getiriyordu.



Burada aynı zamanda çok sayıda devasa, zehirli şeytansılar da vardı ve bu düzlüğü bir çeşit zehir çukuru haline getiriyorlardı.



Gelişimcilerin böyle bir yerde varlığını sürdürmesi zordu. Bu durumda, Batı Çölü Kuzey bölgesinin iki büyük Kabilesinden biri olan Beş Zehir Kabilesi bir istisnaydı!



Bu devasa Kabile beş dala ayrılmıştı ve her biri farklı zehirli varlıklarla isimlendirilmişti. Onlar beş yapraklı devasa siyah bir çiçek gibilerdi, korkunç bir biçimle bu düzlüğe yayılmışlardı.



Bu beş dalın her biri orta boyutlu birer Kabileye denkti. Hepsi birlikte Beş Zehir Kabilelerini şekillendiriyordu ve bu isim Batı Çölünün Kuzey bölgesinde çok ünlüydü.



Onlar beş Karga Mabudu Kabilelerinden çok farklılardı. Bu Beş Zehir Kabileleri birbirlerinden kopuk değillerdi. Aksine, sahip oldukları farklı totemler yüzünden dal adı verilen beş farklı yan Kabile şeklinde organize olmuşlardı. Sahip oldukları bölgenin merkezinde bir Kurban Ayini Meclis Salonu yer alıyordu ve burada bulunan on beş Başpapaz, Beş Zehir Kabilesine dair önemli meselelerde kararlar veriyorlardı.



Dalların kendi Şefleri yoktu, sadece Papazlar vardı. Tüm Beş Zehir Kabilesinde sadece bir tane Şef vardı.



Geçmiş zamanlarda Batı Çölünün Kuzey bölgesinde üç tane büyük Kabile vardı, onlar Karga Mabudu, Beş Zehir ve Kavuran Buz idi. Aradan geçen yıllar boyunca Beş Zehir ve Kavuran Buz varlığını sürdürse de Karga Mabudu düşüşe geçmişti. Karga Mabudu beş tane alt kabileye dağıldıktan sonra daha da zayıflamış ve daha aşağı bir pozisyona düşmüştü.



Eğer Karga Mabudu Kutsal Toprakları olmasaydı uzun süre önce başkaları tarafından istila edilecek, totemik güçleri çalınacak ve beş alt Kabile diğer güçlü Kabilelerin yan dalları olmaya zorlanacaktı.



Ama bu günlerde Karga Mabudu Kutsal Toprakları düşmüştü. Bu haberin yayılması tabii ki uzun sürmemişti. Totemik Kutsal Antikler diğerleri tarafından hissedilebiliyordu; bu nedenle son on bin yıldır kendilerine tapınılan Beş Zehir Kabilesinin Zehir Patrikleri hemen iradelerini göndererek Kabile üyelerine Karga Mabudu Kutsal Topraklarının yok olduğu haberini vermişlerdi. Karga Mabudu… Ölmüştü!



Buna rağmen Beş Zehir Kabilesinin böylesine uzun bir süredir hayatta kalabilmesinin nedenlerinden biri sahip oldukları ihtiyattı. Hemen savaşa girmeyi tercih etmemişler, bunun yerine ilk önce onları yoklamaya karar vermişlerdi. Bu yüzden de Örümcek Dalından 9. kademe Ejderhacı Zhou Ye’yi oraya göndermişlerdi.



Zhou Ye öldüğü anda onun Hayat Ruhu Yeşim Kayışı parçalanmıştı. Örümcek Dalı ise hemen bunu fark etmiş ve dört bir yana yayılan öfkeli kükremeler havayı doldurmuştu. Bu durumun üzerine Beş Zehir Kabilesi hemen Kurban Ayini Meclisini toplamıştı.



Bu görüşme sırasında beş daldan gelen on beş Başpapaz, Örümcek Dalını Karga Mabudunun beş kabilesine savaş ilan etmek için göndermeye karar vermişlerdi.



Üç gün sonra resmi önerge karara bağlanmış ve tüm Örümcek Dalı savaş hazırlığı yapmaya başlamıştı. Üç binden fazla Totem Gelişimcisi, üç tane 9. kademe Ejderhacı ve çok sayıda şeytansı Kan Döküntüsünde bulunan bir ışınlanma portalına girmiş ve Karga Mabudu Dağlarına doğru yola çıkmıştı.



Bir ışınlanma portalı kullanmak zaman anlamında büyük bir kazanç sağlıyordu. Bir aylık seyahat böylece sadece yedi güne düşmüştü.



Savaşın başlama hikayesi işe böyleydi!



Tabii ki bu savaş Kuzey Bölgesindeki diğer Kabilelerin de dikkatlerini çekmişti. Birçok göz bu olaya yönelmişti. Kuzeyde kabileler arasında yaşanan savaşlar normal şeylerdi ama Karga Mabudunun Beş Kabilesi bir zamanlar büyük bir Kabileydi. Bu yüzden bu savaş normalden çok daha ilgi çekiciydi.



Bu durum özellikle bölgedeki diğer büyük Kabile olan Kavuran Buz Kabilesi için geçerliydi. Onlar bu savaşa büyük bir ilgi gösteriyorlardı. Eğer Beş Zehir Kabilesine göre daha uzak olmasalardı, onlarda savaşa katılacaklardı. Diğerleri böyle bir hareketi kendi Kabilelerini büyütme çabası olarak görebilirdi, ama Kavuran Buz Kabilesi bu hamlenin ardındaki gerçek amacı biliyordu. Beş Zehir Kabilesi Köprü Harabesi Alemine girme hakkının peşindeydi.



Yedi gün sonra savaş Karga Mabudunun beş Kabilesi üzerine kabus gibi çöktü.



O gün Meng Hao dağın arkasındaki avlusunda bacaklarını çaprazlamış oturuyordu. Önünde üç tane titreşen totem vardı. Birincisi bir Alevli Ardıç kuşu, ikincisi bir Su Damlası ve üçüncüsü ise bir Taş Golemdi.



Bu totemler sırasıyla Karga Alev, Karga Kasvet ve Karga Savaşçı Kabilelerinden gelmişti.



Karşılaştırma yapılınca bu üç totem Meng Hao’nun daha önce elde ettiği Yeşilodun Ağacı ile kıyaslanamazdı. Aynı şekilde Altın Karganın verdiği Metal-tip totem ile de karşılaştırılamazlardı. Bu yüzden Meng Hao onları kaynaştırmak konusunda tereddüt ediyordu.



Tohum, daha sonra totemin nasıl bir şekil değiştirme geçireceğine karar veren etkendi. Meng Hao seçim yaparken elbette ki dikkatli olacaktı.



Uzun bir süre geçtikten sonra gözleri kararlılıkla doldu. Bütün totem tohumlarını topladı ve bir kenara koydu. Eğer gelecekte daha iyi totemler bulamazsa onları kullanmaktan başka çaresi kalmayacaktı.



Totem tohumlarını bir kenara koyduktan sonra gözleri titreşti ve kafasını kaldırdı. Daha önceki berrak ve açık gökyüzünde aniden yayılmaya başlayan sisi görebiliyordu. Sis devasaydı, her yeri kaplıyordu ve genişleyerek hızla yaklaşıyordu.



Uzaklardan bu sisin aslında eşsiz bir vahşiliğe sahip örümceklerden oluştuğunu görmek mümkündü.



Aynı sırada bir gümbürtü gökyüzünü doldurdu, yeri ve göğü salladı ve hatta dağların titremesine neden oldu. Bu sisin dokunduğu herhangi bir yeşillik hemen çürüyor ve ölüyordu.



Pekala, çabuk geldiler!” diye düşündü Meng Hao, gözleri soğukça pırıldıyordu.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr